Bölüm 133
Yer Altı Zindanı
'Nihahahahah nihahaha hey duydunuz mu sizi aptallar bu ses bir patlama sesiydi bize sataşmakla büyük bir hata yaptınız!!!!!!!!!!!!!!!!!'
Melia'nın sesi bütün zindanda yankılanıyordu. Kendisi de biraz şaşkındı çünkü büyüyü yapanın kim olduğunu biliyordu ama bu seviyede güçlü bir patlama büyüsü yapmak düşündüğü kişi için imkansıza yakındı. Ayrıca patlama büyüleri düzenli çalışmayla bu seviyelere çıkabilirdi. Melia yerin altından bile rahatlıkla ne kadar güçlü olduğunu anlayabilmişti.
Herkes ayrı ayrı odalara zincirlenmişti ama birbirlerinin sesini duymalarına bir engel yoktu.
'Heyy Melia az sessiz ol zaten havası basık olan yerleri sevmiyorum birde senin bağırtını dinlemek istemiyorum.'
'Oooo Felina demek iyisin geldiğimizden beri hiç konuşmamıştın bu arada yarı-insanlar hiç misafirperver değilmiş.'
'Aslında oldukça misafirperverizdir ama sana karşı olmaya gerek yok'
'Eğer biraz bile büyü yapabilecek durumda olsaydım şu an bu lanet yeri havaya uçuruyor olurdum'
Bu konuşmalar devam ederken gardiyanlardan biri sinirli bir şekilde Melia'nın olduğu yere gelip parmaklıklara yapışır.
'Kapa çeneni aptal insan zaten yeterince sorun yaşıyoruz'
'Demek öyle üzgünüm'(Birkaç saniye sonra) 'Heyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyyy !!!!!!!!!!'
'Aaaaa neden bağırıyorsun?'
'Çünkü, eğlenceli'
'Anlaşılan canını biraz yakmam gerekecek ya da sadece dilini koparıp yemeliyim'
Gardiyan anahtarını çıkarırken birden kendini geri çekilirken buldu ve arkasında ki duvara yapıştı. Neler olduğunu anlamaya çalıştığı sırada karnına yediği süper güçlü bir yumrukla kendinden geçti.
'Yo Melia'
'Kazeru seni daha geç bekliyordum'
'Yukarısı epey karıştı bu yüzden bende hiç vakit kaybetmeden buraya geldim. Sizin varlığınızı hissedebildiğim için bulmak kolay oldu.'
Kazeru kılıcını kullanarak demir parmaklıkları bir kağıt gibi kesti. Ardından Melia'nın zincirlerini kesti.
'Melia şu iksiri al ve iç büyü gücün hızlı bir şekilde yenilenecektir.'
'Teşekkürler Yuu.'
Kazeru gidip sırası ile diğerlerini çıkardı en sona kalan ise Felina'ydı. Felina'nın odası diğerlerinden farklı olarak mumla aydınlatılmıyordu kapkaranlıktı. Kazeru kapının önüne geldiğinde karanlıkta gördüğü tek şey kıpkırmızı olan bir çift göz, öfke ile parlayan bir çift göz ve kana susamış bir çift gözdü. Kazeru kapıyı kılıcı ile kesip içeri girdi ve Felina'yı özgür bıraktı.
Felina yavaşça ayağa kalktı ve ışığa çıktı, her tarafı kan içindeydi ve suratı da dahil her yerinde çizikler vardı. Kazeru Felina'yı böyle görünce ciddi anlamda öfkelenmişti ama hiçbir şey belli etmeden konuşmaya çalıştı.
'Uzun zaman oldu Felina'
'Evet, gerçekten uzun zaman oldu'
Bu sırada Melia Reiko'nun yanındaydı. Çünkü bu yer ve hapis edilmek ona eski anılarını hatırlatıp küçük çaplı bir travma yaşatmıştı neyse ki uzun sürmedi ve kendine geldi.
İlk işi Felina'yı iyileştirmek oldu. Kazeru'da Felina hariç hepsine iksiri vermişti. Felina iyice kendine geldikten sonra konuşma başladı.
'Geldiğiniz için hepinize minnettarım ama sizden bir şey istemeliyim, benimle gelip tahtı almama yardım eder misiniz?'
Melia gülümseyerek karşılık verdi.
'Aptal bize minnettar olmana falan gerek yok sadece ne istediğini söyle senin için anında bu şehri haritadan silebilirim'
'Böyle bir şeye gerek yok sadece ben sorun olan kişilerle ilgilenirken diğerlerinin karışmasını engelleyin'
'Nasıl istersen Kraliçe'
'Hey bana böyle seslenme'
'Ne diye Kraliçe diye mi? Kraliçe'
'Kes şunu Melia'
'Üzgünüm Kraliçe ama bize bundan daha önce bahsetmedin ve eğer Kraliçe olmak için geri döndüysen nasıl tekrar bizim yanımıza dönecektin?'
'Dönmeyecektim çünkü bir hayalim var'
'Bu tamam ama hala bize bahsetmemeni anlayamıyorum'
'Söylemek istedim ama nedense yapamadım her neyse hadi gidelim'
'Öyle olsun bakalım'
Zindandan çıkarken birkaç gardiyanı daha etkisiz hale getirdik. Dakikalar sonra zindandan çıkmayı başarmıştık. Dışarı çıktıklarında Felina harabeye dönmüş şehrine baktı ve Kazeru'ya döndü.
'Hey Kazeru, sen tam olarak ne yaptın?'
'Sadece heykelin baş kısmını patlatmak istemiştim ama gücümü kontrol edemedim ve bütün heykeli parçalandım ve şehre bir tür taş yağmuru oldu ama düzenli çalışmayla eski haline getirebilirsiniz'
'Haklısın ama yıktığın heykel birçok kişinin kendi canından daha çok değer verdiği bir şeydi. Ayrıca onu ben de severdim ama eminim ki yıkmak için geçerli bir nedenin vardı öyle değil mi?'
Bu sözleri söylerken Felina'nın bakışları korkunçtu ve Kazeru beklenmedik şekilde Felina'nın kırmızı gözlerinden korkmuştu. Birden kekeleyerek cevap verdi.
'E-e-v-evet kesinlikle geçerli bir nedeni vardı. Etrafa yayılan o büyü heykelden geliyordu.'
'Anladım iyi o zaman devam edelim.'
Felina normalden daha korkunçtu, Kazeru'nun bile bir anlığına nutku tutulmuştu. İlerlemeye devam ettiler şehrin bazı yerleri hala sağlamdı ama çoğu yapı epey zarar görmüştü.
Felina en önden sert adımlarla gidiyordu, diğerleri ise onu takip ediyordu. Karşılarına kalabalık bir grup yarı-insan çıktı.
'Sen, sen, sen bize ihanet etmekle kalmadın şimdi de en yüce atamızın heykelinin yıkılmasına neden oldun sen bu--'
Çok ani bir hareketle Felina konuşan Yarı-insanın üzerine atıldı ve sağ eliyle boynundan tutup havaya kaldırdı. Birkaç saniye sonra onu yere fırlattı.
'Çekilin yolumdan aptallar sürüsü yeterince buna katlandım şimdi KRALİÇENİZE YOK AÇIN.'
Felina normalden çok daha farklıydı çok daha vahşiydi. Kazeru'nun İç güdüleri şu an da Felina'nın onun için bile bir tehdit olduğunu söylüyordu. Zindanda gördüğü o bakışları daha da kötüleşmişti.
Kazeru Felina'nın o kırmızı gözlerle üzerinde oluşturduğu baskıyı bir yerden biliyordu. Daha önce gördüğü bir bakıştı. Bu bakışların gücünü herkes anlıyordu.
Bu yüzdendir ki diğer yarı-insanlar korku ve saygı ile yolu açtılar. Felina hepsinin arasından görkemli bir şekilde geçip ilerledi.
Kraliyet bölgesine kadar bir olay olmadan ilerlediler bütün yarı-insanlar onları takip ediyordu. Sarayın büyük bir avlusu vardı. Oraya vardıklarında geçici liderleri onları bekliyordu.
'Kafesinde kalmalıydın korkak'
'Kapa çeneni Yasei yoksa o çeneni parçalarım'
'Bütün herkes burada bu yüzden bu işi en kısa yoldan çözeceğim Felina yani Rosah'la'
Bu kelimeyi söyler söylemez bütün yarı-insanlar tempolu bir şekilde Rosah diye bağırmaya başladı.
'Peki öyle olsun'
Melia birkaç adım öne çıktı.
'Heyy Kraliçe, Rosah'da ne?'
'Ölümüne bir dövüş kazanan her şeyi alır.'
'Anladım, peki iyi şanslar ayrıca eğer kaybedersen bütün bu yeri haritadan silmekle kalmam bir kişinin bile yaşamasına izin vermem'
Melia sözlerinden ciddiydi ve nadir gösterdiği ciddi bakışlarını bunu destekliyordu.
'Ha-ha-ha endişelenme cadı bunun gibi bir şaklabana kaybetmem'
Yasei yumruklarını sıktı ve bağırmaya başladı.
'Şaklaban mı? Asıl şaklaban sen ve senin soyun yıllarca korkaklar gibi yaşamak zorunda kaldık Melrog o kadar güçlü olmasına rağmen ne yaptı? Sadece kaçtı ve bize de öyle yapmamızı söyledi neden kaçtık? Güçsüz müydük? Yoksa bizi ilgilendiren bir şey mi yoktu? Söylesene Felina neden sizin gibi korkakların bir kez daha yarı-insanları felakete sürüklemesine izin vereyim?'
'Melrog korkak falan değildi ve bende öyleyim ama ben onun yerinde olsaydım savaşmayı seçerdim bu konuda sana katılıyorum ama o sırada neler yaşandığını gerçekten bilmeden konuşma şaklaban'
'Ne olduğunun bir önemi yok Melrog kendi ırkının katledilmesine göz yumdu, kendi ırkının ezilmesine göz yumdu ve bizi bütün belalarla baş başa bıraktı. Kimsenin bir kez daha aynı acıları çekmesine izin vermeyeceğim bir daha asla. '
'Bu kadar konuşma yeter Yasei, artık kanımızla toprağı şenlendirme zamanı'
Hiçbir işaret vermeden ani bir hareketle ölümüne bir dövüşe başlamışlardı.
Yasei Felina'nın ağır ama güçlü yumruklarına karşı kendi yumruklarıyla cevap veriyordu. Yumrukları sürekli çarpışıyordu. İkisi de aynı anda bir ayağı geri doğru atıp gerildi ve bütün güçlerini sırada ki yumruklarına gönderdiler.
Yumrukları bir kez daha çarpıştı. Çarpışmadan birkaç saniye sonra Felina geri çekildi yumruk attığı sağ kolu kanlar içindeydi. Kolu birçok yerden delinmişti bunun nedeni oluşan baskıydı. Kısacası güç savaşında kaybetmişti.
Yasei yumruğunu tekrar sıkıp Felina'nıya doğru atıldı. Felina ondan beklenmeyecek çevik bir hareketle Yasei'in üzerine gitti gelen saldırıyı sola doğru bir yana adımla atlattı. Hemen ardından sol eliyle Yasei'in karnına güçlü bir yumruk attı.
Yasei sendelemişti. Felina bunu fırsat bilip tekrar saldırdı. Sol eli ile savurduğu yumruğu Yasei bu kez durdurmuştu. Felina beklenmeyeni yapıp sağ elini kaldırdı hissettiği acıyı umursamadan yumruğunu savurdu ama Yasei diğer eliyle bu saldırıyı da durdurmuştu.
ama Felina'nın saldırıları daha bitmemişti. Yasei daha farkına varamadan Felina Yasei suratının ortasına kafayı geçirmişti. Yasei Felina'yı bırakıp geri çekilmişti. Kendine geldikten sonra tekrar yumrukları ile Felina'ya saldırmaya başladı. Felina öncesinin aksine bu sefer karşılık vermiyordu sadece hızını kullanarak saldırılardan kaçıyordu. Bu bir yarı-insanın dövüş tarzı değildi bu yüzden herkes şaşkındı. Felina ardı ardına gelen saldırılardan kurtulup bir açık yakalamıştı Yasei'in hiç beklemediği bir an da üzerine gitti ve bir boğa gibi üzerine atılıp iki eliyle belinden yakaladı ve havaya kaldırıp yere fırlatmıştı. Sonrasında ise yavaş adımlarla geri çekilip Yasei'in ayağı kalkmasına izin verdi. Fiziksel olarak Yasei çok daha güçlüydü ama Felina alışıla gelmişin dışında bir tarz kullanıyordu.
Hareket ediş tarzı tıpkı Olivya ve Kazeru gibiydi akıllıca ve fırsat kollayan bir tarzdı. Yasei'in öfkesi her geçen saniye daha da artıyordu. Yasei ayağa kalktığında bir savaş çılığı attı ve dönüşmeye başladı.
Dönüşümü tamamlandığında etrafında ki herkese korku salan bir şeye dönüşmüştü. Gri bir derisi olmuştu. Vücudu daha da yapılı bir hal almıştı. Gözleri sapsarıydı. Bir çift kanada sahipti. Tek bir boynuzu vardı. Tırnaklarının yerini pençeler almıştı. Boyu da uzamıştı.
Gözlerini Felina'ya dikmişti. Kanatlarını bir kez çırpmasıyla aralarında ki mesafeyi kapamıştı. İnanılmaz hızlıydı. Felina'nın tepki verecek zamanı olmadan Yasei pençelerini Felina'nın karnına saplayıp onu yavaşça havaya kaldırdı ve gözlerinin içine baktı korkuyu görebilmek için ama görebildiği tek şey kendi görüntüsüydü. Felina'nın gözlerinde en ufak bir duygu kırıntısı yoktu buz gibiydi. Felina'yı fırlattı. Felina düştüğü yerde öksürmeye başlamıştı ağzından kan geliyordu.
Yasei yavaş adımlarla üzerine doğru gelirken kafasını kaldırıp gözlerini ona dikti. Yasei Felina'nın hala güç kaybetmemiş bakışını gördüğünde konuşmaya başladı.
'Cesaretin artık bir anlamı yok bugün burada öleceksin sen artık bir yarı-insan bile değilsin, dönüşemeyen biri yarı-insan olamaz pes et ölümün acısız olsun.'
Felina çektiği acılara aldırış etmeden ayağa kalktı. Yaralı sağ kolunu yumruk yapıp Yasei doğru kaldırdı, kolundan akan kanlar yere damlıyordu ve yüzünde korkunç bir gülümsemeyle cevap verdi.
'Acı, onu hissetmeyi bırakalı uzun zaman oldu aynı bir zamanlar hissettiğim korku gibi.'
Diğerleri bunu soğukkanlı bir şekilde izliyordu. Olivya, Kazeru ve Reiko arkadaşlarının bu mücadelesini gözlerini bile kırpmadan izliyorlardı. Araların da sadece Melia soğukkanlılığını koruyamıyordu. Her zaman endişesiz gözüken o cadı şu an endişeli bir ifade ile olanları izliyordu ve Felina'dan gelecek en ufak bir işaretle müdahale etmeye hazırdı. Yumruklarını ve dişlerini bile sıkmıştı Melia kendini çok zor tutuyordu.
Yasei kanatlarını çırpıp Felina'nın üzerine doğru atıldı. Felina'nın karşılık verecek gücü kalmamıştı. Yasei Felina'yı tutup kendiyle beraber havaya uçurmaya başladı. Epey bir yükseldikten sonra durdu. Tek eliyle Felina'yı boğazından tutarak kaldırdı. Felina'nın gözlerinin içine bakıyordu, onun gözlerinde korkuyu görmek istiyordu ama yine aradığı şeyi bulamıyordu. Yavaşça elini gevşetti ve Felina'yı bıraktı.
Felina gökyüzünden aşağı kanadı kırılmış bir kuş gibi düşüyordu. Bu şekilde düşerse muhtemelen ölecekti. Bunun farkındaydı. Melia bir şey yapmamak için kendini zor tutuyordu. Felina düşerken istemeden de olsa onun ismini artık tutamadığı göz yaşlarıyla haykırdı.
'FELİNAAAAAAA!!!'
Felina Melia'nın sesini duyduğunda gülümsedi ve yere çakıldı. Olması gerekenden daha sert bir düşüş olmuş gibiydi öyleydi ki yer sarsılmıştı. Saniyeler hızla geçiyordu ve oluşan toz dumanı hala dağılmıyordu.
Endişeli bekleyiş sürerken herkesin tüylerini diken diken eden bir kükreme duyuldu.
'Whaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa!!!'
Kükremeden sonra toz dumanı hızla dağılmıştı. Hemen orada Felina'nın olması gereken yerde başka bir şey vardı. Tenin bir kısmı kızıl bir kısmı ise normal bir insanın teni gibiydi. Kızıl olan kısımlar pulluydu tıpkı bir ejderin ki gibi gözlerinin siyah kısmı bir yılanın ki gibiydi sivriydi.
Siyah kısmının yanları sarı renkteydi ve yayıldıkça yeşile dönüyordu. Kızıl kanatları vardı ve ucu dikenlerle dolu bir kuyruğu.
Şu an da gördükleri şey türünün yaşayan tek örneğiydi ejderhamsı bir insandı.
Yasei yere indi ve dehşetle Felina'nın dönüştüğü şeye baktı. Kalbini bir anda korku kaplamıştı. Çünkü karşısında ki şeyin ne olduğunu hemen anlamıştı.
Felina bir an da Yasei'in önünde belirdi ve göz göze geldiler.
Yasei Felina'nın gözlerinin içine baktı ve aradığı şeyi artık görebiliyordu. Onun gözlerinin yansımasından gördüğü kendi gözlerinde ki korku işte bu Felina'da görmek istediği şeydi ama şimdi onun aracılığı ile bunu kendi gözlerinde görüyordu...
Devam Edecek
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..