Bölüm 146
Parça 1
Huzurlu bir şekilde yolumuza devam ediyoruz ve ben huzuru seviyorum. Beni öldürmek için peşimden gelen biri bildiğim kadarıyla yok ve şu an etrafta hiçbir tuhaflık sezmiyorum.
Evet böyle olması en iyisi, her ne kadar en güçlü olmayı kendime hedef belirlesem de ciddiyeti olan dövüşleri sevmiyorum çünkü bir şey kaybetme riski taşıyorlar. Ben zaten yeterince şey kaybettim daha fazlasını kaybetmeye niyetim yok.
Bunlar biri yana düşüncelerimi duyuyorsun öyle değil mi benim sinsi kılıcım.
''Tabii ki de benim vasıfsız efendim''
Gerçekten benden gizleye bileceğini mi düşündün?
''Evet''
Hey hey sözün canımı yakıyor ama neden benden gizlemeye kalktın ki? Zaten mührün iyiden iyiye zayıfladığının farkındayım ayrıca benden gizlemene gerek olacak bir neden düşünemiyorum.
''...''
Hadi ama cevap ver benim nazik kılıcım.
''Bunca zaman gerçekten serbest kalacak kadar güç toplayamadığıma inandın mı gerçekten?''
Evet yoksa neden hala mühürlü olasın ki?
''Çok basit gerekli şartlar yerine getirildiği takdir de mührüm sonsuza kadar beni tutabilecek potansiyele sahip''
Demek istediğin benden öncekiler bu şartları yerine getirip senin mührü bozmanı engellediler mi?
''Evet aynen öyle hepsi beni bencilce kullandı, dilediğini yaptı, dilediğini öldürdü ve zorda kaldıkların da benden yardım dilendiler bende onları parçaladım, doğradım, boğdum, pişirdim, işkence ettin, akıllarını kaçırmalarını sağladım ve hayal edemeyeceğin daha birçok yöntemle onları öldürdüm. ''
Sözlerinden gelen nefret ve öfke tüylerimi diken diken ediyor ama nedenini anlamıyor değilim. Benim nazik kılıcım neden benden gizlemeye çalıştığını anladım ama bunca zaman boyunca beni hiç tanımadın öyle değil mi?
'Ne diyorsun benim aptal efendim?'
Diyorum ki bir kez bile senin mührü bozmanı engelleyeceğimi söyledim mi? Sana söylediğim tek şey serbest kaldığında sorumluluğu alacağımdı.
''Sana güvendiği mi nereden çıkardın benim aptal efendim?''
Haklısın bunu bir cevap bulamadım ama en azından yalan söyleyip söylemediğimi anlaya biliyorsun öyle değil mi?
''Evet anlaya biliyorum.''
O zaman bana güvenme benim akıllı kılıcım kendine, kendi düşüncelerine ve tercihlerine güven.
''...''
Sanırım söyleyecek bir şey kalmadı ayrıca zihinden konuşmak düşündüğümden çok daha yorucu bu yüzden biraz ara verelim.
Evet tahmin ettiğim gibi cevap vermedi ama sorun değil böylesi normal böyle olması beni yeterince tatmin ediyor.
'Yuu'
'Riraru?'
'Sadece Yuu diye seslenesim geldi bir şey söylemeyecektim.'
'Anlıyorum hayır tabii ki anlamıyorum bu söylediğin sence de birazcık saçma değil mi?'
'Ya ya ya tabii ki değil benim sadık kölem.'
'Ya ya ya derken kafanı sağ sola sallayıp sevimli bir ifade takınıp gözümün önüne sarkman durumu daha da tuhaflaştırıyor sadece, ayrıca sevimlilikle beni kandıramazsın.'
'Acaba?'
'Kandıramazsın dedim.'
'Öyle mi ki acaba?'
'Hey neden üç tane soru ekini tek bir cümle içinde kullanıp kafamı karıştırmaya çalışıyorsun hem neden bu kadar saçma bir muhabbet dönüyor.'
'Gi hi hi sadece kölemle biraz eğleniyorum çünkü canım sıkıldı, günlerdir yoldayız.'
'Peki peki eğlenmene bak'
Evet konuşmamız bittikten sonra saçımla oynamaya başladı. Neyse ki buna alıştım, neredeyse saçlarımı çektiğini hissetmiyorum bile.
Aslında hala yapmam gereken bir şey var Olivya hala bizimleyken şu işi sonlandırmalıyım.
'Olivya'
Yavaşça bana doğru döndü ve meraklı gözlerle beklemeye başladı.
'Şu ana kadar seninle iki kez dövüştük ilkini yenildim ikincisini Melia durdurdu o yüzden beraberlik sayacağım gerçi devam etsek kesinlikle kaybederdim ama devam etmedi. Bugünse üçüncü ve son kez karşılaşalım.'
Olivya şaşırdı açıkçası benim de aklımda olan bir şey değildi ama hala fırsatım varken yarım kalan işlerimi bitirmeliyim.
Olivya şaşkınlığından kurtulup kısa kılıçlarını çekti evet bu yeterli bir cevap.
'Kazeru kendimi tutmayacağım yaralanmak istemiyorsan tüm gücünle gel'
Sözleri soğuk ve keskindi. Gözlerine baktığım da derin bir ürperti hissettim ve kesinlikle ciddiydi. Diğerleri biz bir şey demeden bize yer açmışlardı. Zaten açık bir alandayız endişelenmemiz gereken bir şey yok. Pelerinimi çıkarıp Riraru'ya verdim ama onun küçük olduğunu unutup üzerine bıraktım ve o da yere düştü sonra bağırmaya başladı neyse ki çok uzatmadan diğerlerinin yanına gitti. Yavaşça elimi kılıcıma götürürken Olivya'nın bana doğru savrulmuş kısa kılıçlarının alevlerinin sıcaklığını hissedip geri ışınlandım evet nasıl unuta bildim ki Olivya'yla ilk karşılaştığım turnuvada yaşlı Fong bana kimse rakibinin silahını hazırlamasını beklemez demişti.
Hızla kılıcımı çektim ama Olivya görüş açımda değildi bir anlık donup kaldım ve sol yanağıma sağlam bir tekme yedim. Sonraysa yere doğru uçarken bir dişimin ağzımdan fırlayıp çıktığını görmek zorunda kaldım. Tekrar ışınlanıp kendimi Olivya'dan iyice uzaklaştırdım. Ağzıma dolan kanı tükürdüm ve ağzımı sildim. Kılıcımı sıkıca kavrayıp Olivya'yla göz göze geldim. Ne kadar denersem deneyeyim onunla göz göze geldiğim de hissettiğim ürpertiden kurtulamıyorum. Bundan nefret ediyorum neden böyle oluyor? Bir dakika neden aramızda ki mesafeyi daha fazla açmaya başladı. Kısa kılıçlarının bir yay şekli aldığını geç fark ettim ve üzerime alevden oklar yağmaya başladı. Olivya'nın üzerine koşmaya başladım bir yandan da üzerime gelen okları kılıcımla etkisiz hale getiriyordum.
İyice yaklaştığımı anladığın da yayının şeklini tek bir uzun bir kılıca çevirdi. Bunu fırsat bilerek hızımı arttırıp zıpladım ve kılıcımı bütün gücümle savurdum. O da alevden kılıcını bana savurdu kılıçlarımızın çarpıştığında oluşacak güç dalgasına kendimi hazırladım ama kılıcım onun kılıcının içinden geçip doğrudan Olivya'ya doğru ilerliyordu. Şaşırdım ne oluyor diye istemsizce düşünmeye başladım ve gözlerimin önünde inanılmaz bir reaksiyonla Olivya kılıcımın saldırısından kaçındı ve sağ eliyle karnıma müthiş bir yumruk attı.
'Ahghgg'
Acı bir şekilde bağırdım gerçi ağzımdan gelen kan yüzünden garip bir ses çıktı. Vücudum hava da geri doğru süzülüyordu ve etrafımda ki sıcaklığın artmaya başladığımı hissettim. İki yanımdan da üzerime gelen alevden ejderhaları göre biliyorum. Yani o elinde ki kılıç sadece göstermelikti kılıçları elinde bile değildi. O ejderhalar beni vurursa bu dövüş biter. Bu yüzden...
Parça 2
Ben Melia şu an da inanılmaz bir sahneye tanıklık ediyorum. Alevden ejderhalar Kazeru'ya vurmak üzereyken, Kazeru bütün büyü gücünü tek seferde ortaya çıkardı ve bu büyü gücü o inanılmaz alevleri dağıtan bir karga şeklini aldı. Adeta alev denizini yararak ortaya çıkan ve sadece kanatlarını çırparak tüm alev denizini dağıtan bir kargaydı. Asil, güçlü ve kendinden emin gözüküyordu. Ayrıca saf yeşildi.
Uyandırdığı his daha önce ki ortaya çıkışlarından tamamen farklıydı nasıl tarif edebileceğimi bilmiyorum. Sadece büyüleyici olduğunu söyleye bilirim. Anlaşılan Olivya'da büyülendi çünkü saldırmıyordu sadece Kazeru'yu izliyordu ya da tedirgindi. Kazeru derin bir nefes alıp kılıcını kaldırıp duruşunu aldı. Olivya gülümsüyordu ama bu gülümseme birazcık korkutucuydu. Kazeru'nun havada ki bedeni birden yere doğru düşmeye başladı. Şaşırdım Olivya'da öyle ama birden bedeni kayboldu ve hemen Olivya'nın önünde beliriverdi. Kılıcını savurduğu an Olivya'nın kısa kılıçları tek bir kılıç haline gelerek Olivya'nın ellerinde birleştiler.
İki kılıç çarpıştığı an oluşan şok dalgası uzakta olmamıza rağmen bizi bile etkileyecek güçteydi Reiko Limerior'la bizi korudu. Kazeru Olivya'nın arkasına ışınlanıp tekrar saldırdı Olivya kendini sağ doğru fırlatıp saldırıdan kaçındığını düşündü ama Kazeru inanılmaz bir şekilde tekrar ışınlanıp Olivya'nın yöneldiği yönü kesti ve kılıcını hareket Olivya'ya tekrar savurdu. Olivya'nın kısa kılıçları orijinal hallerine hızla döndü ve Olivya onları 'X' şeklinde kaldırıp Kazeru'nun saldırısını durdurdu. Olivya dizlerinin üzerindeydi. Bu daha önce görmediğim bir manzaraydı.
Kazeru bütün gücüyle Olivya'nın kısa kılıçlarıyla bağlanmış olan kılıcını itiyordu ama bu şekilde bir yere varamayacak gibi gözüküyordu. Kazeru geri doğru sıçrayarak çekildi. Olivya hızla yerden kalkmak için harekete geçtiği sırada Kazeru herkesi şaşırtan bir hareketle kılıcını Olivya'ya fırlattı. Tıpkı eskiden hançerini fırlattığı gibi, Olivya buna hızlı bir tepki gösterip kısa kılıçlarıyla üzerine gelen kılıca vurarak onu geri doğru uçurdu ama bu hamlesi anlık bir boşluk yarattı. Kazeru bu boşluğu kullanmak için hemen Olivya'nın dibine ışınlandı ve büyü gücüyle kaplanmış olan sağ eliyle Olivya'nın karnına bir yumruk attı.
Olivya'nın ağzından anın da kan gelmişti. Acıyı yok sayıp kendini korumak için kısa kılıçlarını yumrukluğa dönüştürdüğü sırada bu kez sağ yanağına bir yumruk yedi ve Kazeru acımasızca arkası kesilmeyen büyüyle kaplı yumrukları Olivya'nın üzerine yağdırmaya başladı ve sayısız yumruktan sonra son yumruğu Olivya'yı geri doğru savurdu.
Yumrukluğa dönüşen kısa kılıçlar orijinal şekline döndü. Olivya'ysa hareketsiz bir biçimde yerde yatıyordu ama endişelenecek bir şey olduğunu sanmıyorum sonuçta o Olivya. Kazeru nefes nefeseydi ve büyü gücü biraz zayıflamaya başladı. Ani bir şekilde çok fazla güç harcadı bunun geri dönüşü pek iyi olmayacak onun için. Sağ elini kaldırıp kılıcını eline geri çağırdı. Kılıcı hızla uçarak Kazeru'ya geri dönüyordu.
Gerçekten inanılmaz bir dövüş çıkartıyorsun Kazeru bu kadar güçleneceğini hiç düşünmedim ama yanıldığıma seviniyorum. Olivya sonunda hareket etmeye başlıyordu yavaşça doğrulup ayağı kalktı ve dehşet bir kahkaha atmaya başladı.
'Ha---Ha--- HAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHA EVET, EVET SONUNDA DİŞİME GÖRE BİR RAKİP'
Sonunda sadece benim bildiğim gerçek doğasını ortaya çıkartıyor benim dışımda ki herkesin yüz ifadesini tahmin edebiliyorum. Yüzünde ki delice gülümsemeyle kısa kılıçlarına dokunduğu an inanılmaz bir alev ortaya çıkmaya başladı ve alevlerin rengi yavaşça beyaza dönüyordu.
Önümde ki manzara tıpkı bir peçeteye mürekkep döküp o mürekkebin yavaşça peçete üzerinde yayılıp ona rengini vermesi gibiydi. Beyaz ateş bilinen en sıcak ateştir yani en güçlü ateş türü.
Evet bu Olivya'nın en güçlü formu demek oluyor. Merak ediyorum Kazeru'nun yüzünde tam olarak nasıl bir ifade var açıkçası dehşete düştüğüne eminim.
Parça 3
Neler oluyor? Benim sadık kölem oldukça iyi dövüşüyor ama bu kızın bu formu ne böyle? Tamamen farklı bir güç bu beyaz alev benim gibi bir perinin bile bilmediği bir şey. Kölem de oldukça dehşete düşmüş durumda böyle bir şeye karşı bir şansı olduğunu sanmıyorum ama sonuna kadar devam edeceğine eminim. Olivya kısa kılıçlarını tek bir kılıç haline getirdi ve saldırıya geçeceğe benziyor. Kölem ise tamamen savunmaya odaklanmışa benziyor duruşundan bunu anlaya biliyorum. İlk hamle beklenildiği gibi Olivya'dan geldi direk bir şekilde hiçbir plan olmadan köleme doğru koşmaya başladı. Etrafında ki alev de ona eşlik ediyordu.
Kölem beklemediğim bir şekilde ileri atıldı ve sağ ayağını sertçe yere vurdu. Olivya bir şeylerin döndüğünü anlamışçasına duraksadı ve bir an da ayağının altında ki toprak harekete geçip etrafını sardı ve taşlaşıp onu hapsetti. Bu gerçekten akıllıca bir hamle değildi. Olivya'nın beyaz alevleri bir an da onu hapseden taşları un ufak etti. Keskin bakışları kölemi aradı geç de olsa onu buldu tam yukarısındaydı. Kölem büyüyü yaptıktan sonra havaya ışınlanıp bir büyü yapmaya hazırladı kendini ve Olivya onu gördüğün de artık çok geçti.
'BOMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMMM!!!!!!'
Vahşi bir gürültü duyma duyumuzu bir süreliğine etkisiz hale getirdi. Reiko'nun Limerior'u sayesin de kölemin yaptığı patlama büyüsünün etkisini biz hissetmedik ama Olivya sahip olduğu her hücresiyle hissettiğine eminim.
Oluşan toz bulutundan bir şey göremiyorum ama en azından patlamanın etkisiyle ortaya çıkan kızıl alevlerin dansını hem görüyorum hem de hissediyorum. Kölem gerçekten de acımasız, bunu yüksek seviyeli bir büyücüye yapsa en iyi ihtimalle ağır bir yara alıp kurtulur.
Sadece bir saniye de bütün toz dumanı ve kızıl alev yerini soğukça yanan en sıcak beyaz aleve bıraktı. Olivya tamamen iyi gözüküyordu. Kafasını yukarı kaldırıp köleme baktı.
'Fena değil Yuu ama yeterli değil'
Beyaz alevler Olivya'nın tek hareketiyle harekete geçip köleme yöneldi. Kölem yere ışınlandı ama alevler her yerdeydi. Hemen önünde bir ejderha eli belirdi ve kölemi yakalamak amacıyla hareket ediyordu. Kölem kılıcı ile beyaz alevi emmeye çalıştı ama hiçbir etkisi olmadı. Çünkü o alev büyü falan değildi yaşıyordu tıpkı bizim gibi. Kölem anlık bir korkuya kapılıp gerçek rakibini unuttu ve onu yakalamak isteyen alevlerden kaçarken örümceğin ağına düştü.
Beyaz alevler o kadar dikkatini çekiyordu ki hemen arkasında dikilen Olivya'yı fark edemiyordu. Fark ettiğin de ise Olivya'nın kılıcı sol kolunu delip geçti. Hayır en azından bizim gördüğümüz buydu benim akıllı kölem illüzyon kullanıp herkesi yanılttı. Olivya'nın hemen arkasında kalan bütün büyü gücünü tekrar ortaya çıkardı ve sahip olduğu her şeyle kılıcını savurdu.
Yeşil karga vahşi beyaz alevlerin içinde hala ejderhaya kafa tutacak yüreğe sahipti. Bütün umudunu bütün duygularını bu saldırıya koyduğu belli oluyordu ama umudu simgeleyen beyaz alevler onun için umutsuzluğun işareti oldu. Olivya'nın arkasına dönerken savurduğu kılıcının yaydığı beyaz alevler kölemin saldırısını durdurmakla kalmadı onu metrelerce geri fırlatıp yerde sürüklenmesine neden oldu. Elbiselerinin bir kısmı yanmıştı ve vücudunda da yanıklar vardı.
Aralarında ki fark açıkça gerçek bir kargayla, gerçek bir ejderhanın arasında ki fark kadardı.
Kölemin bedeni yüzüstü bir şekilde yerde yatıyordu kılıcı hemen başının yanına saplanmıştı ve kölem kıpırdamıyordu buna ek olarak bütün büyüsü dağıldı.
Söylesene köle-- hayır Kazeru şu an ki sınırın gerçekten bu mu...
Devam Edecek
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..