Bölüm 158
Buraya geleli üç gün oldu, her gün arenaya gidip Melia ve Reiko'yla beraber antrenman yapıyoruz ama bugün tek gideceğim. Söylediklerine göre beraber gezeceklermiş bende bir şekilde Riraru'yu ikna edip onlarla gönderdim. Hehehe bir süredir yalnız bir gün geçiremedim bu yüzden bugünü iyi değerlendireceğim. Arenanın ortasına geçip meditasyon yapacak şekilde oturdum. Bugün yapacağım şey Melia'nın bana bir tavsiyesi, söylediği şey;
'Birçok elementi ve farklı büyü tarzını kullanabiliyorsun ama hiçbirinde uzmanlaşmadın ayrıca aralarında geçiş yapmada da kötüsün. Bu yüzden önce büyüler arasında akıcı bir şekilde geçiş yapma da ustalaş aynı anda büyü kontrolünde de ustalaşmaya çalış. Büyü kontrolü için yapabileceğin en iyi çalışma bir büyü topu oluşturup onu yavaşça ve kontrolün dahilinde kendinden uzaklaştırmak. Mesafe uzadıkça kontrol zorlaşacak. Sanırım daha fazlasını söylememe gerek yok ah gerçekten de süpe-----'
Evet bundan sonrası kendini övdüğü yerler yanı bunu hatırlamama gerek yok.
Öncelikle normal büyümü ortaya çıkartacağım. Yavaş ve bilinçli bir şekilde.
...
Bu şeyi bilinçli yapmak düşündüğümden daha zor normalde sinirlendiğimde ya da savaş havasına girdiğimde kendiliğinden vahşice ortaya çıkıyor. Bilinçli bir şekilde yapmak ise tamamen ayrı bir mesele. Büyüm yavaşça etrafımı sardı ve bir karga şeklini almaya başladı. Evet birinci aşama tamam bu şekilde büyümü tutarken Melia'nın söylediği ikinci şeyi yapacağım büyü topu mevzusu bakalım ne kadar iyiyim. Normal bir top büyüklüğünde ve şeklinde bir büyü topu oluşturup sadece zihnimle kontrol ederek kendimden yavaşça uzaklaştırmaya başladım.
İlk 5 metre de bir problem olmadı.
10 metrede az da olsa zorlandım.
15 metrede zorlandım.
20 metreye ise ulaşamadan büyünün kontrolünü yitirdim. Normal de bir büyü yapıp birine fırlattığında çok uzaklara gönderebilirsin ama onu kontrol etmezsin sadece saf kuvvetle onu fırlatırsın. Eğer uzak mesafelerde bile büyümü kontrol edebilirsem ki bunu şimdiye kadar kimsenin yaptığına şahit olmadım. Bunu kullanarak inanılmaz saldırılar yapabilirim. Mesela bir alev topunu attım ve rakibim bundan sıyrıldı tam rahatlamışken alev topunu tekrar yönlendirip arkasından vurabilirim. Bu en basit örneği daha birçok şey yapılabilir.
Garip bir şekilde heyecanlanıyorum sanki yeni bir şeyin kapısını aralamışım gibi.
Zamanı düşünmeden çalışmaya devam ettim.
Saatlerce ara vermeden çalıştım.
...
...
...
Neden her yer karanlık? Bir dakika gözlerim kapalı. Yavaşça gözlerimi araladım ve kendimi arenanın ortasında yatarken buldum. Kendimden geçmişim ama biraz ilerleme kaydettim sanırım. Çok hatırladığımı söyleyemem sürekli büyümü dışarı vererek durmak düşündüğümden daha yorucuydu aynı zamanda bir de büyü topunu kontrol etmek fazladan bir zorluk ekledi ama sorun değil bununla baş edebilirim. Hava daha kararmadığına göre çok uyumamışım peki devam edelim. Aç ya da susuz hissetmiyorum yani bir sıkıntı yok. Tekrar odaklanıp aynı şeyleri yapmaya başladım. Bu kez garip bir şekilde her şey daha kolay geliyordu sanırım birazcık ilerleme kaydettim. Sonuçta büyüyü kontrol etmek daha ilk aşama çok da zor olmaması normal sanırım. Büyü topunu artık rahatlıkla 30 metre uzaklıkta bile kontrol edebilecek hala geldim gerçekten hızlıyım.
Peki şimdi mesafeyi biraz daha arttırıp özgürce hareket ettirmeyi deneyeceğim.
...
Evet evet oluyor, istediğim yere oldukça hızlı bir şekilde götürebiliyorum. Bir dakika bu topları biraz daha güçlendirip onları uzaktan kendime fırlatsam ve daha sonra limerior ile savunsam.
Hem saldırılarımın gücünü görürüm hem de limerior'un evet güzel bir fikir.
...
...
Hu hu bu iş oldukça yorucu. haaaa nefesimi düzenlemeliyim bu kaçıncı oldu bilmiyorum arena ve ben mahvolduk. Büyü toplarım oldukça güçlüydü ve ilk başta Limerior'um onları durduramadı ve ben zarar gördüm ama sonra Limerior bir şekilde daha iyi bir hale getirdim. Kullandıkça daha iyi oluyor gibi. Büyü gücüm neredeyse tükendi, oturup biraz meditasyon yapıp büyü gücü toplamalıyım daha sonra geri dönerim.
...
Meditasyon yaparken sadece büyü hissetmeye odaklandım. Çevremde ki büyüyü, kendi büyümü adadakilerin büyülerini hepsini zamanla hissetmeye başladım. Gözlerim kapalı olmasına rağmen sanki açık halinden çok daha fazla şey görebiliyorum.
İlginç bir tecrübe ve güzelde, bu bir yana hissetme konusunda sanki biraz daha derine inebilirim.
Odaklan
Odaklan
Odaklan
...
Sanki bu dünyadan soyutlanmış gibi hissediyorum, vücudumu bile hissetmiyorum sanırım biraz fazla derine indim.
Yine de garip bir şey hissediyorum daha önce hissettiğim bir şey, sanki bu dünyadan değil gibi.
(ÜRPERTİ)
Bu his ne bu kelimelerle anlatılamayacak büyüklükte ki büyü gücü ne?
Biri ne mi ait?
Hayır.
Çok yakınımda hem de, evet şimdi anlıyorum bu hissi bana veren şey ada, evet adanın kendisi demek Aiko'nun bahsettiği şey buydu. Zaten aklın alamayacağı bir büyüklükte ve daha da büyümeye devam ediyor ama bir yandan da harcanıyor ama bu dengeli değil bu yüzden miktar giderek artıyor.
Bu ada çok tehlikeli hem de çok.
Bir saniye bir şey daha var adanın büyü gücü yüzünden hissedilmesi çok zor ama az da olsa hissedebiliyorum biraz daha odaklanırsam bunun ne olduğunu bula----bi-l-i---r--i-m...
...
Yine her yer karanlık bu kez gözlerim kapalı değil sadece hava kararmış. Yine kendimden geçtim ve başım acayip ağrıyor. Kendimi biraz fazla zorladım. Yerden bir şekilde kalktığımda kılıcımın yerde olduğunu fark ettim ve tabii ki almak için eğildim. Dokunduğum an inanılmaz bir ürperti bedenimi sardı. Kuvvetli bir uğultu duymaya başladım ve binlerce varlık hissediyordum ve hepsi bir şeyler fısıldıyordu. Beynim adeta patlamak üzereyken tanıdık bir ses bu baskıyı dağıttı.
'Kapayın çenenizi ve sende sakinleş benim aptal efendim'
Evet uzun süredir benle konuşmayan kılıcımın sesi bütün baskıyı dağıttı.
'Bu kadar kısa sürede bu seviye bir ilerleme gerçekten canavarın tekisin efendim. Öncelikle hisselerini olabildiğince zayıflat daha sonra bazı şeyleri açıklayayım.'
Dediği gibi yaptığım da her şey normale döndü.
'Güzel şimdi açıklamaya geçelim hissettiğin şeyler beni aldığından beri etrafında olan ve rüyalarını kabusa çeviren öfkeli ruhlar. Şimdi onları hissedebilmenin nedenini anlatmama gerek yok sanırım. Ayrıca seninle konuşmamamın nedeni sana öfkeli olmam. Çünkü benim aptal efendim Olivya'yla savaşırken beni uzaklaştırdıklarında beni beklemek için zaman kazanmak yerine tüm gücünü harcadın evet iyi bir plandı ama sadece kaçıp dursaydın her şey daha kolay olurdu. Bu yaptığın yüzünden neredeyse kaybediyorduk.'
Açıkçası ne diyeceğimi bilemediğim için bir süre susmayı seçiyorum.
'Peki benim güzel kılıcım öncelikle üzgünüm gerçekten o sıra da kafam çok yerinde değildi. Şimdi ruhlar konusuna dönelim.'
'Hayır hayır hayır şimdi sana bir şey anlatmayacağım ben dinlenmeye çekiliyorum belki yalvarırsan yarın anlatırım git dinlen benim zamanın farkında olmayan efendim.'
Zamanın farkında olmayan neden dedi ki? Garip bir kişiliği olduğunu hep biliyordum ama sanki daha da garipleşti. Toparlanıp kaldığımız yere döndüm. Tam yemek saatin de geldiğim için şanslıyım. Beni gördüklerin de hepsi şaşırdı.
'Benim sadık kulum sonunda gelebildin 3 gündür dışarıdaydın.'
'Ha?'
Sanırım düşündüğümün aksine biraz fazla dışarıda kalmışım ayrıca ben ne kadar uyudum ki? Diğerleriyle biraz konuştuktan sonra dinlenmek için odama yöneldim. Ben merdivenlerden çıkarken bir şeyin düştüğünü hissedip onu durdurdum. Arkamı dönüp baktığım da Melia'nın masaya çarpıp bardağı düşürdüğünü kolaylıkla yüzünde ki ifadeden anlayabiliyorum. Büyümle bardağı masaya koydum tabi hepsini zihnimden yaptım. Melia şaşkın bir biçimde bana bakıyordu neden ki? O kadar şaşılacak bir şey yapmadım. Ben bunu düşünürken Melia konuşmaya başladı.
'Yaptığın şeyin basit bir şey olarak düşündüğünü anlamak zor değil Yuu ama arkan dönük ve nerede neyin düştüğünü bilmiyordun ama buraya bile bakamdan bardağı durdurdun ve havada asılı kalmasını sağladın.'
'Evet görmesem bile hissede biliyorum.'
'Demek öyle peki eğer senin için bu kadar kolay bir şeyse sorun yok ama sadece üç günde ne kadar geliştiğinden haberin bile yok ayrıca bu seviye de bir hissetme ve kontrol herkezin yapabileceği bir şey değil.'
'Sanırım beni övüyorsun teşekkürler ama daha gidecek çok yolum var iyi bir savaşçı olsam da iyi bir büyücü değilim en azından şu an için ama sorun değil kesinlikle daha da güçleneceğim.'
Şimdi gidip yatmalıyım düzgün bir yerde uyumak istiyorum.
...
Çabuk bir şekil de sabah oldu, bugünle beraber buraya geleli 5 gün oluyor. Peki gidip bir şeyler atıştırıp arenaya gidip çalışmaya devam etmek istiyorum. Diğerleri daha uyanmadığı için kendim bir şey hazırlayıp yedikten sonra arenaya yürüyerek gittim. Işınlanmaktansa yürüyüş yapmak daha iyi bir seçenek gibi geldi.
Önce kontrol ve hissetmeyle başlayalım.
50 metre de bile artık sıkıntı çekmiyorum. Hissetme konusunda ise yine oldukça iyi durumdayım ve çok odaklandığım da ruhları tekrar hissetmeye başlıyorum ki kılıcım bu konu da bugün konuşacağını söyledi ama henüz bir ses çıkmadı. Neyse bugün test etmek istediğim bir konu var gerçi az çok biliyorum ama yine de emin olmam lazım.
Öncelikle Karga şeklini deneyeceğim.
Büyümü ortaya çıkartıp karga şeklini aldırdım evet bu kez kendi dönüşmedi ben sağladım yani artık sadece duygularıma göre ortaya çıkmayacak. Tahmin ettiğim gibi bu formdayken fiziksel özelliklerim çok iyi bir duruma geliyor. Şimdi anka formunu deneyelim. Evet bu formda da büyüsel gücüm çok daha iyi duruma geliyor. Yani Karga fiziksel güce fazlasıyla ihtiyaç duyduğum kılıç savaşların da anka formuysa büyü savaşların da çok daha fazla işe yarar.
İlk başta ankanın her anlamda daha üstün olduğunu düşünmüştüm ama öyle olmadığını zamanla anladım. Ayrıca anka formunda çok uzun süre kalamıyorum hem fiziksel olarak yorucu hem de büyü gücüm daha hızlı tükeniyor. Yani uzun savaşlar da karga formu her anlam da daha mantıklı ama yıkıcı bir güce ihtiyaç duyarsam bunu anka sağlayacak. Güzel bu konu hakkında artık kafam da bir soru kalmadı.
'Çok çalışıyorsun benim genelde tembel olan efendim.'
'Evet öyle nazik kılıcım şimdi bana asıl konuyu anlatabilir misin?'
'Evet evet anlatacağım sabırsız olma ama çok bir şey bekleme sabırlı efendim.'
'Sadece anlat lütfen'
'O ruhlar dediğim gibi bana daha doğrusu kılıca bağlılar, neden bilmiyorum ama ben kılıca hapis olduktan bir süre sonra kılıç tarafından öldürülenleri ruhu bana yani kılıca bağlanmaya başladı. İlk başlarda bir problem değildi ama zamanla sayıları inanılmaz bir derece de arttı. Sonraysa benim kullanıcılarıma musallat olmaya başladılar. Onları benim gücümü kullanmaya zorlayıp benim gücümden sarhoş olup ölmelerini sağladılar. Daha sonra onların ruhu da bana bağlandı. Kısacası o ruhların istediği tek şey intikam. Şu ana kadar sana bir şey olmamasının sebebi benim gücümü derinlemesine kullanmaman ama dikkatli ol harekete geçerlerse sana benim gücümü kullandırtmak için baskı kuracaklar ve kullanırsan sadece anı kurtarırsın yaşam gücün benim tarafımdan istemsiz bir şekilde emilir.'
'Bir dakika bu emilme mevzusundan hiç bahsetmedin ve sakın sormadın gibi bir şey söyleme.'
'Öncelikle sormadın bu bir yana benim gücümü kullanmıyordun bu yüzden bir problem yoktu.'
Öğrendiklerim ilginç ve korkunç şeyler ama merak ettiğim bir konu var.
'Eğer oldu ki senin gücünü kullanmak istedim yani derinlemesine kullanmak istedim ne kadar güçlenirdim.'
'Hmmmm derinlemesine dediğin için nihai gücümü kastettiğini var sayacağım. Bundan yola çıkarak tanıdığın herkesden daha güçlü bir hale gelirsin ama taş çatlasa 10 saniye hayatta kalırsın.'
'Anladım sağol benim suskun kılıcım.'
'Önemli değil benim kocaman derece aptal efendim.'
Evet o haklı ben bir aptalım çünkü gerekirse bu gücü Eismann karşı kullanma fikri aklımın bir köşesinde yer etti...
Devam Edecek
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..