Bölüm 28
Hazırlıklarımızı tamamlayıp kalenin çıkışında buluştuk. Melia hoşuma gitmeyen bir sırıtışla en son gelen kişi oldu.
'Hıhıhı çok güzel bir görev buldum zaten artık para sıkıntımız yok bu yüzden görevi ödüle göre değil zorluğuna göre seçtim bu yüzden 'A' seviye bir görev aldım '
Evet daha önce seviyelerden bahsetmişti. Yanlış hatırlamıyorsam kolaydan zora göre F,D,C,B,A,S,SS,SSS olması gerekiyor. Diğerleri bundan memnun olmuşa benziyorlardı Melia sözlerine devam etti.
'Peki o zaman görevimiz Kara Orman da yetişen Elbib adlı bir bitkiyi bulup getirmek'
'Bitki bulmak mı? Bunun nesi bizi zorlayabilir ki?'
Yaratık avlama gibi bir şey beklerken bitki bulma görevi oldukça basit kalıyor. Düşüncem buydu ama Melia direk cevap verdi.
'Hey ismi Kara Orman olan bir yerde rahatça bitkiyi bulup çıkabileceğini mi zannediyorsun? Unutma ismi kötülük çağrıştıran her yer kötü şeylerle doludur'
Felina duygusuz bir ifadeyle konuşmaya dahil oldu.
'Bu biraz klişe olmadı mı sence?'
'Hmm belki ama gerçek bu'
Olivya bu konuşmadan sıkıldığını belli eden bir tavırla konuşmaya katıldı.
'Her neyse hadi yola çıkalım'
Kara ormana doğru yola çıktık, yürüyerek gidiyorduk çünkü çok uzak olmadığını söylediler ama üç saat yürüdükten sonra anca varabildik. Bunun neresi yakın ki?
Karanlık ormana iyice yaklaştığımızda oldukça kasvetli bir ortamı olduğuna şahit oldum. Ağaçları ölü gibiydi, rüzgar sanki ormana girmiyordu çünkü bir yaprak bile kıpırdamıyordu sanki ormanda ki zaman durmuş gibiydi ve bu oldukça ürkütücü.
Melia sanki benim gördüğüm şeyleri görmüyormuşcasına gülümseyerek çantasından bir kağıt çıkarıp konuşmaya başladı.
'Evet sonunda vardık hadi gidip şu bitkiyi bulalım, mavi bir şey aynı bu kağıtta ki gibi'
Kağıdı bize gösterdi, kağıdın üzerinde mavi bir bitkinin resmi vardı oldukça sıradan bir bitkiye benziyordu. Melia'nın konuşması bittikten sonra ciddi bir ifadeyle ormana baktı.
'Dikkatli olun Kara orman oldukça tehlikeli bir yer bir an bile rahatlamayın'
Henüz öğlendi ama kara ormana adım attığımız an da ismini nasıl aldığını anladım çünkü içerisine neredeyse hiç güneş ışığı girmiyordu akşam saatleri gibiydi etraf kararmıştı, 6 metre ilerisi net bir şekilde gözükmüyordu
Melia bir ışık büyüsü yaparak yolumu aydınlattı ama bunun yeterli olmadığı açıktı, bunu anladığında Olivya'ya döndü.Yüzünde alaycı bir ifadeyle konuşmaya başladı.
'He he o güzel kısa kılıçlarını meşale olarak kullanmalıyız.'
Olivya iç çektikten sonra cevap verdi.
'Söyleyiş şeklin ne benim ne de kılıçlarımın hoşuna gitti ama haklısın'
Etrafı inceleyerek ilerliyorduk henüz aradığımız bitkiyi bulamadık bir ara iki gruba ayrılsak diye bir konuşma döndü ama kimse bundan yana olmadı. Sonuçta hızımı artırsa da karşılığında tehlikeyi de arttırıyor.
Dışarıdan bile oldukça kasvetli gözüken orman içinde ilerledikçe dışarıda ki görüntünün hiçbir şey olmadığını anladım çünkü içerisi daha beterdi. Bir öl gibi sessiz ve cansızdı ama aynı zamanda bir ölüden çok daha korkutucuydu.
Ölüm sessizliği devam ederken bunu bozan bir çığlık yükseldi. Melia bunun bir tuzak olabileceğini söyledi ama yine de gitmeliyiz dedi. Dediği gibi yapıp çığlığın geldiği yöne gittik yerde taze kan vardı.
Bu sırada ikinci bir çığlık yükseldi, tereddüt etmeden oraya yöneldik.
Sesin geldiği yere vardığımızda garip ve iğrence bir ses duyuyordum. Gözlerimi etrafı süzerken o iğrenç sesin kaynağının gördüm. Karanlıktan tam seçemiyordum ama bir şeyin kolunu kopartıp bir tavuk budu gibi yiyordu. Kırmızı gözleri en belirgin özelliğiydi.
Melia öfkeyle yanımdan geçip sağ elinde bir alev topu oluşturup yaratığa doğru fırlattı yaratık çevik bir hareketle kendini geri doğru atarak kurtuldu ve hızla uzaklaştı.Hızla yediği şeye doğru koştuk ve onun bir insan olduğunu gördüm.Bacakları kemirilmişti ve bir kolu kopmuştu.
Melia aceleyle onu inceledi ama yüzünde ki ifade umutsuzluk doluydu. Onu kurtarmak için yapabileceğimiz bir şey yoktu. Yerde yatan orta yaşlı erkek yavaşça gözlerini araladı.
'lüt-fen onu, onu, onu kurtar-ın o hala yaşıyor' bu onun son sözleri olmuştu. Melia ve diğerlerinin gözleri öfkeyle parlıyordu, açıkçası aynı şeyi hissettiğimi söyleyemem ama bir şeyler yapmalıymışım gibi hissediyorum.
Melia yumruğunu sıkıp yere vurdu ve ürpertici bir ses tonu ile konuşmaya başladı.
'Duydunuz öyle değil mi yeni bir görev aldık, gidelim'...
Devam Edecek
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..