Bölüm 9 : Bedensel Dövüş Sanatları

avatar
4912 13

Yıldızlar Kralı - Bölüm 9 : Bedensel Dövüş Sanatları


Karmela, elini uzattı ve Ersa’nın omzunu kavradı. "Ersa bu zat Armedia da tıp yolunda büyük başarılara imza atmış biri. İnsanlar yeteneklerinden dolayı ona Büyük Tıp Azizi olarak sesleniyorlar. Çekirdeğini kontrol etmesini istiyorum. Olur mu?"

Ersa içine saf bir aile sıcaklığı yayıldı. Babası çekirdeğini düzeltmek için çabalıyordu. Tıp azizinin çekirdeğini düzeltebileceğini düşünmüyordu. Kendisi sayamadığı kadar tedavi yöntemini okumuş ve teoriler üretmişti. Bir yıl sonunda ufak bir gelişme yaşasa memnun olacaktı, ama umut ettiği o ufak gelişmede yoktu. Kendisinden çok babasının üzülmesini istemedi.

''Evet baba.''

Tıp Azizi ve Ersa birlikte Ersa’nın odasına geçti. Diğerleri ise dikkat dağıtmamak için dışarıda kaldı. Tıp Azizi, Ersa'nın odasına girdiğinde odanın görüntüsü karşısında kısa bir süre afalladı.

On yaşlarındaki bir çocuğun odasında yüzlerce kitap olmasını beklemiyordu. Okuduğu kitapların isimlerini gördüğünde ise daha da şaşırdı. Bu kitaplar usta seviye doktorların okuduğu kitaplardı. Tıp haricinde ki kitapların seviyesini bilmiyordu.

Tıp Azizi Ersa’yı inceledi. Ersa’nın yüzünün gördüğü en güzel yüz olduğunu kabul etti. Olgun bir havası vardı. Gerçekten kitapları okumuş muydu? Okuduğunu düşünmüyordu. Nasıl okuyabilirdi?

“Ersa, gel yanıma otur. Durumunu kontrol edeyim.'' Tıp Azizi, odada boş olan bir alana geçti ve bacaklarını çaprazlayarak oturdu. Ersa da Tıp Azizinin karşısına oturdu.

Tıp Azizi elini Ersa'nın alnına koydu ve enerji aktardı. Ersa’nın vücudunda herhangi bir sorun keşfetmedi. Elini alnından ayırdı ve Ersa'nın çekirdek noktasına bastırdı. Tekrar enerji yolladı. Çekirdeğinin durumunu kontrol etmek istiyordu.

Çekirdeğin yerinde bir sorun yoktu. 

“Ersa, çekirdeğe enerji çekmeni istiyorum.”

Ersa çevresindeki enerjiyi hissetmeye çalıştı. İlk seferinde otuz dakika da hissetse de daha sonrasında birçok kez denediği için enerji hissiyatı artmıştı. Enerji Ersa’nın vücuduna girdiğinde on altı dakika geçmişti.

Enerji çekirdeğe yöneldi. Çekirdekle arasında mesafe kalmadığında çekirdeğin çevresindeki siyah enerji evren enerjisini geri itti. Tıp Azizi, Ersa’nın aksine yüzeysel olarak neler olduğunu anladı. Ersa çekirdeğin tepkisinden sonra gözlerini açtı. ''Enerjiyi kabul etmiyor.''

Tıp Azizi tekrar enerji çekmesini istedi. Bu sefer durumu daha dikkatli gözlemleyecekti. Tıp Azizinin umduğu gibi olmadı. Çekirdeğin neden enerjiyi kabul etmediğini anlayamadı.

Tıp Azizi, Ersa’dan birkaç defa daha enerji çekmesini istedi. Tekrar tekrar gözlemledi. Her deneme ayrı bir hayal kırıklığı oluşturdu. Çekirdek tamamen normal davranırken neden enerjiyi kabul etmediğini anlamlandıramadı.

Odadan dışarı çıktı ve Karmela'yı dışarıya çağırdı. Gölün kenarında durdular.

Karmela umutlu gözlerle Tıp Azizi’nin ne söyleyeceğini bekledi. 

“Sorun ne?”

Karmela Tıp Azizinin ifadesinden hoşlanmadı. Kötü bir haber vereceğini anladı.

“Hayatımda böyle bir şeyi ilk defa gördüm. Sorunun kaynağını anlamadım. Çekirdek nedenini bilmediğim bir şekilde enerjiyi reddediyor.”

Bir süre sessiz kaldı. Karmela’ya kötü haberi vermek istemedi ama istemese de kelimeler ağzından döküldü.

“Sanırım hayatı boyunca yetiştirme yolunda ilerleyemeyecek. Ulu Hekimin yetenekleri ile belki bir yol bulunur. Ama fazla ümitlenmemek en iyisi.”

‘Yetiştirme yolunda ilerleyemeyecek.’ Sözlerinde takılı kalan Karmela'nın vücudu titredi. Kalbinde tarif edilemez bir acı yayıldı. Acısının en büyük nedeni önündeki kişinin tıp konusunda en iyilerden biri olmasıydı. Bu kişide tedavi edilemez diyorsa, tedavi olsaydı bile, bulmak neredeyse imkansız olmalıydı. Ulu Hekimi düşündü. Nerede olduğunu bilmiyorlardı.

''Geldiğiniz için teşekkür ederim Tıp Azizi.''

Tıp Azizi’ne daha fazla soru sormadı ve vedalaştı. Tıp Azizi ayrıldıktan sonra odanın içine döndü. Ersa, Ela ve Alvina evde bekliyorlardı. Ersa, babasının durumunu fark etmişti. Hayal kırıklığını uğramadı. Babasının yanına yaklaştı. “Sorun değil baba. Dövüş sanatlarına çalışamamam önemli değil. İlgimi çeken başka konularda var. Tıp çalışabilirim. Simyayı da seviyorum. Öğrenmediğim bir sürü bilgi var.” babasını geniş bir gülümseme ile teselli eti.

Karmela, oğlunun kendisini teselli etmesini izlerken hissettiği kalbine yerleşen kötü hissiyat daha da arttı. Sorunu yaşayan kendisiyken, teselli edilmesi gereken kendisiyken, nasıl başkalarını teselli edebiliyordu? Oğlu ile gurur duydu. Ersa'nın insanı sakinleştiren güzel gözlerine baktı. Gülümsemesini izlerken onu ilk bulduğu zaman geldi aklına. Güzel yüzünün verdiği tarifsiz rahatlığı hatırladı. Şimdi büyümüş ve çok daha güzel olmuştu. Gülümsemesi kalbine huzur verdi.

“Oğlumun güçlü olduğunu ve bununla yılmayacağını biliyorum.”

Ela yanlarına geldi. 

''Ailemiz birlikte olduktan sonra hiçbir şey önemli değil.''

Ersa'ya sıkıca sarıldı. Karmela da onlara eşlik eti ve ikisine sarıldı.

“Hey! Beni niye dışlıyorsunuz?”

Alvina alınmış bir ses tonuyla konuştu ve yanlarına koştu. Aralarına girerek sıkıca ailesine sarıldı. Ersa, ailesinin sıcaklığı karşısında yetiştirme yolunun değersiz olduğunu hissetti. Ailesine sahip olduktan sonra çekirdeğinin sorunlu olmasının önemsiz bir mesele olduğunu düşündü. Kolları ailesine daha sıkı dolandı.

***

Ersa odasına geçtiğinde gözleri parlıyordu. Artık ne yapması gerektiğini biliyordu. Bir yılını boşa harcamıştı. Bundan sonra vaktini değerlendirmek istiyordu. Kütüphanede okuduğu yetiştirme yolu kitaplarını düşündü. Bedensel dövüş sanatları tamamen beden gücünü kullanan bir savaşçı yoluydu.

Ersa kesin olarak biliyordu ki bedensel dövüş sanatları ile ilerlemesi belirli bir noktada duracaktı. Peki ya hayalini kurduğu yolu bedensel dövüş sanatlarına eklerse ne olurdu? Küçüklüğünden beri yolları düşünüyordu.

Yolları anlayan insanlar evrene karşı nasıl bir bakış açısına sahiplerdi? Her şey gözlerine farklı mı görünüyordu? Dövüş sanatlarının temeli enerjiydi. Yol enerji ile kullanıldığı zaman artık dövüş sanatlarında başka bir aşamaya geçmiş oluyordun. Yollar ile birlikte bedensel dövüş sanatları da başka bir aşamaya geçmez miydi?

Ersa’nın aklından geçenleri bir uzman bilseydi deli olduğunu düşünürdü. Yollar anlaşılması en zor olan evren bilgileriydi. İnsanlar enerji ile yolları zorlukla anlayabiliyordu. Hayatı boyunca yoldan yararlanamayan insanlar da vardı. Enerji olmadan bir insan yolları nasıl anlayabilirdi?

Bedensel dövüş sanatlarını yol ile birleştirebilen kimse tarih boyunca olmamıştı. Ersa birkaç gün nasıl kendisini eğiteceğini planladı. Belirli bir plan yaptığında babasının yanına gitti. Babası gölün kenarında yetiştirme yoluna çalışıyordu.

Babasının boş vakitlerinde yetiştirme yolunu çalıştığını küçüklüğünden beri görmüştü. Babası evde olmadığı zamanlarda babasının yetiştirme yolu için bir yerlere gittiğini tahmin ediyordu. Her zaman babasının seviyesini merak etmiş ama hiç sormamıştı. En azından gökyüzü evrimi seviyesinde veya daha yüksek olması gerektiğini biliyordu. Aksi taktirde uçma yeteneği olmazdı.

“Baba?” 

Karmela, oğluna döndü ve yüzünde bir gülümsemeyle konuştu.

“Ne oldu Ersa?”

“Baba uzun süre düşündüm ve bedensel dövüş sanatlarında ilerlemeye karar verdim.” 

Ersa kendinden emin gözler ile babasının cevabını bekledi.

Karmela, Ersa'nın isteğini duyunca bir anlığına afalladı. Bedensel dövüş sanatlarını biliyordu. Dövüş sanatları basitçe evren enerjisini kullanarak vücudu geliştirmeydi. Vücudun enerji ile farklılaşmasını sağlıyordu. İkinci bir yaşam oluşturduğunu söylemek abartı olmazdı.

Bedensel dövüş sanatları ise bedensel yollarla vücudun eğitilmesiydi. Enerji kullanımı yoktu. Vücudu zorlu yöntemlerle arıtılır ve güçlendirilirdi. Çekirdeğini kaybeden kişiler tarafından bu yolun oluşturulduğu tahmin ediliyordu. Kalfa evresi bedensel dövüş sanatlarıyla vücudu eğitmenin sınırıydı. Ersa, babasının ne düşündüğünü tahmin etti. 

“Baba endişelenmene gerek yok. Bedensel dövüş sanatlarında ilerlemenin çok zor olduğunu biliyorum. Kalfa evre dövüş gücünden fazlasını elde edemeyeceğimin de farkındayım ama ben- ben denemek istiyorum. En azından bir şeyler yapmak istiyorum. Öylece durup kaderimi kabullenemem. Beni durdurmaya çalışmak yerine yanımda olmanı istiyorum baba.” 

Kulağına giren her kelime Karmela'nın kalbine bir darbe indirdi. Ersa'ya sevgi dolu gözlerle baktı.

“Anladım oğlum. Seni destekleyeceğim.”

“Beni yok saymıyorsunuz değil mi?” 

O sırada gelen ses ile Ersa ve Karmela’nın bakışları sesin sahibine yöneldi. Ela karşılarında durmuş, gözlerindeki yaşlar ile onlara bakıyordu.

“Anne.”

Ersa yumuşak bir ses ile mırıldandı. Karmaşık bir ifade ile annesine döndü.

“Gerçekten de benim ailemsiniz." 

Karmela içten gelen bir kahkaha attı ve konuşmaya devam etti. 

“Ersa, bir saat içinde şehre gidip, sana bedensel dövüş sanatları için kitaplar alacağım. Ne dersin?”

Ersa babasına minnettar bir ifadeyle baktı

“Teşekkürler baba.”

Karmela gülümsedi ve eğitimine devam etti. Birkaç saat geçtiğinde onlarca kitapla geldi ve Ersa’ya teslim etti. Ersa kitapları okumak için vakit kaybetmedi. Kitapları okuyor ve notlar alıyordu. Kendi düşüncelerine göre en verimli çalışma planını oluşturuyordu.

Bedensel dövüş sanatlarında genel bir ilke vardı. Kendini aşırı zorlamak! İnsan vücudundaki tüm kasları zorlaman lazımdı. Buna iç kaslarda dahildi. Beslenme ise arkasından geliyordu. Düzenli olarak besin alınmalıydı ki vücut ihtiyaç duyduğu boşluğu doldursun.

Bedeni zorlama ile yapılan eğitimden sonra dış yardım alınırdı. Bu yardım haplar ile sağlanırdı. Enerji hapları vücudun yapısını yeniden oluşturarak, bedeni arındırırdı ve beden gücünü arttırırdı. Ama en zor kısım eğitimdi. Bir insanın dayanabileceği sınırlar sürekli aşılıyordu. Sınırlarını aşmak kolay değildi. Özellikle her gün aşman gerektiğinde.

Çekirdeği sorunlu olan insanlar bu nedenle bedensel dövüş sanatlarını tercih etmiyorlardı. Aslında bedensel dövüş sanatları için terk edilmiş bir sanat olduğunu söylemek yanlış olmazdı.

Ersa bir hafta boyunca kitapları okudu ve notlar aldı. Eğitimi için kaldığı ortam çok uygundu. Orman, dağ, şelale gibi doğal yapılarla iç içeydi. Yarın eğitimine başlayacaktı. Heyecandan uyuyamayacağını düşündü.

***

Sabah erkenden kalktığında yaptığı programın ilk eğitimi olan koşu eğitimine başladı. Hedefi ormandaki tepenin zirvesiydi. 

On dakika koştuğunda nefes nefese kalmıştı. Göğsü yanıyordu ama kendini aşırı zorlamak ilkesine göre hareket ettiği için pes etmedi ve koşmaya devam etti. Beş dakika daha devam etti. Neredeyse nefes alamıyordu. Göğsünde hissettiği acı çok fazlaydı. Kusma hissi boğazından yükselişe geçmişti. Koşma hızı da bariz bir oranda azalmıştı. Acı hissini bastırdı ve on dakika daha koştu.

On dakika geçtiğinde gözleri titriyordu. Ayakları adım atamayacak hale gelmişti. Vücudunu ayakta tutamayarak yere düştü. Durmadan öksürüyordu. Kusma hissi o kadar fazlaydı ki kendisini berbat hissediyordu ve hala tepenin eteklerine varamamıştı. Gökyüzüne solgun yüzü ile baktı.

Nefes alışverişinin düzelmesini bekledi. Kendine geldiğinde ayağa kalktı. Sırada yüzme eğitimi vardı. Yüzme tüm insan vücudunu geliştiren bir aktiviteydi. Ormanda bulunan şelaleye gitti.

Kıyafetlerini çıkardı ve suyun içine atladı. Babası ona küçükken yüzmeyi öğrettiğinden dolayı yüzme konusunda sıkıntı çekmedi ama uzun süre yüzmek ayrı meseleydi. Zaman geçtikçe kolları, ayakları, omzu dahil vücudunun her yeri ağrıyordu. Yine de yüzmeye devam etti. Kaslarının yırtılmasını hissediyordu. Vücudunun her yerinde keskin bir ağrı ve yanma hissi vardı.

Daha fazla yüzmeye devam ederse artık halsizlikten boğulacağını düşündüğü noktada şelalenin içinden çıktı. Kendini toprağa bıraktı. Gözlerinin kapanmasını iradesi ile zar zor engelliyordu. Vücudunun her noktasında keskin bir ağrı hissediyordu.

Bir süre kendine gelmeyi bekledi. Nefes alışverişi düzeldiğinde ve ağrısı biraz hafiflediğinde ayağa kalktı. Ağrı hissi ile gülümsedi. Şuan da çektiği ağrılar ona göre bir şey değildi. Sadece bu ağrılardan sonra neler kazanacağını düşünüyordu.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44260 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr