Bölüm 22 : Kalıntılara Varış

avatar
3911 12

Yıldızlar Kralı - Bölüm 22 : Kalıntılara Varış


Ersa uzaysal boşluk eşyası hariç ihtiyacı olan eşyaları aldıktan sonra biraz daha vakti olduğundan buradaki kitaplara göz atmak istedi ve loncanın kitaplar bölümüne geçti. Alanı olan tıp ve simya kitaplarını incelerken daha önce okuduğu bir kitabı gördü. Kitabın adı Hap Teorileriydi.

Kitabın fiyatını görünce göz bebekleri bir anlığına genişledi. 

“İki yüz mor sikke mi!?”

Babası ona sürekli kitaplar getirse de Ersa fiyatlarını hiç bilmiyordu. Kitaptaki bilgiler üst düzeydeydi ama bu kadar uçuk derecede bir fiyat biçilmesini beklemiyordu.

Evinde olan diğer kitaplarını da tıp ve simya kitaplarının arasında gördü.

Parazitler: 75 mor sikke

Düzenek Teorileri : 250 mor sikke

Ersa’nın bakışları kitapların fiyatlarında takılı kaldı. Onda bu seviyedeki kitaplardan çok fazla vardı. Görünüşe göre babası onun için baya para harcamıştı. Kitapları ile aşırı zengin biri olduğunun farkına vardı. İki aydır biriktirdiği para bir kitabının ederinin yanından bile geçmiyordu.

Ersa daha fazla kitaplara bakmadı. Baktıkça tuhaf hissediyordu. İki saatlik bir yolculukla akademiye ulaştı. Gökyüzü siyaha büründüğünden buluşma yerine geçti ve Mely'nin çimlerin üzerinde oturmuş onu beklediğini gördü. Ersa'nın geldiğini hissettiğinde kalkarak ona döndü.

“Bir şeyler almam gerekiyordu. Çok bekletmemişimdir umarım.”

Mely, Ersa'nın silahlarını değiştirdiğini fark etti ve gülümsedi. 

“O silahlarınla iyi dayanmıştın.”

“Sadece değişime ihtiyacım olmamıştı.” 

Ersa, Mely'nin buz mavisi rengindeki kılıcını işaret etti.

“Kılıcının seviyesi ne?”

“Toprak seviyesinin üstünde bir silah.”

Ersa, Mely’nin silahın kimliğini söylemek istemediğini anladı ve konuyu irdelemedi. 

“O zaman yeni silahının gücünü deneyelim mi?”

Mely, kılıcını çıkardı ve Ersa'ya saldırdı.

***

Kalıntı keşif günü geldiğinde Ersa hazırlığını tamamlamıştı. Boynundan burnuna kadar görünüşünü kapatan bir bez bağladı ve görev için öğrencilerin toplanma noktasına geçti. Gereksiz bakışlara maruz kalmak istemiyordu. Yüzlerce öğrenci göreve katılıyordu. Herkes kalıntılardan hazine elde etmeyi umuyordu. Kalıntılar eski çağlardan geride kalmış yapılardı. Yeni bir kalıntı keşfi aşırı nadir bir olaydı.

Öğrencilerin gideceği kalıntı ise daha önce keşfedilmemiş bir kalıntıydı. Seviye olarak düşük bir kalıntı olduğu anlaşıldı. Akademi de öğrencilerin keşif yapması ve tecrübe edinmesi amacıyla bu görevi başlattı.

Kalıntı keşfine gelen öğrenciler birbirlerini tanıyan öğrencilerdi. Her biri birkaç arkadaşı ile göreve kaydolmadan takım oluşturmuştu. Ersa köşede yalnız başına bekledi. Öğrencileri gözlemlediğinde Mely’nin büyük bir grupla görevin başlamasını beklediğini gördü. Çevresindeki öğrencilerin göğüs kısımlarında kelebek rozeti vardı. Tartıştığı üç kişi de aralarındaydı.

Mely'den bakışlarını geri çekti. Mely ile olan ilişkisini açığa çıkarması Mely için iyi olmayabilirdi.

Bir süre sonra görev için kayıt yapan öğrencilerin tamamı buluşma noktasında toplanmıştı. Akademinin atadığı eğitmenlerin gözetiminde öğrenciler yola çıktı. Dört saatin sonunda kalıntılara yaklaşmışlardı. Öğrencilerin arasında lider olarak seçilen öğrenci diğer öğrencilere görevler dağıttı.

İlk hedef kalıntının çevresindeki canavarları öldürmekti. Ersa da dahil herkes gruplara dağıtıldı.

Ersa'nın grubu beş kişiydi. İki kız ve iki erkekti. Dörtlü önceden tanışıyorlardı ve Ersa'nın gruba katılmasına pek memnun değillerdi. Ersa da memnun olup olmalarını umursamadı.

Grubun içinde lidermiş gibi görünen sarı saçlı çocuk ilk sözü aldı. 

“Bern, kalkan görevini üslenecek, Leila ve Teal arkadan destek verecek. Ben ise ana savaşçı olacağım.”

“Anlaşıldı Pal. Ama bu çocuk ne yapacak?”

Leila’yı dinleyince dördü Ersa'ya döndü. Ersa bir şeyler demesi gerektiğini düşünerek arkasındaki yayı gösterdi. 

“Ben okçuyum.”

Pal’ın Ersa’dan beklentisi yoktu. Sadece ayak bağı olmamasını umuyordu. 

“Sende arkadan destek verirsin. Hadi başlayalım.”

Kalıntı bölgesindeki canavarlar genel olarak acemi evre beşinci seviye üstü ve kalfa evre dördüncü seviye arasındaydı. Ersa'nın takımındaki kişiler güç olarak çok da iyi değillerdi.

Bu nedenle kendilerine temel evre dördüncü seviye bir canavar seçtiler. Pal, öne çıkarak ana savaşçı pozisyonunu aldı. Diğer üçü de ara sıra öne çıkarak canavara saldırdılar.

Ersa, dörtlünün on dakika boyunca dördüncü seviye bir canavarı öldürmesini iç çekerek izledi. Ersa’nın yardım etmemesine gruptakiler sinirlendiler ancak bir şey söylemediler. Yüzünü de kapatarak gizemli olmaya çalıştığını düşünüyorlardı. Ersa yokmuş gibi davranmaya başladılar.

Ersa tavırlarını umursamadı ve arkalarından takip etti. Yavaş yavaş ilerlerken dördüncü seviye başka bir canavar öldürdüler. Dördüncü seviye canavarlara karşı güven duydukları için bu sefer beşinci seviye bir canavara saldırdılar.

Pal, canavara kılıcını savurdu. Leila ve Teal zarif kılıçlarıyla arkadan destek veriyordu. Bern ise mızrağıyla Pal zor duruma düştüğünde yardım ediyordu.

Bern mızrağıyla canavara başka bir yara verirken kahkaha attı. “Beşinci seviye canavar bizim için çok kolay.”

“Tabi öyle, öbür türlüsü tuhaf olurdu.”

Leila kibirli ifadesiyle destek vermeye devam etti.

Pal ve Tael yorum yapmadı ama memnun gülümsemelerinden onların da aynı fikirde oldukları belliydi. Dört öğrencinin sevincini yakınlardan gelen kükreme sesleri bozdu.

“VOAAA!”

Pal ve takımı, kükremeleri duyunca korku ile titrediler. Saniyeler içinde temel evre canavarlar etraflarını sardı. İçlerinde altıncı seviye bir canavar bile vardı. Canavarların etraflarını sarmasıyla Ersa’nın dudakları kıvrıldı. 

“Şimdi biraz daha heyecan verici oldu.”

Ersa'nın gülümseyişini ve sözlerini duyduklarında diğerleri bir deli ile aynı takımda oldukları için lanetliyorlardı.

Bern kızgın bir yüz ile Ersa'ya bağırdı. 

“Neye gülüyorsun?”

Ersa, omuz silkti ve Bern'in sorusunu cevaplamadı. Diğerleri sırlarını birbirine dayamış koruma pozisyonu oluştururken Ersa öne çıktı ve yayını kavradı. Yayını yeni satın aldığı için gerçek bir savaşta kullanmamıştı. Bu nedenle yayı denemek için sabırsızlanıyordu.

Leila dördüncü seviye bir canavar kendisine saldırma istediğinde çığlık attı. Asıl savaş gücü fazla yüksek değildi ve dördüncü seviye bir canavarın saldırısına karşı koyamazdı. Canavarın saldırısı neredeyse gözlerinin önünde iken gözleri nemlileşmiş ağlamaktan kendisini alıkoyamamıştı.

Canavarın pençesinin ona ulaşacağı sırada gözlerini kapattı.

Ölmediğini fark etmesiyle gözlerini yavaşça açtı ve aynı anda göz bebekleri genişledi. Ona saldıran canavar kafasından bir ok ile vurulmuş kanlar içinde yerde yatıyordu. Etrafına baktığında Ersa'nın elindeki yay ile etrafına oklar yağdırdığını gördü. Yüzüne büyük bir şok ifadesi hakimdi.

Çok fazla küçümsedikleri çocuk, çok güçlüydü! Aklı almıyordu.

Ersa’nın her oku bir canavarı öldürmeye yetiyordu. Son zamanlarda hazırlamış olduğu zehirlerle kaplı oklardı. Temel evre değil kalfa evrenin yaşamını bile tehdit edebiliyordu. Altıncı seviye canavar Ersa’nın gücünden korktu ve kaçmaya başladı.

“Nereye kaçtığını düşünüyorsun?”

Ersa, hızla birkaç tane ok fırlattı. Canavar okların kendisine geldiğini görünce göz bebekleri iğne boyutuna küçüldü ve kısa süre sonra gözlerindeki canlılık soldu.

Ortalık tam bir katliam alanıydı. Orman canavarların bedenleri ve kanlarıyla kaplanmıştı. Dört öğrencinin de manzara ile gözleri genişledi. Ersa'yı daha fazla küçümsemeye cesaret edemediler.

Ersa hareketsiz duran dörtlüye seslendi.

“Devam edelim mi?”

Dördü de aynı anda kafasını salladı. Kalpleri büyük bir şok yaşasa da cevap verebildiler. Yolculuğun kalanında düşük seviye canavarlarla takımın diğer üyeleri ilgilendi. Ersa ise sadece yüksek seviye canavar çıkınca saldırdı. Ersa’nın yüksek canavarları avlamasıyla iki saat içinde kalıntıların dış kısmına varabildiler. Birçok grupta kendi bölgelerindeki canavarları halletmiş ve varmışlardı.

Ersa, kalıntıları merakla inceledi. Yıkık eski tarz binalar alanı kaplamıştı. Ersa’nın dikkatini çeken kalıntılar sistematik bir yapıya sahipti. Yıkık bir harabe olmadan önce güzel ve ihtişamlı bir yer olduğuna emindi.

Bu sırada görevin başındaki kişiler toplanmış ve önlerindeki haritayla hazinelerin nerede olabileceğini tartışıyorlardı.

Ersa, birinin ona kötü niyetlerle baktığını hissetti ve bakışlarını etrafa odakladığında kelebek savaşçıları grubunun bölgesinde kendi kendine düşman edinen üç kişinin sırıtarak baktığını gördü.

Yüzünün yarısı kapalı olmasına rağmen kendisini tanımalarına gülümsedi. Onlarda bir etki bırakmışa benziyordu.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44306 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr