Bölüm 23 : Düzenek

avatar
3902 11

Yıldızlar Kralı - Bölüm 23 : Düzenek


Ersa, üç çocuğu görmezden geldi ve kalıntılar hakkındaki bilgilerini düşündü. Tahminine göre burada bir klan bulunuyordu ve bazı nedenlerden dolayı tarihe gömülmüştü.

Bu bir klan olduğu için burada klanın gizli hazine mahzeni olmalıydı. Etrafı gözlemleyince gözleri en görkemli olan yıkık kalıntılara ilişti. Büyük ihtimalle eğer bir hazine varsa o bölgede bulunmalıydı ve girişi de diğerlerinden korunaklı olmalıydı. Ersa, tahmin yürütürken, lider olan adamın gür sesini duydu. 

“Herkes, kalıntıları araştırmaya başlayabilir. Bulduğunuz her şey sizindir ve kimse onlarda hak iddia etmeyecektir.”

Alandaki öğrencilerden sevinç çığlıkları yükseliyordu. Her biri kalıntıların içine girerek hazine aramaya koyuldu. Ersa öğrencilerin aksine ormanın içine girdi. Biraz mesafe kat edince hızını kesti ve beklemeye başladı.

Bir süre sonra Nel ve iki arkadaşı ortaya çıktı. Ersa'nın beklediğini görünce şaşırdılar. Ersa’nın kaçmayışını yanlış anladılar.

“Kaçamayacağını bildiğin için korkudan hareket etmedin galiba. Artık yalvarsan da kurtuluş-“

Ersa, Nel’in yanındaki iki çocuğa bir soru yönelterek Nel'in sözünü kesti.

“Her zaman böyle gereksiz konuşur mu?”

Üçü de Ersa’nın tavrı karşısında sinirlenmişlerdi. 

“Çok iyi hemen ölüme kavuşturacağım seni.”

Nel, kılıcını çıkardı ve Ersa'ya saldırdı. Ersa, Nel’in kılıç saldırısının gücünü hissetti. Beklentisinin küçük bir miktarını bile karşılayamıyordu. 

“Bu güçle mi göklere ulaşan bir kibrin var?”

Nel’in kılıç saldırısından sıyrıldı. Nel şaşırsa da durmadı ve tekrar saldırıya geçti. Ersa rahatlıkla yine saldırıdan kaçındı. Nel, Ersa’nın saldırılarından kaçınabildiğini anlayınca arkadaşlarına bağırdı.

“Saldırıya geçin!”

Arkadaşları afallamış bir ifade ile izlerken Nel'in çağrısı ile kendilerine geldiler. Nel ile beraber Ersa’yı çevrelediler. Ersa, sakin bir ifadeyle üçlüyü gözlemliyordu.

“Gerçekten de üç adet aptalsınız.”

Üçlünün kızgınlıktan yüzleri kızardı. Kendilerini hakim olamadılar ve saldırdılar. Ersa dikkatsiz tavırlarından yararlandı ve aralarından sıyrıldı. Alaycı bir sesle konuştu.

“Az önce neredeyse ölecektim.”

Nel, kızgınlıkla bağırdı.

“Cesaretin varsa kaçmazsın. Tek bildiğin korkak gibi kaçmak.”

Ersa, Nel'in yanındaki çocuklardan birine saldırdı. Ersa'nın saldırısını görünce çocuk küçümseyerek gülümsedi. Ersa'nın sadece kaçmayı bildiğini düşünüyordu, ayrıca şuanda Ersa silahsız olarak saldırıyordu.

Çocuk kılıç tekniğini aktif hale getirerek enerjisini vücudundan kılıcına aktardı. Ersa yanına geldiğinde kılıcını savurdu. Ersa, kılıcın kabzasına sertçe vurdu. Ersa’nın kol gücü ile kılıç çocuğun elinden düştü. Çocuğun göz bebekleri iğne boyutuna küçüldü.

Ersa, yumruğunu çocuğun karnına gücünün sadece az bir kısmını kullanarak geçirdi. Saldırı ile çocuk olduğu yerde dona kaldı ve birkaç saniye sonra bayılarak yere düştü. Nel ve arkadaşı şaşkınlıkla yerdeki arkadaşlarına ardından Ersa'ya baktılar.

Ersa'nın gücüne şahit olmaları sırtlarından soğuk terler akmasına sebep oldu. Ersa sakinlikle dolu güzel gözlerini ikiliye çevirdi. İkisi de istemsizce titredi. Onlara bakan gözler acımasız ve korkusuzdu.

Nel durum karşısında sakinliğini sürdüremedi ve konuşurken kekeledi. 

“He- hey, eğer bize bir şey yapmaya cesaret edersen ne olacağını tahmin bile edemezsin!”

Ersa, yüzündeki gülümseme ile Nel’i izledi. Nel'e göre Ersa’nın gülümsemesi bir şeytanı andırıyordu. 

“Evet tahmin edemiyorum. Ne olacağını merak ettiğim için deneyelim mi?”

“Se- sen buna cesaret edemezsin.”

Ersa daha fazla konuşmadı. Nel ve Nel'in yanındaki arkadaşının beline tekme attı. Ersa'nın kas gücü normal insanlara göre çok daha gelişmişti. Bu sayede silahsız saldırı gücü dövüş sanatlarını çalışan yaşıtlarına göre çok daha fazlaydı.

Nel ve arkadaşları acı dolu inlemeler verdi. Ersa, Nel'e adım adım yaklaştı. Nel, bir anlığına aptala döndü. Ersa ona yaklaşırken kalbi korkudan tekliyordu. Hayatın da hiç zorbalık görmemiş ve acı çekmemiş biriydi. Böyle bir aşağılanmayı da ilk defa yaşıyordu. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu.

Ersa, Nel ile arasında bir adım mesafe kaldığında durdu. Nel korkudan yerde sürtünerek kaçmaya çalıştı. Ersa, Nel’in acınacak halini görmezden geldi ve üçünü de süzdü.

“Bu bir uyarıydı, bir daha yoluma çıkmayın! Aramızda bariz bir düşmanlık yok. Eğer bana düşmanca davranmaya devam ederseniz ben de aynı şekilde sizlere karşılık veririm.”

Ersa, artık gereksiz işlerle uğraşmak yerini kalıntıları keşfetmek istiyordu. Üç arkadaşı görmezden geldi ve kalıntıların olduğu yere döndü. Kalıntıların genel yapısını anlarsa planlı hareket edebilirdi. Kalıntıların etrafında tam bir tur attıktan sonra zihninde bir harita oluşturdu.

Binaların dizilimi simyadaki düzenekler gibiydi. Her düzenek bir amaç için kurulurdu. Bu da genellikle bir şeyi korumak amacıyla olurdu. Buralarda gizli bir giriş olmalıydı. Düzeneğin asıl saklamak istediği oydu.

Zihnini sakinleştirdi ve kalıntıları düşündü. Düzeneğin asıl noktasını bulmaya çalışıyordu. Kalıntılardaki en küçük saçma detaylar bile önemli bir ipucu verebilirdi. Uzun bir süre sonra parlayan gözlerle düzeneğin yapısına hayran kaldı. Aslında önemli olan büyük ve görkemli olan kalıntılar değil, küçük kalıntılar. Düzeneği kuran kişi düzeneği çözen kişinin ayrıntılara dikkat eden biri olmasını istemiş olmalıydı.

Ersa kalıntıların dört köşesinden birinin olduğu yere gitti. Köşede diğer kalıntı binalarından daha küçük ve önemsiz bir kalıntı yapı duruyordu. Ersa kalıntının önüne geldi ve dikkatlice inceledi. Buralarda diğer binalardan farklı bir şey gördüğüne emindi.

Binanın kapısının üstünde y harfi oluşturan bir delik vardı. Ersa gülümsedi ve ellerini deliğin içine soktu. Deliğin içinde ‘O’ sembolünde bir mavi biblo vardı. Eski ve sıradan bir görünüme sahipti. Ama görüntüsünün aksine Ersa’ya rahatlık veriyordu. Hatta tuhaf bir şekilde evrene karşı daha yakın olduğunu hissetti. Çevresindeki enerjileri öncekine göre çok daha net hissedebiliyordu. Biblo muazzam bir değere sahip olmalıydı. Ersa biblonun verdiği hisle konuştu.

“Yoksa yoldaki ‘O’ harfi düşünülerek oluşturulmuş olabilir mi?”

Ersa’nın aklında bir fikir oluştu. Tahminini doğrulamak için diğer bibloları da bulmalıydı. Aklındaki haritaya göre başka bir köşeye gitti. Dış köşeler normalde bir klanın alt rütbe insanlarının kaldığı alanlardı. Öğrencilerde bunun farkında olduklarından dolayı araştırmalarını merkezi bölgelerde sürdürdüler.

Bu sayede Ersa diğer öğrenciler tarafından rahatsız edilmeden hareket edebildi. Üç köşede de aynı şekilde kapıların üstünde delikler gördü, ancak bu deliklerin sembolü farklıydı.

Deliklerin içerisinde ise şekilleri ile aynı biçimde ‘Y’, ‘L’ ve kılıç biblosu vardı. Bibloların renkleri ise sırasıyla kahverengi, mavi ve mordu. Ersa bibloları çıkardı ve yan yana koydu.

Kahverengi bibloda Y, yeşil bibloda O ve mavi bibloda ise L harfi yazılıydı. Ersa gülümsemesini engelleyemedi. Bunları yapan kişide, yola hayran bir kişi olmalıydı.

Biblolar titreşti ve birbirlerine yaklaştı. Ersa ne olacağını beklerken aniden dört biblonun da parçalanması ile şaşırdı. Parçalanmış biblolar birbirlerini tamamladı ve yeni bir biblo oluşturdu. Üzerinde ise bir çizim vardı.

Ersa bir harita olduğunu gördü. Aklındaki haritanın daha detaylı bir versiyonuydu. Kalıntının haritasını olduğunu anladı ve haritada dört rengin yoğunlaştığı noktaya baktı. Kalıntıların biraz dışında bir yerdi. Ersa haritaya göre kalıntılardan biraz uzaklaştı ve haritadaki işaretli alan olduğunu düşündüğü bir yerde durdu.

Haritanın gösterdiği nokta ağaç bile olmayan boş bir araziydi. Ersa’nın elindeki biblo parçalandı ve havaya yükseldi. Ersa merakla olacakları bekledi.

Biblo şekil değiştirmeye başladı ve küçük bir kılıç şeklini aldı. Daha sonra Ersa’nın alnına doğru ilerledi.

Ersa kılıç biblo alnına gelirken kaçınmayı düşündü ama biblo çok hızlıydı. Ersa’nın alnına çarpan biblonun ucu Ersa’ya hiç zarar vermedi. Biblo sanki maddi bir nesne değilmiş gibi Ersa’nın vücudunda renk olarak dağıldı. Ersa renklerin vücuduna yayılmasıyla diz çöktü. Gözleri yeteneğini kaybetmiş görüşü karanlığa bürünmüştü. Eliyle gözlerini yokladı.

Birkaç saniye sonra gözleri hislerini kazanmaya başladı. Zorlukla göz kapaklarını kaldırdı. İrisinde dört rengin birleşimi hareket halindeydi. Ersa’nın gözlerinde hafif kırmızı bir parıldama oluştu. İrisindeki dört renk daha hızlı hareket etti. Sanki bir şeyden korkuyorlardı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr