Bölüm 25 : Test

avatar
3919 11

Yıldızlar Kralı - Bölüm 25 : Test


Bir hafta geçtiğinde o kadar çok savaşmıştı ki akademideki eğitim alanı artık çocuk alanı gibi geliyordu Ersa’ya. Asıl tehlike burasıydı. Ölümle burun buruna kaldığı birkaç defa olmuştu. İlk başlarda uyum sağlamakta zorlansa da zamanla ormanın bir parçası haline geldi.

Edindiği tecrübe miktarı hayatı boyunca edindiklerinin birkaç katıydı. Ersa için sürekli tehlike altında olmak hoş bir duygu değildi. Geceleri rahatça uyuyamıyor biraz uyusa da kısa sürede uyanıyordu. Avladığı canavarların etlerini tüketirken nehirden ve diğer su kaynaklarından su ihtiyacını gideriyordu. Canavar etleri güzel bir tada sahip olmayan çiğnenmesi zor etlerdi. Tadından farklı olarak Ersa’nın açlığını yatıştırabiliyorlardı.

Ersa ormana tamamen alıştığında günde yetmiş civarında canavar öldürebilmeye başladı. Önceki gibi tecrübesiz değildi. Canavarların hayatını sonlandırmak için etkili saldırılar düzenliyordu. Can almaktan eskiden olduğu gibi rahatsız değildi. Tuhaf ve rahatsız edici bir duyguydu.

***

İki metre boyunda, keskin pençeli ve sivri dişli bir canavar Ersa’ya kızgın gözlerle bakıyordu. Sağ bacağına bir ok saplanmış, vücudu kılıç yaralarıyla kaplanmıştı.

Ersa’nın durumu da iyi değildi. Kanlar içindeki bedeni hareket etmesini zorlaştırıyordu. Ormanda karşılaştığı en güçlü canavarla karşı karşıyaydı. Savaşın seyri değişmezse kaybeden taraf kendisi olacaktı. Kaybetmenin sonucu da hayatının son bulmasıydı.

Ormanın temiz havasını ciğerlerine doldurdu ve zihnini sakinleştirdi. Kılıcın yolunu düşündü. Eğer biraz anlayabilirse çıkış yolu olabilirdi. Kılıcıyla bir olduğu zamanlar aklından geçti.

“Sen bir yolsun. Evrende var olan yollardan sadece bir tanesi. Evrenin yolundan bir parçasın.”

Ersa sakince zihninde bilgilerini toparladı. Evrenin enerjisini hissedebiliyordu. Canavar Ersa’ya pençesini savurduğunda Ersa sıyrıldı ve canavarın kolunu kılıcıyla kesti.

Canavar çığlık atarak geriye çekildi. Ersa şaşkın bakışlarla kılıcına baktı. Az önce canavarın bileğini kemiğine kadar kesebilmişti! On dakikadır canavarla savaşıyordu ancak ilk defa derin bir yara verebildi. Kılıcının çevresinde toplanan şeffaf enerjiyi hissetti. Dışarıdan belli olmasa da Ersa enerjinin varlığını rahatlıkla hissedebiliyordu.

Kılıcının yüzeyi enerji ile kaplıydı. Heyecanla nefes alıp verdi.

“Yoksa? Kılıcın yolu?”

Kalp atış hızının artmasını engelleyemedi. Canavar tekrar saldırdığında Ersa da canavarın kafasını hedef aldı. Yaralı kolunun olduğu taraftan saldırınca canavarın tepki vermesi mümkün olmadı. Kılıç canavarın kafasını derin bir yarık oluşturarak kesti. Kanlar Ersa’nın üstüne sıçradı.

Ersa’nın alışık olduğu bir sahneydi. Hayranlıkla kılıcının çevresindeki enerjiyi izledi.

“Kılıç yolundan küçük bir parça anlamak aslında kılıcımın keskinliğini başka bir boyuta ulaştırdı.”

Canavarın çekirdeğini çantasına koydu.

“Seninle altı yüz yirmi yedi oldu.”

Ersa kılıç yolunu kullanabildiğinden beri canavarlarla savaşını kılıç yolundaki anlayışını geliştirmek için kullanmaya başladı. Kılıç yolu ile avlanma hızı normalden çok daha hızlıydı. Kılıç yolunu aktif etmenin mantığını denedikçe anladı. Artan gücü ise Ersa’ya kalfa evreyi aşabilme ümidi verdi. Günler geçtikçe hızı ve gücü gözle görülür bir oranda artıyordu.

Kalfa evresine ulaşan gücüyle temel evreler ile uğraşmak eskisi gibi zor değildi. Her geçen gün daha da iyiye giden kılıç ustalığı da canavar öldürmesine yardımcı oluyordu. Derin bir iç çekerken düşündü. On gündür buradayım. Mely durumumu merak etmiştir. Bizimkilere haber vermemişlerdir umarım. Durum büyümeden buradan çıkmam lazım.

Ersa bu hızda devam ederse yirmi güne buradan ayrılabileceğine emindi. Kadim İmparator aklına geldikçe sinirlenmeden edemiyordu. Kendi başına karar vermiş Ersa’yı canavarların arasına yollamıştı.

Bu tarz düşünceleri zihninden attı ve canavar avlamaya odaklandı. Savaş alanında tam bir savaşçıydı. Canavarlar ile olan av-avcı ilişkisi kısa sürede değişmişti.

Ersa dinlenmeden çıldırmış gibi vahşi bir görünümle canavar avlarken günler yerini birbirine bıraktı ve on altı günde hedeflediği sayıya ulaştı. Son öldürdüğü canavardan sonra nefes nefese kalmıştı. Beklenti dolu gözlerini gökyüzüne çevirdi ve gür bir sesle bağırdı.

“İki bin!”

Bir kahkaha sesi alanda yükseldi ve önünde Kadim İmparator belirdi.

“İlk defa senin kadar yetenekli bir genç ile karşılaştım.”

Ersa'yı övdükten sonra devam etti. 

“İlk testi geçtin. O zaman ikinci teste başlayalım mı?”

Ersa hayretle Kadim İmparatora baktı. Günler boyu dinlenmemiş, savaşmıştı. Daha ilk test böyle iken diğer testlerin nasıl olacağını düşünemiyordu. 

“Daha bitmedi mi?”

Kadim İmparator soruya cevap vermedi ve ortadan kayboldu. Ersa'nın çevresi değişti. Bu sefer tapınak gibi bir mekanın içindeydi. Çevresi yüz metre çapındaydı.

Çemberin orta kısmında dururken Kadim İmparatorun sesi kulaklarında yankılandı. 

Patron canavarı öldür. Testi bitir.”

“Patron canavar?”

Ersa çevresine baktığında kimseyi görmedi. Kulağına gelen haykırma sesiyle gözleri sesin sahibine kaydı. Duvarın dibinde dört beş metre uzunluğunda bir canavar vardı.

Canavarın vücudundan dört kol uzanıyordu ve Ersa'nın şimdiye kadar gördüğü en korkunç canavardı. Canavarda en hayret verici şey elinde taşıdığı büyük uzun kılıçtı.

Kılıç canavarın boyutuyla orantılıydı.  Ersa canavarı incelerken, canavarın korkutucu sarı gözleri Ersa'ya kilitlendi.

Ersa bedeninde bir ürperti hissetti. Hızla kılıcını kavradı ve canavardan uzaklaştı. Aynı anda canavarın bedeni muazzam bir hızla Ersa'ya yöneldi.

Ersa'nın göz bebekleri canavarın hızı karşısında genişledi. Kılıç saldırısına kılıcıyla karşılık verdi. Doğrudan saldırıyı karşılayamayacağını düşündüğünden kılıcını ağır kılıcın yüzeyine güç kullanarak sürttü ve saldırının gücünü azalttı.

Yine de birkaç metre geriye savrulmuştu. Ayağa kalktığında ağzının kenarından kan sızıyordu.

“Bir canavar kılıç kullanarak saldırıyor! Bu çok çılgınca!”

Canavarlar insanlar gibi değildi. Silah olarak vücutlarını kullanırlardı. Ersa ilk defa bir canavarın silah kullandığına şahit oldu. Biri ona böyle bir canavardan bahsetseydi dalga geçtiğini düşünürdü. Canavarın silah kullanımına şok olsa da hızla toparlandı ve canavara korkusuz gözlerle döndü.

"Tam gücümü kullanmaya değersin. Hadi kılıç kılıca savaşalım.”

Mely ile eğitim yaptığında bile hiç tam gücünü kullanmamıştı, çünkü buna gerek duymamıştı. İlk defa tam gücünü kullanacağı için, içinin kıpır kıpır ettiğini hissetti. Giydiği ağırlık kıyafetinin değerini sıfıra getirdi. Haftalar sonra ilk defa vücudu rahatladı.

Ersa vücudunu gererek hoş bir gülümseme oluşturdu. Ağırlık olmadan vücudu sanki tüy kadar hafifti. Aylardır ağırlık setini kullanıyordu. Neredeyse hiçbir zaman da seti çıkarmadı. Vücudunun bir parçası haline gelmişti. Hatta ağırlık seti kullanmadığı durumu bile unutmuştu.

 

“Aslında ağırlık olmadan çok rahatmış. Bu hissi unutmuşum.”

Kendisinin de şaşırdığı bir hızla canavara saldırdı. Canavar boyutuna göre çok hızlı olsa da Ersa'nın ağırlıksız hızıyla yarışamadı. Ersa’nın ani saldırısını canavar kılıcı ile karşıladı.

Ersa bütün bedenini aşağıya bükerek,saldırıdan sıyrıldı ve canavarın uzun kılıcı tutan koluna tüm gücüyle vurdu. Canavarın savunması çok güçlüydü. Ersa'nın saldırısı derisini sadece biraz delmişti. Ersa tekrar kılıcını saldırı pozisyonuna getirdi. Canavar yara aldığı için sinirlendi ve kükreyerek ağır kılıcını Ersa’yı ezmek için savurdu.

Ersa kılıcını yatay pozisyona getirdi ve sürtme ile saldırının gücünü azalttı. Onlarca darbe değişimi Ersa'nın vücuduna büyük bir baskı uygulamaya başladı. Her seferinde canavarın saldırısını nötrlerken vücudundaki güç büyük bir oranda tükeniyordu.

Canavar tekrar saldırıya geçtiğinde alt sol kolunu Ersa'ya savurdu, Ersa hızla kılıcıyla bloke etti. Canavar hemen ardından kılıcını Ersa’nın göğsüne doğru salladı. 

Canavarın saldırısı Ersa’nın beklentisinin üstündeydi. İki yerden saldırı yapmasını beklememişti. Canavarın yumruk saldırısını engelleyince hemen kılıç saldırısına döndü. O sıra da göz bebekleri küçüldü. Saldırıyı tamamen engelleyemeyeceğini anlamıştı. Bu saldırısının onu kötü yaralayacağından emindi.

Kılıcını sıkıca tuttu ve saldırıya karşılık kılıcının yüzeyini çevirdi. Canavarın saldırısının hasarını azaltmak için saldırının gücünü de kullanarak bedenini geriye attı.

Onlarca metre uçtu ve yerde birkaç takla attı. Kılıç darbesini engellemesine rağmen saldırı göğüs bölgesine hafiften değmişti ve bu bile ağır bir yara almasına yetmişti. Canavarın saldırıya devam edeceğini bildiğinden yarasını umursamadı. Ayağa yarasından akan kanlarla kalktı.

Durumunun kötü olduğunu fark etmişti. Canavarın gücü çok fazlaydı ve yenmesi için kılıç yolundan faydalanması gerektiğinin de farkındaydı. Ama kılıç yolunun ona bindirdiği yük çok fazlaydı ve Kadim İmparatorun onu aniden yeni bir teste sokup sokmayacağı belli değildi.

Başka çaresi olmadığını anlayarak derin bir nefes aldı ve kılıç yolunu uygulamaya başladı. Yüzlerce kez denemenin ardından kılıç yolunu uygulaması kolaylaşmıştı. Sadece başlangıç seviyesinde olsa da Ersa için muazzam bir gelişmeydi.

Evren enerjisini kılıcına yanaşarak kılıç enerjisini oluşturdu. Ersa kılıcının değişmeyen görüntüsüne rağmen keskinliğinin birkaç kat arttığını biliyordu. Canavara çevrilen sakin bakışları canavarın sarı gözlerini tereddüte düşürdü. Canavar değişen şeyin ne olduğunu anlayamadı.

Canavarın içgüdüleri onu alarma geçirdi. Karşısındaki insanı hemen öldürmezse durumun kötüleşeceğini hissetti. Ersa’ya en hızlı hızıyla saldırdı.

Ersa canavarın ona yaklaşışını sakin bir ifadeyle izledi. Canavar ile arasındaki mesafe azalıyordu. On metre, sekiz metre, beş metre...

Üç metreye gelindiğinde canavarın saldırı alanına girmişti. Canavar kılıcını Ersa'yı parçalamak istercesine savurdu. Ersa öne doğru koştu ve kılıç saldırısını doğrudan karşıladı!

Tüm savaş boyunca ilk defa uzun kılıcın dehşet verici gücünü doğrudan karşılıyordu. Ersa'nın karşı saldırısıyla canavarın gözleri genişledi ve metrelerce uzaklaştı. Patlayıcı çarpışma tüm alanda yoğun bir ses gümbürtüsü oluşturmuştu. Ersa da canavar gibi aynı şekilde birkaç metre geri itilmişti.

Ersa soğuk ve keskin gözlerle canavarın sarı gözleriyle temas kurdu.

“Benim yaşamam için senin ölmen lazım.”

Kanlar içindeki kılıcıyla en yüksek hızını korudu ve canavara tekrar saldırdı. Saldırısı önceki saldırılarına göre daha keskin ve akıcıydı. Kum tanesi kadar olan yol anlayışı Ersa’nın savaş stilini değiştirmişti. Yolu dövüş sanatlarında ilerlemeden kavrayabilecek tek kişi belki de Ersa'ydı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44254 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr