Bölüm 26 : Hakikat

avatar
3882 12

Yıldızlar Kralı - Bölüm 26 : Hakikat


Ersa, kılıcın yolunu uyguladığında canavarla eşit bir şekilde çarpışabildi. Dışarıdan izleyen biri Ersa ve canavarın rolleri değiştiğini düşündürtebilen bir sahneydi.

Ersa yolu kullansa da tecrübe ettiğine göre yol için bedeni uygun değildi. Dövüş sanatlarına çalışmadığından dolayı kendi enerjisi yoktu ve enerji ile yakınlığı da düşüktü. Evrenden çektiği enerjiyi kılıcı ile birleştiriyordu. Bu ise sürekli odak halinde kalmasını gerektiriyordu. Zihinsel olarak evren enerjisini kılıç yoluna akışını sürdürmek büyük bir yüktü.

Uzun bir savaş iki tarafı da bitik bir duruma soktu. Ersa ve canavarın vücudu kanlar içindeydi. Ersa kan kaybından kontrolünü yitirebileceğinden korkuyordu. Her an bilincini yitirebilme ihtimalinden dolayı savaşı sonlandırmalıydı. Savaş devam ederse canavarın dayanıklılığıyla zor duruma düşecekti. Derin bir nefes aldı ve kılıcını tutuş şeklini değiştirdi.

Evren enerjisi Ersa’nın odak durumuyla kılıcın çevresinde daha da keskinleşti. Ersa soluk bir kahverengi enerji görebiliyordu. Zihinsel enerjisi deliler gibi tükeniyordu. Giderek solgunlaşan yüzle bir haykırış verdi. Kılıcıyla canavara ani bir saldırı yaptı.

Ersa’nın değişimine canavar tam tepki veremedi. Son anda öne sürdüğü saldırısıyla Ersa'dan kurtulmaya çalıştı. Ersa donuk bir yüzle gelen saldırıdan sağa manevra yaparak sıyrıldı. Kılıcını yatay pozisyona getirerek canavara doğru zıpladı.

Kılıcın yolunu hat safhada kullanırken saldırı canavarın boğazına isabet etti.

Ersa'nın şuana kadar kullandığı en güçlü ve mükemmel saldırı canavarın boğazını yumuşak bir nesneyi keser gibi kesti. Önce canavarın kafası ardından koca bedeni yere yığıldı. Boş alan çarpma sesi ile doldu.

Canavarın ölümü Ersa’yı rahatlattı. Yorgun bedenini serbest bıraktı. Zihinsel olarak bitap düşmüştü. Sızlayan yaraları acı dolu bir ifade yerine Ersa’nın gülümsemesine sebep oldu. Ersa az önce kılıcın yolunda ilerlediği için heyecanlıydı. Canavarın savunmasını tek seferde aşan saldırıyı hatırladıkça kalbini yoğun bir heyecan kapladı.

Canavarın yanında uzanan bedeni alanda yankılanan ses ile hareketlendi.

“Gerçekten de sen layık birisin.” Kadim İmparator'un sesi hayranlık barındırıyordu. Yaşını ve çekirdeğinin durumunu görebiliyordu. Ersa’nın nasıl dövüşte çok iyi olduğuna anlam veremedi.

Ersa, Kadim İmparator'un övgüsünü alırken pek konuşacak durumda değildi. Mutlu da olmamıştı. Çabalarıyla bu konuma gelmişti. Yetenekli olduğunu düşünmüyordu.

Kadim İmparator yüzüne yayılan gülümseme ile Ersa’ya yaklaştı. 

“Bir sonraki teste geçelim.”

Ersa hayretler içerisindeki bakışlarını Kadim İmparatora çevirdi. Vücudundaki yaralar başka bir savaşı kaldıramazdı. Testin sonucu sadece ölüm olurdu. Genelde sakin olan Ersa bile sinirlenmeden edemedi.

“Şaka yapıyor olmalısın!”

Kadim İmparator Ersa’yı cevapsız bıraktı. Ersa tepki veremeden bilinci bedeninden ayrıldı.

Kadim İmparatorun gönderdiği ortamın kasvetli havası Ersa’yı bir anlığına ürpertti. Yüzlerce çürümüş iskelet yerlerde yatıyordu. Hissettiği ölüm hissiyatı normal bir insanı delirtebilirdi. Karanlık kendine çekmek istiyordu Ersa’yı. İskeletlerle dolu yıkık dökük büyük bir tapınaktı Ersa’nın gözleri önündeki manzara. Tapınağın tavanı onlarca metre yükseklikteyken uzunluğu daha da fazlaydı. Sütunlar rüzgar esse yıkılacak izlenimi veriyordu.

Aniden büyük bir baskı hissi Ersa’nın nefes alışverişini zorlaştırdı. İnsanın kanını donduran görüntülerde canavarlar Ersa’ya gözlerini dikmişti. Ersa canavarların her birinin ondan katlarca kez güçlü olduğundan emindi. Hayatında ilk defa bilinmeyene karşı bir korku hissetti. Canavarlardan biriyle göz göze geldiğinde nefes almayı unuttu.

Canavarlar kenara çekildi ve bir adam aralarından yürüdü. Ersa yüzüne baksa da bir türlü odaklanamıyordu. Sadece bembeyaz kıyafetlerini seçebiliyordu. Verdiği baskı hissi Ersa’ya teslim olması gerektiğini söylüyordu adeta. Canlıların ona karşı gelme gücüne bile sahip olmasını engelleyebilecek bir baskıydı.

Adam adım adım Ersa’ya yaklaştı. Her adımda Ersa daha fazla baskı hissetti. Titreyen dizlerinin isteğine karşı geliyor ve zorlukla ayakta duruyordu. Bedeni istese de diz çökmeyecekti. Buna istekli değildi.

Adam Ersa’nın mücadelesini engellemek adına enerjisini Ersa’ya yolladı. Ersa enerjinin vücudundaki kuvveti yok etmesiyle dizlerindeki kontrolünü kaybetti. İstemese de dizleri üstüne çökecekti. Mücadelesi adamın ruhuna yaptığı baskı ve enerjisi karşısında önemsiz kalıyordu.

Tam bu sırada Ersa'nın görüşü bulanıklaştı ve vücudunun kontrolünü tamamen kaybetti. Göz kapakları inip kalktığında gözleri kızılın en korkunç biçimine dönmüştü. Ersa canavarları titreten bir haykırış verdi. Vücudundan sızan kızıl enerji korkutucu bir hava yayıyordu. Sanki canlıların kralı yeryüzüne inmişti.

Canavarlar titremelerine engel olamıyordu. Adam ise şok olmuş ifadesiyle Ersa'ya bakıyordu. Önemsiz olduğunu düşündüğü bir çocuğun canavarlara korku hissi verebildiğine inanamadı. Ersa’nın şimdiki hali mühründen kurtulmuş bir canavar gibiydi. Çevresine yaydığı enerji canlıların onun emri altına girmesini haykırıyordu adeta.

Ersa ifadesiz bir yüzle sağ elini havaya kaldırdı. Canavarlardan birine sağ elini yöneltti. Orta ve baş parmağının bir araya gelişi şıklatma sesini oluşturdu.

“Tak!”

Elinden çıkan çınlama sesi ile canavarın vücudu anında paramparça oldu. Hiç var olmamış gibi canavarın dağılan parçaları bile ortadan kayboldu. Canavarlar önlerindeki kişinin amansız gücünü fark etmişlerdi. Korku dolu gözlere karşı Ersa’nın acıması yoktu. Tüm canavarları geriye ceset parçası bırakmadan öldürdü. Adamın yüzünde samimi bir gülümseme oluştu.

“Çok ilginç.”

Mırıldanması yoğun bir sevinçle kaynaşmıştı. Canavarların ölümüyle alan sarsılarak değişti ve Ersa bilincini geri kazandı. Kadim İmparatorun hayretler içerisindeki ifadesi ilk gördüğü şeydi.

Gözlerini kırpıştırdı. En son hatırladığı şey beyaz kıyafetli adamın onu diz çökmeye zorlamasıydı. Daha sonra bilincini kaybettiğinde neler olduğunu bilmiyordu.

Ne oldu bana?”

Ersa’nın sorusuna Kadim İmparator uzun süre cevap veremedi. Kendisi bile ne olduğunu bilmiyordu. Yoğun bir duygu gözlerine hakimken Ersa'nın karşısına oturdu. 

“Üçüncü testi geçtin.”

Ersa anlam veremedi. Testi geçmek için hiçbir şey yapmamıştı. 

“Üçüncü test neydi?”

“İlk iki test senin azmini ve gücünü kavramak amacıylaydı. Son test ise-”

Bu nokta da duran Kadim İmparator karmaşık duygularla Ersa’yı süzdü.

Saniyeler sonra cümlesini tamamladı. “İçinde yatan gücü, yani potansiyelini ölçüyordu. Bilincini tamamen bedeninden ayırarak ayrı bir dünyaya girdin. Orada gördüğün canavarlar halüsinasyonken adam gerçekti. Adam demem pek doğru olmuyor galiba, o tam olarak bir insan değil.” Bir süre duraksadı.

Ersa Kadim İmparator’un sözleri karşısında şok olmuştu. 

İnsan değilse neydi?

“En başından itibaren anlatırsam daha iyi anlarsın. Ben doğduğumda büyük bir yetenek sahibiydim. Azmim ve yeteneğim ile neslim arasında lider pozisyonunu kısa sürede elde ettim. On dört yaşıma geldiğimde ülkemde keşfedilen antik kalıntıya girdim. Orada şanslı bir karşılaşma yaşadım ve hayatım boyunca başıma gelebilecek en iyi olayla karşı karşıya kaldım.''

Kadim İmparator eski anılarını anlatırken derin bir ruh haline girmişti. Sanki her şeyi tekrar yaşıyor gibiydi.

“Şansım o kişiyle karşılaşmamdı. O kişiyi insan olarak tanımlayamazdım. O bambaşka bir varlıktı. Beni birkaç denemeye tabi tuttuktan sonra yeteneğimi taktir etti. Bana özel bir yetenek bahşetti ve gelişimime yardımcı olacak birçok şey öğretti.”

“Bunlar karşılığında benden bir istekte bulundu. Bana bir yüzük vererek isteğini dile getirdi. Yüzük benim seçtiğim insanları teste sokacaktı. Uygun bir insan bulduğumda ise yüzüğün siyahlığı, beyazla birleşerek dengeye kavuşacaktı. Binlerce yıl boyunca yaptığım yolculukta hiçbir zaman doğru kişiyi bulamadım. Bir zaman sonra o kişinin istediği kriterlere sahip uygun kişiyi bulamayacağımı düşünmüştüm ama bugün seninle birlikteyim. O kişinin isteklerini karşılayabilecek bir insanlayım.”

Ersa, Kadim İmparator’u dikkatle dinledi. En küçük detayı kaçırmak istemiyordu. Kadim İmparator susunca Ersa şaşkınlıkla ona baktı. Binlerce yıldır yaşıyor oluşu çok güçlü olduğunu anlamasını sağladı. Belki de efsanelerde geçen Hakim evresinde biriydi. Böyle bir insan antik kalıntıda karşılaştığı kişiden bahsederken tavrı saygı ve hayranlık doluydu.

Bahsettiği kişi çok özel biri olmalıydı. Belki de Hakim seviyesini aşmış bir varlık bile olabilirdi. Ersa böyle bir tahmin karşısında ürperdi. Hakim seviyesinin üstünden hiçbir kaynakta bahsedilmiyordu. Bu konuda bilgi hiç yoktu. Ersa dakikalarca sessiz kaldı. Kadim İmparator ise Ersa’nın anlattıklarını düşünmesi için bekliyordu. Ersa’nın ana olayı anlaması zor değildi. Aklına takılan başka bir şey vardı.

“Benim çekirdeğim sakat. Bu nedenle yetiştirme yolunda ilerleyemiyorum. O kişinin isteklerini karşılayamam.”

Kadim İmparatorun yüzüne gizemli bir gülümseme yerleşti.

“Bu konuyu dert etme. Sen o kişinin aradığı insansın. İsteklerini de karşılayabileceksin.”

Ersa aksini düşünse de ikna etmeye çalışmadı. 

“Testler bitti. Şimdi ne olacak?”

Kadim İmparator parmağına takılı olan siyah beyaz yüzüğü çıkardı. Yüzüğün üzerinde tuhaf çizimler vardı ama Ersa hayatı boyunca hiç böyle çizimler görmemişti. Yüzüğün paha biçilemez bir hazine olduğuna emindi.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44246 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr