Bölüm 28 : Kılıç Yolu

avatar
3935 11

Yıldızlar Kralı - Bölüm 28 : Kılıç Yolu


Ersa Mely’e oda arkadaşlarına anlattığını anlattı. Kendisinin bile emin olmadığı bir konuyu yaymak istemiyordu. Mely ile birkaç haftanın sonunda oturup sohbet edebilmeleri ikisine de iyi gelmişti. Bu durum ikisinin günlük bir alışkanlığı olmuştu.

Sabah olduğunda Ersa’nın odasına iki adam geldi. Akademinin eğitmeni olduklarını belirten rozetleri göğüslerinde asılıydı.

Ray ve Bailey hala uyuyorlardı. Eğitmenler Ersa’nın görünüşüne takılı kaldı.

“Ersa sen misin?”

“Evet. Ne oldu?”

“Görevle alakalı bilgilendirme amacıyla bizimle gelmen gerekiyor.”

Ersa akademinin kendisinden ne olduğunu öğrenmek isteyeceğini tahmin etmişti. Görevde yaşanan ölümler ve kayıplar akademinin itibarını etkilemişti.

“Tamam gidelim.”

Eğitmenler Ersa’yı akademinin en ihtişamlı binasına götürdüler. Akademinin yöneticisi bu binada yaşıyordu. Bina binlerce insanı sığdırabilecek büyüklükteydi. Görünüşü ise sarayları andırıyordu. Özel taşlardan inşa edilmişti. Bina girişinde ‘Mavi Bulut Yönetim Birimi’ yazıyordu.

Ersa raporlama birimine yönlendirildi. Raporlama biriminde onlarca insan çalışıyordu. Ersa’yı birimin yöneticisiyle tanıştırdılar. Raporlama biriminin başkanı yaşlı bir adamdı. Ersa yaşlı olsa da uzman olduğunu verdiği baskıdan anladı.

“Başkan Yiran öğrenci Ersa’yı getirdik.”

Yiran, Ersa’yı inceledi. Elindeki kalemi masasının üzerine bıraktı.

“Oturabilirsin Ersa.”

Ersa sandalyeye oturdu.

“Ne zaman akademiye döndün?”

“Dün öğlen döndüm.”

“Kalıntı görevinde gerçekleşen olayda birçok öğrenci mağdur oldu. Sen ise kayıp olan öğrencilerin arasındaydın. Bana neler yaşadığını anlatabilir misin? Bu sayede diğer kayıp öğrencileri bulma ihtimalimiz artabilir.”

Ersa, Yilan’ın gerçek nedeninin kalıntının sırrını keşfetmek olduğunu tahmin etti.

“Öğrencileri bulmanıza yardım edebileceksem elbette anlatırım.”

Ersa ciddi ifadesini sürdürdü. Yilan, Ersa’nın basit bir öğrenci olmadığını anladı. Yaşına uygun olmayan bir havası vardı. Görünüşü ise önemli bir aileden olduğunu düşündürdü, ancak kayıtlara baktığında hiçbir şey bulamadı. Ersa’nın ailesi hakkında bilgilere de ulaşamadı. Aile adını bile bilmiyordu. Arkasında önemli bir şahıs olmalıydı. Kendisinin gücünün de yetersiz olduğu bir şahıs.

“Kalıntının dışına takımlar halinde ilerleğimizden haberdar olduğunuzu düşünüyorum. Kalıntılara ulaştığımız zaman bir öğrencinin herkesin istediği gibi kalıntıları araştırabileceğini söylemesi üzerine bende kalıntıları araştırdım. Kalıntılardaki harabe evlerden birine girdiğimde altımda bir delik oluştu. Kalıntı evin altına düştüm. Oradan çıkış yolu aradım. Labirent gibi bir yer olduğundan dolayı çıkışım birkaç hafta sürdü. Çıkış yolunu bulduğumda kalıntıların yerle bir olduğunu gördüm. Böylece akademiye geri döndüm.”

Yilan, Ersa’nın anlattıklarına inanmadı. Bir şeyler sakladığını hissediyordu.

“Haftalarca nasıl aç kalabildin?”

Normalde kalfa evresinde bir hafta civarında açlığa dayanabilirdin. Ancak, Yilan Ersa’dan enerji hissetmiyordu. Belki de bir eşya ile enerjisini sakladığını aklından geçirdi.

Ersa parmağına takılı siyah beyaz yüzüğü gösterdi.

“Boyutsal alanımda yemek saklamıştım. Bu sayede sorun olmadı.”

Önemli klanların öğrencileri boyutsal eşyalara sahip olurdu. Pahalı bir ürün olsa da zenginler için sorun değildi. Bu nedenle Yilan da Ersa’nın söylediğine karşı çıkamadı. Bir sürelik sessizliğin sonunda Yilan konuştu.

“Tamam Ersa. Ayrılabilirsin.”

“Teşekkürler Eğitmen.”

Yilan, Ersa’nın ayrılan siluetini şüpheli bakışlarla takip etti. Anlattıklarında mantıksız bir taraf yoktu. Yine de yalan söylediğini seziyordu.

Ersa hala ne kadar geliştiğini tam olarak test etmemişti. Hızının verdiği heyecanla akademinin ormanına yöneldi. Hızı ve gücü beklenmedik bir şekilde arttığından ağırlık setinin değerinin üç yüze elliye çıkardı. Aksi taktirde ağırlık seti pek bir işe yaramayacaktı.

Hızı tekrar azaldığında gözleri parmağındaki yüzüğe kaydı. Yüzüğün renk uyumundan denge yüzüğü olarak adlandırmıştı. Dünkü yoğunluktan yüzüğü incelemeyi tamamen unutmuştu. Testler karşılığında ödül olarak aldığına göre önemli bir eşya olmalıydı.

Ormandaki nehrin yanında yüzüğü parmağından çıkardı. Kadim İmparator ona antik kalıntılara girdiğinde yüzüğün rehberlik edeceğini söylemişti ama antik kalıntılara nasıl gireceğini belirtmeden ortadan kaybolmuştu. Antik kalıntıların ne olduğunu dahi bilmiyordu.

Yüzüğün içine zihin gücüyle bakmayı denedi, belki uzaysal bir boşluk olur diye düşündü ama sonuçsuz kaldı. Bu konuda tecrübesiz olabildiğinden sorun yaşadığını tahmin etti. Bu tarz nesneler kan ile kullanılıyordu. Parmağında oluşturduğu kesikten kanını yüzüğün üzerine damlattı.

Yüzüğün kanı sünger misali emmesi Ersa’nın gözlerinin heyecanla parıldamasını sağladı. Zihnine akan bilgiler işe yaradığının kanıtıydı. Tüm dikkatini tek bir noktaya odakladı.

Yüzüğün ne olduğu bilgisi zihnine aktarıldığında gözleri en büyük genişlemesini yaşadı.

Yüzüğün adı Kadim Yüzüktü. İçinde yüzlerce kilometrelik uzaysal alan vardı. Yüzük enerjinin kullanıcıya aktarımını kolaylaştırıyor ve enerjiyi nazikleştirerek atılım yapmayı kolaylaştırıyordu. Ayrıca içinde beyaz ve siyah ateşler bulunuyordu ama Ersa ateşlerin nasıl aktif edileceğini ya da kullanılabileceğini anlamamıştı.

İnsanları test alanına sokarak güçlerini ölçebilirdi. Son özelliği ise kendisine canavar bağlayabilirdi. Normalde de canavar ve dövüş sanatçısı özel bir bağ kurabiliyordu ama bunun için dövüş sanatçısı gökyüzü evrimi seviyesine ulaşılmalıydı. Gökyüzü evrimi seviyesine ulaşınca bir canavarı gücünle bastırarak düzenekler yardımıyla savaşçın haline getirebilirdin. Buna ise canavarın ruhunu bastırdığı için ruh bağı denirdi.

Ruh bağıyla belirli sayıda canavarı kendine bağlayabiliyordun. Eğer kişi kaldırabileceğinden fazla canavarı ruh bağına zorlarsa iradesi canavarları kontrol etmeyi kaldıramazdı. Aralarındaki bağ ise kontrolden çıkabilirdi.

Bu yüzükle birlikte gökyüzü evrimi seviyesine ulaşmadan bir canavar ile ruh bağı oluşturabilirdi. Ersa'nın kalp atışı hızlanmıştı.

Elindeki yüzük çok fazla değeri olan bir nesneydi ve yüzük hakkında öğrendikleri zihnine aktarılan bilgilerle sınırlıydı. Düşündüğünden daha önemli bir nesne olduğunu tahmin ediyordu. Siyah ve beyaz ateşleri nasıl kullanabileceği de zihnine aktarılmamıştı.

İleride yüzüğü keşfedebilirdi. Yüzüğün bildiği değeri bile fazlasıyla muhteşemdi. Çantasındaki eşyaların tamamını yüzüğünün içine aktardı. Aktarma için sadece düşünmesi yeterli gelmişti. Yüzük onun ne istediğini anlıyordu. Ersa uzaysal boşluk eşyalarına hayran kaldı.

Yüzüğü parmağına taktı ve nehrin içine girdi. Eğitimine devam etmek istiyordu. Yorucu testlerden sonra nehirde durmak dinlendiriciydi. Eğitime yeni başladığı zamanlara kıyasla artık balıklara dokunabiliyor, şanslıysa da yakalayabiliyordu. Yine de suya dair bir anlayış elde ettiğini hissetmedi. Gözlerini kapattı ve diğer duyularını ön plana çıkardı. Balıkları bu şekilde hissedebilseydi, belki de su yoluna giriş yapabilirdi.

Ersa, odak halindeyken çevresindeki enerjinin zarif ve yavaş bir oranda vücuduna aktığından haberi yoktu. Evren enerjisi yüzüğünden vücuduna aktarılıyor kendisi ile kaynaşıyordu.

Ersa yolları anlamak adına eğitimlerini sürdürdü. Ayrıca bedensel dövüş sanatlarını da ihmal etmedi. Öncekinden çok daha ileri bir seviyedeydi. Yola dair anlayışı da kalıntılardan çıktığından beri artmıştı.

Eğitimlerini hevesle bitirdi ve akşam vakti Mely ile sözleştikleri buluşma noktasına gitti. Mely çimlerin arasında oturmuş sessizce bekliyordu. Ersa yüzüne yerleşen gülümsemeye engel olamadı.

“Hoş geldin.” 

Mely hoş bir gülümseme ile ayağa kalktı. Uzun zamandır beraber eğitim yapmadıklarından savaş antrenmanı konusunda çok istekliydi. Ersa’nın kendisini geliştirip geliştirmediğini merak ediyordu. Buz mavisi kılıcını belinden çıkardı.

“Ne kadar güçlendin merak ediyorum.”

Mely’nin sözlerine karşılık Ersa kılıcını çıkardı. Mely ileriye atıldı ve kılıcını Ersa'nın beline savurdu.

Ersa'nın yüzü beklenti ile doluydu. Mely’nin seviyesi tahmininde çok da ileri seviyede değildi. Muhtemelen gücünün çoğunu saklıyordu. Mely’nin saldırısını basitçe geri püskürttü.

“Beni küçümsüyor musun Mely?”

Mely Ersa’ya şaşkınlıkla baktı. Geçen ay bu seviyedeki savaş gücü Ersa için yeterli oluyordu. Gücünü arttırdı ve tekrar saldırdı. Ersa Mely’nin saldırılarını engellemeye devam etti. Mely neler olduğunu anlayamadı. Üç hafta içinde Ersa’nın nasıl bu kadar büyük bir gelişim yaşadığı kafasını karıştırdı.

Ersa evren enerjisini kılıç enerjisine çevirmeye başladı.

“Eğer ciddileşmezsen yenileceksin.”

Mely ortada balıklı bir durum olduğunu anladı. Tehlike hissi Ersa’nın görünümü değişmese de savaş gücünün arttığını haykırıyordu. Mely Ersa’dan gelen saldırı karşısında düşündüğünden de ciddi bir durum olduğunu fark etti. Gözleri önündeki kılıç saldırısı kalfa evresinin son aşamalarına yaklaşan bir güce sahipti!

Mely hızla dövüş sanatları tekniğini kullandı ve saldırıya karşılık verdi. Saldırının gücüyle birkaç metre geriye savruldu. Ayaklarından aldığı destekle itici gücü nötrleyebildi.

Genişlemiş gözleri Ersa’nın kılıcına çevrilmişti. Kılıç bir ay önce kullandığıyla aynıydı. Bunun anlamı değişen şey Ersa’nın gücüydü. Ortadan kaybolalı çok olmamıştı ama gücü eğitim yapmadığı sürede azalmak yerine çılgınca artmıştı. Belki de kalıntılarda gücünü arttıracak bir karşılaşma yaşamıştı. Ersa yüzündeki memnun gülümseme ile sordu. 

“Güçsüzleşmiş misin Mely?”

 “Az önce ne yaptın?”

Ersa yaramaz bir gülümseme oluşturdu. 

“Bilmek istiyor musun?”

“Evet, bilmek istiyorum.” 

Az önceki saldırı Mely'i öyle çok şaşırtmıştı ki şuan da Ersa'nın şakalarını umursamıyordu. Hislerinden emindi. Kılıç saldırısı normal bir saldırı değildi. Saldırı enerji barındırıyordu. Daha önce uzmanlarda gözlemlediği enerji türündendi.

Ersa, Mely'nin meraklı halini sevdiğini düşündü.

“Az önceki saldırım kılıcın yolunu barındırıyordu.”

Sözleri yolu kullanabildiğini gururla haykırıyordu. İmkansız olan bir durumu başarmıştı. Mely bu sözlere inanmayı zor buldu. Ona göre içsel enerjisi olmayan birinin yolu öğrenmesi imkansızdı. İçsel enerjisi olsaydı bile aşırı zor olurdu. Ersa Mely’nin sessizliğini bozdu.

“İnanmıyor musun? O zaman boşver.”

Ersa'nın tavrını gören Mely hemen oyununa geldi. 

“Öyle demedim. Sadece söylediklerin inanılması zor.”

“Saldırımda kılıcın yolunu kullandığım doğru. Yine de kullandığım kılıç yolu sadece buz dağının ucunun ucu.''

Yol konusu açıldığında Mely'nin tüm dikkati konuşmaya odaklanmıştı.

“Nasıl başardın bunu?” 

Ersa kılıç enerjisi ile kaplı kılıcını toprağa doğru salladı. Derin bir yarık toprağı ikiye ayırdı.

“Kılıcın yolu, hayallerimi süsleyen bir şeydi.  Kılıcın yolunu ilk defa kullandığımda güçlü bir canavara karşı mücadele ediyordum. Çıkış yolu bulmam gerekiyordu. Bende kılıcın yolunu düşündüm. Temelde her yol evrene dayanıyor. Kılıç yolu bir istisna değil. Bu da evren enerjisi ile oluşabileceği anlamına geliyor. Ben de bunu denedim. Evren enerjisini kılıç enerjisine çevirdim. Nasıl başardım bende bilmiyorum ancak deneyim başarılı oldu. Kılıç yoluna giriş yapabildim.”

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44247 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr