Bölüm 51 : Yardım

avatar
3417 11

Yıldızlar Kralı - Bölüm 51 : Yardım


Ersa'nın üç adamı sanki çok basit bir işlemmiş gibi öldürdüğünü izleyen iki kız hem şaşkınlık hem de korku duyuyorlardı. Akıllarından geçen tek bir şey vardı. Bu çocuk nasıl bir canavardı? Bir insan canını hiçbir şeymiş gibi almıştı.

Ersa adamları öldürdükten sonra bir daha dönüp bakmamıştı bile. Bu kişiler ona göre canavarları öldürdüğünden daha çok ölümü hak ediyordu. Tuhaftır ki onlara karşı en küçük acıma duygusu bile yoktu. Bu insanlarla kıyaslayınca canavarların ölümü hak ettiğinden şüphe ediyordu.

İki kıza nazik bir gülümseme ile döndü. Yaşananlardan dolayı şok olmuş olmalılardı. 

“İyi misiniz?”

“E-evet, ikimizde iyiyiz.” 

Kızlar Ersa'dan iyi bir tepki alınca istemsizce kekelemişti. Ersa yerdeki üç gence döndü ve nabızlarını kontrol etti. İki kızında arkadaşlarının durumu yeni akıllarına gelmişti. Hızla yerdeki gençlerin yanına koştular. Ersa on beş yaşlarındaki çocuğu kontrol etti ve içini karartan bir sonuç aldı. Çocuk ölmüştü.

Diğer ikisinin nabzını da kontrol etti. İki genci de kontrol ettiğinde başka bir ölü daha bulduktan sonra nabzı atan bir beden buldu. Hemen sevinçle denge yüzüğünden tıp malzemelerini çıkardı.

İlk olarak birkaç hapı ezdi ve sıvı ile karıştırdıktan sonra çocuğa içirdi. Sonrasında karın bölgesinde bulunan derin kılıç yarasını tıbbi bezle temizledi ve birkaç hapı karıştırıp toz haline getirdikten sonra çevresine sürdü. Bu şekilde acısı hafifleyecek ve yaranın durumu stabil hale gelecekti.

Yüzükten tıbbi iğneyi ve özel yapım ipleri çıkardı. İşleme başlayacakken kızlardan biri tereddüt ettikten sonra sordu. 

“Ne yaptığını biliyor musun?”

Ersa kızın endişesini anlıyordu. Bu nedenle “Merak etme. Sorun olmayacak.” dedi. Normalde böyle yaraları daha önce kendisinde tek tedavi etmişti. Teoride her şeyi mükemmel bir şekilde biliyordu. Ersa’da teoriye uyarak yarayı tedavi etti.

Kız bu yaşta mucizevi şeyler gerçekleştiren çocuğa baktı ve rahatlatıcı sesini duyunca tıbbi işlem yapabilmesini mantık olarak imkansız buldu ama ona istemsizce güven duydu.

Ersa ciddiyetle yarayı dikmek için yaklaşık bir saatini harcadı. Arada akan kanları silmesi için diğer kızlardan yardım talep etti ve dikim işlemine devam etti.

Çocuğu tedavi etmeyi bitirdiğinde endişeli bir yüzle izleyen iki kıza döndü. “Şuanda iyi durumda. Bu durumda yabani ormanda fazla kalmamalı ve iyice dinlenmeli.”

İki kız hemen onayladı. Ama düşündükten sonra nasıl ayrılacaklarını bilmiyorlardı. Ayrıca yanlarında yaralı bir kişi vardı.

“Şey, şuan ki durumumuzda kendimizi koruyamayız. Bize güvenli bölgeye kadar eşlik edebilir misin?” Kız, karşısındaki çocuktan bu kadar çok iyilik istemenin aşırı olduğunu biliyordu ama yalnız başlarına çok tehlikeli olurdu. Ersa'nın reddedeceğinden korkan iki kız beklenti dolu yüzle ona bakmaya başladılar.

Ersa zaten çok zaman kaybetmişti. İlerlemesi gerekiyordu ama bu kişilere olanlar bir bakıma kendisinin suçuydu. Bu nedenle isteklerini kabul edecekti. Kısa bir iç çekti ve “Güvenli bir alana ulaşana kadar size eşlik edeceğim.” dedi.

İki kızda çok sevinçli bir yüze büründüler.

“Teşekkürler, sana minnettarız.”

Ersa yerdeki iki bedene baktı. İki kız da onunla eş zamanlı ölü bedenlere dönmüştü. Ağlama isteklerini zar zor tutuyorlardı. 

“Onları gömebilir miyiz?”

Ersa en azından bu konuda bir şeyler yapabileceğini düşündü ve “Onları yanımda getireceğim. Uygun bir şekilde veda edebilirsiniz.” dedi.

İki kızda şaşkınlıkla Ersa'ya baktı. İki ceset taşımak çok zor olurdu ve bu iş için uygun uzaysal yüzük ise çok pahalıydı. Bu yüzden cesetlerin yanına geldi ve uzaysal eşyanın içine başka bir uzaysal eşya koyulamadığından, iki cesetten uzaysal yüzükleri çıkardıktan sonra iki cesedi de denge yüzüğüne koydu. İki uzaysal yüzüğü ise kızlara verdi.

Yüzükleri verdikten sonra üç ölü hayduta döndü. Yanlarına geçti ve Kaku'nun kıyafetindeki eşyalara baktı. Onlarca uzaysal boşluk eşyası bulduğunda yüzü büyük bir kızgınlık barındırıyordu. Diğer iki adamı da aradı ve aynı şekilde birçok uzaysal boşluk eşyasına sahip olduklarını gördü.

Gözleri soğuk bir ifadeye bürünmüştü. Adamların asıl uzaysal eşyalarını aldıktan sonra diğerlerini iki kıza verdi. Üçü de eşyalarının neredeyse tamamını kendi uzaysal boşluk eşyasına yerleştirmişlerdi.

İki kız şaşkınlıkla Ersa'nın bunca değerli eşyayı onlara vermesini izliyordu. “Bunları alamayız.”

“Evet, senin alman lazım.”

“Bunlar sadece bana yük olur. Zaten yabani yoldan ayrılacağınızdan dolayı size veriyorum.” Ersa'nın mantıklı sebebini dinleyen iki kız çekingen bir tavırla eşyaları aldılar.

“Hadi yola çıkalım artık.”

İki kızda hemen onayladılar ve Ersa ölü bedeni yanında taşırken ilerlemeye koyuldular. Birkaç saat ilerlemenin ardından Ersa iki kızın aç ve yorgun olduğunu fark etti. “Burada bir süre duralım. Bir şeyler yedikten sonra devam ederiz.”

İki kızın yüzünde sevinç ifadeleri ortaya çıkmıştı. Gerçekten yorulmuş oldukları halde Ersa'ya söylemeye cesaret edemiyorlardı.

Ersa yüzüğünde bulunan etlerden birkaç parça çıkardı ve ateş yaktıktan sonra etleri hazırlayarak iki kızın önüne koydu. Hala baygın olan çocuğa ise besin değeri yüksek bir hapı sıvı hale getirip içirdi.

İki kız yemek yerken Ersa'ya arada meraklı bakışlar atıyordu. Ersa bu durumu fark ettiğinden “Söylemek istediğiniz bir şey varsa çekinmeyin.” dedi. Adamları öldürdüğünden dolayı ondan korktuklarını anlamıştı.

“Adını öğrenebilir miyiz?”

Kızın sorusu Ersa'yı şaşırtmıştı. Adını söylememişti ve onlarında adını öğrenmemişti. Nazik bir tavır takınarak cevapladı. “Ersa. Sizlerin adı ne?”

Ersa'nın tutumu karşısında rahatlayan iki kız hemen cevap verdiler. “Ben Hona.” Koyu kahverengi uzun saçlara sahip olan kız ismini söyledikten sonra yanındaki kahvenin açık tonlarında, omuzlarına gelen saça sahip kızda “Benim adım da Luyae.” dedi.

Hona kendisini tutamayarak başka bir soru sordu. “Tıp akademisinde mi okuyorsun?”

Ersa bu soru karşısında gülümsemişti. Yeteneklerinden dolayı öyle düşünmüş olmalılardı. “Hayır, dövüş sanatları ile ilgilenen bir akademideyim.”

“Tıbbi yeteneklerin çok şaşırtıcı.” 

Ersa'nın tıp akademisinde olmadan bu derece tıbbi yönden kendisini geliştirmesi iki kızı hayret ettirmişti.

“Tıp benim ikincil olarak ilgilendiğim alan. Daha doğrusu hobim.”

Luyae ve Hona şaşkın bakışlarla Ersa'ya bakarken Ersa “Siz nereden geliyorsunuz? Akademi öğrencisi misiniz?” diyerek sordu.

Luyae gözleri pişmanlıkla parıldar halde cevapladı. ''Biz tıp akademisindeniz. Yabani yola ustalarımız ile seyahat ederek geldik. Buraya ise ustalarımız bize izin vermediğinden dövüş sanatlarında kendimizi geliştirmek için gizlice girdik. Onlar büyük ihtimalle handadırlar. Burada olduğumuzu öğrendiklerinde çok fazla kızacaklardır.”

Tıp akademisinden olduklarını öğrenen Ersa şaşırmıştı. Kendisi yerdeki çocuğu tedavi ederken pek bir şey yapamamışlardı.

“Kaldığınız yer ne kadar uzakta?”

“Çok fazla değil. İki saat daha yolculuk ettikten sonra kaldığımız yere varırız.”

“Tamam. Yemekleri bitirdikten sonra yola çıkarız.”

İki kızda onayladı ve Ersa ile sohbetlerine devam ettiler. Ersa, Luyae'nin yaşının on dört, Hona'nın ise on beş yaşında olduğunu, ikisinin de çok yakın arkadaş olduklarını ve haklarında birçok şey daha öğrendi. Ersa normalin dışında yabancılarla pek konuşmadığından bu tür konuşmalar onun için yeni bir şeydi.

Uzun bir sohbetin ardından etrafı topladılar ve hep birlikte yeniden yola koyuldular. Yolda ara sıra canavar çıksa da buralarda olan canavarların seviyeleri çok düşüktü. Ersa kolaylıkla halledebiliyordu.

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44237 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr