Bölüm 56 : Eşyaları Satmak

avatar
3358 10

Yıldızlar Kralı - Bölüm 56 : Eşyaları Satmak


Mely ve Ersa görevi teslim almak için görevlinin yanına gitti.

“B107 görevini istiyoruz.”

Adam görevler listesine baktıktan sonra Ersa'ya döndü. “Büyükusta seviye görev için seviyeniz de uygun olmalı.”

Ersa bu konuda bir şey bilmiyordu. Kurallar gerçekten can sıkıcı diye düşündü. Israr etse de fayda etmeyeceğini düşündüğünden vazgeçecekti ki Mely önce davrandı.

“Görev normalde usta seviye, büyükusta seviyesi değil. Bu nedenle kabul etmelisiniz.”

Mely'nin baskın sesini işiten görevli, kontrol etmek için göreve baktı. Gerçekten de aslında usta evre görevdi. Büyük bir dosya çıkardı ve dosyanın B bölümünü açtı. Görevi bulduktan sonra “Kartınızla onaylatın.” dedi.

Görevlinin kabul ettiğini gören Ersa ve Mely sevinmişti. Kartlarını çıkardılar ve kart yerine okuttular. Kağıt ışıldadıktan sonra isimleri ve bilgileri görevin alt kısmında yazdı.

En son görevli onlara bir kağıt teslim etti. “Görev hakkında bilgiler burada. Görevin tamamlanma süresi bir aya kadar uzayabilir.”

“Tamam, teşekkürler.”

Ersa ve Mely son hazırlıklarını yapmak için ayrılmaya koyuldu.

“Mely.” 

O sırada duydukları sesin kaynağına yöneldiler. On beş yaşlarında görünen iyi bir yüze sahip gençti sesin sahibi. Çocuk, Ersa ve Mely'e doğru yürüdü. Ersa'ya çok kısa süreli kızgın bir bakış attıktan sonra onu görmezden gelerek Mely'e döndü.

“Görev almayı istemiyordun. Neden buradasın?”

Çocuğun, Ersa'ya yönelik tavrını gören Mely kaşlarını çatmasına engel olamadı. “Şimdi istiyorum.”

Mely'nin soğuk konuşmasını umursamadan çocuk devam etti. “Eğer istiyorsan sana yardımcı olabilirim.”

“Hayır, gerek yok.”

Çocuk sanki Mely'nin dediğini duymamış gibi davrandı. “Son zamanlarda iyi bir görev aldık. Kelebek Savaşçıları Grubumuz toplu bir şekilde yola çıkacak. Katılmayacak mısın?”

Mely, karşısındaki çocuğun uzattığını gördüğünde daha soğuk bir tavır takındı. “Hayır ilgilenmiyorum.”

Bu çocuk onunla aynı gruptan biriydi. Kendi yaş grubunda elitti. Birkaç kez karşılaşsa da kendisini pek sevmiyordu. Ersa, kendisinin bir şey demesi hoş olmayacağından sessizce bekliyordu. 

“Zaten bir görev aldım. Ersa ile gideceğim.”

Bu sözleri duyan çocuğun şimdiye kadarki sakin yüzü, kızgın bir hal aldı. Ersa'ya onu öldürmek ister gibi baktığında Mely, Ersa'nın kolunu çekti ve çıkışa doğru çekiştirdi.

Ersa, Mely'nin bu derece soğuk davranmasını beklemiyordu. Hemen onun çekişine ayak uydurdu.

Arkada kalan çocuk ise sinirden kuduruyordu. Özellikle Mely'nin Ersa'yı kolundan tutup çektiğini gördüğünde kendisini zor tutuyordu. Bunca zamandır yanına kimseyi yaklaştırmayan kız neden şimdi bu çocuğu yaklaştırmıştı?

Ersa ve Mely, görev platformundan çıktıktan sonra Mely özür diler bir yüzle konuştu. “Üzgünüm. Grubumuzda bu tarz kişiler çok fazla.”

Ersa gülümsedi. “Neden özür diliyorsun? Boşver onu. Görevi aldığımıza göre ben şimdi eşya almaya gideceğim. Akşam görüşmeye gerek yok sanırım. Yarın sabah erkenden buluşma alanında buluşuruz.”

Ersa'nın az önceki çocuğu hiç takmadığını gören Mely rahatlamıştı. Aslında kişiliğinden dolayı böyle şeyleri umursamayacağını da tahmin etmeliydi. “Tamam bende kendimi ayarlarım.”

...

Ersa heyecanlı bir şekilde Mavi Bulut şehrine gitti. Yeni eşyalar almayı düşünmek hoşuna gidiyordu. Simya ve tıp malzemelerinin de daha gelişmiş versiyonlarını alması gerekiyordu artık. Uygulamada geliştiğinden dolayı başlangıç seviye malzemeler artık yetersizdi. Çok fazla para kazanacağından dolayı iyi eşyalar alması zor değildi.

Şehre vardığında direk olarak Mor Cennet bayisine gitti. Mağaza da iki çeşit sistem vardı. Müşteriler hem alım hem de satım yapılabiliyordu. Yirmili yaşlarında güzel görünümlü bir kadın girişte onu karşıladı. “Hoşgeldiniz, nasıl yardımcı olabilirim?”

“Eşya satmak istiyorum.”

“Satış bölümümüz üçüncü katta sağ tarafta bulunmaktadır.”

“Teşekkürler.”

Ersa üçüncü kata çıktıktan sonra iki kısma ayrılmış bir alanla karşılandı. Bir kısım hala satış yapıyorken bir kısım alım işlemi yapıyordu. Ersa sağ tarafa gitti. İçeri girdiğinde on adet görevlinin, masalarının başında müşterilerle ilgilendiğini gördü.

Meşgul olmayan bir görevlinin yanına gitti. Otuzlu yaşlarda, kahverengi saçlı bir adamdı. 

“Merhaba, ne satmak istiyorsunuz?”

“Çekirdek ve haplar.”

Ersa'nın hap satmak istediğini duyan adam kısa kısa bir şaşkınlık yaşadı.

“Çekirdekleri ve hapları gösterebilir misiniz?”

Ersa burada çekirdekleri çıkaramayacağını biliyordu. Yüzüğünde binlerce çekirdek vardı. Ayrıca hapların sayısı da az değildi. Yaptığı her hapı denge yüzüğüne koymuştu. Nasıl burada çıkarabilirdi ki?

“Sayıları biraz fazla.”

Görevli, Ersa'nın bahsettiği fazlalığın çok da fazla olmayacağını düşünüyordu. “Yaklaşık olarak ne kadar, öğrenebilir miyim?”

''Yüzlerce hap ve binlerce çekirdek.''

Ersa'nın sözleriyle afallayan adam “Yüzlerce ve binlerce?” diyerek tekrar etti.

“Evet.”

Adam Ersa’nın düşük seviye çekirdekler getirdiğinden şüphelendi. Avlanması kolay olduğundan binlerce çekirdek toplayabilirdi. “Çekirdeklerin seviyesi neler?”

"Kalfa evrenin son aşamaları ve usta evre.”

Adam Ersa'yı tekrar süzdü. Usta evre canavar avlayabileceğine inanamamıştı Ersa'nın. Yaşı çok küçük görünüyordu. Üst seviye bir dahi olabilir mi diye düşündü.

“Birkaç tane gösterebilir misin?”

Adam emin olmadan üst alım merkezine gönderemeyeceğinden sordu.

Ersa yüzüğünden iki adet çekirdek çıkardı. Biri usta evre 8. seviye, diğeri 9. seviye çekirdekti.

Adam bir süre şaşkınlıkla baktıktan sonra konuştu. 

“Beni takip edin lütfen.”

Ersa görevli odadan çıkarken peşinden gitti. Altıncı kata çıktıklarında onlarca odanın olduğunu gördü. En başta kadın görevli Ersa'nın pek bir şey satmayacağını düşündüğünden onu normal satış noktasına yönlendirmişti, ama adam miktarı öğrendiğinde bir üst seviye de satışların gerçekleştirildiği yere götürdü Ersa'yı.

Sadece diğer çekirdeklerin ve hapların seviyesinin düşük olmamasını umuyordu. Adam bir kapıyı açtı ve içeriye Ersa'yı davet etti. Oda da kırklı yaşlarında iyi görünümlü bir adam vardı. 

“Lider Hua, çekirdek ve hap satmak istiyor müşterimiz.”

Hua kafasıyla onayladı. “Tamam çıkabilirsin.”

Görevlinin boş yere birini getirmeyeceğini biliyordu. Ersa'yı buraya getirdiyse verecekleri şey aşağıyı aşıyordu. Adam selam verdi ve ayrıldı.

“Ne satmak istediğine bir bakalım genç adam.”

Ersa, Hua'nın yanına gitti. “Çekirdek satmak istiyorum ama sayısı biraz fazla.”

Hua köşede duran sandığı işaret etti.

“Eşyalarını oraya koyabilirsin.”

Ersa geniş sandığa bakınca rahatladı. Sandığın yanına gitti ve yüzüğünden tüm çekirdeklerini çıkardı. Yüzlerce çekirdek bir anda sandığa boşaldığında Hua şaşkınlıkla Ersa'ya baktı. Çekirdeklerin seviyesi de kötü değildi. Görünüşten çoğunluğunun usta evre oldukları anlaşılıyordu.

Ersa'nın duraksadığını görünce Hua sorunu anladı. Görevli ona haplarda satacağını söylemişti. “Haplarını masaya koyabilirsin.”

Ersa masasının önüne geçti ve yüzüğünden yüzlerce hap çıkardı. Ardından kıyafetinden elli altı adet uzaysal yüzük çıkarıp masaya koydu. Hua çekirdeklerden çok daha fazla şaşırmıştı haplara.

“Oturup bekle istersen. İşim uzun sürecek gibi.”

Ersa, Hua'nın dediğini yaptı ve masanın önündeki koltuğa oturdu. Hua da çekirdeklerin olduğu yere gitti. Usta evresinin zirvesinde olan birçok çekirdek vardı.

On dakika da çekirdekleri hesaplamayı bitirdi ve haplara geçti. Haplarda düşük seviyeden tut, yüksek seviyeye kadar hap vardı. Vücut güçlendirme, iyileştirme, dinçlik, enerji ve birçok çeşit daha. Hapların etkisi büyükusta evresinden sonraki evreler için yeterince iyi olmasa da düşük evrelerde kesinlikle etkisi yüksek olurdu. Son kalan elli altı yüzüğe de göz attığında aklında belirgin bir fiyat oluşmuştu. ''Toplam 454 mor sikke ve 745 mavi sikke.''

Ersa hoş bir şaşkınlık yaşadı. Beklentisinden yüksek çıkan bir sonuçtu bu. Hua meraklı bir ifadeyle sordu.

“Hapları yapan kimdi?”

“Ben yaptım.”

Hua inanamıyormuş gibi Ersa'ya baktı. Doğruyu söyleyip söylemediğinden şüphelendi. Bu hapların içinde seksen mavi sikkeden fazla edenler bile vardı. Ersa’nın kendisini kandırdığını düşündü.

Hua'nın Ersa'ya inanmaması normaldi. Tüm kıta tarihinde en genç hap yapımına başlayan kişi on üç yaşındaydı. Ve bu kişi binlerce yıl önce yaşayan biriydi ama şimdi karşısındaki çocuk on üç yaşlarında görünürken böyle bir iddiada bulunuyordu. Yeni bir dahi değilse bu imkansızdı.

Ersa, Hua'nın şaşkınlığını fark etti ama bu durumu pek takmadı. “Benim ayrılmam gerekiyor. İşlemi halledebilir misiniz?”

Hua düşüncelere dalmış halde 454 mor sikke ve 745 mavi sikke çıkardı. Ersa parasını aldığında mutlu halde oradan ayrıldı ama arkasında bıraktığı etkiyi pek bilmiyordu. Hua inanmak istemese de içine kuşku düşmüştü. 

Acaba tıp veya simya akademisinden üstün bir dahi olabilir mi?

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44333 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr