Bölüm 58 : Mağara

avatar
3577 10

Yıldızlar Kralı - Bölüm 58 : Mağara


Ersa ve Mely, görevin ilk gününde canavarların hareketlerini gözlemlediler. Gözlemleri sonucunda canavarların sayısının gün boyunca bir adet artmasıydı. Akşam olduğunda yeşillik bir alan buldular ve orayı kendilerine göre ayarladılar. 

“Yeni gelen canavar gözümüzden mi kaçtı yoksa bir yerden mi geldi?”

Mely, Ersa'nın fikrini almak için sordu.

“Emin değilim ama gözümüzden kaçtığını sanmıyorum. Büyük ihtimalle bir yerden gelmiş olmalı.”

“Bende öyle düşünüyorum.”

Yere örtüleri serdiler ve aralarına iki kişilik mesafe koyarak uzandılar. Mely gökyüzündeki yıldızlara daha sonra yanındaki çocuğa baktı. Bugün çok mutluydu. Muazzam bir gökyüzünün altında Ersa ile yan yanaydı.

İlk kez bir geceyi yan yana geçireceklerdi. Ersa kısa sürede uyudu. Mely de onu izleyerek uyumaya çalıştı. Bu sırada küçük bir ayak sesi işitti. Tavşan ya da sincap tarzından bir hayvanın ayak sesine benziyordu.

Ersa hemen saldırıya hazır bir şekilde ayağa kalktığında Mely şaşkın bir ifade ile ona baktı. Sadece küçük bir hayvandı, bu kadar ciddi bir tepki vermesi aşırı değil miydi? Ersa bir şey olmadığını fark ettiğinde rahat bir nefes aldı. Sonra Mely'nin telaşlı yüzünü gördü. 

“Üzgünüm, biri geldi sandım.”

Mely'nin bu sözlerle kalbi sıkışmıştı. Yabani yolda ona saldıran insanlardan dolayı böyle büyük bir tepki ile uyandığını fark etti. Ersa tekrar uyuduğunda Mely’nin gözleri yaşarmıştı.

Her gün böyle mi uyuyordu? Her anı tetikte?

Kalbinde Ersa için derin bir üzüntü duydu. Bir insanın her gününü tetikte geçirmesi ve hiçbir zaman derin bir uykuya dalamaması çok zor olmalıydı.

Mely enerjisini çevresine yaydı. Bu şekilde çevresine canlılar korkudan yaklaşamayacaktı ve yanındaki çocuk rahatça uyuyabilecekti. Ersa sabah erkenden uyandığında şaşırtıcı derecede güzel bir uyku çektiğini fark etti. Gözleri Mely'e kaydığında uykusuz gözlerle yanında durduğunu gördü.

“Uyumadın mı?”

Mely, enerjisini aktif tutmak için uyumamak zorunda kaldığından Ersa'nın uyanmasını beklemişti. 

“Evet uyku tutmadı.”

“Uyumazsan verimli savaşamazsın. En azından birkaç saat uyu, yoksa göreve çıkmaya iznin yok.”

Ersa'nın ciddi bir tavırla kendisine söylediği sözler tebessüm etmesini sağlamıştı. “Tamam, iki saat sonra beni uyandır.”

“Merak etme, sadece uyu.”

Mely, uykusuz gözlerini kapatıp uzandığında kısa süre de uykuya daldı. Ersa ise bir süre Mely'i izledikten sonra toprak yolunda kendini eğitti. Mely birkaç saatlik bir uykunun ardından kendine gelmişti.

“Günaydın.” 

Ersa gülümseyerek karşıladı onu.

“Günaydın. Kaç saat uyudum?”

“Altı saat.”

Mely iki saatlik bir sürenin aksine altı saat uyduğu için şaşırdı.

“Neden beni uyandırmadın?”

“İyi bir uyku çekmeni istedim. Hadi gel yemek yiyelim sonra göreve devam ederiz.”

Ersa'nın sözleri kalbini sıcacık yapmıştı. Ersa yüzüğünden çıkardığı malzemelerle güzel bir yemek hazırladı. Mely bu süre boyunca Ersa’yı izledi. Ersa’nın her konuda yetenekli olduğunu düşünmeye başlamıştı.

“Bugün biraz daha gözlem yapalım. Bir şeyler bulursak harekete geçeriz.”

Mely'nin kafasını karıştıran bir şey vardı.

“Bu kadar canavarla nasıl baş etmeyi düşünüyorsun?”

Ersa'nın dudakları kıvrıldı. 

“Aldığım yeni malzemelerle onlara güzel bir zehir hazırlayacağım.”

Mely ürkütücü bir insana baktığını hissetti. Ersa'nın kötü gülümsemesi korkutucuydu. Ersa’nın hazırladığı yemekler ikisini de doyurmuştu. Tekrar canavarların hareketlerini gözlemlemeye başladılar. Birkaç saat sonra canavar sayısında tekrar bir artış olduğunu fark ettiler.

Ersa canavarın ortaya çıktığı yönde ilerledi.

“Güney batı yönünden geldi. O tarafı kontrol etmeye gidelim.”

“Tamam.”

Güney batı yönünde birkaç kilometre dolaşmalarına rağmen herhangi bir ipucu elde edemeyince hayal kırıklığıyla canavarların olduğu yere geri döndüler.

Yarın güney batıya yönünde bekleyeceklerdi. Ertesi günde Mely’nin uykusuz kalması ve Ersa’nın onu uyumaya zorlamasıyla başladı. Karınlarını doyurduktan sonra aralarında bir kilometre mesafe ile güney batı yönünde beklediler. Uzun bir bekleyişin sonunda Mely, Ersa’nın yanına geldi.

“Geldikleri yönü gördüm!”

Ersa merakla sordu.

“Neredeydi?”

“Güney batıdan gelmeden önce sapıyorlar. Aslında batıdaki yoldan geliyorlar. Gel beni takip et.”

Mely, Ersa’yı birkaç kilometre takip ettirdi. Vardıkları yerde bir dağ vardı.

“Dağın oradan geldiler.”

“Gidip bir bakalım.”

Birlikte beş kilometre kadar gözlem yaparak dağı aradıktan sonra bir mağara keşfettiler.

“Mağarayla alakalı bir durum olabilir mi?”

Ersa mağara dışında etrafta bir şey görmediğinden şüphelenmeye başladı. Mağara çok şüpheli bir konumdaydı.

“İçine bakalım.”

Ersa ve Mely mağaranın önüne tırmandılar. Mağaranın girişi sarmaşıklar ve taşlarla kaplıydı. Kısa bir süre tereddüt etseler de mağaraya girdiler. Mağaranın içi loştu ve tabanında sığ bir su birikintisi vardı. Ersa ve Mely tetikte kalarak ilerlemeye devam etti.

“Sen sağ tarafa karşı tetikte kal, ben sol tarafı halledeceğim.”

Ersa'nın talimatı ile ikisi de mağaranın içinde işlerine yarayabilecek bir şeyler aramaya koyuldular.

Ersa koyu yeşil ve siyah karışımı duvarları gözlemledi. Mağaranın çok ilginç olduğunu düşündü. Mağaranın taban ve tavan arası mesafesi beş metre civarındaydı. Tavandan sarkan büyük küçük sarkıklar ve yere damlayan sular ile ortam nemliydi.

“Ersa! Bir şey buldum!”

Ersa koşarak Mely'nin yanına geldi ve işaret ettiği yere baktı. Mağaranın tabanında derin geniş bir delik, kapkaranlık bir görüntü yayıyordu. Eski ve yıkık görünen merdivenler delikten aşağı doğru iniyordu. Sonunun nerede olduğu yukarıdan bakıldığı zaman belli olmuyordu.

Mely merdivenin ulaştığı yere karşı merak doluydu. 

“Burası nereye iniyor sence?”

Ersa bir süre cevap vermeden bekledi. En sonunda merdivenlerden aşağı inmeye başladı.

“İnmeden öğrenemeyiz.”

“Bu tehlikeli olabilir.”

Önündeki keşfedilmemiş alana baktı. Kadim imparatorun sözleri aklına gelince gülümsedi. “Hayat her zaman risk ve riskteki fırsatlarla doludur.”

Bu sözleri istemsizce söylediğinde Mely’nın şaşkın bakışları ona döndü. Ersa'dan böyle bir söz beklemiyordu. 

“Burada bir fırsat ile karşılaşacağımızı mı düşünüyorsun?”

“Bilmiyorum.” Ama beni heyecanlandırıyor diye düşündü. Gereksiz yere riskte alıyor olabilirdi.

“Madem girmek istiyorsun. O zaman girelim.”

Ersa'nın öncülüğünde uzun mu uzun merdivenlerden aşağı inmeye başladılar. İndikçe karanlıklaşan görüş alanlarından dolayı Ersa iki adet meşale çıkardı. Birini Mely'e verdikten sonra ilerlemeye devam ettiler.

Işıkların aydınlatması altında duvarlarda bulunan tuhaf çizimleri görebiliyorlardı. Aslında Ersa bunların çizim değil de yazı olduklarını düşünüyordu. Bilinmeyen zamanlardan kalmış bir dil olabilirdi.

Mely ile birlikte ilgili bakışlarla yazıları inceleye inceleye aşağıya inmeye devam ettiler. Bir saate yakın aşağı indiler. Ersa dağın derinliklerine indiklerini tahmin etti. İkisi de biraz sabırsızlanıp hızlarını arttırdı ve bu işin nereye varacağını görmek istedi. Hızlı hızlı ilerlediklerinde geniş bir alanla karşılaşınca durdular.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44254 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr