Bölüm 152: Yaşlı Adam

avatar
5624 2

Tales of Demons & Gods - Bölüm 152: Yaşlı Adam


 

Çeviri: AllenWalker Düzenleme: Accoladia

 

 

Bin şişe mi?

 

Duan Jian donup kaldı. Nie Li nasıl bu kadar çok değerli iksirlere sahip?

 

Nie Li, Duan Jian’ın donup kaldığını görünce gülümsemeden edemedi ve yürümeye devam etti.

 

Ç.N: Lan ne eziyon bebeyi. Adam doğduğundan beri gün yüzü gördüğümü var.

 

Nie Li ve Duan Jian şehirde bir otel buldular ve sekiz günlük kiralama karşısında altı çanta gıda malzemesi ödediler.

 

Şimdi, onlar sözleştikleri güne kadar burada bekleyeceklerdi ve daha sonra Gümüş Kanat Kabilesinin bölgesini birbirine katacaklardı.

 

Nie Li odasına geçtikten sonra bugün almış olduğu iki eşyayı uzaysal yüzüğünden çıkartıp incelemeye başladı. Bunlardan bir tanesi Yazıt Deseni defteri ve diğeri ise Üç tane uçan bıçaktı.

 

O Efsane Seviye yazıt desenlerin bir tanesini açtı. Bu desenler Şeytan Kanıyla yazılmıştı ve oldukça solmuş bir durumdaydı. Fakat hala güçlü bir enerji yayıyordu. Bu yazıt deseni çok yoğundu ayrıca çok da karmaşıktı. Sıradan bir insan bu yazıt desenin ne olduğunu asla anlayamazdı fakat bu deseni anlamak Nie Li içi çok zor bir durum değildi.

 

Ç.N: Zor olduğunu hiç göremedik maşallah. Adam her şeyi biliyor. SEFER TEKAY’ın dediği gibi “Bundaki bilgi google’da bile yok.”

 

“Bu desen aslında bir çağırıcı tip Efsane Seviye yasak büyüydü.” NieLi kısa bir şok geçirmişti. O bile bu büyünün nasıl bir şeytan ruhu çağırdığını bilmiyordu.

 

Ç.N: Dediğim anda adamın bilmediği bir şeyler ortaya çıktı. Galiba “Dört” edecek.

 

Aslında, insanlar içinde yaşadıkları bu dünyanın ne kadar geniş ve sınırsız olduğunu bilmiyorlardı. Nie Li ve diğerlerinin bulunduğu yer İlahı Kıta olarak geçiyordu. Ana dünyada toplamda altı kıta bulunmaktaydı. Ayrıca bu ana dünyada Cehennem Hapsi bölgesi gibi birçok bölgede bulunuyordu.

 

Bu Cehennem Hapsi bölgesi, nispeten küçük bir yan alan olmalıydı. Bazı yan alanların genişliği bu bölgeden çok daha büyüktü ama aynı zamanda buradaki tehlikeden çok daha fazla tehlike bulunduruyordu. Şehir Lordu Konağına saldıran Uçurum Şeytanı büyük ihtimal bu Cehennem Bölgesinden gelmişti. Cehennem Bölgesi en korkutucu ve tehlikeli yan bölgelerden bir tanesiydi.

 

Cehennem Bölgesinden başka, Kar Fırtınası Bölgesi, Yıldırım Bölgesi, Şeytan Bölgesi ve vb. yan bölgeler bulunuyordu.

 

Bu yan bölgelerin giriş kapıları ana dünyada bazı bölgelerde bulunuyordu. Bundan dolayı ana dünyadaki insanlar bu bölgeye girip çıkabilirlerdi.

 

Çağırıcı Büyü, bu yan bölgelerdeki çok güçlü yaşam formlarını ana dünyaya çağırmak için kullanılırdı. Bu çağırılan yaşam formlarının çoğunluğu onu çağıran ustalarının emirlerine uyarlardı fakat uymayan yaşam formları da çağrılabilinirdi. Bu emirlere uymayan yaşam formları Uçurum Şeytanı gibi olanlar büyük bir kargaşaya sebep olurlardı.

 

Nie Li dikkatli bir şekilde defterin üstündeki tozları silmeye başladı. Daha sonra birkaç ot çıkardı ve bunları bir karışım haline getirdi. Hazırladığı karışımı dikkatli bir şekilde yazıt desenin üstünde uygulamaya başladı.

 

Nie Li’nin kullandığı bu karışım Boşluk İksiri olarak adlandırılmıştı. Bu iksir Efsane seviye parşömenlerde şeytan kanını uyandırmak için kullanılırdı. Kandaki gücün bir kere daha ortaya çıkmasını sağlardı.

 

Birkaç dakika geçtikten sonra Efsane Seviye Yazıt desen parşömeni eski haline dönmeye başladı ve büyük bir güçle doluymuş hissi uyandırdı.

 

Bu Desen Parşömenin gücü tamamen geri gelmişti. Nie Li bu işleme diğer sayfalardaki yazıt desenlere de uygulamaya başladı. Bu defterde bir tane Çağırıcı Büyü vardı. Diğer yazıt desenler temel tabanlı veya fonksiyonel tabanlı Efsane Seviye Yasak Büyülerdi. Yazıt desenlerini temizleme işlemi bittikten sonra Nie Li gülümsemeye başladı.

 

Nie Li’nin karşısında bir Efsane Seviye bile Nie Li’ye karşı  açık verirse Nie Li rakibinin büyük acılar çekmesine sebep olabilirdi.

 

Yazıt Desen Defteriyle uğraşmayı bitirdikten sonra Nie Li uçan bıçaklarla ilgilenmeye başladı.

 

“Bu bıçakların üstüne oyulan yazıt desenler çok eski gibi görünüyor en azından bin yıllık gibi duruyorlar.” diye düşündü Nie Li. O bıçaklardan bir tanesine ufak miktarda ruh gücü enjekte etti. Bıçağın üstündeki yazıt desen hızlıca parlamaya başladı. Uçan bıçaktan sürekli olarak enerji yayılıyordu ve bu enerji kıpkırmızı alevlere dönüşüyordu.

 

“Kırmızı Alevler mi?” NieLi bu antik iki kelimeyi tanımıştı. Sonuçta bu İlahi Bölgeye ait kelimeler uzun yıllar boyunca kullanılmıştı. Nie Li bu iki eski kelimeyi daha önce görmeseydi bile kabaca ne anlama geldiklerini tahmin edebilirdi. Bu uçan bıçak Kırmızı Alev olarak mı adlandırılmıştı?

 

Nie Li daha sonra diğer iki bıçağa da ruh gücü enjekte etmişti.

 

“Kırmızı Buz, Kırmızı Boşluk” NieLi diğer iki bıçağında adını öğrenmişti. Yani her bıçağın kendine ait bir adı mı vardı?

 

Bu Kırmızı Alev bıçağı aşırı derecede sıcak bir Ateş enerjisi içeriyordu. Kırmızı Buza gelirsek, bu bıçak Dondurucu bir soğukluk içeriyordu. Bu üç bıçağın arasında en gizemli olanı ise Kırmızı Boşluktu. Onun gücü aktif ettiğiniz zaman etrafını belirsiz bir siyah duman kaplıyordu.

 

“Bu üç bıçağında ayrı ayrı nitelikleri var. Bunları hangi ustanın yaptığını merak ediyorum.” diye düşündü Nie Li. Bu üç uçan bıçak Efsane Bölgesinden gelmiş olabilirlerdi.

 

Bu bıçaklar Yıldırım Tanrısının Meteor Kılıcından farklıydılar. Yıldırım Tanrısının Meteor Kılıcı bu dünyaya ait olmayan bir eşyaydı. Fakat bu bıçaklar bu dünyadan bir uzman tarafından yapılmış olabilirlerdi. Şu anda Nie Li, Yıldırım Tanrısının Meteor Kılıcının gücünün sadece on binde birini kullanmayı başarmıştı. Fakat bu uçan bıçakların gücünün yüzde atmışını kullanabiliyordu.

 

Sonunda rahatça kullanacağım bir silaha sahip olabildim. Nie Li bağdaş kurup oturdu ve İlahı Tanrı Tekniğine çalışmaya başladı. Bu üç bıçak Nie Li pratik yaparken onun etrafında uçuyorlardı. Onların yaydığı aura Nie Li’nin yaydığı auraya benziyordu.

 

Günler geçerken Nie Li, Bir Yıldız Altın Seviyenin ortalarına kadar gelmişti. O sürekli olarak Kan Kristallerinin açığa çıkardığı ruh gücünü emip ruh alanına gönderiyordu. Yavaş yavaş İki Yıldız Altın Seviyeye yaklaşmaya başlamıştı.

 

Duan Jian’a gelirsek o da Nie Li’nin kaldığı odanın yanında kalıyordu. O da eğitimine odaklanmıştı. Her pratiğe mola verdiğinde, gözlerini açıp Nie Li’nin aurasını hissetmeye çalışıyordu. Hissettikten sonra gözlerini kapatıp pratiğine devam ediyordu. Ejder Kanını uyandırdıktan sonra, Kan Kristallerini ve Ruh Sertleştirme haplarının yardımıyla gelişimini çok hızlı bir şekilde artırıyordu. Yakında Kara Altın Seviyeye girecek gibi duruyordu.

 

Duan Jian’ın fiziksel gücü çoktan Efsane Seviye uzmanlarla karşılaşmasına yeterdi. Onu öldürmek isterlerse baya bir süre savaşmak zorunda kalacaklardı. Bir kere onun gelişimi Kara Altın Seviyeye ulaşsaydı, Efsane Seviye uzmanları bile tehdit edebilecek bir konuma ulaşmış olacaktı.

 

Tüm bunları sağlayan kişi Nie Li idi.

 

Duan Jian’ın hayatta iki amacı vardı. Birincisi intikamını almak ikincisi ise Nie Li’nin kendisine yaptığı iyilikleri geri ödemek.

 

Duan Jian’ın yaptığı her hareketle ilgili olarak Nie Li keskin ruh gücü kullanım şekliyle onları hissedebiliyordu. Nie Li’ye göre eğer Duan Jian onu takip etme konusunda kararlı bir şekilde davranırsa Duan Jian’a büyük bir şans verip muhteşem bir geleceğinin olmasını sağlayacaktı. Eğer Duan Jian onun yanından ayrılmak isterse ona tek bir kelime dahi etmeyi düşünmüyordu.

 

Önceki hayatında Nie Li, Bilge İmparator ve Altı Tanrı Seviyesinde şeytan canavarı ile savaşırken yorulduğu için ölmüştü ve bu olaydan tek bir anlam çıkartmıştı. Çoğu zaman çok büyük bir güce sahip olmasına rağmen olayların gidişatını bütünüyle değiştirmenin bir yolunu bulamamıştı. Bu nedenle Nie Li bu hayatında kendi takımını kuruyordu.

 

Lu Piao ve Du Ze’den bahsedersek NieLi, önceki hayatında bu iki kardeşinin karakterini iyice öğrenmişti. Bundan dolayı Nie Li’nin onlara duyduğu güvenin sınırı yoktu. Duan Jian ise onun kurtardığı bir yabancıydı. Ona karşı kendini biraz hazırda tutuyordu. Fakat görünüşe göre Duan Jian’ın sadakati konusunda hiçbir sorun yaşamayacak gibi duruyordu.

 

Eğer Duan Jian ona sadık bir şekilde hizmet etmek isterse Nie Li’de ona güzel bir gelecek hazırlayacaktı. Eğer O gitmek isterse ona doğal olarak yardım edemeyecekti.

 

Nie Li geçmişinden başlayarak bugüne kadar yaşadıklarını düşündüğü zaman Nie Li’nin anlama kapasitesi baya bir artmıştı. (Burada insanları doğayı gücü anlamadan bahsediyor.) Onun şu anda yaşadığı dünyayı anlama kapasitesi bu koca evreni anlamanın yanında küçük bir kısım olarak görülebilirdi. Tüm bunlar İmparator Kong Ming’in geride bıraktığı sözcükleri anlamasından sonra açığa çıkmıştı. Bu İmparator Kong Ming ne tür bir varlıktı acaba? Nie Li kalbinde ona karşı büyük bir saygı duyuyordu ve bu kadar sıkı çalışmasının sebebi onun gücüne erişebilmek içindi.

 

Zaman geçmeye devam ediyordu. Cehennem Hapsi bölgesinin halkı yaşamak için sürekli mücadele ediyordu yani günlük hayatlarına devam ediyorlardı.

 

Günlerce süren yaptığı eğitimden gözlerini yavaşça açarak çıkmıştı. Bugün Xiao Ning’er ve diğerleriyle sözleştiği gündü.

 

“Onları almanın zamanı geldi.” dedi Nie Li ve ayağa kalktı.

 

Nie Li ve Duan Jian kaldıkları oteli terk ettiler.

 

Sokak her zamanki gibi kalabalıktı. Her yerde dolaşan insanlar vardı. Nie Li ve Duan Jian kalabalığın arasında yürümeye devam ediyorlardı. Onlar görünüşlerini bir kere daha değiştirmişlerdi bundan dolayı kimsenin dikkatini çekmeden yürümeye devam ediyorlardı.

 

Aniden, uzaktan bir gürültü sesleri geldi. Nie Li ve Duan Jian’ın dikkatini çekmişti bu ses.

 

“Yaşlı şey, benim eşyalarımı almaya cüret mi ediyorsun? Seni öldüremeyeceğimi mi düşünüyorsun?” öfkeli bir ses duyuldu. İri yapılı bir adam avucunu yaşlı adama doğru salladı ve onu yakalamaya çalıştı.

 

Nie Li bakışlarını sesin geldiği yöne çevirdi ve yaşlı yıpranmış kıyafetler giyen bir adam gördü. Saçları dağınıktı ve yürüyüşü biraz yamuk gibiydi. Her iki gözünde de herhangi bir ifade parıltısı yoktu sanki bomboş gibilerdi.

 

İri yapılı adam yaşlı adamın bedenini tutmaya çalıştı fakat onun elleri yaşlı adamı ıskalamıştı. Momentini kaybetti ve ağır bir şekilde yere çakıldı. Yaşlı adam ayağını kaldırdı ve iri yapılı sahip adamın yüzüne bastırdı.

 

“Ahhhhhhhhh!!” İri yapılı adam acı içinde bağırmıştı. “Yaşlı adam seni öldüreceğim!!”

 

Fakat yaşlı adam, iri yapılı adamın yüzüne basıp ilerlemeye devam etti.

 

İri yapılı adam ayağa kalkıp yaşlı adama doğru tekrar atlamaya hazırlanıyordu ki çevredeki insanlar hemen durdurdular.

 

“Patron, bu yaşlı adam hiç basit biri değil. Büyük ihtimal o bir uzman.”

“Onu rahatsız etmeyelim!”

İri yapılı adam bir süre düşündü ve kafasını onaylama anlamında salladı. Daha sonra ağzından kan tükürdü.

 

Yaşlı Adam, Nie Li’nin yanından geçerken tökezledi.

 

Nie Li acayip korkunç bir aura hissetti. Bu öldürme niyeti onun tüm bedenine nüfuz etti ve bundan dolayı Nie Li’nin tüm bedeni titremeye başladı. Bu nasıl bir öldürme niyetiydi.

 

Nie Li kalbinin donduğunu hissetti bir an. Bu öldürme niyeti ancak yüz binlerce canlıyı öldürdükten sonra kazanılabilirdi. Eğer bu adam onu öldürmek için harekete geçseydi muhtemelen Nie Li onun hareket ettiği fark edemeden ölmüş olurdu. Nie Li bu adam karşısında anca kendi aurasını adam fark etmeden önce gizlemeyi deneyebilirdi.

 

K.N: Yun Che reis hoş geldin!

 

Ç.N: Vay amk! Bu nasıl bir adamdır Yarabbi!!!

 

Yaşlı adam Nie Li’nin yanında geçerken ona bir bakış attı ve daha sonra tökezlediği için bakışlarını başka yöne çevirdi. O bu sırada birkaç kelime mırıldandı.

 

Ç.N: Ve geliyorrrr!!!

 

“Sonsuzluğun başlangıcı yoktur, Hiçbir başlangıcın da sonu olmayabilir... Büyüleyici!! Büyüleyici!! Hahahaha…” Mırıldanmasını bitirdikten sonra yaşlı adam çılgınca gülmeye başladı. Onun kahkahası git gide yükseldi ve kalabalığın içinde yankılanmaya devam etti.

 

Ç.N: Şimdi bizimki bu adamla mı kapışacak. Hmm ok kibby.

 

Bu yaşlı adamın mırıldandığı kelimeleri duyan Nie Li’nin kalbi bir an korkudan dolayı titremeye başladı. Fakat o yüzünde herhangi bir ifade göstermemeye çabaladı. Bu yaşlı adam İmparator Kong Ming’in bahsettiği beş kişiden ikincisi olamaz değil mi? Eğer bu yaşlı adam Nie Li’nin rakibi olduğunu bilseydi onu öldürmek için harekete geçebilirdi.

 

K.N: Bu elimdeki son bölümdü arkadaşlar. Çeviren ve düzenleyen arkadaşlara teşekkür ediyorum :D (Sanki tanımıyormuş gibi nasılda konuşuyorum :D)

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr