O saçlar kesilecek

avatar
446 1

8. Ejderin kanlı hükmü - O saçlar kesilecek


Ertesi günü Sabah erkenden kalkan babalık kahvaltıyı hazırladı. Feyzaiye baktığında feyzainin bir ayağı üstündeki battaniyeden dışarı



çıkmış, minik göbeği inip inip şişerken ağzı açık kalmış şekilde mışıl mışıl uyuyordu. ''Huavavava huavavava'' babalık sinsice sırıttı ve bir kupa dolusu suyu



Feyzainin yüzüne boşalttı. Feyzai çevik bir kedi gibi yataktan fırladı. ''Uaaahhhhhhhh, noluyor beeeee!!!''. Babalık katıla katıla gülerken feyzai kararmış yüzüyle babalığa bakıyordu.


''Hahahahaha, kalk bakalım velet. Sabah oldu. Kahvaltı zamanı. Bundan sonra seni ben uyandırmayacağım. Tam tersine. Sen beni uyandıracaksın.


Ve her sabah aynı benim hazırladığım gibi kahvaltıyı hazır isterim. Eğer benim öğrencim olacaksan buna alışsan iyi edersin''. Feyzai beklenmeyen bir şekilde sırıtmaya

başladı.


''Elbette moruk, tam istediğin gibi yapacağım. Öğrencin seni hayal kırıklığına uğratmayacak''.


ERTESİ SABAH



Babalık çığlıklar içinde yatağından fırladı. ''Aaaahhhhhhhh!!!!! Bu ne laaaannnn?!!''. Feyzai bir kova dolusu kirli suyu sabahın köründe babalığın suratına boca etmişti.



''Öğrenciniz emirlerinizi harfiyen yerine getirdi moruk usta. Ayrıca kahvaltınız hazır''. Feyzai babalığın ona öğrettiği gibi kahvaltıyı ve masayı

hazırlamıştı.



Birlikte kahvaltı ettiler. Ama babalık uyandırılma şeklini unutmamıştı. Ödül olarak öğlene kadar feyzaiyi yine askıya astı. ''Aaağğğgghh aaağğgghhh cevizleriiiiimmmmm''.



''Bir daha pis su dökerek beni uyandıracak mısın lan?''.


''Eveeeett! Her sabah suratına pis su dökeceğim seni bok suratlı moruk indir beni burdan!''


''Biraz daha kal da aklın başına gelsin''.


''Uuuuffff cevizleriiiimmmm''. Öğlen olduğunda babalık feyzaiyi askıdan indirdi. Ona biraz kurutulmuş et verdi ve birlikte yola koyuldular.



Tekrar Osirian şehrine girdiler. İlk iş şifacı Tapınağa gittiler. Babalık Feyzaiye kapıda beklemesini söyledi. Omiris ve babalık başbaşa


görüştüler. Omiris de  da şehrin eskilerinden olduğu için babalığı iyi tanır ve ondan çekinirdi. Bu yüzden babalığın tüm sorularına yalan söylemeden cevap verdi.


Omiris-- Her şey sana anlattığım gibi oldu babalık. Benden ne istiyorsun? Tanımadığım bir çocuğa yardım ettim diye bana sataşmayacaksın değil mi?


Babalık-- Anlattığın her şeyi anladım. Ve inanıyorum. Ama hala gizlediğin şeyler var.


Omiris-- Gizlediğim mi? Neyi gizlemişim?


Babalık-- Bu çocuk gökyüzündeki cennetten düşmedi ya lan!!! Kendi başına gelecek hali de yok. Kim getirdi Onu buraya?


Omiris-- Şeyyy, bir tüccar. O da buraya gelirken bulmuş çocuğu. Osirianın 3 hekto metre güneyindeymiş. Adam haydutlara yakalanmamak için



böyle garip bir rota izlemiş. O arada Feyzaiye rastlamış. Bir deee... 


Babalık-- Bir de? 


Omiris-- Adamın dediğine göre çocuk çölde yaralı ve tek başına ağlarken bulmuş. Bir de çocuğun hemen baş ucu da ikiye ayrılmış bir mutant köpek varmış. 



Benim bildiğim bu kadar. Ben daha sonra çocuğu Tonmar ve Lomelyaya sattım. Gerisini onlara sor. 


Babalık-- Beni bilirsin Omiris. Geveze adamı hiç sevmem. Bu konuşma aramızda kalacak. Aksi taktirde gırtlağını alıveririm. 



O zaman tapınağa yeni bir başrahip lazım olur. Ve eminin yeni başrahip dul kalan genç ve güzel karınla layığınca ilgilenir. 



Omiris--  şeyy! Ayıp ediyorsun babalık. Elbette aramızda kalacak. Sen benim gevezelik ettiğimi nerde gördün! 



Bu kısa muhabbetten sonra babalık ve Feyzai mekanı terk etti. Feyzai babalığa içerde ne yaptığını sorduğunda babalık basitçe geçiştirdi. İçinden düşünen babalık


''Demek çocuğun baş ucumda ikiye ayrılmış bir mutant köpek vardı. Ve buna rağmen Feyzai hala yaşıyor. Bu bir mucize olmalı"



Bir süre sonra büyük bir evin önüne geldiler. Evin önündeki askerler

babalığı saygıyla selamladı. Ve içeri davet ettiler. İçerisi sarmal bir merdivenle üst kata bağlanan loş bir odaydı.



Babalık ve feyzai merdivenleri çıkıp üst kata geldiler. Büyük bir gürültü kavisli bir kapının ardından geliyordu. Kapının önünde yarı çıplak bekleyen iki genç kız bellerine kadar eğilip babalığı selamladılar.



Ve incecik elleriyle kapıyı açtılar. Kapı açılır açılmaz ağır bir ter kokusu ve onlarca insanın haykırışı dışarı taştı. Babalığı gören kalabalık ''Heeeeeyyyyyyyyyyy''

diye çığlık attı. Oda alabildiğine geniş ve dikdörtgen şeklindeydi. Yerde ince ve kırmızı bir halı uzanıyordu. Halının bittiği yerde kocaman tahta bir koltuk vardı.




Koltukta oturan genç adam Feyzainin daha önce araneda gördüğü genç adamdı. Ve hemen önünde şişman ve çirkin bir çocuk bağdaş kurmuş yerde oturuyordu.

Babalık Feyzaiyi de alıp genç adamın

yanına gitti.


Olhem-- Arena katili, fatihlerin fatihi, mütevazı evime şeref verdin. Bu da senin öğrencin Feyzai. Sen de hoş geldin Feyzai. Söyle bakalım babalık, öğrencin bu gün kan akıtmak için hazır mı?


Babalık-- Elbette, onu ben eğittim.


kalabalık-- Heeeeyyyyy kaaan kaaan kaaan kaaan kaaaan!



Babalık Feyzaiyi omuzlarından tutup kulağına fısıldadı. ''Sana öğrettiğim hareketleri kullanarak şu şişko veledi yere yapıştıracaksın. Sakın korkma.

Sana öğrettiğim hareketlerle onu kolayca devirirsin. Tamam mı velet?''.



Feyzai kaşlarını çattı ve başıyla onayladı. Babalık koltuktaki gencin sağ tarafına geçti.


Genç adam oturan şişko çocuğa işareti verince odanın ortasına doğru yürüdü. Feyzai de babalıktan işaret alınca O da yürüdü. İki küçük çocuk odanın ortasında yüz yüze geldiler.



Şişko çocuk yaklaşık on yaşındaydı. Ama feyzai sadece 6. Aradaki farkı bile izleyicilerin çoğu bahsini şişko çocuktan yana oynadılar. Bir kaç kişi



belki bir sürpriz olur diyerek feyzaiye yatırmıştı parasını. Kalabalık hayvani homurtu sesleriyle tezahürat ederken FEyzai nefretle çocuğun gözünün içine bakıyordu.



Çocuk ise sırıtarak Feyzaiye bakıyordu. Feyzainin tek amacı bu şişman çocuğu yenip ustasını gururlandırmak ve onun bir numaları öğrencisi olmaktı. Üstelik babalık



bir kaç gün boyunca sürekli FEyzaiye bloke etme, aşırtma ve çelme hareketleri öğretmişti. Kesinlikle yumruk ya da tekme hareketleri göstermedi. Ve dövüş sırasında

yumruğunu ya da tekmesini kullanmayı feyzaiye yasaklamıştı. Eğer bir hafta önce handa olanların aynısı yaşanırsa bu defa durumu açıklayamayabilirdi. Genç adamın



''Başlayın'' demesiyle dövüş başladı. Feyzai ustasının öğrettiği gibi çoktan rakibini gözle süzmüş ve kafasında bir plan yapmıştı. Cırtlak sesiyle ''Hiyaaaaaa''



diye bağırarak çocuğun üstüne koştu. Hesapta çocuğun sol bacağından yakalayıp o bacağı havaya kaldıracak ve çocuğu geriye doğru devirecekti. Hızla çocuğun bacağına yapıştı.



Ama ne kadar zorlarsa zorlasın çocuğu bir milim bile yerinden oynatamıyordu. Şişman çocuksa hiç kımıldamadan feyzaiye bakıp sırıtıyordu. Feyzainin kendini



zorlaması sonucu çıkardığı ıkınma sesleriyse kalabalığı çılgınca güldürüyordu. '''ııınhhhh, ııınnhhhhh, hıaaahhhhhhhh''. Şişko çocuk daha fazla beklemek istemedi.



Feyzaiyi boynundan kavrayıp omuzunun üzerinden aşırttı ve zıbammmm diye yere yapıştırdı. ''Hıınkkkk!'' diye inleyen Feyzai acıdan yerden kalkamadı. Babalıksa



''Çabuk kalk feyzaiiiii'' diye bağırıyordu. Feyzai kalkmak için kendini zorladığında şişko çocuk hiç acımadan bir metre havaya uçtu ve koca totosuyla feyzainin tam



karnına oturdu. ''UUAaaaahhhhhhhh'' Feyzai nerdeyse sabah yediklerini ağzından çıkaracaktı. Tekrar kalkan çocuk feyzainin uzun sarı saçlarından yakalayıp onu yerde sürüklemeye başladı.



Odanın ortasındaki sütunlardan birinin yanına çekti. Ve halen yerde kıvranırken kafasından tutup onu yuvarlak kolon sütüna çarpmaya başladı.



KAfası sürekli sütuna çarpan feyzainin başı dönmeye başladı. Acıya dayanamayan Feyzai bir ara var gücüyle kendini çekip kurtardı. Ancak canı çok yanıyordu. Çünkü



bu zorlamayla saçlarının bir kısmı şişko çocuğun elinde kalmıştı. Feyzai panik içinde ne yapacağını bilemeden düşünmeye çalıştı. ''NAaapıcam naapıcam'' diye içinden sayıklıyordu.



Aklına bir şey gelmeyen feyzai ustasının bütün anlattıklarını unutup gözünü kapatarak çocuğun üstüne atıldı. Gözleri kapalı şekilde yumrukları körlemesine sallarken sürekli bağırıyordu.



''Aaall aaall al sana aaallll'' VE kahkahalar bütün salonu inletiyordu. Feyzai insanların neden güldüğünü anlamak için


gözünü açtığında şişko çocuğun kendisini kafasından tuttuğunu ve tüm yumruklarının boşa gittiğini gördü. Sinirlenen feyzai çocuğa sarılıp ne yaptığını bile bilmeden


onu kaldırıp atmaya çalışıyordu. Var gücüyle çocuğu kaldırmaya çalışırken yüzü kıpkırmızı şekilde ıkındı. Babalık ağzından köpükler saçarak



''Ne yapıyorsun salak

veleeeeet bırak hemen onuuu geri çekiiiiillll'' diye bağırıyordu. Feyzai inada gelmişti. Ne yapıp yapıp bu şişkoyu yerinden kaldıracak ve yere yapıştıracaktı.



Gücünün son haddini zorlayan Feyzai ıkındı. ''Hııııınnnnnhhhhhhhh'' ve o anda tüm salonun duyabileceği şekilde ''Pııırrrrrrrttttttt'' diye yellendi.



Bu seferki kahkahalar bomba etkisi yapmıştı. Resmen salondaki tablolar kahkaha sesiyle titriyordu. Genç adam oturduğu yerden babalığın omuzunu döverek gülerken babalık sinirden kıpkırmızı olmuştu.



Şişko çocuk ise ''Seni aptal, ne yaptığını sanıyorsun sen'?'' diye sinirlenerek Feyzaiye bir tokat yapıştırdı. Sonra bütün dünya FEyzai için karardı.



Bir kaç saat sonra Feyzai yavaşça gözlerini açtı. Yanağı acıyordu. ''Aaağğgghh, ustaaaaaa, bana ne olduuuu?''. Babalık Feyzaiyi yatağından doğrulttu. Güler yüzlü

bir şekilde konuştu.



''ARslanım benim. Hatırlamıyor musun? Bu gün bir dövüş maçındaydın. Karşındaki o yağ tulumu çocuğu nasıl da yendin ama''. Feyzai acılarından


bir parça sıyrılıp ''Yendim miiiii?'' dedi. Babalık hiç istifini bozmadan devam etti. ''Elbetteeeee, salonun ortasında öyle güzel ossurdun ki çocuk kokuya dayana

mayıp bayıldı. Böylece sen kazandın.''


FEyzainin kafası karışmıştı. Sonra babalık bir anda çehresini değiştirdi. Feyzaiye kesecek gibi bakarak onu omuzlarından

tuttu ve sarsarak konuştu.



''Tabi ki kaybettin seni geri zekalı velet. Senin yüzünden bir salon dolusu adam benimle taşşak geçti. Babalık çok güzel bir soytarı yetiştirmiş diye beni dalgaya aldılar''



Sürekli ileri geri sarsılan feyzai ''Ğığa ğığa ğığa ğığa ğığa ustaağğğ duuuurrr belim acıyoooo'' diyebildi. Feyzaiyi sarsmayı

bırakan babalık kafasını iki elinin arasına aldı. ''Sen o gece o herifi nasıl öld....'' bir an durdu. Feyzainin kaymış suratına baktığında konuşmaktan vaz geçti.



'Aaahhhhh'' diye bir çığlık attı ve feyzaiyi yalnız bıraktı. Ertesi gün sabah erkenden FEyzaiyi uyandırdı. Feyzai büyük ölçüde toparlanmıştı ama hala sırtı biraz ağrıyordu.



Kahvaltıdan sonra babalık ''Elinde bir bıçakla feyzaiye doğru yürüdü'' Bunu gören feyzai sırtının acısını unutup



''UStaaaa, özür dilerim, gerçekten kaybetmek istememiştim. Ama çocuk top gibiydi ve çok ağırdı. Yerinden oynatamadım. Heeeyy moruuk dursana beee, bir kere dayak yedi diye hiç çocuk kesilir mi''



Babalık sinirle ''Ne çocuk kesmesi bee salak! Saçıcını keseceğim. O gün saçların yüzünden bi dünya açık verdin.''. Saçlarının kesilmesi fikrini duyan FEyzainin



gözleri kocaman açıldı. Kafasının içinde bir şimşek daha çaktı. Yine annesinin puslu görüntüsünü gördü. Beyazlar içindeki annesinin dizine yatmıştı. Ve annesi



incecik narin eliyle başını okşuyordu. Bir anda gözleri doldu ve ''Olmaz ustaaaa saçlarımı kesmeeeee''. Ama babalık ısrarla FEyzainin üstüne üstüne geliyordu.



''Ne demek lan olmaz, hem bu ne böyle kız gibi. Seni erkeğe döndürmem lazım''. Feyzai bir anda yataktan fırlayıp kaçmaya başladı. ''Olmaz dedim bee pis moruk''.



Böylece yaklaşık bir saat süren bir kovalamaca başladı. Feyzai garip bir şekilde maymun gibi çevik hareketlerle babalığın elinden her seferinde kurtuluyordu.


Bir saatin sonunda ikisi de nefes nefese kaldı. Babalık artık vaz geçtiğini söyleyerek FEyzaiyi inandırdı. Ve o gün babalık Feyzaiyi rahat bıraktı.



Ancak ertesi sabah FEyzai ustasına kahvaltı hazırlamak için uyandığında saçlarının olmadığını görünce babalığı çamurlu suyla uyandırdı. Bu da akşama kadar askıda asık

kalmasına neden oldu.







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46894 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr