Bölüm 12---Kır Kırlangıcı Şehri

avatar
236 0

ABSÜRT - Bölüm 12---Kır Kırlangıcı Şehri


Platformda yankılanan kahkahadan başka platformun etrafındakilerin hiçbirinden çıt dahi çıkmıyordu, ta ki birisi bozana kadar...

'Kardeş Harku Narm o pisliği bulma işini bana bırak, her ne kadar ışınlayıcı belirli bir bölgeye göndermese de giren herkesin kaydı Kara Mahzen Tarikatı tarafından alınıyor onun kim olduğunu bulmam uzun sürmez, Kara Mahzen Tarikatında kıdemlilerden biri amcam olur...'

Diğerleri söylediklerinin ağırlığını anlamıştı Harku Narm ile bir ilişki kurmak için mükemmel bir zamandı...

Kızıl gözlere ve baştan çıkarıcı bir vücuda sahip olan bu kadına dönüp gülümseyerek...

'Kardeş Morg Kaye düşünceniz için teşekkür ederim bu konuda başınızı ağrıtacağım...'

---

Daha önce bedenin önceki sahibinin anılarından platformdan çıktıktan sonra herkes geldiği küçük platformların çevresinde rastgele ışınlandıklarını öğrenmişti bu yüzden ne olursa olsun platformdan geçmeyi kafasına koymuştu...

Platformdan geçtikten sonra bir tür felç durumuna girmişti, kendindeydi ama bedeninin her yeri karıncalanıyordu, gözlerini açamıyordu, gözlerini açmayı başardığında bir tür bahçede bulmuştu kendini, burasının neresi olduğunu anılarından anlamıştı...

Burası Kır Kırlangıcı şehriydi, buradan gitmişti Hiçlik Uçurumuna... Şehir, Kara Mahzen Tarikatının bölgesinin içindeydi bu tarikat bu tip küçük düzlemler için, portalları kullanması için bölge halkının denetlemesinden sorumluydu aynı zamanda...

'Bu garip ben tarikatın yerinde olsaydım her şeyi tekelleştirirdim, neyse üzümünü ye bağını sorma demişler...'

İçinde bir huzursuzluk vardı bir an önce buradan ayrılmak istiyordu. Anıları tam olmadığından bir satıcıdan bölge haritasını alıp dedesinin bulunduğu kasaba olan Akbaş kasabasına gitmeliydi...

Bahçe ortasında dairesel bir platform olan bir yerdi çevresi ise surlarla çevrilmişti platformla surların arası neredeyse 1 kilometre vardı nadiren daha da uzağa ışınlanırlardı, o da neredeyse surların dibine kadar ışınlanmıştı, daha fazla sorunla karşılaşmadan buradan ayrılmalıydı surlar çok uzundu tırmanmak hem tehlikeliydi hem de surlarda nöbet tutan askerler vardı, yakalanması durumunda sorulması ve cevaplanması gereken çok fazla soru olurdu...

Ayrılma kuralı topladıklarının %30'unu haraç olarak vermekti ve olurda kızıl girdap başağından isterlerse ne yapacağını düşünmeden edemedi...

Kararını vermişti kimse fark etmeden suru tırmanıp buradan hızlıca ayrılmaya ta ki surlara yaklaşıncaya kadar...

'Hey sen oradaki daha fazla yaklaşma yoksa canından olursun...

İstemsizce ellerini kaldırmıştı...

'Tamam durun, lütfen durun...'

Askerin sesi çok alçak olmasına karşın o neredeyse bağırmıştı....

'Hey sessiz ol sesini alçalt...'

Elleriyle sus işareti yapan askere mal mal bakıyordu...

içinden;Bu salak ne yapıyor amk

'Kim beni uykumdan uyandıran hergele...'

içinden ;Bu seste nedir böyle kulak zarım patlayacak sanki

Yere kapanıp kulaklarını tutmaya başladı...

'Efendim bir çöp  surlara yaklaşmıştı hemen göndereceğim...'

Yine sessiz harflerle ona seslendi...

'Sen canını çok seviyorsan hemen kaybol...'

Yukarıda tam olarak neler döndüğünü bilmeden,  yerden ayağa kalkıp arkasına bakmadan koşmaya başlamıştı, ta ki bir şeyi fark edene kadar surların içinde değil dışındaydı...

Hiçlik Uçurumuna giden platform şehrin 5 kilometre dışındaydı kısa bir yürüyüşten sonra şehre ulaşabilmişti...

Her ne kadar anılarından buranın nasıl bir yer olduğunu az çok bilsede, kendi gözleriyle görmesi çok garibine gidiyordu...Şehrin birden fazla girişi vardı ve askerler tarafından denetleniyorlardı...

Hızlı bir giriş için ruh taşı gerekliydi neyse ki ölü bedenlerden bulduğu ruh taşı  yeterince vardı...

Şehrin en küçük kapılarından birine giderek gardiyanlara yaklaştı, formaliteleri geçip hızlıca şehre girmek istiyordu.

Gardiyanlara yaklaştığında gardiyanlar ona dikkatli ve bir o kadar da tiksinerek bakıyorlardı, gardiyanların bir şey yapmasına müsaade etmeden onlara bir kese fırlattı, keseyi fırlattığı gardiyan ilk başta kaçınmak istese de kesenin ne olduğuna yakalayıp baktı. Kesenin içinde normalde verilenden kat kat daha fazlası vardı, ona yönelip...

'Bu taraftan...'

Diğer gardiyanlar durumu anlamış bir şekilde yolu gösteriyorlardı ve bir yandan da burunlarını kapatıyorlardı...

İçeri girerken onlara yönelip...

'Buranın yabancısıyım bana en yakın konaklama ve kişisel ihtiyaçlarımı nerede karşılayacağımı gösterebilir misiniz...'

Sanki bunun için askerler tarafından  özel olarak hazırlanmış birisi hızlı bir şekilde yanına gelmişti...Tabi oda ayrı ruh taşı istiyordu...

Bir han bulup ihtiyaçlarını gidermesi uzun sürmedi aynı zamanda kendisini hana getirenden bölgenin bir haritasını satın almasını da istemişti, daha fazla bu şehirde kalmak istemiyordu çünkü görev bir tür tamamlanma süresine girmişti ve 1 haftalık sürede tamamlanmasını istiyordu...











Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46901 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr