Bölüm 1003: Bahis!
Bu kişi Alev Tanrı Alemi Altın Karga Tarikatı'nın Huo Poyun'u. Huo Poyun Yun Che'ye bakarken nazikçe, ''Saygın rakibimin ismi nedir?''
''Yun Che. Ben düşük bir alemde doğdum fakat şu an İlahi Buz Ankası Tarikatının bir öğrencisiyim,'' Yun Che kibarca yanıtladı. Halbuki zihninde tekrar tekrar Mu Xuanyin'in neyi amaçlayabileceğine kafa yoruyordu.
''Yun Che?'' Huo Rulie aniden gülmeye başladı, “Senin öğrencinin ismi Yun(bulut) benimkinin ise Poyun (bulut kırımı). Bu hakikaten duruma güzel uyuyor, hahahaha.''
“Huo Rulie, çok sesli gülerken dilini kaybetmekten korkmuyor musun?” Mu Xuanyin'in bakışları buz tuttu. ''Yun'er, başla!''
“~!@#¥%…” Yun Che sadece emre uyabilirdi. Hemen savaş duruşuna geçti… ne de olsa rakibi İlahi Müsibet Alemindeydi! Eğer on kat daha güçlü olsaydı dahi hâlâ Huo Poyun'a rakip olamazdı. Mu Xuanyin tam olarak neyi amaçlıyordu... o bilerek onun kendisini aptal durumuna düşürmesini amaçlıyor olamazdı değil mi?
Huo Poyun ateş gibi bir ışıltı vücudunu sararken hafifçe avuçlarını birleştirdi, ''Lütfen beni aydınlat!''
Dövüş duruşu almış olsa da, doğal olarak Yun Che'nin ilk hareketi yapmasını bekleyecekti. Her şeyin ötesinde o İlahi Musibet Aleminin orta aşamasında olan saygın bir kaynak gelişimcisiydi. Daha yeni İlahi Köken Alemine giren birine karşı ilk saldırıyı yapma girişiminde nasıl bulunurdu?
Ok çoktan yaydan çıkmıştı. Yun Che'nin caymak için bir imkanı zaten yoktu. Onunla kozlarını paylaşması imkansızdı ve strateji planlamaya gelirsek... Güçleri arasındaki fark çok büyüktü. Üstelik herkes bakarken ve Mu Xuanyin’in prestiji söz konusuyken… aniden dokuz başı daha çıksa bile bu kadar kısa zamanda kazanmak için bir yol bulabileceğinden şüpheliydi.
''Tarikat Ustası.'' Tam Yun Che'nin kalbi gerginlikle yanıp tutuşmaya başladığı sırada aniden yakınlarda nezaket izleri barındıran soğuk bir ses duyuldu. Mu Bingyun ileri yürüdü ve sakince, ''Hâlâ Kutsal Salondayız, burada mücadele etmemeliyiz. Ayrıca, iki tarafta en yüksek önemle seçilen doğrudan öğrenciler. Buz ve Ateşin çarpışması kolayca son derece ciddi yaralara sebebiyet verebilir. Eğer böyle bir şey olursa bunun iki tarikat ustası için de telafisi olmaz."
“Ne? Zorla bunu iptal etmek mi istiyorsun?" Huo Rulie dudağını büktü.
''Nasıl Tarikat Ustamızın ettiği sözlerden geri dönebiliriz?'' Mu Bingyun'un kaşları örgü oldu. ''Ancak, burası tarikatımın Kutsal Salonu, bir dövüş arenası değil. Ayrıca, öğrenciler sadece kimin galip geleceğini görmek için savaşıyor. Diğerinin hayatı için değil. Bu durumda, neden sadece basit bir yöntem kullanmayalım?''
''Peri Bingyun, lütfen konuş,'' Yan Wancang çabucak cevap verdi.
Mu Bingyun Huo Rulie ve diğer ikisine döndü ve kayıtsızca dedi, ''Benim Tarikatımın çekirdek kaynak sanatı Buz Ankası Tanrı Atama Kanunu, buna karşılık Altın Karga Tarikatının ise Ünlü Altın Karga'nın Yanan Dünya Kayıtları. Öyleyse neden iki öğrencimizin kendi tarikatlarının çekirdek kaynak sanatlarını göstermesine izin vermeyelim? İkisi birbirinden birkaç yüz metre uzaklaşacak ve tarikatının çekirdek sanatıyla üç kere birbirine saldırma hakkına sahip olacak. Savunan sadece savunabilir. İki tarafta üç saldırı yaptığında, sonuç puanlama ile belirlenecek. Böylece, pis bir çarpışmaya engel olabiliriz. Bu meselenin karara bağlanması için tarikatlarımızın çekirdek sanatlarını kullanalım.''
Mu Bingyun daha konuşmayı bitirmemişken Yan Wancang çoktan onaylama ile kafasını sallamaya başladı ve dedi, ''Peri Bingyun'un fikri çok zekice. Sadece tüm önemli noktalara parmak basmıyor ayrıca yaralanmayı engelleyecek ve atmosferi de berbat etmeyecek. Ayrıca bize karşılaşma için gerçekçi bir yol sunuyor. Tarikat Ustası Huo... eğer gerçekten bir karşılaşma olmasında kararlıysan bırakta böyle olsun.''
Yan Wancang konuşurken, Huo Rulie'ye bakan gözleri görünür bir şekilde imalıydı... Her şeyin ötesinde Mu Bingyun'un koyduğu kurallara daha fazla katılamazdı. Çünkü burası Kar Şarkısı Diyarı'nın bölgesiydi. Mu Xuanyin'in kişiliği ile, eğer bu iki öğrenci savaşmaya başlar ise kimin kazandığının kimin kaybettiğinin önemi olmazdı. Bunun şiddetli sonuçları olurdu. Bu nedenle, bu daha ''Ilımlı'' yöntem apaçık sayısız kez daha iyiydi.
''İyi! Çok iyi!'' Huo Rulie kafasını yavaşça sallarken tereddüt etmedi. ''Bu ayrıca belli kişilerin fazla çirkin ve sinirli olmasına mani olur... Ancak!''
Huo Rulie'nin sesi birdenbire değişti, ''Madem meseleyi sonuca vardırmak için öğrencilerimizi yarıştırıyoruz, nasıl bir bahis olmaz! Mu Xuanyin, eğer benim, senin öğrencinin ayakkabılarını taşımaya dahi layık olmayan öğrencim bir şeklde kazanırsa, ne olmalı?''
''Ne istiyorsun?'' Mu Xuanyin'in yüzü ifadesizdi.
''Hahaha, bu oldukça basit!'' Huo Rulie güldü. ''Senin öğrencinin ayakkabılarını taşımaya dahi layık olmayan öğrencim eğer kazanır ise, o zaman sen, Mu Xuanyin herkesin önünde ben, Huo Rulie'den aşağıda olduğunu buradaki herkese itiraf etmelisin!''
Huo Rulie bir kez daha ''ayakkabılarını taşımaya layık olmamaya'' vurgu yaparak Mu Xuanyin'in şahsen dediği laflara hatırlatma yaptı. Onun şahsen kendi ağzından çıkan sözler!
''Huo Rule, sen...'' Mu Huanzhi öfkeyle bağırdı.
''Ben ne ?'' Huo Rulie tersledi, ''Senin tarikat ustan şahsen benim öğrencimin onunkinin ayakkabılarını taşımaya dahi layık olmadığını söyledi, nasıl kaybetmekten korkuyor olabilir! Kabul etmeyeceğine inanmam!''
''Sen!'' Mu Huanzhi'nin vücudu titrerken alnındaki damarlar ortaya çıktı.
Mu Huanzhi'nin tedirgin haline kıyasla, Mu Xuanyin hâlâ sakin ve duygusuz gözüküyordu. Soğukça sordu, ''Peki ya bu kralın öğrencisi kazanırsa?''
''Kazanmak?'' Huo Rulie'nin ağzının kenarları kıvrıldı ve gözleri daralırken cevapladı, ''O zaman tereddüte düşmeden ne emredersen onu yapacağım.''
“Huo Rulie!” Yan Wancang şoke olarak haykırdı. Ancak Mu Xuanyin'in sesi onun birdenbire kesmişti.
''İyi! Ne dediğini unutma!'' Buzlu bir parıltı Mu Xuanyin'in göz bebeklerinde parıldadı.
''Ben, Huo Rulie, sözümün eriyim. Asla sözümden dönmem!'' Huo Rulie Yan Wancang'a aldırış etmedi ve ciddiyetle, ''Ben sadece senin kabul etmeyeceğinden korkuyorum!''
''Sizler benim korkmama yetecek değerde olduğunuzu mu sanıyorsunuz!'' Mu Xuanyin nazikçe avucunu salladı, aniden, bir tipi bastırırken sesi tüm dört bir yana yayıldı, ''Eğer bu kralın öğrencisi seninkine kaybederse, bu kral şahsen hemen burada senden aşağı olduğunu kabul edecek! Mutlu musun?!''
“Pek iyi—” Huo Rulie ateş gibi gözleri genişçe açılırken, yavaşça kafasını salladı.
''Ah.'' Tekrar tekrar engellenen Yan Wancang çaresizce Huo Rulie'ye döndü, ''Mu Xuanyin itibarını korumak için kesinlikle her şeyi yapabilecek kadar düşüncesiz biri değil." ''Ve kendi çukurunu kazıp ona zıplayacak biri hiç değil.'' "Sen... yazık.''
Her şey çoktan denmişti, ona başka bir şey demenin manası yoktu.
''Hmph! Aldığı çöp öğrencinin benim Poyun'umla mücadele edebilecek nitelikte olduğunu düşünüyor olabilir misin?" Huo Rulie ciddiyetle sordu.
“...” Yan Wancang suskundu. Bildiği kadarıyla İlahi Buz Ankası Tarikatında kaynak gücü otuzundan önce İlahi Musibet Alemine ulaşan birkaç yetenekli öğrenci vardı. Yine de Mu Xuanyin düşük bir alemde doğmuş birini seçmişti. Ayrıca, doğrudan öğrencisi olark seçtiği kişinin kaynak gücü daha yeni İlahi yoldaydı Bu ''Yun Che''nin kesinlikle sıradan olmadığı kesindi.
Belki de Yun Che son derece bilgeydi veya belki de anormal bir fiziğe sahipti. Belki de buz yasalarında doğuştan yetenekliydi.
Ne olursa olsun, sadece İlahi Köken Alemi yetişimine sahip olduğunu düşününce, orta aşama İlahi Musibet Aleminde olan Huo Poyun'la mücadele edebilmesinin hiçbir yolu yoktu... Yan Wancang ne kadar düşünürse düşünsün Yun Che'nin kaybedeceğine en ufak bir şüphesi yoktu.
Üstelik, ikisi Tarikatlarının kaynak sanatlarında kapışacaklardı. Aralarındaki fark sadece ''dünyalar kadar'' denilerek açıklanabilirdi. Altın Karga'nın Yanan Dünya Kayıtları da Buz Ankası Tanrı Atama Kanunu da güçte ve kontrolde kişininsoyunun kuvvetine sıkı sıkıya bağlıydı.
Huo Poyun Altın Karga'nın soyunun doğrudan mirascısıydı.
Kar Şarkısı Diyarının Buz Ankasının soy mirasına gelirsek... düşünmeye gerek yoktu. Her şeyin ardından, Kar Şarkısı Diyarının Alev Tanrı Aleminin toplam gücünün onda biri kadar güce sahip olmasının en büyük sebebi, Buz Ankası soyumirasındaki büyük kısıtlamalardı.
''Sana tekrar hatırlatmama izin ver, burası Kar Şarkısı Diyarı!'' Yan Wancang Huo Poyun'un kaybetmesini imkansız gibi görse de, Mu Xuanyin'in karekterini düşününce kalbindeki korkuyu yatıştıramıyordu, ''Peki, eğer Poyun kazanırsa? Mu Xuanyin'in herkesin önünde senden aşağıda olduğunu kabul edeceğine gerçekten inanıyor musun?
''Sözlerini yutacağı anı görmeye sabırsızlanıyorum!'' Huo Rulie sessizce dedi, ''Eğer kabul etmeye cesaret edemezse, hepimizi yaşamı boyunca burada tutmaya cesaret edemezse, bütün Tanrı Alemini bugün burada ne yaşandığından haberdar edeceğim. Tüm Tanrı Aleminin Mu Xuanyin'in rezil saçmalıklar ve yalanlar püsküren biri olduğunu bilmesini sağlayacağım. Bu benim… oğlumun kaybını karşılayabilir!”
“...” Yan Wancang kafasını salladı fakat sessiz kalmaya devam etti. Ancak, kalbi hâlâ bir şeyler yanlışmış gibi hissetti.
...Yun Che'ye gelirsek, o anda aniden sakinleşmişti. Endişe içindeki aklı buz gibi sularda yüzüyordu.
Entrikaları çok korkutucu...
Huo Rulie baştan beri sanki bir maymun gibi oynatılmıştı ve onun bundan haberi yoktu.
Ancak, Mu Xuanyin'in Huo Rulie'yi kışkırtması ve onun duygularının ufak ufak kontrol dışına çıkması... Tam olarak neye ulaşmayı amaçlıyordu?
Elderlerin ve saray ustalarının da yüzü solgundu.
Bir tarafta Yun Che diğer tarafta Huo Poyun durdu.
Akıllarından geçen düşünceler Yun Che'nin ilermeye başladığında aklından geçen düşünceler ile aynıydı... Yun Che nasıl dövüşecekti ki a*** k**** ?
Ayrıca, daha bugün öğrencilik merasimini tamamlamıştı ve Buz Ankası kanını henüz elde etmemişti. Onun Buz Ankası Tanrı Atama Kanunu sergilemesi imkansızdı.
Tarikat Ustası tam olarak ne yapıyordu!?
Sözler söylendikten sonra Huo Rulie'nin devamlı saldırıları altında istemeden kabul etmiş olabilir miydi?
Bu tek açıklama gibi gözüküyordu.
''Huo Rulie, dediğini unutma,'' Mu Xuanyin ciddiyetle dedi. ''Başlasın!''
''Lütfen beni aydınlat.'' Huo Poyun bir kez daha dövüş duruşunu aldı... ve bu açıkça bir savunma duruşuydu.
''Bekle, bekle!''
Aniden başka bir ses araya girdi. Mu Hanyi'nin figürü arkada son derece güzel mavi bir ışık bırakırken nazikçe Yun Che'nin yanına süzüldü.
Mu Hanyi derin bir şekilde Mu Xuanyin'i selamladı ve ardından Huo Rulie'ye döndü, ''Tarikat Ustası Huo, bu küçük, İlahi Buz Ankası Tarikatının Mu Hanyi'si. Biraz küstahça gelebilir fakat Tarikat Ustası Huo'ya bir şey söylemek istiyorum.''
Mu Xuanyin'in kaşları hafifçe çatıldı fakat sessiz kaldı.
“Ah!” Huo Rulie dudağını büktü. Mu Hanyi, Mu Xuanyin'in ikisinin arasındaki karşılaşmayı bölmesi için ayarladığı biri olduğunu düşündüğü belliydi., ''Pekala,o zaman ne söylemen gerek bir dinleyeceğim.''
Mu Hanyi, ''Bu küçük bir zamanlar tarikat ustasının doğrudan öğrencisi olmayı diliyordu fakat yeterli değildi ve Yun Che'ye kaybetti. Yun Che tarikat ustasının doğrudan öğrencisi olduğu gibi, bu küçük Yun Che ile kıyaslanamayacağına tamamen ikna oldu. Tarikat Ustası Huo'nun öğrencisi açıkça olağanüstü yetenekli ve bu küçüğün ellerini kaşındırdı. Bu küçüğün kardeş Poyun ile tecrübe edinmek için birkaç saldırı takas etmesine izin verseniz sorun olmaz değil mi?"
"Eğer bu küçük, tesadüfen, şans ile sizin değerli öğrencinizi yenerse...'' Mu Hanyi sıradan bir şekilde gülümsedi ve kibirle dedi, ''O zaman korkarım ki öğrenciniz tarikat ustamın sevgili öğrencisi ile saldırı takas etmeye yeterli nitelikte değildir.''
Mu Hanyi konuşmasını bitirdiğinde, Huo Poyun'un kaşları fazlasıyla çatıldı. Yüzü içinde büyüyen öfkeyi ele veriyordu.
Tüm İlahi Buz Ankası Tarikatı elderlerinin gözlerinde garip ışıklar belirdi, yürekleri ağzına gelmiş küçüklerin ifadeleri de daha rahat bir hal aldı. Kafalarını hafifçe rahatlama ile salladılar. Hepsi oldukça rahatlamış gibi görünüyordu.
Mu Hanyi hâlâ Mu Hanyi idi… Güven dolu duruşu ve akıllıca sözleri İlahi Buz Ankası Tarikatını ipten almıştı.
Özellikle de "Eğer bu küçük, tesadüfen, şans ile sizin değerli öğrencinizi yenerse... O zaman korkarım ki öğrenciniz tarikat ustamın sevgili öğrencisi ile saldırı takas etmeye yeterli nitelikte değildir.'' demesi Huo Rulie'nin istese dahi reddetmesini engellemişti.
Ayrıca, eğer Mu Hanyi Huo Poyun'u yenerse, iki tarikat ustasının arasındaki gurur meselesi de çözüme kavuşacaktı.
''Hanyi, iyi yaptın!'' Mu Huanzhi bol bol övgü yağdırdı, oldukça rahatladı.
Huo Rulie konuşmak üzereyken Huo Poyun ileri adım attı ve sert biçimde, ''Pekala! O zaman ben, Huo Poyun, İlk önce Kardeş Hanyi'nin beni aydınlatmasın isteyeceğim!''
''Daha istekli olamazdım!'' Mu Hanyi'nin ifadesi Yun Che'ye dönerken ciddileşti ve nazikçe dedi, ''Kıdemli Kardeş Yun Che, şu an itibariyle o seninle saldırı takas etmeyi hak etmiyor. İlk önce benim bir süre dövüşmeme izin ver.''
''... Öyleyse lütfen dikkatli ol.'' Yun Che sessizce geri çekildi.
Yun Che daha birkaç adım çekilmişken Mu Hanyi ve Huo Poyun'un figürlerinden eş zamanlı olarak kaynak ışıkları patladı. Zıt niteliklerin eşit derecede şoke edici kaynak enerjileri vücutlarından yayılmaya başladı... Yayılan enerjiler çok zalim ve zorbaydı. Kimse onların otuzuna dahi basmamış iki gençten geldiğine inanmazdı.
Yetişimleri yönünden ikisi de İlahi Musibet Aleminin beşinci seviyesindeydi. Aralarındaki tek fark- Mu Hanyi'nin Huo Poyun'dan üç yaş daha büyük olmasıydı.
Fakat soy açısından, Mu Hanyi'ninki doğal olarak Huo Poyun'unkinden aşağıdaydı.
Ancak Mu Hanyi'nin soğuk bakışı kendine güvenin ipuçlarını barındırıyordu çünkü burası Kar Şarkısı Diyarıydı ve dahası Cennetsel Cehennem Ayazı Gölüne en yakın yer olan Kutsal Salondaydılar. Kar Şarkısı Diyarında Cennetsel Cehennem Ayazı gölün haricindeki en soğuk yer burası denilebilirdi.
Buradaki buz aurası Mu Hanyi'nin Buz Ankası Tanrı Atama Kanunu için oldukça faydalıyken Huo Poyun'un Altın Karga'nın Yanan Dünya Kayıtları için ise oldukça zararlıydı.
Bu nedenle, yeteri kadar kontrolü olduğuna inandı.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..