Çeviri için Useless ve fatih.d, düzenleme için Aoi Shuu, kontrol, edit için Aoi Shuu arkadaşımıza teşekkürler. Keyifli okumalar…
Yun? Xiao Che afalladı. Masmavi Bulut Kıtası’nda, ustasının verdiğini soy isimde Yun’du, gerçekten böylesi garip bir raslantı.
“Biyolojik babanın soy isminin Yun olması bir kenara, diğer şeyler hakkında hiçbir bilgiye sahip değilim; örneğin onun isminin ne olduğu veya nereden geldiği hakkında bir fikrim yok. Xiao Ying Mavi Rüzgar İmparatorluğu boyunca seyahat ettiği günlerde babanla bir araya geldi. O yıl, güçlü bir kaynak canavarı tarafından saldırıya uğradığı sırada, baban Xiao Ying’in hayatını kurtardı. Daha sonra, ikisi beraber seyahat etmeye başladı ve birbirlerine uyumlu olduklarını farkettiler, farklı yollara gitmeden önce kan kardeşi olduklarını doğruladılar.”
Xiao Lie yavaşça başını kaldırdı geçmiş anıları hakkında konuşurcasına ve sevgiyle söyledi: “Xiao Ying döndükten sonra, bana babanı tarif etti ve onu övgüye tuttu; onun sadece cömert değil aynı zamanda samimi ve sınır tanımaz olduğunu söyledi. Ayrıca, onun eşsiz ve şaşırtıcı bir yeteneği olduğunu ve gerçekten son derece emsalsiz bir adam olduğunu. O zaman Xiao Ying’in yeteneğinin Yüzen Bulut Şehri’nde eşsiz olduğu söylenirdi; onun yetenekleri açıkça kabul edilmişken, babanla karşılaştırıldığında kayda değer değildi… İnanamadım bu yüzden onu hangi diyarda bulduğunu sordum, ama Xiao Ying sadece gülümsedi ve bu konu hakkında sessiz kaldı. Söylese bile inanmayacağımı söyledi.”
“Oğlumun kişiliğini benden daha iyi kimse bilmez. O asla yalan söylemezdi. O zaman babanın olağanüstü bir yeteneği olduğunu teyit ettiğinde; genç yaşta, onun kaynak gücü çoktan şaşırtıcı bir seviyeye ulaşmıştı. (Ç.N: Bundan öncesini Fatih.d çevirdi bugüne yetiştirmek için kaldığı yerden devam ediyorum anlatım farklılıkları için şimdiden özür diliyorum.) Onun eli açıklığını ve onun kaynak gücü olarak kendinden düşük olan Xiao Ying ile kan kardeşi olmaya istekli olduğunu görebiliyordun. Bu yüzden Xiao Ying’in seni oğlu olarak büyütmesi ve kan kardeşi olarak babanı onurlandırması şaşırtıcı değildi.
“Ondan sonra Xiao Ying evlendi ve çocuğu oldu… ve çocuğu doğduktan 2 ay sonra babanı bir daha gördü… Ve bu sefer yanından annen vardı…”
Xiao Lie’nin duyguları şimdi önemli ölçüde değişmişti. Xiao Che derin bir nefes aldı ve sessizce dinlemeye devam etti.
“… Ama bu sefer annen ve baban tamamen kanlarıyla ıslanmış ve ellerinde tuttukları sen de kanla ıslanmıştın. O zaman sen sadece 2 aylıktın ve annenin kucağında baygın bir şekilde duruyordun. Xiao Ying onları durdurup gizli bir yere getirdiğinde tüm vücutları yaralarla kaplanmış ve tüm kaynak güçleri tükenmişti… Ayrılmak için ısrar etmeden önce bir süre orada kaldılar. Çünkü onları kovalayan insanlar çok güçlüydü. O kadar güçlüydü ki tüm Uçan Bulut Şehri bile onlara karşı koyamazdı. Eğer kalsalardı sadece Xiao Ying’e yük olacaklarından korkuyorlardı.”
“Xiao Ying onları gitmemeleri için durduramadı ve kendi yeteneklerinin ailenin bile yenemediği düşmanlara karşı bir hiç olduğunu biliyordu. O anda Xiao Ying ailenin gözlerinde inatçılık ve kararlılık gördü… Belli ki ailen tüm enerjilerini kullanmış ve onları takip eden düşmanlardan kaçmak için hiç umutları kalmamıştı… Bu nedenle Xiao Ying seni taşıman için bir bahane buldu… ve daha sonra gizlice oğlu yani benim torunumu senin kanlı battaniyenin içine koydu. ve senide kendi oğlunun battaniyesine koydu.”
Xiao Che’nin bakışları aniden ürperirken Xiao Lingxi “Ah” diye küçük bir çığlık attı.
“Ailen gitmek için acele ettiklerinden Xiao Ying’den çocuğu aldıklarından onun kendi oğulları olup olmaya bakmak için zamanları yoktu. Ailen gittiğinde Xiao Ying beni buldu ve önümde diz çöktü ve onu affetmem için bana yalvardı… Hala genç olduğunu ve oğlunu kaybetse bile hala birkaç çocuğu daha olabileceğini ancak sen ölürsen kardeşinin yani senin babanın soyunu tamamen kaybedeceğini söyledi… Eğer bu olsaydı kimse onun intikamını alamazdı.” (Ç.N: Kardeşliğe bak be bunu yapmak kolay değildir :D )
“O zaman kalbimde hissettiğim acı sanki bin okla delinmeye benzese de böyle şefkatli ve dürüst bir oğlum olduğundan nasıl onu suçlayabilirdim? Ben ve oğlum hariç kimse seninle onun değiştirildiğini bilmiyordu. o zaman 2 aylık sen zaten bedensel bir hasara uğramıştın ve yarım ay sonra iyileşmişti.. Kaynak damarlarının hasarlı olmasının nedeni o zaman aldığın hasardı. Böyle bir saldırganlığın ortasından ölmemen ve sadece damarlarının hasar alması büyük bir şanstı.
Xiao Lie’nin sesi hafifçe sustu. Ellerini sıkarken en ufak bir acı belirtisi göstermemek içinden geleni yaptı ve konuşmaya devam etti. “Yarım ay sonra Xiao Ying suikasta uğradı ve vücudunda ki tüm damarlar paramparça edildi. Bunu duyar duymaz onun yanına gittim. son nefesinde bana onu bu hale getirenlerin senin ailen kovalayanlarla aynı kişiler olduğunu söyledi. O kanla kanlı bir çift ve bebeklerine sığınak sağladığı bilgisine nereden ulaştığını bilmiyordu. O insan oğlumu ailenin nereye kaçtığını söylettirmek için zorlayıp o hale sokmuştu. Son nefesinde Xiao Ying aslında gülüyordu çünkü onu bu hale getiren insanın söylediği sözler daha aileni bulamadığının kanıtıydı. yani ailen hala hayatta olabilirdi.”
“….” Xiao Che’nin kalbinde sanki bastırılamayan, söndürülemeyen, taşan dev bir dalga gibi bir duygu uyanmaya başlamıştı. Xiao Lie’nin beyaz saçına baktığında kalbinde ekşi ve ölçülemeyen bir çatlak hissetmişti. Kimse oğlu ve gelinini kaybettiği için duyduğu derin üzüntünün farkında değildi. Torununu bile kaybetmişti… Torununun hayatına karşılık başka bir çocuk almıştı. hala orta yaşlı olmasına rağmen beyaz saçları olmasına şaşmamak gerekiyordu. Böyle duygusal aksilikler karşısında onun yerinde başkası olsaydı belki de sadece beyaz saçı olmayacaktı. bunun yerine çoktan çökmüş olacaktı.
Xiao Che bu kederli gerçeği sadece bugün öğrenmişti. Ve tüm bu sorunları getiren şey ise beklenmedik bir şekilde kendisiydi.
Eğer gerçek Xiao Che onunla değiştirilmeseydi Xiao Ying neden suikast e uğramış olsun ki? Xiao Ying’in karısı nasıl aşkını takip edecekti? Xiao Lie’nin karısı depresyondan nasıl ölecekti? nasıl Xiao Ying’in oğlu başarısız diye gülünecekti? Tüm ailesi güvenli ve huzurlu bir şekilde yaşayacaktı. Xiao Ying’in Uçan Bulut Şehrinde ki rakipsiz yeteneği ve babasının gücü ve prestiji sayesinde onun Xiao Klanında ki yeri kesinlikle çok yüksek olacaktı. Belki de şaun Klanın lideri olurdu. Xiao Lie diğer insanların tepeden bakan bakışlarına katlanmak zorunda kalmazdı ve bunun yerinde üstün bir pozisyonda olurdu. Dört büyük onu aşağılayamayacaktı ve ayrıca onu gördüklerinde bir sıçan gibi ürkeceklerdi.
Xiao Ying onu kurtarmak için kendi oğlunun hayatını kullanmıştı… Ama o kendisini ve tüm aileyi zalim bir kadere katlanmak zorunda bırakmıştı.
Ancak bu 16 yıl boyunca Xiao Lie “ana suçlu” olan ona asla öfke yada nefretle yaklaşmamıştı. Bunun yerine onu korumuştu ve hiç bir şey demeden onun güvende olmasını sağlamıştı. Onu koşulsuz bir şekilde sevmişti. Kaynak damarlarının hasarlı olmasına ve tüm hayatı boyunca işe yaramaz biri olacağını bilmesine rağmen onu her zaman ki gibi sevmişti. Belki de bir dedenin torununa böyle davranması normaldir ama başka bir çocuğa böyle davranması özellikle ailesinin mahvolmasına neden olan çok büyük bir kalp ve açık fikirlilik istiyordu. (Ç.N: Hastasıyız dedeeee :D )
Xiao Che’nin kalbinin derinlikleri titredi ve burnu ekşimişti…. Babasının oğlu… Böyle büyük bir adamın Xiao Ying gibi dürüst ve erdemli bir oğlu olmasına şaşmamak gerekiyordu. Kendisinin ve ailesinin onlara olan borcunu o tüm hayatı boyunca ödeyemezdi.
Xiao Che ellerini soğuk masanın kenarlarına yerleştirirken parmaklarıyla gittikçe daha sıkı bir şekilde kavrıyordu. Xiao Lie’nin hüzünlü gözlerini gördüğünde 16 yıl boyunca büyükbaba diye çağırdı kişiye nasıl teşekkür edeceğini bilmiyordu. Bir süre sonra sonunda titreyen bir sesle “Büyükbaba ben….ben… senin sevgi ve şefkatini ben hayatım boyunca….hayatım boyunca…” dedi.
“Heh Heh.” Xiao Lie hafifçe güldü ve şefkatle cevapladı “Che’er sana küçüklüğünden beri bakıyorum. Öz torunum olmasan bile uzun zamandır kalbimde öz torunumdan bir farkın yok. Sende söyledin kan bağımız olmasa bile sonsuza kadar aile olarak kalacağız. Aile olduğumuzdan tüm bu olanlar olması gerektiği gibi olmalı. Bundan sonra güvende olduğun sürece senin şükranına yada geri ödemene ihtiyacım yok. Tüm hayatım boyunca burada kilitli kalsam bile bu düşüncem değişmeyecek.”
Xiao Che şükranını artık söyleyemeyeceği için ağzını kapadı ve ardından ağır bir şekilde başıyla onayladı. Bu doğru. O benim büyükbabam. Şimdi ve sonsuza kadar… O yakında olduğunda bir evlat olmalıyım. o yakında olmadığında yaş tutup bir torun ne yaparsa onları yapmalıyım.
Onu izlerken Xiao Lie sevinçle başını salladı ve “O zaman ne olduğu konusunda daha çok şey bilmek istiyor olmalısın.Ancak Xiao Ying ailen hakkında daha fazla şey söylemedi. Onların neden kovalandığı konusuna gelirsek Xiao Ying bunun nedeninin onların bir tane “Cennetsel Kaynak Hazinesi” ne sahip olmalarıymış. Ayrıca bana “Cennetsel Kaynak Hazinesi”’nin büyük bir tabu olduğunu ve yabancılara asla söylenmemesi gerektiğini söyledi.” dedi.
Cennetsel Kaynak Hazinesi? Xiao Che bu ismi kafasına sıkıca yazdı.
“Gittikleri zamandan bu zamana kadar geçen 16 yılda onlar hakkında hiçbir bilgi almadım. Ben bir kez eğer onlar hayatta olsalardı taşıdıkları bebeğin kendilerinin olmadığını fark edip buraya geri gelerek kendi bebekleriyle değiştireceklerini düşünmüştüm. Yıllarca beklesem de onlar hiç gelmedi. Ama… Bu onların hala bu dünyada olmadıklarının kanıtı değil. Küçüklüğünden beri hep sana kolyeni hiç çıkarmamanı söyledim. Xiao Ying kendi oğluyla seni değiştirdiğinde o kolye üzerinde olan tek şeydi. Eğer ailen hala hayattaysa belki de o bir fırsat haline gelip birbirinizi tanımanızı sağlayabilir.”
Gerçekten de eğer hala bu dünyada olsalardı çoktan Uçan Bulut Şehrine gelmeleri ve oğullarını almaları gerekirdi. Ancak onlar 16 yıl boyunca gelmemişlerdi. Bu yüzden onların hala bu dünyada olmalarının olasılığı… Temelde belirsizdi.
Eğer onlar hala bu dünyada ise o zaman Xiao Ying’in oğlu da hayatta mıydı?
Gece karanlığında Gizlenmiş Yıldız Hapının etkisi yavaşça azalmaya başlamıştı ve Xiao Che’nin de gitme vakti gelmişti.
“Büyükbaba küçük hala şimdi gitmeliyim.” Her ne kadar isteksiz olsa da bu zor cümleyi kurmaktan başka şansı yoktu.
Xiao Lie kafasıyla onaylayıp dışarı baktıktan sonra “Hızlıca gitmelisin eğer yakalanırsan işler çok kötü bir hale gelir.” dedi.
“Ah? Sen… Gidiyor musun?” Yıldırım hızında Xiao Lingxi kafasını kaldırdı ve iki eliyle onu sıkıca tuttu.
Xiao Lingxi’nin gözlerindeki gönülsüzlüğü gördüğünde Xiao Che kalbinde bir acı hissetti. Gerçekten Xiao Lie ve Xiao Lingxi’yi kendisiyle beraber götürmeyi istiyordu. Ama şuan ki durumuyla ne hakla onları yanında götürebilirdi? Onlar buradan ayrılsalar bile dışarıda onları nasıl koruyabilirdi? bunun yerine onlar onu koruyacaktı…
Ayağa kalktı ve Xiao Lingxi’nin ellerini tuttu. Onun gözlerine bakıp kelime kelime konuşarak “Küçük hala. Gitmem gerek… Ancak endişelenmene gerek yok geri döneceğim. 3 yıl içinde geri döneceğim! Geri döndüğümde sizin yaşadığınız adaletsizlik ve acıyı bin kat fazla olarak onlara ödettireceğim. Tüm Xiao Klanını diz çöktürüp ikinizin buradan çıkması için yalvarmasını sağlayacağım.” dedi.
————–ÇEVİRMEN NOTU—————
37. bölümden sonra 36 yı yapmak çok garip bir şey oldu :D Thief başladım dün gece ama bunu yetiştirmek için yarıda kesdim biterse ve mertde ( Aslında Aoi Shuu düzenledi) düzenlerse bugün gelir gelmezse yarın gelir haberiniz olsun :)
Xiao Che 3 yıl sonra geri gelecek mi? Gelirse onları kurtarabilecek mi? Xiao Klanı pişman olacak mı? Kolye ailesi ile birleşmesine yardımcı olacak mı? Kaç tane Cennetsel Kaynak Hazinesi var? Merak mı ediyorsunuz? O zaman bekleyin okuyun ve öğrenin…
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..