Çeviri için Useless, düzenleme için Aoi Shuu, kontrol, edit için Aoi Shuu arkadaşımıza teşekkürler. Keyifli okumalar…
Xiao Che her sözünü kararlı bir şekilde söylemişti. Ne Xiao Lie ve Xiao Lingxi’yi rahatlatmaya çalışıyordu nede şaka yapıyordu daha ziyade bu kararı ne olursa olsun vermek için mutlak bir kararlılık gösterdi.
Sözleri Xiao Lie ve Xiao Lingxi’yi uzun bir süre afallattı. Ancak hemen sonra Xiao Lingxi puslu gözleriyle ağlayarak “Küçük Che bunu yapmak zorunda değilsin. Ben sadece senin normal ve huzur içinde bir hayat sürmeni istiyorum. Sadece kendini koruyabildiğin sürece benim için sorun yok… Cezamın bittiği gün gelince kesinlikle seni bulacağım. Ancak aptalca yada tehlikeli bir şey yapmaman gerek.
Onun gözlerinde Xiao Che hala korunması gereken bir çocuktu. Onun bunu yapacağını söylemesi kendi için yeterliydi. Nasıl Xiao Che’nin kendileri için tehlikeli şeyler yapmasına gönlü razı olabilirdi?
“Merak etme. Tabi ki kendimi de koruyacağım.” Xiao Che ona bakarken gülümsedi. “Çünkü büyükbabam ve küçük halam burada benim için bekliyor olacak. Çünkü… küçük halama verdiğim sözü yerine getirmedim.”
“Söz?” Xiao Lingxi’nin parlak gözleri ona merak içinde bakarken biraz sallandı.
Xiao Che açıklamadı ve Xiao Lie’nin önüne yürüdü. Dizlerinin üzerine çöküp secde ettikten sonra “Büyükbaba ben senin torununum ve 16 yıl boyunca senin tarafından büyütüldüm ama artık kanatlarımı açıp yuvadan uçma zamanım geldi. Sen mükemmel bir büyükbabasın bu yüzden torunun sonsuza kadar çöp kalarak seni utandırmaya devam etmeyecek… beni bekle geri döneceğim. Geri dönmeden önce kendine iyi bakmalısın.” Dedi.
“Güzel… Güzel.” Xiao Lie sesi titrerken yavaşça başıyla onayladı ve gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Xiao Che’ye kalkması için yardım ettikten sonra vücudunda ki beyaz püsküllerde asılı bir ahşap tableti alıp Xiao Che’nin eline koyduktan sonra “Che’er Xiao Klanı seni attı ve Uçan Bulut Şehrinde kalabileceğin bir yer yok. Kaynak damarların hasarlı ve hayatın boyunca şehirden hiç çıkmadın. Her ne kadar son derecede merak etsem de… Gözlerinde ki bakış benim rahatlamış hissetmemi sağlıyor. Eğer gitmek için bir hedefin yoksa bu tableti al ve “Yeni Ay” isimli şehre git. Şehre gittiğinde Sikong Han isimli kişiyi bul.” Dedi.
“Sikong Han birkaç sene önce Uçan Bulut Şehrine geldi ve belirli durumlar yüzünden bana borçlanıp bu tableti bana verdi. Onu bulduğunda bu tableti ona ver ve benim torunum olduğunu söyle. Belki de o sana kalacak bir yer verebilir.
“Rahatlamış” dedikten sonra onun ifadesiyle bakışlarında ki endişe ve kaygıyı saklayabilmesinin yolu yoktu. Torununun kaynak gücü yoktu ve hiç şehrin dışına çıkmamıştı şimdi ise kendi başına dışarı gidecekti nasıl rahatlamış olabilirdi? Nasıl çok üzgün olmazdı?
Xiao Che elinde ki tableti sıkıca kavradı ve şiddetle başıyla onayladı. Daha sonra “Ayrılmadan önce ilk olarak Xiao Amcaya saygılarımı sunmaya gitmek istiyorum.” Dedi. (Ç.N: Gerçek olduğunu sandığı ama gerçek olmayan babası :D )
Xiao Lie memnun bir şekilde başıyla onayladı.
“Küçük Che.” Xiao Che vucudunu döndürdüğü an Xiao Lingxi yeniden onu elleriyle sıkıca yakaladı. Onun bakışlarında ki gitmesine izin vermek için gönülsüzlük Xiao Che’nin kalbini eritiyordu.
Xiao Che kesinlikle çok fazla Xiao Lingxi ve Xiao Lie’yi uzaklara götürmeyi istiyordu. Ama kalbinde yoğun bir istek olsa da bunu yapabilecek yetenekleri yoktu. En azından onlar gün ışığının olmadığı bu karanlık yerde güvende olarak kabul edilebilirlerdi.
“Küçük hala.” Xiao Che hafifçe Xiao Lingxi’nin ellerini tuttu ve ona nazikçe bakarak “Ben senden ayrılmaya senin benden ayrılmaya dayanamamandan daha fazla dayanamıyorum… bu yüzden en kısa sürede geri geleceğim… Yemin ederim o gece söylediğim şeyi yerine getireceğim… Küçük halam verdiğim sözü yerine getireceğim.” Dedi.
Xiao Lingxi kavramasını yavaşça yumuşattı. Daha sonra Xiao Che döndü ve arkasına hiç dönemden yavaşça yürüdü… Çünkü arkasını dönerse gidemeyeceğinden korkuyordu. Daha da korktuğu şeyde eğer arkasını dönerse onların gözlerinden akan kontrol edilemeyen gözyaşlarını görecek olmalarıydı.
Büyükbaba… Küçük hala… 3 yıl içende kesinlikle döneceğim… Beni bekleyin! Beni bekleyin!!!
Söz……..Söz……
Xiao Lingxi bulanık gözlerle Xiao Che’nin gittikçe uzaklaşmasını dalgın bir biçimde kalbinde mırıldanarak izliyordu. Aniden onun o gece söylediği şey kalbinde yankılanmaya başladı.
“Eğer küçük halam olmasaydın kesinlikle seninle evlenirdim.”
Aniden Xiao Lingxi ağzını kapattı ve tutmak için elinden geleni yaptığı gözyaşları delice sanki bir sel gibi dışarı fışkırmaya baktı.
——————————-
Xiao Klan mezarlığı
Xiao Che, Xiao Ying’nin mezarının önünde durup uzun bir süre gözlerini mezar taşına sabitlemişti. Daha sonra dizlerinin üzerine çöküp 3 kez secde etti. Bitirdiğinde gözleri kararlılık ile doluydu.
“Xiao amca sen benim Yun aileme büyük bir iyilik yaptın. Ben, Yun Che bunu asla unutmayacağım. Eğer bir gün ailemin hala yaşadığını öğrenirsem onları bulmak ve aynı zamanda o zaman taşıdıkları bebeği yani senin oğlunu bulmak için elimden geleni yapacağım. Güç elde ettiğim gün sana suikast düzenleyen insanı bulacağım. Ardından senin ve büyükbabam için intikam alacağım.”
Xiao Ying’in mezarı önünde yemin etti ve ağır adımlarla ayrılmadan önce son bir kez daha eğildi.
“Bugünden sonra ben artık Xiao Che değilim… Artık benim adım Yun Che.” (Ç.N: böylece Yun Che efsanesi başlar :D )
——————————-
Xiao Yulong’in işkenceye uğraması tüm Xiao Klanını şok etti ve tüm gece huzursuzluğa neden oldu. Xiao Yunhai öfkeyle yumruk attıktan sonra uzun bir süre baygın kaldı ve ardından deli bir adam gibi ayıldıktan sonra tüm klana suçluyu bulmalarını emretti. Ancak tüm gece aramalarına rağmen suçlunun en ufak bir izine dahi rastlanmadı.
En iyi açıklama bunu yapanın Xiao klanından biri olduğuydu.
Xiao Kuangyun da bu konuda çok öfkelenmişti ama o sadece bir süre öfkeli kaldı çünkü o sadece böyle itaatkar ve yetenekli bir köleyi kaybettiği için büyük bir acıma duyuyordu. Böyle bir köleyi istediği yerden bulabilirdi. Ancak şimdi insan yada hayalete benzemeyen Xiao Yulong’u geri getiremezdi yani böylece yanında bitirmek için seçtiği kişi dün gece yaptığı “değerlendirme” de 2. Xiao Yulong olacak kişiydi. (Ç.N: köle Yulong’un yedeği gibi adam köle seçmeye gelmiş :D )
Üçüncü büyük Xiao Ze’nin en küçük torunu———— Xiao Chengzhi.
Bu olursa hiç şüphesiz Xiao Ze ve Xiao Chengzhi çok mutlu olacaklardı.
Ancak herkesin Xiao Ze’ye bakışı değişmişti. Özellikle Xiao Yunhai ve Xiao Li ona baktığında öldürme istekleri görülebiliyordu.
Eğer gerçekten suçlu Xiao klanından biriyse o zaman Xiao Ze en büyük şüpheliydi.
Ancak bu görünüşe göre Xiao Kuangyun’i ilgilendirmiyordu. Öğleden sonra Uçan Bulut Şehrinin soyluları gönderildi daha sonra Xiao Tarikatından gelen 4 kişi yanlarına Xiao Chengzhi’yi alarak şehirden ayrıldılar. Aslında Xiao Tarikatının kapasitesi düşünüldüğünde onlar için birkaç uçan kaynak canavarını göndermek çok kolaydı. Ancak bu sefer Tarikat liderinin emriyle oğlunun deneyim kazanabilmesi için hiç gönderilmemişti.
Xiao Kuangyun ayrıldıktan sonra Chu Yueli de Xia Qingyue’yi Donmuş Bulut Asgard’a götürmek için hazırlanmıştı.
“Usta.” Babası ve kardeşine veda ettikten sonra Xia Qingyue ustasının yanına döndü.
Chu Yueli etrafında döndü. Yüzü kıyaslanamayacak bir şekilde şık ve soğuktu. “Burası ve Donmuş Bulut Asgard arasında ki mesafe oldukça uzak. Asgard’a gittikten sonra dönmek için ne zaman bir fırsat bulabileceğini bilemeyebilirsin. Ayrılmadan önce arkanda önem verdiğin bir iş bırakma.”
“Rahat olun usta. Qingyue çoktan hazırlıkları tamamladı bu yüzden sizi takip edip istediğiniz zaman buradan ayrılabilirim. Her ne kadar babam ayrılmak için isteksiz olsa da o her zaman beni Donmuş Bulut Asgard’a aldığınızdan dolayı derin bir minnettarlık duyuyor.”
Chu Yueli başıyla onaylayıp “Eğer durum buysa yolculuğumuza başlayabiliriz. Hanımım ona senden bahsettiğimden beri uzun yıllar boyunca seninle tanışmayı istedi. Eğer seni görürse senden hoşlanacağına inanıyorum.” Dedi. (Ç.N: hanımım dediği Asgard’ın lideri )
“Babam bize kaynak atları hazırladı. Ustamdan ana salona doğru yürümesini istiyorum.” Xia Qingyue saygılı bir şekilde konuştu.
“Gerek yok.” Chu Yueli kafasını salladı ve konuşmaya devam etti. “Derin atlar çok yavaş. Ben seni derin uçma tekniğini kullanarak götüreceğim. Ayrıca tekniği kullanırken vücudumda ki değişikliklere dikkat etmelisin. Bu sana gelecekte yardımcı olabilir… Hadi gidelim. Elini uzat.”
Xia Qingyue tereddüt etmeden ince beyaz elini uzattı. Chu Yueli’nin kaynak uçma tekniğini kullanıp onu uçuracağı belliydi. Bu düşünce biraz heyecan ve beklenti hissetmesini sapladı.
Chu Yueli elini biraz uzatarak Xia Qingyue’ninkini tuttu. Göz açıp kapayıncaya kadar vucudundaki soğukluk yön değiştirdi ve heybetli Donmuş Bulut Gizli Sanatları hızlıca girdap gibi dönmeye başladı… Ama daha sonra Chu Yueli’nin tüm bedeni aniden sallanmaya başladı. Biraz önce aktive ettiği yetenekte anında hiçbir iz kalmadan yok olmuştu. Xia Qingyue’ye doğru döndü ve güzel gözleri sabit bir şekilde ona bakıyordu. Gözlerinde sanki bu dünyadan olmayan bir şaşkınlık vardı.
“Usta? Sorun nedir?” Xia Qingyue ustasının korkmuş ve beklenmedik tepkisini görünce panik içinde sordu.
“İmkansız…..Bu kesinlikle imkansız…”
Chu Yueli dalgın bir şekilde kendi kendine konuşurken diğer elini de uzattı. İki eliyle de Xia Qingyue’nin sağ el bileğini kavradıktan sonra vücudunda ki soğuk yayılmıştı. Chu Yueli’nin güzel gözleri fal taşı gibi açıldı ve vücudu eskisinden daha çok titremeye başladı. Yüzünde tarif edilemeyen bir şaşkınlık vardı… Xia Qingyue’ye bakarken sıkıca ellerini sıktı ve yüzünde yoğun bir şekilde heyecanlı duygular vardı.
Onun bu ifadesi Xia Qingyue’nin daha fazla panikletmişti. “Usta…. Ne ol…… Ne oluyor?” (DN: Millet hazır olun Yun Che Donmuş bulut asgardı tarafından aranıyor )
“Qingyue” Chu Yueli aniden kalbinin çılgınca çarpmasını önleyemeyeceğini fark etti. Donmuş Bulut Gizli sanatlarını kullanan birinin zihni sade oluyordu. Daha sonra yavaş yavaş buz gibi soğuk ve sessiz hale geliyordu. Bunun etkisinden çıkıp sarsılmak aşırı zordu. Uzun yıllar sonra duyguları ilk kez kontrolden çıkmıştı. “Bu süre zarfında neyle karşılaştığını ustana bildir. Olağanüstü bir kişiye mi denk geldin? Yada tanrılara bile karşı gelebilecek bir ilaç mı içtin?”
“Ben…” Xia Qingyue bir süre ona baktı.
“Bir insanda toplamda 54 kaynak girişi bulunur. Sıradan bir insan doğuştan yaklaşık olarak 10 açık girişle doğar. Doğuştan gelen yüksek yeteneği insanlar da yaklaşık 15 açık girişle doğar. Seni ilk bulduğumda senin tam 21 açık girişinin olduğunu fark ettim ve bu milyonda bir görülen bir şey. Eğer birinin kaynak girişleri daha fazla açıksa o kişinin kaynak çalışmaları ve kaynak gücünü etkinleştirme hızı daha fazla olur. Ne olursa olsun 21 açık girişi olan biri kaynak çalışma ve etkinleştirme hızı normal bir insanın 2 katı olur.”
“Kaynak girişi açmak aşırı derece de zordur. Hanımımın sadece 7 tane girişini açması tam 100 yılını aldı ve böylece 30 açık girişi oldu. Tüm Mavi Rüzgar İmparatorluğundan 30 açık girişi olan yüce insanların sayısı 5 i geçmez. Xiao Tarikatının hediye ettiği kaynak açma tozunun kaynak gelişim hızını arttırmasının asıl sebebi geçici olarak 3 giriş açmasıdır. Ancak bu sadece geçici bir etki… ama böyle bile olsa kaynak açma tozu Xiao Tarikatında hala değerli bir hazine olarak bilinir.”
“Ama Qingyue senin…. ” Chu Yueli zorla Xia Qingyue’nin omuzlarını tuttu ve gözlerini bile kırpmadan ona bakarak “54 girişinin hepsi açılmış. Ve hepsi de kalıcı olarak açılmış. Bunun ne demek olduğunu biliyor musun? Bu demektir ki senin kaynak çalışman ve etkinleştirme hızın Hanımımın neredeyse 2 katı olacak. Ve buda normal bir insanın tam 5 katı demek. Böylece herhangi bir kaynak yeteneğinde çalışmanın bir sınırı olamayacak ayrıca kaynak seviyende de asla bir sınıra ulaşmayacaksın.”
“Tüm kaynak girişleri tamamen açıldığında bu efsanelere göre “Cennetsel Tanrının Manevi Damarları” olarak geçer ve bunun sadece efsanelerdeki tanrıların sahip olduğu söyleniyor. Bu Mavi Rüzgar İmparatorluğunun tüm tarihi boyunca hiç olmamıştı. Qingyue ayrı kaldığımız bu zaman boyunca tam olarak ne oldu?”
(DN: Ögrencin bir yarı tanrı ile evlendi ne olacak :D )
——————-ÇEVİRMEN NOTU——————–
Sonunda Che nin aslında ne yaptığını öğrendiniz :D Bu arada bu bölüm bağış yapan ve ismini vermek istemeyen güzel insana benden bir armağan yarınki bölümle alakası yok yarında 1 bölüm normal olarak gelecek sıkıntı yok yani :D
Yun Che gelecek için güçlü bir düşman mı yoksa güçlü bir müttefik mi edindi? Kaynak damarları hasarlı Yun Che karısıyla arasında ki farkı kapatabilecek mi? Qingyue ustasına ne diyecek? Qingyue bunun nedenini anlayacak mı? Chu Yueli Yun Che’yi öğrenecek mi? Öğrenirse neler olacak? Merak mı ediyorsunuz? O zaman bekleyin okuyun ve öğrenin…
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..