Anka’nın testleri gerçekten çok korkunçtu. İlk testte Yun Che ateşe karşı dayanıklı olmasaydı Araf Alevi Şeytanının alevleri onun kim bilir kaç kez ölmesine sebep olacaktı. İkinci test içinse birisi hiç düşünmeden ikinci testin kuşkusuz ilk testten daha korkutucu olacağını söylerdi.
Üzerinde tek bir ot sapı bulunmayan sonsuz çorak bir ova kavurucu rüzgarla birlikte insanları somurtkanlaştıran ıssızlık ve yalnızlık getiriyordu. Bu arada aniden gökyüzünde Anka’nın son derece sesli ve net haykırışı duyuldu. Bunun ardından normalde karanlık olan gökyüzü aniden sanki cennet alevleri tarafından yakılmış gibi yanan kırmızı bir hal aldı.
Yun Che gökyüzüne baktı ve kızıl renkli gökyüzünün sayısız kırmızı noktayla kaplı olduğunu gördüğünde şaşırdı. Bunun ardından Anka’nın haykırışı bir daha duyuldu ardından kırmızı noktalar onun olduğu yeri hedefleyerek aniden meteor gibi hızla düşmeye başladılar. Gözleri önündeki noktalar giderek daha yaklaşıyor ve daha büyüyordu. Sonunda bir Anka’nın silueti açıkça Yun Che’nin görüş alanı içinde göründü.
O yaklaşık 6 ayak boyutunda bedeni kızıl alevlerle kaplı küçük bir Anka’ydı. Sanki uçuş anındaki keskin ve süratli bir ok gibi düşüş hızı son derece hızlıydı.
Poof!!
Yanan Anka şiddetle Yun Che’nin bedenine düştü. Anında patlayıp büyük bir ateş topu oluşturdu ve gökyüzünü bir ateş yağmuruyla kapladı. Eğer başka birisi olsaydı çoktan 2. testten başarısız olmuştu çünkü bu korkutucu Anka alevleri Gökyüzü Kaynak Alemindeki birini anında ağır yaralı bir duruma sokmak için yeterliydi. Bu alevler Yun Che karşısında herhangi bir yok edici güce sahip değillerdi ancak güçlü çarpma kuvveti ve patlama kuvveti Yun Che’nin doğrudan yere çarpıp tüm bedenindeki kanın çalkalanmasına neden olmuştu.
Screee~~~
Anka’nın haykırışı yeniden yankılandı ve başka bir Anka silueti yanan bir ok gibi düştü. Bu sefer Yun Che zorla karşılamaya cüret edemedi ve hızlıca sıyrıldı. Anka gölgesi yere çakıldı ve patlayan alevler zeminin çatlayarak uzun yarıklar oluşturmasına neden oldu. Bir kez daha yukarıdan Anka’nın haykırışı yankılandığında Yun Che daha dengesini geri kazanamamıştı. Ama bu sefer ardışık Anka haykırışları vardı. 3 farklı Anka silueti 3 farklı yönden Yun Che’yi hedefleyerek düşmeye başladı.
(Ç.N: Anka bir rahat ver be hacı :D )
Yun Che bedenini döndürerek ilk Anka gölgesinden sıyrıldı ardından tüm gücünü kullanarak geriye atlayıp ikincisinden sıyrıldı.
“Yıldız Tanrısının Kırık Gölgesi!”
Yun Che havada asılı dururken hemen bedenini eğdi ve az farkla 3. Anka gölgesinden kaçındı.
Boom, boom, boom!!
3 Anka silueti arka arkaya patladı ve alevler on metreye yükseldi. Ancak bunun ardından daha net bir Anka haykırışı duyuldu. Yun Che kafasını kaldırdı ve bu sefer 7 tane Anka siluetinin ona doğru aynı anda düştüğünü gördü.
Lanet olsun! Bu oynanması gerektiği gibi değil! Yun Che gizlice kalbinden lanetlerken kaşları büküldü.
…………………………
Yun Che testlerin girişine girdikten sonra başlangıçta olan mühür oluşumu yeniden ortaya çıktı ama Lan Xueruo ayrılmadı ve bunun yerine olduğu yerde kaldı. Korkunç tersler hakkında bazı şeyleri Feng Baichuan’dan duymuştu. Feng Baichuan’e göre Yun Che’nin şuan ki gücüyle ateş özellikli Kaynak Sanatıyla bile içeride 10 nefes süresinden uzun kalması imkansızdı.
Ama 10 nefes geçti, 20 nefes geçti, 30 nefes geçti….yarım saat geçti….Yun Che hala dışarı çıkmadı.
Lan Xueruo için sakin kalmak imkansızdı. Yüzündeki ifade gittikçe daha çok endişeli bir hal alıyordu. 15 dakika bekledikten sonra sakin kalamadı. Feng Baichuan’e doğru sordu. “Feng Klan Lideri. Neden o hala dışarı çıkmadı? Siz o en fazla 10 nefes sonra dışarı çıkar demediniz mi?”
Feng Baichuan’ın kalbi çoktan huzursuzlaşmıştı. Lan Xueruo’yu dinlediğinde onu sadece rahatlatabilirdi.“Belki de testler her kişi için değişiktir yani tam olarak zamanı söylemek zor olur… İçiniz rahat olsun küçük kardeş Yun Che sınırlarını bilmeyen birisi değil. Eğer dayanamayacağı bir noktaya ulaşırsa hemen dışarı çıkar. ‘’
Lan Xueruo cevap vermedi. Kalbindeki endişeli duyguları bastırdı ve beklemeye devam etti.
……………………
Scree~~
Scree~~
Scree~~
Scree~~~~~
Sayısız Anka haykırışı düzensizce çakışıyordu. Keskin haykırışlar neredeyse gökyüzünü yırtacak gibi görünüyordu. İlk haykırıştan 3 haykırışa ardından 7 haykırışa daha sonra 15 haykırışa….Şu anda tüm gökyüzü Anka haykırışları ve sanki kıyaslanamayacak korkunç bir meteor yağmuru gibi Anka siluetleriyle doluydu.
Yun Che meteor yağmurunun içinden geçmek ve manevra yapmak için Yıldız Tanrısının Kırık Gölgesini kullanıyordu. Onun kullandığı Yıldız Tanrısının Kırık gölgesi şu anda 1. aşamadaydı ama Jasmine’den gelen en düşük seviyeli Kaynak Hareket Yeteneği olsa da son derece şok edici bir güç içeriyordu ve Anka ok oluşumunun arasında bir illüzyon gibi hareket etmesine izin veriyordu ve oluşturduğu sayısız ardıl görüntülerin dağılmasına bile zaman bırakmıyordu.
Ancak Anka siluetleri sonunda çok yoğun olmuşlardı ve her birinden kaçınması imkansızdı. Bir düzine kadar dalgadan sonra zaten 7-8 kere isabet almıştı. Anka siluetinin erki kuvveti taşıdığı alevle kıyaslanamazdı. Ancak sadece Başlangıç Kaynak Aleminde olan Yun Che için bu büyük bir tehditti. Anka siluetlerinden her darbe alışında koruyucu kaynak aurası biraz zayıflıyordu. Ve bu Yıldız Tanrısının Kırık Gölgesini sık sık kullanmasıyla birleştiğinde enerji tüketimi muazzam oluyordu.
Boom! Boom! Boom! Boom! Boom…..
Anka gölgeleri dalgaları yanında patlıyordu. Orijinalde düz olan zemin delik ve çukurlarla delik deşik olmuştu. Görünürde hala tek parça olmuş bir bölge bulmak imkansızdı.
Bir kez daha ateşe karşı dayanıklı olmasaydı çok uzun zaman önce çoktan birkaç yüz kez ölmüştü.
Kötülük Tanrısının Ateş Tohumu hiç şüphesiz Anka testinde onun için büyük bir hileydi.
Boom!!!
Son dalgada birkaç yüz tane Anka silueti gökten düştü. Vücutlarından yayılan kavurucu alevlerin parlaklığı gökyüzünü kırmızı bir şekilde aydınlatıyordu. Onlar düştüğü anda büyük toprak parçası ateşle beraber patladı ve yer kavrularak zifiri karanlık bir renge dönüştü. Aynı anda Yun Che 7 tane Anka silueti tarafından vuruldu. Tüm bedenindeki koruyucu kaynak aurası bir anda paramparça oldu. Neyse ki etki orada sonra erdi. Göğsündeki acı dalgasından başka çok yara almadı.
“Phew….Sonunda bitti mi?” Hala yanmakta olan alevlerin arasında duran Yun Che kafasını kaldırdı ve derin bir rahatlama nefesi alırken gökyüzüne baktı. Anka haykırışları sonunda durmuştu ve gökyüzünün üzerinde hiç Anka silueti belirtisi yoktu. O anda Feng Baichuan’in atasının söz ettiklerine hayranlık duymaya başladı. Sıradan bir insanın bedeniyle ve Ruhsal Kaynak Alemindeki bir güçle gerçekten de daha demin deneyimlediği kıyaslanamayacak kadar korkunç Anka oluşumunu geçebilirse kesinlikle şok edici yetenekli süper bir dahi olurdu.
Alevler yavaş yavaş söndü ve sonunda 2. test sona erdi. Yun Che’nin geçtiğinin söylemektense özel bedeniyle zorla dayandığını söylemek daha iyi olurdu. Bu arada Yun Che’nin önündeki sahne bozulup giderek belirsizleşmeye başladı. Yun Che 3. testin manzarasını gözlemleyecekken çoktan önündeki her şeyin zifiri karanlık olmuştu.
Bunun ardından zifiri karanlık dünyada bir çift altın göz açıldı. Anka’nın Ruhunun sesi zihninde yanılandı.
“Bu beni şaşırttı. Sen gerçekten alevlerden korkmayan özel bir vücuda sahipsin. Eğer yanılıyorsam bedeninin içinde Kötülük Tanrısının aurası bulunuyor.”
“Bu doğru.” Yun Che başıyla onayladı. Anka’nın Ruhunun kalbinin derinliklerinde Kötülük Tanrısının aurasını ayırt etmesi onu şaşırtmamıştı. Sonuçta Anka ve Kötülük Tanrısının ikisi de ilk tanrıların ırkının bir parçasıydılar.
“Kötülük Tanrısı aslında tüm elementlerin ezeli düşmanı olduğundan o hiç bir elementle sıralanmaz. Ancak kimse elementleri kullanma kapasitesi ve yakınlık bakımından Kötülük Tanrısıyla karşılaştırılamaz. Eğer bir şekilde Kötülük Tanrısının gücünü tamamen miras alırsan sadece ateş değil su, rüzgar, yıldırım, yer, etki alanı boyut, ruh….senin tarafından bastırılır ve sana asla zarar vermezler.”
(Ç.N: Kötülük Tanrısı çok güçlü değil mi :D )
Yun Che: “…..”
“Önceki 2 testi yeterli gücün olduğundan değil özel bedeninden dolayı geçtin. Her ne kadar bu hile olsa da geçmek geçmektir. Benim bunu inkar etme hakkım yok. Ancak 3.test Kalbin Alevlerindeki Yozlaşma kalple ilgili bir test ve ateşle alakasız. Yani bedeninin avantajları bu testte önemsiz ve bu test geçme zorluğu açısından en zoru. Bu sayısız yıl boyunca testlere girip ilk iki testi geçenlerin sayısı 329. Ancak 3. testi geçenlerin sayısı sadece 7.”
(Ç.N: Bence de bu test en zoru :( )
“Yedi mi?” Yun Che hemen şaşırdı.
Her ne kadar ilk 2 testi hileli durumuyla kolayca geçse de aynı anda bu 2 testin ne kadar korkunç olduğuna şahit oldu. Ruhsal Kaynak Aleminde bu 2 testi geçenler hiç şüphesiz eşsiz dâhilerdi. Gerçek Kaynak Aleminde olan kişilerin geçme olasılığı bile yoktu.
Ve bu olağanüstü dâhilerin sadece %2 si 3. testi geçebilmişti.
Bu 3. test ne kadar korkutucu olabilirdi?
“Ancak çok gergin olmana gerek yok. 3. test kalbin testidir. Bir dövüş içermez ama bunun yerine kabinin içindeki seçenekleri içerir. Eğer güç peşinde koşmak için yeterince istikrarlıysan yeterli gücün olmasa bile kolayca geçmek için bir şansın var. Diğer bir tarafından eğer yeterli kararlılığın yoksa tüm hayatını sıradan dünyada geçirmekte bir seçenek olabilir. Sonuçta güç hayattaki her şey değildir.”
(Ç.N: O kadar bilgece konuştu ki hiçbir şey anlamadım :D )
“Sen hazır mısın?”
Kalbin testi mi?
İki hayat yaşamış sayısız kez yaşamla ölümün sınırında deneyim yaşamış biri için kalbin testinden daha az korkutucu ne olabilirdi?
“Kalbin Testi” bu kelimeler Yun Che’nin kalbini sakinleştirmişti. Anka Ruhunun geçme oranının ne kadar düşük olduğunu söylemesine rağmen ilk iki testteki kadar gergin değildi. Hiç tereddüt etmeden başıyla onayladı.“Başlayalım.”
“Nasıl istersen…..Sana başarılar diliyorum.”
Anka’nın Ruhunun gözleri kayboldu ve zifiri karanlık bir kez daha bozulmaya başladı. Yun Che bedeninin sanki bir fırtına tarafından süpürüldüğünü ve çarpık bir alana uçtuğunu hissediyordu. Gözlerini kapattı ve kalbinde mırıldandı. “Kalbin testinin tam olarak ne olduğuna bakalım. Benim ruhsal durumumu bozabilecek tek şey….artık var olmamalı.”
Karanlığın içinde bilincinin yavaş yavaş bulanıklaştığını hissediyordu. Bu ona tetikte bir şekilde aniden gözlerini açtırmıştı ama zihnindeki ağırlık dayanılmazdı. Zihni tamamen durgun hale gelene kadar görüşü ve farkındalığı giderek bulanıklaştı.
Bilincini yeniden kazandığında bedeninin çeşitli yerlerinden ağrılar geliyordu. Bedeni sanki ağır yaralardan kurtulmuş gibi son derece zayıftı. Burnunun ucu hafif kan kokusuyla taşıyordu… Bu kendi kanının kokusuydu.
(Ç.N: Neler oluyor :O )
Neler oluyor? Neden bedenim bu kadar zayıf? Sanki daha yeni ağır yaralanmış gibiyim… Ayrıca bu koku ve bu his neden bu kadar tanıdık geliyor?
Gözlerini yavaşça açtı. Görüşü yavaş yavaş netleşirken nerede olduğunu fark etti. Burası birkaç basit masanın bulunduğu çok sade bambu bir kulübeydi. Bir masa da bambudan yapılmıştı ve üzerinde sargı bezleri ve şifalı otlar vardı. Bitişindeki masada yığınla kanla lekelenmiş beyaz elbiseler ve her türlü iyileştirme aleti vardı.
Güçlü ilaç ve kan kokusu tüm odaya nüfuz etmişti. Sadece bedenini kapatan ince battaniye hafif ve sıcak bir koku veriyordu. Basit bambu pencereden dışarı baktığında erkek elbiselerinin sıra sıra asılmış olduğunu gördü….Bu elbiseler yamalarla kaplıydı. Her ne kadar onlar titiz temizleme işlemlerine maruz kalsalar da ağır kan lekeleri yüzünden hala kurumuş hafif kan lekeleri kalmıştı.
O anda sanki bir yıldırım tarafından vurulmuş gibi tüm bilinci temizlenmişti. Yun Che aniden yatağa oturdu. Önündeki sahneye boş boş bakıyordu. Kalbi sanki fırtınanın ortasındaki küçük bir tekne gibi çılgınca sallanıyordu…
Burası……Burası….
————ÇEVİRMEN NOTU————
3.test gerçekten zor :D Herkes geçemez basit gibi gözükse de… Burada bırakır mıyım sizce? Tabi ki hayır. Devam edelim okumaya bakalım neler göreceğiz :D
Bu bölümden sonraki bölüm bana göre kesinlikle şuana kadar çevirdiğim en iyi bölümdü ve büyük ihtimal görebileceğiniz en duygusal bölümlerden biri olacak ATG’de.
Orası neresi? Yun Che şuan nasıl bir durumda? Ruhsal durumunu bozabilecek tek şey ne? 3. testi başarıyla geçecek mi? Geçerse ödüller ne olacak? Geçemezse neler olacak? Merak mı ediyorsunuz? O zaman okuyun ve öğrenin…
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..