Ao Yan’ın provokesi ve aşağılaması ile karşı karşıya gelince Yun Che bakışlarını çekmeden önce yalnızca umursamaz bir şekilde ona bir kez baktı. O, öncesinde ona bir parça dikkat etmişti ancak şimdi o direk olarak onu aşırı derece görmezden geldi; saygıyı bırak Yun Che ona tekrar bakmaya bile tenezzül etmemişti. Bu kadar kibirli küstah ve mağrur birinin IQ su en düşükten de az olurdu ve Yun Che’nin değerlendirmesi yalnızca bir kelimeydi:”Çöp”.
O, onun arkadaşı olmak için yetersizdi ve onun düşmanı olmak için yetersizliği daha da fazlaydı. O onun ailesinin kaynakları kullanılarak zorlukla yükseltilen kaynak gücünü de hesaplamıştı.
Yun Che’nin herhangi bir tür tepki vermediğini görünce Ao Yan onun açıkça cevap bile veremeyecek kadar korktuğunu düşünmüştü. Alayla başını geri çevirdi.
“Çok ileri gittin!” Yun Xiaofan’ın yüzü sinirle ağzına kadar dolmuştu ve o hoşnutsuzlukla mırıldandı:
”O açıkça Büyük Kardeş Yun’un seviyesinin altında yine de bu tür kelimeler söyleyebiliyor. Ne utanç ama.”
“Ne dedin sen?” Yun Xiaofan kasıtlı olarak sesini alçaltmasına rağmen Ao Yan’ın durduğu yer, her şeyi duymaya yetecek kadar yakındı. Onun gözleri kısılırken bakışları kötü niyetle dolmuştu:
”Benim için tekrar et.”
“Ben….” Yun Xiaofan’ın bedeni bilinçsizce çökerken onun ifadesi biraz soluklaştı. O Ao Yan’ın geçmişini biliyordu ve kendisi yalnızca sıradan bir aileden gelmişti. O buraya sadece rüyalarını kovalamak için gelmiş ve tüm ailesinin umutlarını taşırken Mavi Rüzgar Kaynak Sarayına girdikten hemen sonra nasıl büyük nüfuzlu birini düşman edinmeye cesaret edebilirdi ki.
Üstelik bu sonuç olarak Mavi Rüzgar Kaynak Sarayının sınav alanıydı. Ao Yan da pervasızca sorun çıkarmaya cesaret edemedi bu sebeple o soğuk bir homurdanmayla başını diğer tarafa çevirdi. Fakat gözlerindeki alay onun kabinde bu kini damgaladığının kanıtıydı.
(DN: anlayamayan arkadaşlar için tekrar ediyorum. bu yun xaofan bir önceki bölümde yun che isimli adamımızın yalakası :D ao yan yun che ye artislenince bu üzerine alıyor ve ao yana laf atıyor sonra pişman oluyor ao yan ise sarayda oldukları için buna bir şey yapmıyor :D)
Onun ifadesi tedirginleşmeye başlarken ancak o zaman Yun Xiaofan sonunda dışarı derin bir nefes verebilmişti.Yun Che, Yun Xiaofan’ın oldukça sade olan kıyafetlerine baktı ve söyledi:
”Xiaofan sen bu Ao Yan’dan mı korkuyorsun?”
“Ben…” Yun Xiaofan bir saniyeliğine tereddütte kaldı fakat sonunda yine de kafasını salladı:
”Ben bir tür korkak kedi değilim fakat.. fakat onun batıdaki Muazzam Çöl Şehrinde nüfuzlu Ao Tian Ailesinin ikinci mirasçısı konumunda olduğunu duyduğum ve onun kaynak gücünün benimkinden çok fazla olduğu gerçeği sebebiyle eğer onu kışkırtırsam ben büyük ihtimalle Mavi Rüzgar Kaynak Sarayında kalamayacağım.Mavi Ay Kaynak Sarayına girebilmek benim ve ailemin en büyük rüyasıydı.Ben bu tür bir olası olayın yaşanmasını istemiyorum.”
“Rahat ol” Yun Che gülümserken kafasını salladı: ” Büyük bir ailenin varisi kimliği gerçekten kulağa oldukça büyük geliyor fakat bu yer Mavi Rüzgar Kaynak Sarayı; onun kimliğinin burada en ufak bir değeri yok ve o kaynak gücünü kullanarak seni sadece birazcık ezebilir. Eğer zorbalığa maruz kalmak istemiyorsan o zaman kendini daha çok eğitmen gerekir. Bu Ao Yan kaynak gücünü yükseltmen için tesadüf eseri senin motivasyonlarından biri haline gelebilir. Ayrıca Bu Ao Yan şu an için sahne ışıklarında yalnızca kendini tatmin edebilir; gelecekte başarısız olmak onun kaderinde var. Yalnızca birkaç yıl içinde senin onu geçmen mümkün bu sebeple ondan korkmana hiç gerek yok.”
Yun Che’nin sözleri Yun Xiaofan’ı içten içe aşırı tatmin etmişti. Ona karşı olan hayranlığına ek olarak şimdi ayrıca gizli bir şükran vardı.Onun ifadesi rahatlarken sıkı sıkı başını salladı:
”Büyük Kardeş Yun sen haklısın.Ben ondan korkmayacağım. Ben karar verdim, benim Mavi Rüzgar Kaynak Sarayında ilk amacım kesinlikle bu Ao Yan’ı geçmek, hehe!”
Uzun bir süre sonra Yun Che’nin kaynak gücü değerlendirmesi sonunda sona ermişti. Sınava giren yüz yirmi genç kaynak uygulayıcısının içinden sonunda sadece yirmi dokuzu geçmişti; bu dörtte birinden daha azdı. Elenen genç kaynak uygulayıcılarının tümü çok iyi kaynak gücü ve yeteneğe sahipti ve tesadüfe inanan bir zihniyete inanarak buraya gelmişti. Fakat sonuç olarak onlar Mavi Rüzgar Kaynak Sarayının aşırı yüksek standartları karşısında sadece üzgün bir şekilde ayrılabilmişti.
Sıradaki şey, sınavın ikinci bölümüydü: Savaş Gücü Değerlendirmesi
Yaşlı adam ilk turu geçen insan sayısına baktı ifadesiz bir yüzle konuştu:
”Sınavın ilk Turunun bir sınav olarak görülemeyeceği sizin için açık olmalı. Bu açık olarak sadece standarda ulaşamayan insanları ayıklamak içindi. Sınavın ikinci turu Savaş Gücü Değerlendirmesi gerçek sınavdır.”
“Kaynak gücünün seviyesi savaş gücünün seviyesini göstermez. Biz Mavi Rüzgar Kaynak Sarayının ihtiyaç duyduğu şey imparatorluk boyunca en seçkin kaynak uygulayıcılarıdır. Muhteşem bir kaynak uygulayıcısı yalnızca yüksek seviye bir kaynak gücüne sahip olmamalı aynı zamanda en önemli olan şey onların kaynak güçlerini tam olarak kullanma yeteneğidir! Gerçek bir dahi kendiyle kendiyle aynı seviyedeki birine karşı galibiyet kazanmanın yanında kendinden iki seviye yada dört seviye bile yüksek olanlarla baş edebilmeli! Yine de sadece kaynak gücüne sahip, fakat onu nasıl kullanacağını bilemeyen biri sonunda onun seviyesi ne olursa olsun sadece bir çöp parçası olarak kalacaktır. Sınavın ikinci bölümü senin kaynak gücündeki hakimiyetinin yeteneğini test eder. Bu güç direk olarak senin kaynak enerjisi hakimiyeti yeteneğini gösterecek; ve bu yetenek bir kaynak uygulayıcısının gelecekte ne kadar yükseğe ulaşabileceğini belirleyecek!”
“Kaynak gücü değerlendirmesini geçtikten sonra her şeyin iyi olduğunu düşünmeyin.Yirmi dokuzunuzun içinde en çok yarısı bu Savaş Gücü Değerlendirmesini geçebilir. Eğer siz Mavi Ay Kaynak Sarayında kalmak istiyorsanız o zaman kaynak gücünüzün en iyi halini gösterin…
Sınavın ikinci turu başlasın!”
Siyah kıyafet giymiş yaşlı adamın sözleri çoğu insanı gizliden gizliye küçük dillerini yuttururken onları ifadeleri bir kez daha gerginleşti…. İlk turdan sonra yalnızca yirmi dokuz insan kalmıştı ve ikinci turda onların en azından yarısı başarısız olacaktı. Bu gerçekten zalim bir uygulamaydı.
“Sınavın içeriği oldukça basit. Her biriniz sizin gelecekteki kıdemli kardeşlerinizin biriyle yedi darbe değiş tokuş takası yapacaksınız. Bu darbe takasında yenilgi yada galibiyet önemli değil ve zaten sizin için kazanmak her ne olursa olsun imkansız (arkadaş Yun Che reis i tanımıyor:D). Bizim görmeyi umduğumuz şey gerçek bir savaşta kaynak gücünüzü açığa çıkarma dereceniz. Ben yan taraftan izliyor olacağım ve ayrıca nihai kararı vereceğim. Bu sınavı geçenler bizim Mavi Ay Kaynak Sarayımızın öğrencisi olacaklar. Başarısız olanlar ayrılmak zorunda olacaklar. Feng Yue sahneye girme zamanın geldi.”
Yaşlı adam konuşurken on sekiz on dokuz yaşlarında görünen soluk yüzlü bir adam yüzünde bir gülümsemeyle yürüyordu. O yaşlı adamın önünde durdu ve hafifçe ona başını salladı: “Endişelenmeyin eğitmen Qi, bana bırakın.”
Onun göründüğü an, eğlenmek için toplanan Dış Saray öğrencileri bir haykırış dalgası açığa çıkardı: “Bak!Bu grubun rakibi gerçekten de Orta Sarayın Kıdemli Kardeşi Feng Yue!”
“Hah? Bu Orta Saray’dan Feng Yue mi? Ben bu birkaç gün içinde binden fazla grubun sınav olduğunu duydum fakat onların rakibi olarak bir Orta Saray öğrencisi olan on tane bile yoktu. Bu grup gerçekten şanssız olmalı. Bu yalnızca bir savaş değerlendirmesi olmasına ve rakip ne bir Orta Saray öğrencisi ne de bir Dış Saray öğrencisi olursa olsun kazanmak imkansız olmasına rağmen yine de bir Orta Saray öğrencisi ile karşı karşıya gelindiğinde baskı çok daha büyük olmalı. Ayrıca Kıdemli Kardeş Feng Yue’nin elinin çok ağır olduğu söyleniyor; bu gruptaki insanların kesinlikle acı çekecek.”
Uzaklardan gelen konuşmaların sesi bu grubun sınava giren öğrencilerini titretmişti….Onların hepsi ikinci sınavın içeriğinin esasen Dış Sarayın güçlü öğrencilerinden biriyle hamle takası olacağını biliyordu. Fakat onlar yüzleşmek zorunda oldukları rakibin gerçekten bir Orta Saray öğrencisi olabileceğini asla hayal etmemişlerdi!
Bu Feng Yue Orta Sarayda otuzuncu sırada olmasına rağmen o hala Orta Saraya aitti!
“Feng Yue, on dokuz yaş, Gerçek Kaynak Alemi üçüncü seviye. Ben siz küçük kardeşlerin hepsinden bir sürü tavsiye alacağımı umuyorum.”
Feng Yue yüzünde bir gülümseme ile herkesin önünde durdu.Bu kibirli ifade ve bakış köylülerine göz gezdiren bir imparator gibi görünüyordu.
“Gerçek Kaynak Alemi üçüncü seviye” kelimelerini duyduktan sonra, birçoğunun kalbi titredi. Özellikle daha genç olan bir kaç genç kaynak uygulayıcısı ve kaynak enerji nispeten daha düşük olanlar yumruklarını sert bir şekilde sıktılar ve o kadar endişelendiler ki onların ter dolu başlarından bol bol ter damlaları süzülüyordu.
Yine de hattın önünde duran Ao Yan rakibinin Feng Yue olduğunu gördüğünde onun gözleri aniden oldukça fazla parladı. Onun ağzının köşesi kıvrılırken o Feng Yue’e gözleriyle gizlice bir işaret verdi.
“Şimdi, sınavın ikinci bölümü resmi olarak başlasın. Ben her kimi çağırırsam, gelsin ve Feng Yue ile yedi hamle takas etsin.” Feng Yue tarafından eğitmen Qi olarak anılan yaşlı adam konuştu:
“Bir numara, Li Mo”
İsmi çağrılan kişi çizgi üzerinden yürüdü ve Feng Yue’nin önünde durdu.O sakinliğini korumaya çalışmasına rağmen yine de kaşlarının arasındaki gerginliği gizlemesi zordu. Sonuç olarak, Mavi Rüzgar Kaynak sarayına resmi olarak bile girmeden önce bir Orta Saray öğrencisi ile savaşmak onun hayal dahi edemeyeceği bir şeydi.
“Kıdemli Kardeş Feng Yue,ben merhametli olacağınızı umuyorum.” Li Mo, Feng Yue karşısında eğildi.
“Lüzumsuz saçmalığa gerek yok,hadi başlayalım!” Feng Yue ilgisiz bir şekilde söyledi.
Li Mo derin bir nefes aldı. Onun ifadesi sakinleşti ve onun elleri bir uzun kılıcı kavradı. Düşük bir sesle haykırırken, o aniden hücum etti.
“Güneşi Görmek için Dağıt Bulutları!”
Bu Savaş Gücü Değerlendirmesi sırasında Gerçek Kaynak Aleminde zorlu bir rakiple karşı karşıya geldiğinde Li Mo kendini biraz bile geride tutmaya cesaret edemedi. Onun ilk hamlesi zaten onun ailesinin en güçlü kılıç stillerinden biriydi. Kılıcın vücudu üzerinde sürekli bir kaynak enerjisi aurası yayılırken bu kılıç hareketi oldukça dikkat çekici bir güç taşıyordu ve doğruca Feng Yue’e yönelmişti.
Feng Yue’nin hareketleri basit ve yavandı. O ileriye bir adım attı ve bir yumruk savurdu.
Poof!!
Feng Yue’nin yumruğu direk olarak Li Mo’nun göğsüne çarptığında kılıcın sürekli kesintisizliği anında parçalara ayrıldı. Gerçek Kaynak Aleminin güçlü kaynak gücü altında Li Mo teli olmayan bir uçurtma gibi geriye uçtu ve şiddetli bir şekilde korkunç bir hızla yere çarptı; fakat onun sağ eli….hala sıkıca kılıcı kavrıyordu.
“İlk hamle.” Feng Yue yüzü bir hor görme izi ortaya çıkarırken parmağını Li Mo’a doğru uzattı.
İlk kişinin ilk raundu herkesin kalbini sıkıca attırdı. Onlar başlangıçta bunun onların savaş güçlerini tespit etmek için bir hasar takası olduğunu ve Feng Yue’nin sınava girenlerin güçlerini en iyi şekilde göstermesine izin vermek için önceliğinin savunma olacağını düşünmüştü. Fakat kimse bu Feng Yue’nin gerçekten böylesine acımasız ve sert bir şekilde direk olarak karşı saldırı yapabileceğini düşünmemişti.
Eğitmen Qi’nin kaşları da biraz çattı yine de hiç bir söz söylemedi. Feng Yue direk olarak ağır saldırması gerçekten oldukça fazlaydı. Sonuç olarak bu bir gerçek savaş değildi ve o yalnızca bir yargıç yardımcısıydı. Rakibin kaynak gücünün seviyesi onun çok yukarısındaydı bu sebeple daha Saray bile girmemiş bir genç kaynak uygulayıcısı onun karşı saldırısına nasıl dayanabilirdi? Fakat Eğitmen Qi tekrar düşündü; ilk sınavı geçenler için onların tek bir tanesi bile kalplerinde kibir olmaksızın yetenekte önemsiz değildi. Bu tür bir gerilemeyle karşılaşmak onların kibirli havalarını belli bir ölçüde ortadan kaldırabilirdi bu ayrıca onlar için iyi bir şey olduğu anlamına geliyordu. Ayrıca, o Feng Yue’i çok iyi anlamıştı. Bu tür olay sadece sıradan bir şeydi; o devamında rakibini ciddi şekilde yaralasa bile bu yine de şaşırtıcı olmazdı.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..