Bölüm 1481: Xia Qingyue'nun Durumu

avatar
4930 66

Against The God - Bölüm 1481: Xia Qingyue'nun Durumu


Bölüm 1481: Xia Qingyue'nun Durumu

 

Çevirmen: Sefix

Editör: Extacy12

 

Yun Che aniden ona doğru döndü.

 

"Kaç kişiler?" Xia Qingyue yüzünde herhangi bir şaşkınlık olmadan sordu.

 

"Bu hizmetçi etrafı iyice inceledi ve Qianye Ying'er'in tek başına geldiğini doğrulayabilir. Ne kaynak arkları ne de insanlar onu takip ediyor."

 

"Mükemmel." Xia Qingyue konuşmaya başlamadan önce kafasını salladı. "Ona kutsal salona kadar eşlik et ve onu bana getir Lian Yue. Onun varlığını gizlemenize gerek yok, ama yine de çok fazla dikkat çekmemeye çalışın."

 

"Anlaşıldı." Lian Yue emirleri aldıktan sonra ortadan kayboldu.

 

Yun Che garip bir bakış attı. "Her şey tam olarak istediğine uygun gidiyor gibi görünüyor."

 

Gelen kişi Qianye Fantian ya da Brahma Krallarından biri değildi. Qianye Ying'erdi ve yalnızdı!

 

Xia Qingyue'nin tahmini mükemmel bir şekilde tutmuştu!

 

"Bana ihtiyacın olan bir konu var mı?" diye sordu.

 

"E tabii ki." Xia Qingyue elini uzattı ve Yun Che'nin kolunun etrafını görünmez bir kaynak enerjisi sardı. "Bu gösterinin yıldızı sensin! Sen olmazsan, bu hiç ilginç olmaz... Benimle gel!"

 

Xia Qingyue, Yun Che'yi doğrudan kutsal salona getirdi. Kaynak enerji dalgaları aniden onun üzerine yağdı ve yarım saniyeliğine boğulmasına neden oldu.

 

Yun Che'nin gözleri açıldığında, kutsal salonun düzinelerce renkli savunma kaynak oluşumlarıyla çevrili olduğunu farkedince şaşırdı. Yun Che sordu. "Bu kaynak oluşumları şimdi mi kuruldu?"

 

"Doğal olarak" Xia Qingyue konuştu. "Onları bizzat kendim düzenledim. Burada olma sebepleri senin hayatını korumak."

 

Xia Qingyue'nin figürü bir an için bulanıklaştı ve biraz sonra ikisi de kaynak oluşumlarının merkezinde ortaya ortaya çıktı. Yun Che'ye baktı ve ciddi bir şekilde talimat verdi. "Unutma, bu kaynak oluşumundan dışarıya yarım adım bile atmana izin yok! Sen Qianye Ying'er'in ne kadar kahpe olduğunu tam olarak biliyorsun, her zaman tetikte olmalısın! Saldırmaya çalıştığı seneryoda, bu kaynak oluşumları aktif hale gelecek ve seni tehlikeden koruyacaktır."

 

"...Anlıyorum." Xia Qingyue'nin yanağına bir bakış attıktan sonra Yun Che cevap verdi. Gittiği gün birçok hazırlık yapmış gibi görünüyordu.

 

Lian Yue'ye, Qianye Ying'er'i on beş dakika içerisinde getirmesini söylemesinin nedeni, onu önce bu kaynak oluşumlara sokabilmesiydi.

 

"Qingyue, şimdi onunla ne yapmayı planladığını bana sorabilirsin değil mi?" diye sordu Yun Che.

 

Onu Ay Tanrısı Alemine getirmeden önce kararını vermiş olmalı... Hayır, bundan da önce vermiş olmalı.

 

Xia Qingyue ona doğrudan cevap vermek yerine bir soru sordu. "Sence, Qianye Ying'er için canından daha kıymetli olan şey nedir?"

 

Yun Che cevap vermeden önce bir an için düşündü. "Onu pek tanımıyorum ama gördüğüm ve duyduğum kadarıyla o normal bir kadından tamamen farklı. Kaynak yolu için anormal bir takıntısı var ve yaptığı her şey bir şekilde iktidar hırsıyla alakalı. Normal bir kadın için, sevgi, gurur veya dış görünüş hayatından daha önemli olabilir, ama onun... Yanılmıyorsam, tüm hayatı boyunca peşinde koştuğu gücü, hayatından daha önemli bir şeydir."

 

"Tamamen haklısın." Xia Qingyue soğuk gözlerle salonun dışına baktı. "Eğer onu kendini sakatlamaya zorlarsam... Onun için sakatlanmaktan başka her şey, hatta en çılgın rüyalarında bile göremeyeceği aşağılanmalar olsa bile onun için kabul edilebilir olacaktır değil mi?"

 

“...” Yun Che, Xia Qingyue'nin sırtına bakarken bir ürperti hissetti.

 

Son buluşmalarından bu yana sadece birkaç yıl olmuştu. Bir kişi gerçekten bu kadar kısa sürede bu kadar büyük ölçüde değişebilir mi?

 

Zihniyet, fıtrat ve alışkanlıklar bir insanda değişmesi en zor şeyler değil miydi?

 

Bundan bahsederken, Shen Xi zamanında ona garip bir şey söylemişti. Ona, Xia Qingyuede ki Sırla Camın Kalbi'nin uyanmak üzere olduğunu söylemişti... Bu değişimin bununla ilgisi olabilir miydi?

 

Aniden, Xia Qingyue ona yandan bir bakış attı ve tekrar talimatlarını tekrarladı. "Kaynak formasyonları dışına bir adım atmak bile yok, unutma!"

 

"Çoktan anladım." Yun Che dudaklarını kıvırarak cevap verdi. Xia Qingyue'nin kullandığı ses tonlarından en çok nefret ettiği ton az öncekiydi... Kulağa sanki efendisi gibi geliyordu.

 

Xia Qingyue'nin figürü tekrar bulanıklaştı ve bu sefer kutsal salonun merkezinde duruyordu. Aynı zamanda girişte ince, altın bir figür nihayet ortaya çıktı. Tüm vücudunu kaplayan göz kamaştırıcı yumuşak zırh, asil kimliğinin bir sembolü ve tüm dünyadaki en muhteşem bedenin iziydi.  #Ç.N: Yeşim benzetmelerini özledim :(..

 

"Usta, Brahma Hükümdar Tanrıçası geldi." Lian Yue saygıyla konuştu. Ardından, yerinde durdu ve uzun bir süre bir şey söylemedi.

 

Sonrasında Qianye Ying'er ve Xia Qingyue'nin bakışları birbiriyle buluştu, etraflarındaki boşluk o kadar katıydı ki hem Lian Yue hem de Yun Che zamanında durma noktasına geldiğini düşündü.

 

"Dışarıda girişi koru ve emirlerimi bekle." dedi Xia Qingyue. Lian Yue'ye gitmesini söylemedi, ama Yun Che'yi korumasını da söylemedi.

 

“Evet.” Lian Yue emri kabul etti ve dışarı çıktı. Aurasını geri çekmedi fakat yüzündeki sakin bakış aslında hissettiği gerginliği gizlemekte başarısız oluyordu.

 

Xia Qingyue'nin kişisel hizmetçileri olarak, ustalarının Qianye Ying'er'den ne kadar nefret ettiğini biliyorlardı.

 

"Xia Qingyue... Ay Tanrı İmparatoru!" Qianye Ying'er'in bakışları Xia Qingyue'ye gelmeden önce Yun Che'nin üzerinde durdu. "Son görüşmemizden bu yana uzun zaman oldu, değil mi?”

 

Sırlı Camın Kalbi ve Dokuz Kaynak Seçkin Beden'e sahip olan Xia Qingyue'nin yetenekleri Qianye Ying'er'i bile kıskandıracak kadar eşsizdi. Ay Tanrı Alemi'nde ki törende kendini ilk gösterdiğinden beri bu kadar büyük miktarda ilgiyi üstüne çekmesinin nedeni buydu.

 

Tıpkı Yun Che gibi, kimse onun geleceğinin limitlerini tahmin edemezdi. Ama bir geleceğin olması gerekiyordu!

 

Qianye Ying'er, Xia Qingyue'nin eline bu kadar hızlı ve kolay bir şekilde düşeceğini hiç hayal etmemişti.

 

Xia Qingyue sakince yanıtladı. "Bu Kral doğal olarak iyi, fakat diğer yandan sen, çok iyi görünmüyorsun. Bugün buraya gelme sebebin nedir?"

 

"Heh, Xia Qingyue!" Qianye Ying'er kıkırdadı. Yüzü altın bir maskeyle örtülse bile sarf ettiği her kelimeyle beraber kemiklere tüyler ürpertici bir soğuk nüfuz ediyordu. "Cesaretinin genişliği ve alçakgönüllüğünün gözlerimi açtığını itiraf etmeliyim!"

 

"Oh?” Xia Qingyue'nin gözleri en ufak bir duygu göstermeden hafifçe döndü. "Bu Kral, Ay Tanrı İmparatoru. İtibarımı zedeleyecek aşağılık davranışlara asla tenezzül etmem. Diğer yandan... Gerçekten benden adalet istemeye layık olduğunu mu düşündün, Leydi Tanrıça?"

 

"Ah Haklısınız, Brahma Hükümdar Tanrı İmparatorunun ve yanındaki Sekiz Brahma Kralının zehirlendiğini söyleyen bir dedikodu vardı. Görünüşe göre, durum büyük Brahma Hükümdar Tanrı Alemi'nin kendini kapatmak zorunda kalmasını gerektirecek kadar kötü. Ama burada yardım istemekten çok eğlenmek için Ay Tanrı Alemini ziyarete gelmiş gibi görünüyorsunuz. Kalpsizliğiniz hakkında ki ününüzü gerçekten hakediyorsunuz, Leydi Tanrıça. Çok etkilendim."

 

"Etkilenmek?" Qianye Ying'er'in sesindeki soğukluk artarken bir kez daha kıkırdadı. "Yun Che ve senin, babamı Gökyüzü Zehir Sedefiyle zehirlemenizin nedeni beni buraya gelmeye zorlamaktı. Her şeyin tam olarak istediğiniz gibi gittiğini gördüğünüz için inanılmaz derecede memnun olmuş olmalısınız!"

 

"Oh? Bu Kral ne kastettiğinizi anlamıyor, Leydi Tanrıça." Xia Qingyue yavaş yavaş konuştu. "Brahma Cennet Tanrı İmparatoru'nun zehire yenik düşmesi oldukça üzücü fakat sebebinin Gökyüzü Zehir Sedefi olduğuna nasıl emin olabiliyorsunuz? Sen ve gözlerin daha önce Gökyüzü Zehir Sedefi'nin kudretine tanık oldun mu?"

 

"Ayrıca ek olarak bahsettiğimiz kişi tüm bu insanların Brahma Hükümdar Tanrı İmparatoru, Yun Che ise sadece bir İlahi Kral Üç yaşındaki bir çocuk bile Brahma Cennet Tanrı İmparatoruna ölümcül bir zehir yerleştirebileceğine inanmazdı, değil mi? Sözleriniz bugün çok komik, Leydi Tanrıça.”

 

Yun Che: “...”

 

Xia... Qing... Yue! Qianye Ying'er zihninde mutlak bir kararlılıkla Ay Tanrı Alemine gelmişti fakat Xia Qingyue ile az önce yaptığı sadece bir çift laf dalaşı sinirlenmesi için yeterli olmuştu. "Zihnimi rahatsız etme girişimini durdur! Sağ salim dönmeyi umut etseydim burada olmazdım!"

 

Hafifçe baktı ve acımasızca ilan etti. "Ben, Qianye Ying'er, yenilgimi itiraf ediyorum... Şimdi bana şartlarını söyle!"

 

"Çok iyi." Xia Qingyue, Leydi Tanrıçanın yenilgi itirafından sonra en ufak bir zafer belirtisi göstermedi. O kadar sakin görünüyordu ki neredeyse korkunçtu. "Bu kralın şartı çok basit... Tek yapman gereken... Kendi gücünü yıkmak!"

 

“Heh.” Ancak Xia Qingyue'nin talebi küçümseyici bir alay ile karşılık buldu. "Xia Qingyue, bu talebi asla kabul etmeyeceğimi bilmelisin. Önümde böyle çocukca bir oyun oynamak zorunda değilsin. Eminim ki, Ay Tanrı İmparatoru perişan haldeki Brahma Hükümdar Alemi'nden korkmaktan çok uzak, bu yüzden bana şartlarınızı söyleyin ve hem zamanımızı hem de sabrımızı boşa harcatmayın."

 

Yun Che bunu duyduğunda aniden kaşlarını çattı. Qianye Ying'er'in Xia Qingyue'nin oyununu hemen görmesini beklemiyordu. Xia Qingyue'nin elinde ki müzakere üstünlüğünü ele geçirmek için bu fırsatı kullandı.

 

Bu kadınların ikisi de korkunçtu...

 

"Çok iyi, akıllı bir insanla konuşmak çok daha kolay." Xia Qingyue ayaklarını hafifçe kaydırdı, böylece Qianye Ying'er ile göz göze geldi ve aynı anda Yun Che'ye bir bakış attı. Ardından sordu. "Eğer bu Kralın sormasına izin verirsen, Doğu İlahi Bölgesinin en güçlü Tanrı İmparatoru olan baban, sekiz Brahma Kralının yaşamı ve Brahma Hükümdar Alemi'nin geleceği hakkında ne düşünüyorsun?"

 

"Sanırım bir şeyi kaçırıyorsun." Qianye Ying'er hemen cevap verdi. "Kaçırdığın kısım şu; Brahma Hükümdar Alemi söylediğin herşeyi kaybederse, Ay Tanrı Alemi'ni yoketmek için tüm gücümüzü kullanırız!"

 

"Ne şaka ama!" Xia Qingyue kayıtsız bir gülümseyle karşılık verdı. "Brahma Hükümdar Alemi, Kötü Bebek felaketi sırasında iki Brahma Kralını ve İblis İmparatorunun dönüşü esnasında üç Brahma Tanrısını daha kaybetti. Bugün, Brahma Cennet Tanrı İmparatoru ve sekiz Brahma Kralı ise çoktan ölümcül bir zehire yenik düştü. Eğer zamanında kurtarılmazlarsa, Brahma Hükümdar Tanrı Alemi'nde, on yedi Brahma Kralı ve bir Tanrı İmparatorundan sadece yedi tane Brahma Kralı kalmış olacak! Sence böylesine zayıf bir alem Ay Tanrısı Alemine tehdit oluşturabilir mi?"

 

"Brahma Hükümdar Tanrı Alemi'nin gücü ve gizli kozları hayal edebileceğinden çok daha derindir! Sadece yedi adet Brahma Kralı kalsa bile, Ay Tanrı Alemi'ni yoketmek çocuk oyuncağı olacaktır." Qianye Ying'er küçümseyerek konuştu.

 

Xia Qingyue gülümseyerek cevap verdi. "Ve nasıl Ay Tanrı Alemi'nin sizinki kadar derin bir güce sahip olmadığını bilebiliyorsun? Her iki aleminde zayıflayacağı doğrudur, fakat nasıl Ay Tanrı Alemi'nin düşebileceğini ve zayıflamış bir Brahma Hükümdar Tanrı Alemi'nin sadece yedi Brahma Kralıyla sonuna kadar hayatta kalabileceğini söyleyebilirsin?"

 

Qianye Ying’er: “...”                                                               

 

"Ayrıca şu anda İlkel Kaosun en önemli şeyini unutmadın, değil mi?" Xia Qingyue sessizce Qianye Ying'er baktı. "Gökyüzü Zehir Sedefi'nin ustası Yun Che ve onu destekleyen kişi Cennet Cezalandıran Şeytan İmparatoru. Biliyorsun ki biz ikimiz bir zamanlar karı kocaydık. Eğer bu kral Cennet Cezalandıran İmparatoru Yun Che aracılığıyla bu savaşa sokmanın bir yolunu bulabilirse... Kafandaki zaferin gerçekleşeceğine emin misin?"

 

Vuzz...

 

Qianye Ying'er arkasındaki boşluk bir an için titreşti.

 

Bu olay onun aklının kaos içine düşmüş olduğunu ve kaynak enerji kontrolünü kaybetmiş olduğunu ifade ediyordu.

 

Qianye Ying'er'in dudakalrında trajik bir kıvrılma ortaya çıktı. "Sana kaybetmedim, Xiao Qingyue! Gökyüzü Zehir Sedefi'ne kaybettim, Cennet Cezalandıran Şeytan İmparatora... Ve kendime kaybettim! Hepsi bu! Sakın bunu unutma!”

 

Xia Qingyue yanıt olarak soğukkanlı bir şekilde gülümsedi.

 

"Şimdi şartlarınızı söyleyin!" Qianye Ying'er'in göğsü, altın zırhının sargılarının altından hafifçe titredi. "Artık senin saçmalıklarını duymak istemiyorum!"

 

Bu kısa laf dalaşı, Qianye Ying'er'in kesin yenilgisiyle sona ermişti... Belki de Ay Tanrısı Alemi'ne girdiği andan itibaren kaybetmişti.

 

Xia Qingyue'nin en büyük güveni hiçbir zaman Gökyüzü Zehir Sedefi olmamıştı. En büyük güveni Cennet Cezalandıran İblis İmparatoruydu -Kendisinin hiçbir bilgisi olmasa da (muhtemelen).

 

“Çok basit.” Xia Qingyue, Qianye Ying'er'in de söylediği gibi nefesini boşa harcamayı bıraktı ve konuşmaya başladı." Bu Kral hayatını ve kaynak gücünü bir şartla rahat bırakacak!"

 

Yun Che'ye doğru baktı ve konuştu. "Yun Che'nin ruhuna üç bin yıllık köle damgası yerleştirmesine izin vereceksin!"

[Extacy12: Ehuhehe]

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46402 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr