Bölüm 690

avatar
15677 33

Against The God - Bölüm 690


 

Bölüm 690: Birbirinin Kucağında Uyumak




Uçan Bulut Şehri uzun süredir beklediği huzuru bu gece elde etmişti. Feng Huwei'nin korkunç ölümü ile birlikte İlahi Anka Ordusu da generalini kaybederek 'görevlerini' durdurmuştu ve panik içinde sessizleşmişlerdi... Her ne kadar geri çekilmeseler de Uçan Bulut Şehrini rahatsız etmiyorlardı.

 

Burası Yun Che'nin on altı sene yaşadığı avlu idi. Oda her zamanki gibiydi ve minimum değişiklikler yaşanmıştı... Kokusu da aşırı tanıdıktı.  

 

Yun Che yumuşak yatakta uzanıyordu. Örtü açık kırmızıydı ve çevresinde kırmızı kumaşlar bulunuyordu. Yun Che buradayken bir anlığına da olsa da Qingyue ile evlendikleri geceye dönmüş gibi hissetmişti...

 

Ancak bu odanın bu halde olmasının sebebi Xiao Lingxi'nin her gün buraya gelerek sıkı çalışmasıydı... Yun Che hakkındaki her şeyin aynı kalması için elinden gelenin en iyisini yapmıştı.

 

"Qingyue ile evleneli altı yıl ve yedi ay geçti." Yun Che, üzerindeki kırmızı kumaşı dikkatlice kaldırdı, ardından gülümseyerek konuştu: "Konusu açılmışken, evlilik gecemde seninle tanışmıştık, Jasmine... Eğer seninle tanışmasaydım hayatım muhtemelen tamamen farklı olacaktı, huh."

 

Yun Che kendi kendine mırıldandı ama Jasmine bu sefer derin uykusunda olmadığından dolayı o konuşmayı bitirdiği an sakine cevapladı: "Hmph, eğer benimle karşılaşmasaydın, bu şekilde ölümü arzulayan bir kişilik ile yüz canın olsa bile çoktan ölmüştün!"

 

"Sen de aynı değil misin?'" Yun Che karşılık verdi ve ardından hemen sordu: "Bugünlerde uyuma zamanın kısalmış gibi gözüküyor, zehrin neredeyse arıtıldı mı?"

 

"Neredeyse yüzde otuzu kaldı." Jasmine usulca konuştu: ”Gökyüzü Zehir Sedefinden beklendiği gibi, arıtma gücü beklentilerimi fazlasıyla aşıyor. Bedenimdeki zehir Gerçek Tanrıların bile korktuğu bir şeydi. Eğer tamamen serbest kalırsa, o tüm Kaynak Gökyüzü kıtasını ölümcül bir cehennem haline getirmek için yeterli güce sahip. Üstelik, bedenimi yok ettikten sonra ruhumun derinliklerine kadar işledi. Bu normal bedensel zehirlere göre arıtması binlerce kat daha zor bir şey. Onu tamamen arıtmanın en azından otuz sene alacağını düşünmüştüm. Yedi yıllık kısa sürede bu ölçüde arıtılacağını asla düşünmemiştim. Kalan yüzde otuzluk kısım da birkaç ay içinde tamamen arıtılacaktır."

 

"Bu güzel." Yun Che onayladı. Ardından konuştu: "Oh... O zamanlarda otuz sene içinde kaynak gücümü Egemen Kaynak Alemine yükseltmem gerektiğini söylemiştin. Bunun nedeni zehrin tamamen arıtılmasının otuz sene süreceğini düşünmen miydi?"

 

"Bu nedenlerinden birisi." Jasmine hafifçe konuştu: "Diğer neden seni teşvik etmekti. Ancak görünüşe göre Gökyüzü Zehir Sedefini hafife almışım ve tabii ki de senin yeteneğin ve şansını da hafife almışım."

 

"Hehe!" Yun Che gururlu bir şekilde kıkırdadı. Ardından, 'mütevazı' bir şekilde konuştu: "Ancak ben sadece İmparator Kaynak Alemindeyim. Gerçek bir Egemen Kaynak Aleminde olmaktan çok çok uzağım. Belki de... Otuz sene içinde gerçekten bir Hükümdar olamayabilirim."

 

"Şu anda, benim tahmin ettiğim hedefe ulaştığını söyleyebilirim!" Jasmine sakince devam etti: "Bedenimi yeniden oluşturmak için yeteri miktarda Mor Damarlı İlahi Kristale ve en azından bir Hükümdarın gücündeki bir kişinin canlılığına ihtiyacım var. Her ne kadar kaynak gücün sadece İmparator Kaynak Aleminde olsa da, güç bakımından çoktan düşük seviyeli bir Hükümdar kadarsın. Ejderha Tanrısı soyu ve Buda'nın büyük Yolu sayesinde canlılığın, zirvesinde olan bir Hükümdar'dan daha iyi. Bu nedenle de şu anki canlılığın ile bedenimi yeniden oluşturmak beklediğimden çok daha mükemmel olacak!"

 

Yun Che'nin zihni şok oldu. "Gerçekten mi?! O zaman neden daha önce bunu söylemedin! Eğer bilseydim, Mor Damarlı İlahi Kristaller ile kaynak canavarı çekirdeklerini toplama tempomu arttırırdım!"

 

Yun Che'nin sesi gerçek neşe ve endişe ile doluyken Jasmine buna sadece burnundan soluyarak cevap verdi: "Hmph! Erken söylesem ne değişecekti? Ölüler Diyarının Udumbara Çiçeği'ni buldun mu? O olmadan ruh ve beden mükemmel bir şekilde birleşemez... Bu olursa bedenimi yeniden oluşturmanın ne anlamı kalır!"

 

"… Anladım, onu bulmak için elimden geleni yapacağım. Yarın gidip Kara Ay Tüccar Loncasına soracağım, belki bir şey biliyor olabilirler."

 

"Yarın?" Jasmine alçak sesle konuştu: "Orijinalde, İlahi Anka İmparatorluğuna bugün gideceğini söylemiştin, ancak küçük halandan gelen tek bir cümle yüzünden bugüne ertelendi. Her zaman konuştuğun şu prensiplerin kadınların önünde her zaman bir hiç haline geliyor. Hmph, senin kişiliğin gerçekten bir seks canavarı olmaya uyuyor!"

 

"Sen bir gün dehşet verici bir şekilde öleceksin ve bu kesinlikle bir kadın yüzünden olacak."

 

Jasmine'nin Yun Che için en çok kullandığı unvan 'Seks canavarı' idi. Bu yıllarda bu sözleri söyleme sayısı ona 'Yun Che' olarak hitap ettiği zamanlardan çok daha fazlaydı. Bu Yu Che ile alay etmek için yaptığı bir şeydi ve Yun Che bunu defalarca duymuştu... Ancak Jasmine bunları dediğinde Yun Che'nin boynundaki Samsara Aynası aniden loş bir gümüşi ışık ile parladı... Bu ışık bir anda soldu.

 

Ancak, ne Yun Che, ne de Jasmine bunu fark etmedi.

 

(Ç.N: Gizemler gizemler ???? Kim bilir bu küçük parıltı neler ifade ediyor neler ???? )

 

"Evet evet evet, bu senin yüzünden de olabilir. Yani sen sıradaki hayatında da benimle karşılaşmaya devam edersin ve ardından bu hayatta olduğu gibi borcumu ödemeye beni zorlamaya devam edersin... Şimdi düşününce, bu o kadar da kötü değil." Yun Che ellerini kafasının arkasına koydu ve gülümseyerek konuştu.

 

"… Hmph!" Jasmine küçümseyici bir şekilde cevapladı.

 

Yun Che bir süre uzandı, ancak uyumadı. Bunun yerine sakince Xiao Klanının sessizliğini hissetti. On beş dakika sonra gözlerini açtı, dudaklarının kenarlarını kaldırdı ve mırıldanırken kötücül bir gülümseme ortaya çıkardı. "Hmm... Büyük babam ve diğerleri çoktan uyumuş olmalı."

 

Yataktan kalktı, odadan dışarı çıktı. Bedeni sıçradı ve sessizce uçtu. Ardından çıplak gözle görülemeyecek şekilde Xiao Lingxi'nin olduğu avluya geldi.

 

Xiao Lingxi de henüz uyumamıştı; odası hala sıcak ve renkli bir ışık ile aydınlık durumdaydı. Hafif ışık, rüya gibi güzel olan manzarayı pencereye resmediyordu.

 

Onun figürü gören Yun Che gülümsedi. Elini kaldırdı ve hafifçe bileğini hareket ettirdi. Bununla birlikte, pencere hızlıca ses çıkarmadan açıldı ve o da uçarak içeri girdi.

 

Ah…

 

Xiao Lingxi daha çığlık atmayı başaramadan önce beli sarılmış ve dudaklarından zorla öpülmüştü. Tüm sesi çaresiz fısıldamalara dönüşmüştü... Bilinçsizce çabalasa da hayatında en aşina olduğu kokuyu aldıktan sonra mücadelesi zayıflamış ve en sonunda da tüm bedeni Yun Che'nin kucağında erimişti. Gözlerini kapatmış ve aniden içeri giren adamın dudaklarını işgal etmesine izin vermişti.

 

Odadaki ışık, kaynak enerjisi tarafından söndürülmüştü. Xiao Lingxi hala kendinden geçmiş haldeyken üst bedeni Yun Che tarafından yatağa itilmişti. Yun Che elini hafifçe salladı ve Lingxi'nin bedenindeki kıyafetin düğmeleri ile kelebek kemeri açılmıştı. Eli hızlıca engelsiz bir şekilde iç çamaşırlarının altına ulaşmıştı. Bunun ardından yaptığı bilek hareketi ile birlikte yumuşak, dolgun bir şey avucuna gelmiş ve onu hafifçe sıkmaya başlamıştı.

 

"Mmm..." Lingxi'nin gözleri sıçrarken uzun bir inilti çıkardı. Bedeni bilinçsizce mücadele etti. Her ne kadar Yun Che tarafından birçok şekilde 'zorbalığa' uğrasa da bu her zaman kıyafetlerinin üzerinden olmuştu ancak bu sefer herhangi bir engel olmadan Yun Che tarafından işgal ediliyordu. Ancak ne kadar inlese ve mücadele etse de yaralı küçük bir hayvan gibi zayıftı. Sonunda, çılgınlığının içinde, bilinçsizce Yun Che'nin dilini hafifçe ısırmıştı.

 

Yun Che'nin hareketleri dururken gözlerini açtı ve dudaklarının dolandığı genç kadına baktı... Lingxi ağır şekilde nefes alıyordu. Nefesi hafifçe Yun Che'nin yüzüne geliyordu ve Lingxi'nin ince kaşları gerginliğinin içinde hafifçe titriyordu.

 

Yun Che ile kıyaslandığında deneyimi olmayan Lingxi'nin beyaz bir kağıt sayfadan farkı yoktu. Abartılı eyleminin onu korkutacağından korktuğundan Yun Che biraz pişman olmuş ve ardından da elini yumuşak tepeden hafifçe kaldırmıştı...

 

Onun hareketini hissetmesinin üzerine bir yumuşaklık onun eline aniden bastırıldı ve bir anda kar gibi tepecik bir kez daha elini doldurdu.

 

"Sarıl bana ve uyu... Gece boyunca... Gitme." Kafasını Yun Che'nin göğsüne yasladı ve sesi gerginlikten titrerken gözleri sıkıca kapalıydı, onun bakışı ile karşılaşmaktan korkuyordu.

 

Yun Che hafifçe gülümsedi, Lingxi'yi tuttu, yatağa girdi ve ona sıkıca sarıldı... Ardından, tıpkı küçükken yaptıkları gibi birbirlerinin kollarında uyudular.

 

"Küçük Che.... Beni bir daha bırakma." Sanki uykusunda konuşuyormuş gibi hafifçe mırıldandı.

 

"Mn..." Yun Che aynı hafif sesle cevapladı.

 

"… Bu büyük seks canavarı halasına bile halleniyor!" Yun Che'nin zihninde Jasmine'nin biraz öldürme arzusu taşıyan sesi yankılandı.

 

Sıradaki sabah Yun Che, Xiao Yun ve Yedi Numara Xiao Ying ve karısına saygılarını sunmaya gitti. Ardından, istemese de Lingxi ile Xiao Lie'ye veda ederek şehirden ayrıldı ve Mavi Rüzgar Başkentine gitti.

 

Başkent hala yoğun bir gerginliğin içindeydi ama dehşete düşmüş atmosfer iki gün öncekinden çok daha hafifti.

 

Cang Yue'ye İlahi Anka İmparatorluğuna gitmek üzere olduğunu ve İlahi Anka Ordusunu geri çekilmeye zorlayacağını söylediğinde Cang Yue uzun süre sessiz kalırken onun omuzlarına yaslandı ve duvardaki Cang Wanhe'nin resmine baktı. Usulca konuştu: "Eşim, ben asil babamın tek kızıyım. Babamın öldürülmesinin kini bastırılamaz bir şey... Ama şu an ben Mavi Rüzgar Ülkesinin İmparatoriçesiyim. Daha fazla çatışma sadece ülkemin insanlarının acı çekmesine ve daha dehşet verici bir savaşa yakalanmalarına neden olur. Eğer İlahi Anka Ordusu geri çekilebilir ve savaş durup bir daha asla işgal etmeyeceklerine söz verirlerse..."

 

Cang Yue gözlerini usulca kapadı. "O zaman asil babam için intikam almayı geçici olarak unut..."

 

"Yue'er, endişelenme, ne yapacağımı biliyorum." Yun Che gülümsedi ve konuştu. Cang Yue'nin bu sözlerinin ülkenin geleceği ve onun hakkında endişelendiği için olduğunu biliyordu... Onu durduramayacağını bildiğinden bu sözleri söyleterek Yun Che ve İlahi Anka İmparatorluğunun arasındaki çatışmayı en aza indirmeyi umuyordu. Sonuçta çatışma ne kadar küçük olursa onun içinde olacağı risk de o kadar az olacaktı.

 

"Enişte, ben de seninle geleceğim!!"

 

Yuanba yumruklarını göğsüne vurarak tüm sarayın sallanmasına neden olan bir ses çıkardı. "Tek bir yumruk ile o İlahi Anka piçlerinin evlerini nasıl yok ediyorum gör!"

 

"Hayır. Yuanba, sen burada kal." Yun Che ona baktı ve konuştu: "Ben İlahi Anka İmparatorluğu için yeterliyim. Sen burada kal, yapman gereken çok daha önemli bir görev var."

 

"Mavi Rüzgar Başkenti ülkenin son savunma hattı, o ne olursa olsun çökmemeli! Eğer ben İlahi Anka İmparatorluğunu kızdırır ve onlar da beni yakalayamazsa kızgınlıklarını buraya yönlendirebilirler. Bu nedenle burayı birisinin koruması gerek... Yuanba, burada olduğun için İlahi Anka İmparatorluğuna endişelenmeden gidebiliyorum."

 

Yun Che'nin son sözleri yumruklarını ovuşturan Yuanba'nın daha fazla ısrar etmemesini sağladı. Büyük bir güç ile onayladı: "Enişte endişelenme. Ben buradayken kimse yakına yaklaşmayı bile düşünmemeli!!"

 

"Kardeş Göğün Altında, sana da sıkıntı çıkaracağım. Huh... Orijinalde, seni ve Yedinci Kız Kardeşi getirip etrafı gezdirecektim. Bu kadar sıkıntılı bir durumda olacağımızı düşünmemiştim."

 

"Heheh..." Bir Numara sakince gülümsedi. "Kardeş Yun, bu kadar resmi olmana gerek yok. Kardeş Yun'un yetenekleri ile İlahi Anka İmparatorluğunun... Bahsetmeye bile değmeyeceğine inanıyorum."

 

"Tabii ki!" Yun Che kibirle gülümsedi. Cang Yue'ye sarıldı ve gözlerine baktı. "Yue'er, rahat ol. Döneceğim. Beni evde bekle... İlahi Anka İmparatorluğunun en yüksek 'içtenlik' ile sana cevap vermesini sağlayacağıma söz veriyorum."

 

Yun Che onun alnından hafifçe öptü, ardından uçtu ve kaynak arkını çağırdı. Ardından bir anda ortadan kayboldu.




--------------ÇEVİRMEN NOTU------------

 

Yun Che neler yapacak? Kara Ay Tüccar Loncasında neler yaşanacak? Mavi Rüzgar'a neler olacak? Samsara Aynası neden parladı? Merak mı ediyorsunuz? O zaman... Bekleyin, okuyun ve öğrenin ????  



Fullbringer Notu

 

Biraz geç olsa da yeni yılınızı kutlamak istiyorum. Epik Novel ekibi ve okuyucularıyla bir seneyi daha bitirmenin gururunu yaşıyorum. Siteye girdiğim zamandan beri birçok şey değişti. İlk olarak Light Novel Türkçe ile başladık yola. Daha sonra aynı ekip Epil Novel'ı kurarak iki site ile hayatına devam etti. Birçok farklı novel ve bu alanda çalışan arkadaşı toplayan Epik Novel yeni bir yüz kazandı ve kendini sürekli geliştirdi. Epik Manga ve Epik Ero Manga ile ailemizi genişlettik. Bu gibi gelişmeler ve her zaman arkamızda durup bizi destekleyen sizler sayesinde daha profesyonel bir yola girme cesareti bulduk. Hem sizin, hem de bizim yapmak zorunda kaldığımız fedakarlıklar, harcadığımız emekler ve birbirimize olan desteğimizle bu gün buradayız. Bu güne kadar iyi kötü onlarca şey paylaştık, beraber güldük, beraber sövdük. İnşallah bundan sonra da birlik ve beraberlik içinde, aldığımız hazzı kaybetmeden ilerlemeye devam ederiz. Öncelikle siz okuyuculara, daha sonra benim için ikinci bir aile gibi olan ekibimize teşekkür ediyorum. Torunlarımıza okumayı Epik Novel üzerinde öğreteceğimiz günlere inşallah ????

 

Bu arada birkaç gündür geciken edit için içtenlikle özür diliyorum. 2 Ocağa final koyarak yılın ilk şakasını yapan öğrenci işlerine de saygılarımı iletiyorum.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44322 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr