Bölüm 845

avatar
12612 32

Against The God - Bölüm 845


Bölüm 845: Sallanan Kaotik Alevler




Xİao Yun ve asgard kızları hızlıca Xue'er'in Anka alevlerinin koruması altında geri çekildi. Gökleri tehdit eden keskin haykırışın ortasında aşırı öfkeli İmparatoriçe aralıksız yüzlerce şiddetli Altın Karga alevi atarak Wentian'ın onlarca kilometre geri çekilmesine zorlamıştı. On binlerce yıldır orada olan karlı örtü acımasızca yok olurken tüm mavi gökyüzü altın rengine bürünmüştü.

"Hahahahha...." Wentian vahşi bir kahkaha atarken bu Altın Karga alev denizinin ortasında duruyordu. Bedenini siyah enerji sarmıştı ve çevresindeki ALtın Karga alevler her şeyi hiçliğe götürecek şekilde yaksa da etrafındaki siyah sisin içine nüfuz edemiyordu: "Bunu görüyor musun? Bu egemenin şu an sahip olduğu güç bu! Bu efsanevi Altın Karga İlahi Alevleri ve Huangji WUyu ile diğer iki çöp bunun tarafından yakılarak köpek gibi kaçmaya zorlansa da bu egemene zarar bile veremiyor!!"

"Bu gerçekten iblis tanrılara ait bir güç!!"

"Wentian!!"  İmparatoriçenin altın göz bebekleri kemikleri delebilecek bir nefret ile yanıyordu: "Benim Hayali Şeytan Kraliyet Aİlem sana karşı bir nefret veya soruna sahip değildi ama sen kendi bencil arzuların için bu imparatoriçenin asil babasının ve asil kardeşinin ölümüne sebep oldun... Ülkemin neredeyse yerle bir edileceği bir felaketi oluşturdun!!"

"Ben o Dük Mİng'i çoktan tamamen sakatladım ve her gün gerçekten yaşayıp ölmeyi bile umamayacağı acılar çekiyor. Ama bu yine de bu imparatoriçenin kalbindeki nefreti temizlemek için yeterli değil. Ama sen... bu imparatoriçe bugün yer altı dünyasındaki Sarı Pınara inmesi gerekse bile senin bedenini de benimle birlikte oraya götüreceğim!!"

"Hahahahah, Dük Ming de kimmiş? Onun bu egemen ile kıyaslanmaya layık olduğunu mu düşünüyorsun?" Wentian kibirli ve vahşi bir şekilde konuştu: "İlahi Anka Tarikatının Anka Tanrısı bugün hala hayatta olsaydı bile tek yapabileceği bu egemene karşı kafasını eğip itaat etmek olacak... BU aptalca bir hayalperestin aptalca konuşmasından başka bir şey değil!!"

Wentian'ın çevresindeki siyah enerji yükselirken devasa bir karanlık iblis gölgesine dönüşerek neredeyse tüm göğü kapladı. Bir anda tüm gökyüzü karardı ve sanki yeryüzündeki tüm ışıklar kara bulutlar tarafından yutulmuş gibiydi. EĞer birisi şu anki manzaraya baksaydı bunun kıyametten öncesi olduğunu düşünebilirdi.

"Bu egemen bu dünyadaki en güçlü iblis tanrı gücüne sahip, Altın Karga İlahi ALevleri bile bu egemenin önünde titremeye mahkum! Hahahhaha..."

Wentian'ın kahkahası göğü sarstı. Cahşice gülerken tüm siyah bulutlar ve siyah sis yükseldi ve sanki bir fırtına onları çekiyormuş gibiydi. İmparatoriçeye doğru patlarlarken yıldırım ve gök gürültüleri onları sardı. Uzaktan, sanki siyahça parlayan bir güneş yeryüzüne inmiş ve karınca kadar küçük gözüken imparatoriçeyi yok etmeyi deniyordu.

İmparatoriçenin ifadesi dehşet verici bir ciddilik ve kasvetliliğe dönüştü. ALtın Karganın ateşli görüntüsü arkasında ortaya çıkarken göğü yükseldi. Bir anda havada devasa bir altın ateş denizi tutuştu ve karanlık gökyüzü bir kez daha göz alıcı altın ışık ile parladı.

Altın Karganın ateşli görüntüsü uzun bir haykırış atarken aniden hızlandı. ALtın renkli bir bıçak gibi siyah sisi deldi ve şiddetlice karanlık bulutları yardı. Şiddetli alevler beraberinde iz bırakarak siyah bulutlara girdi ve onları içten yakıp kül etti.

Boom, boom, boom, boom...

Karanlık bulutların getirdiği karanlık ve kötücül enerji alevler tarafından tüketilirken alevler de siyaha boyanıyordu. Gökyüzünün ve yeryüzünün rengi tamamen değişirken Aşırı Buzun Kar Bölgesi titredi. Alevler tarafından alan bozuklaşırken sanki zayıf buz kristalleriymiş gibi delikler ile birlikte dalgalanıyordu.

"Oh? Sen bu egemenin iblis tanrııs gücünü engelleyebiliyor musun?" Wentian'ın gözlerinde bir şaşkınlık ortaya çıksa da hemen ardından o yine vahşice güldü: "Hahhaah... Fena değil, sen ilahi yola güç bela girmeyi gerçekten de başarabilmişsin. Ama nasıl olur da senin gibi bir ölümlü bir iblis tanrısı haline gelmiş olan bu egemene denk olabilir?"

Wentian ellerini hareket ettirirken kolları ileri doğru itildi. Göz açıp kapayıncaya kadar havada yüz bin tane karanlık kaynak mührü oluşturdu, hepsi siyah sise doğru patladı. Göğü kaplayan siyah sis ruhlar gibi ağıt yakarken şiddetle Altın Karga alev denizine doğru bastırdı.

GÖkyüzü anında bir kez daha kararırken Altın Karga alevleri de şiddetle bastırıldı.

İmparatoriçenin bedenindeki baskı keskince yükseldi. Uzun saçları havada sallanıyorken altın karga alevleri ile yanıyordu ve çevresindeki ateşler de tamamen renkli kıyafetini gizlemişti. ALtın alevler ile dolan İmparatoriçe fantastik derecede güzel gözüküyordu ve görünüşünü kaplayan kutsallık lekelenmemişti.

Gözleri yeniden açılmadan önce nazikçe kapandı. Bir anda uzun bir haykırış dünyadaki tüm diğer sesleri yuttu ve uzun altın renkli kanatlar arkasında ortaya çıktı.... Sanki bedeninde gerçekte Altın Karga aniden uyanmıştı.

"Kırmızı... Araf... Nilüferi..."

Usul bir sesin ardından puslu gökyüzünde koyu kırmızı renkli alevler gururluca açmaya başladı.

“AUUHHHOOOOO————”

Çıldırmış karanlık sis bir anda Kırmızı Araf Nilüferi tarafından durduruldu. Ardından acımasızca ateş ışınları tarafından delinirken gökyüzü acı uğuldamaları ile doldu sanki çıldırmış bir iblis canavarının kalbi sayısız ok tarafından delinmişti.

"WAAAAAAAAAHHHHH..."

Uzaktan neredeyse tüm Asgard kızları dehşet ve şok haykırışları attı. Buz dağları çılgınca bir hızda eriyordu ve zemin sürekli içeri göçüyordu. Her ne kadar Asgard'dan uzak olsalar da kavurucu sıcaklığın bedenlerini ısıttığını hissedebiliyorlardı.

"Panik yapmayın, hemen Donmuş Bulut Sanatlarını en yüksek kapasitede etkinleştirerek bedeninizi koruyun!" Murong Qianxue zorla sesini düzeltip bağırdı. Ardından döndü ve döndüğünde yüzü kağıt kadar solgunlaştı.

Kara bulutlar döndü ve ateş denizi güney göğünde gürledi... Bu dehşet verici bir sahneyi en vahşi hayallerinde bile hayal edemezdi ve önünde olmasına rağmen böyle bir gücün ölümlüler tarafından oluşturulabileceğine inanamıyordu. Ama onun kalbini gerçekten titreten şey....

Asgard... yok olmuştu...

Sanki ruhu bedeninden o an çıkmıştı ve adımları dururken afallamış şekilde kuzeye doğru bakıyordu.

"Kıdemli Kız Kardeş! Sen.. Ah!!" Murong Qianxue'nin aniden durmasını fark eden Mu Lnayi endişeyle onu çekti ama ardından bağırdı, diğer sözleri anında boğazında tıkalı kalmıştı.

Asgard'ın kızları da birbiri ardına dururken hepsi kalakaldı. Onlar alıştıkları Asgard'a boş boş bakarlarken bir anda kristal gözleri göz yaşları ile dolarak karlı yüzlerinden aşağı doğru akmaya başladı.

"Asgard'ımız... gitti..." Murong Qianxue mırıldanırken acı bıçak gibi kesiyordu.

İmparatoriçenin ve Wentian'ın savaşırken kullandıkları felaketvari güç nedeniyle yüzlerce Asgard bile göz açıp kapayıncaya kadar yok olacakken bir tanesinden bahsetmeye bile gerek yoktu.  

Xue'er'in gözleri dolarken acı ve çaresizlik hissediyordu... Çünkü burası onların hayatlarının çoğunu geçirdikleri evleriydi. Ancak bu şekilde bir daha dönmeyecek şekilde sonsuza kadar yok olmuştu.

Xue'er dudaklarını ısırdı ve gö yaşlarının gözlerinden çıkmasını engellemeye çalışırken alçak sesle mırıldandı. "Kıdemli Efendiler, Küçük Efendiler, Kıdemli Kız Kardeşler ve Küçük Kardeşler, Asgard yok olmadı. Yok olan sadece kabuğuydu... Hayatta kaldığımız sürece nereye gidersek gidelim her zaman yeni bir Asgard inşa edebiliriz. Üstelik... Üstelik Asgard'ın ataları yerin on kilometre aşağısında gizli bir yerde gömülü bu nedenle onların dinlenme yerleri kesinlikle zarar görmemiştir. Onlar uyurken bile bizi gözetip koruyorlar, biz Asgard'ı yeniden yapacağız ve yenisi eskisinden çok daha iyi olacak."

Murong Qianxue döndü ve gözlerindeki yaşları sildikten sonra Xue'er'e hafifçe gülümsedi: "Prenses Kar, nazik sözleriniz için teşekkürler. Endişelenmenize gerek yok biz birbiri ardında ölüm kalım mücadelelerinin üstesinden geldik yani bu noktada neden çökelim? Sİz kesinlikle haklısınız, bizim kaybettiğimiz sadece geçmişin kabuğuydu. Şu anda yapmamız gereken Asgard Efendisini ve kendimizi korumak... Hayatta olduğumuz sürece Asgard asla yok olmayacak."

"Lanyi, Lanqie Asgard Efendisini koruyun. Yueli, Hanyue ve Hanxue enerjiniz ile düşük gelişimli öğrencileri koruyun... Kimsenin geriye dönme izni yok. Hemen gidiyoruz!!"

Tek yapabilecekleri kaçmaktı ve yapmaları gereken tek şey de buydu.

Aşırı uzak bir mesafeye kaçmış olsalar bile arkalarından gelen enerji dalgaları hala inanılmaz dehşet vericiydi. Xİao Yun, Bir Numara ve Yedi Numara tüm enerjileri ile Xİao Lie, Cang Yue ve Xiao Lingxi'yi korudu. Murong Qianxue Yun Che'yi kollarında taşırken Jun Lİanqie ve Mu Lanyi yanında gelirken Yun Che'nin tamamen korunduğundan emin oluyorlardı...  Çünkü Yun CHe'nin şu anki durumunda en ufak hasarı bile kaldıramazdı.

Xue'er savunma oyuncusu rolünü üstlendi ve herhangi bir şiddetli enerji onlara doğru gelirse o bunu tamamen engelleyecekti.

"B... B... Bu... Bu mümkün değil!!"

Altın Karga alevlerinin bastırıcı gücüne şahitlik ettikçe Wentian'ın ifadesi de ilk kez sonunda değişmişti. Normalde karanlık iblis enerjisinin kolaylıkla Altın Karga alevlerini tüketeceğini düşünmüştü ama şu anda karanlık enerjisinin bu alevler tarafından delindiğine şahitlik ediyordu. Bu sayısız şeyin ardından elde ettiği iblis tanrı gücüydü, bu güç için orijinal bedeninden bile vazgeçmişti, nasıl olur da bu şekilde bastırılabilirdi?!

On gün nce kılıcın içindeki iblis ruhu Juechen'in bayılmasının avantajını kullanarak yasak tekniği kullamıştı ve Wentian'ın bedenini ve gücüyle birlikte ruhunu tüketmişti.

Juechen'in ruhunu tüketmek düşündüğünden çok daha fazla çaba ve enerji gerektirse de sonuç beklediği gibi olmuştu. Kendisini tükettikten sonra Juechen'in bedeninin kontrolünü ele geçirmişti ve ardından birkaç gün Juechen'in gücü ile kendi gücünü birleştirmeye harcamıştı.

Hayır, aslında, Wentian, Juechen ve Ye Mufeng'in güçlerini birleştiriyordu!!

Çünkü Juechen ilk başta Ye Mufeng'in iblis ruhunu tüketmişti. İblis kanı uyanmadan önce elde ettiği güç Ye mufeng'den geliyordu ama Wentian ile savaşırken hala Ye mufeng'in gücünü tamamen emememişti.

Wentian'ın kendi gücü zaten zirveye ulaşmıştı ama Ye Mufeng ile Juechen'in de gücünü elde etmişti ve bedeninde akan tamamen uyanmamış iblis kanı ve kılıcının içindeki iblis kanını maksimum güce çıkarabilecek bir iblis ruhu vardı. Bu nedenle birkaç gün sonra kendi gücünün her geçen gün kıyaslanamayacak hızca yükseldiğini hissediyordu.

Bu artış o kadar inanılmazdı ki bin yıldır Kutsal Efendi olmasına rağmen o bile bunu hayal etmeye cüret edemiyordu.

Her ne kadar on kısa gün olsa da gücü tamamen birleşmemişti, bedenindeki iblis kanı da uyanmaktan çok uzaktı ama bedenindeki inanılmaz güç o kadar yüksekti ki şu anki gelişim hızına birinin rakip olabileceğine inanmıyordu... İmparatoriçe bile yükselmiş gücü ile ilahi yola dokunmuş olsa da buna dahildi.

Bu nedenle İmparatoriçe ve Xue'er'in Aşırı Buzun Kar Bölgesinde olduğunu öğrendiğinde bizzat gelmeye karar vermişti.

WEntian'ın mizacı ile kesinlikle emin olmadığı sürece kesinlikle gelişigüzel hareket yapmayacaktı. Bu on üç yıldızın gelmesi için bin yıl beklemekten tereddüt etmediği konusu düşünüldüğüne açıkça görülebiliyordu.

Eğer orijinal Wentian olsaydı kesinlikle gücünün tamamen birleşmesinin ve kanının da uyanmasını bekleyip, ardından arzularını gerçekleştirmek için hareket ederdi. Ama karanlık kaynak enerjisi kişiliğini etkilediğinden dolayı ibli tanrısının gücünü elde ettikten sonra on gün bile zorlukla bekleyebilmişti.

Wentian gerçekten de bunun kendi doğasını etkilediğini fark etmişti ama bunu kontrol etmeye çalışmamış ve bunun yerine değişime izin vermişti.

ANcak İmparatoriçenin gücüne karşı büyük bir tahmini olsa da şu an hala onu küçümsediğini fark etmişti.

"Bu egemen çoktan iblis tanrısı haline geldi... Nasıl olur da basit bir ölümlüye yenilebilir?!!"

Wentian'ın yüzü kötücülleşti ve bedeninin çevresindeki siyah ışık da dönmeye başlarken arkasındaki havada onlarca zifiri karanlık kılıç ışını oluştu... Karanlık kaynak enerjisinin etkisi altında normalde rengarenk olan kılıç ışınları siyaha dönmüştü.

İmparatoriçenin ruhsal algısını kötücül bir uç anında deldi. Gözleri parladı ve göğü dolduran ateş denizi aniden aşağıya doğru bastırdı. ALevler ile uzun süre iç içe olan karanlık ışık anında parçalanırken ezici ateş denizi Wentian'ın başına doğru ilerledi.

"N... Ne?!"

Her ne kadar bastırılsa da Wentian gücünün aniden parçalanacağını asla hayal etmemmişti. Havadaki kılıç ışınları anında ateş denizi tarafından yutulurken tüm bedeni Altın Karga alev denizinin içine çekildi.

"AAHHHHHHH!!!"

Wentian öfkeli bir homurdama atarken bedeninin etrafında devasa bir siyah renkli bariyer açıldı, Altın Karga alevlerini sınırlarının dışına itti. Ama bir an sonra uzun bir haykırış duydu ve ruhu şiddetle titrerken uzun bir ateş çizgisi oluşturan ateşli ALtın Karga figürü aniden aşağı süzülerek bariyerinde patladı.

BOOOM!!

Ateş ışını göğe atıldı. Karanlık bariyer ateşli altn rengini başarıyla engelledi ama anında inceldi. Wentian gözlerine inanamıyordu ve gözleri mutlak genişliğine ulaşırken altın renkli figür de onun bariyerini hızlıca eriterek ona yaklaşıyordu. Çevredeki alevler de yaklaşıyor ve onun tamamen ateş denizinde hapsolmasını sağlıyordu.

“AAAHHHHH!!”

Wentian sefil bir haykırış atarken tüm bedeni Altın Karga alevleri tarafından yutuldu ve havada şiddetle fırlatılan insan meşalesine dönüştü!!

Rrrmmb!!!

Wentian beş kilometreden daha uzağa uçtu, dehşet verici etki onlarca kilometrelik buzulu anında dümdüz etti. İmparatoriçenin figürü ona doğru parladı, iki narin buz yeşimi eli havada dans ederken Altın Karga alev nilüferi Wentian'a ilerlerken adeta altın renkli meteorlar gibi Wentian'ın olduğu derin krateri bombalıyordu.

Boom, boom, boom, boom, boom, boom...

----------------ÇEVİRMEN NOTU------------

Wentian dayanabilecek mi? İmparatoriçe kazanacak mı? Savaş nelere sebep olacak? Wentian neler yapacak? Merak mı ediyorsunuz? O zaman... Bekleyin, okuyun ve öğrenin ????

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr