Algı istatistiğinde bir puan artış aldığını gösteren bildiğimi fark ettiğinde artık algı istatistiğinin ne işe yaradığını anlamıştı. Algı altıncı his gibi çalışıyordu !
Fark etmediği şeyleri fark etmesini sağlıyordu ve olaylardaki farkındalığını artırıyordu.
Bildirim de geldiğinde artık onaylamıştı.
Sistem hata yapmamıştı ! Kertenkele gerçekten de buradaydı !
Ancak nerede olduğunu hala anlayamıyordu. O an farkına vardı. Kertenkelenin derisinin rengi ormandaki ağaçlarla aynı renkteydi ve hatta mızrağının sapı bile bu ağaçların dallarından yapılmıştı. Burası onun avlanma alanıydı !
Charles bir anda bir ürperti hissetti ve hemen gözlerini dört açtı. Çevresini dikkatli gözlerle taramaya başladı. Kertenkeleye dair bir iz arıyordu ama bir türlü bulamıyordu.
Sonrasında bir ses duydu ve kafasını hemen o yöne çevirmeye çalıştı ama mızrak çoktan kafasını delmişti…
[ Doğuştan gelen yetenek “???” devreye girdi.]
[ Oyuncunun yapısı baştan oluşturuluyor.]
Charles olaylara anlam veremiyordu. Kertenkelenin orada bir yerlerde kendisini izlediğini biliyordu ama nerede olduğunu bir türlü göremiyordu. Göremediği bir düşmanla savaşmanın bir yolu var mıydı ? Üzerine düşman silahını uzak mesafeden fırlatabiliyordu ve bu ona büyük avantaj sağlıyordu. Düşmanını bulsa bile ona yaklaşmak için önce mızrağı atlatması gerekiyordu.
[ Hata tespit edildi. Oyuncu “Apathe” nin rakibi sahada bulunmamaktadır. Yeni bir rakip atanacaktır.]
[ (F-Düzey Zorluk) olarak rakibiniz “Zırhlı Kertenkele” olarak belirlendi. Lütfen “Zırhlı Kertenkeleyi” öldürün. ]
Bildirim ile birlikte düşmanın yeniden ortaya çıktığı anlaşılabiliyordu ama varlığına dair en ufak bir işaret dahi yoktu.
Charles bu sefer dikkatsiz davranmayı göze alamazdı. Hem algı istatistiğini artırmak hem de bu boğucu atmosferden kurtulmak istiyordu. Yere uzanarak gökyüzüne bakmak çok rahatlatıcı bir histi ama sürekli kendisini öldürmeye çalışan birisi peşinde olduğu için rahatlamaya cüret edemiyordu ve dolayısıyla boğucu atmosfer daha da can sıkıcı bir hale geliyordu.
Etrafında ağaçları dikkatli bir şekilde inceledi. Gövdesinin kalınlığı , dallarının boyutu ve inceliği, yerdeki soluk renkli çimenlerin boyutları , rüzgarın yönü vb. noktalara odaklandı.
Yaklaşık beş dakika boyunca ağacı inceledi ve ağacın dış görünüşünü tamamen anladı. Bunu fark ettiğinde başka bir ağaca baktı ama o baktığı ağaç az önce incelediğinin tamamen aynısıydı. Bu sefer ormandaki tüm ağaçlara gözünü çevirdi ve şaşırtıcı şekilde aslında tüm ağaçların tüm özelliklerinin aynı olduğunu , sadece basit bir rotasyon ile birkaç derece kendi ekseni etrafında döndürüldüğünü fark etti. Aslında bu ormandaki tüm ağaçlar aynı ağacın kopyasıydı !
[ Oyuncu “Apathe” in algı puanı 12’ye ulaşmıştır.]
İşte şimdi algı istatistiğinin gerçek önemi ortaya çıkmıştı. Charles hiç beklemeden daha önceki turdan kalan kullanmadığı puanları hatırladı.
“Beş puanı algıyı yükseltmek için kullan.”
[ Algıyı 5 puan değerinde yükseltmek istediğinize emin misiniz ? ]
“Evet”
[ Test alanında puanlar ile istatistik yükseltmek mümkün değildir. ]
‘S*ktir. Bunu şimdi mi söylüyorsun !?’
Charles biraz üzgün biraz da sinirli hissetti. Bu puanları bilerek diğer testin içeriğine göre kullanmak için bırakmıştı yoksa rastgele istatistikleri yükseltmek için kullanırdı.
Puanları ile algısını şuan yükseltemeyeceğini anladığında tek çaresinin çevresini inceleyerek artırabileceğini anladı.
Ancak algı istatistiğinin yükseltmesi güç ve çeviklik gibi değildi. Belirli şeyler yaparak yükseltilemiyordu. Sürekli çevresini detaylı bir şekilde incelemesi gerekiyordu.
Bunun üzerine döndü ve ağacı baştan aşağı tekrardan incelemeye başladı. Bir süre incelemesine rağmen hiçbir bildirim alamadı.
‘ Demek aynı şeyleri inceleyerek artıramıyorum…’
Bunun üzerine etrafına bakmaya devam etti. Ağaçlarda bir farklılık aramaya çalıştı. Kertenkele çimlerde sürünüyor olamazdı. Ağaçlarda yapraklar bulunmadığı için dalların üstünde olma ihtimali de yoktu. Kalan tek seçenek ağaç gövdelerine kamufle bir şekilde Charles başka bir tarafa bakarken yavaş yavaş ilerliyor oluşuydu. Muhtemelen mızrağının bıçağının görünmesini de çimler sayesinde sağlıyordu, gövdesi zaten ağaç dallarından olduğu için kamufle edilebiliyordu.
Gerçekten şuan için karşılaşabileceği en sıkıntılı düşmandı.
Dikkatli bir şekilde ağaçları inceleyerek ormanın içerisinde ilerlemeye başladı. Kulakları en ufak sesi algılamak için bekliyordu. Ortamda hafifçe esen bir rüzgar vardı. Rüzgarın o tatlı esintisi Charles’a her ulaştığında tedirginlik hissi uyandırıyordu.
Etrafına dikkatli bir şekilde bakarak ilerlemeye devam etti. Sonrasında bir an durdu , bir ağaca yaslandı ve gözlerini kapattı. Bir süre sonra nefes alış verişleri ritmik bir hale dönüştü.
Uzaktan birisi onu görse uyuduğunu düşünebilirdi. Kertenkele de öyle düşünüyordu ama emin olmak birkaç dakika bekledi. Sonrasında nefes alış verişinin ritminin bozulmaması ve kalp atışlarındaki dinginlik rakibinin gardını düşürdüğünü düşünmesini sağladı.
Gerildi ve son gücüyle mızrağını rakibine fırlattı. O an havada beliren tiz bir sesle eş zamanlı olarak Charles gözlerini açtığı gibi yere fırlattı kendini.
Mızrak az önce boynunun bulunduğu yere sert bir şekilde saplanmıştı.
Kertenkele bir hata yaptığını fark etti ama artık çok geçti. Charles mızrağın şuanda saplanma açısından rakibinin yerini anında tespit etti ve kafasını o yöne çevirdi. Gözlerindeki öldürme niyeti açıkça seziliyordu. Kertenkelenin bile kalbi bir an duracak gibi oldu.
Yavaş ve emin adımlarla kertenkeleye doğru ilerliyordu. Mızrağın üzerinde lanet olabileceği ihtimalini düşünerek dokunmayı bile aklından geçirmemişti. Eline böyle güzel bir fırsat geçmişti kaçırma riskini göze alabilir miydi ? Sonunda bu lanet olası ormandan kurtulabilecekti.
Kertenkele rakibinden güçsüz olduğunu açıkça biliyordu. Yoksa neden etrafta saklanıp hazırlık anında saldırmayı denesin ? Eğer rakibinden açıkça güçlü olsaydı direkt olarak hücuma geçerdi.
Şimdi tüm avantajını kaybetmişti. Silahı kendinden uzakta kalmıştı ve eğer hareket ederse fark edileceğinden korkuyordu. Şuan tek umudu rakibinin onun yerini tespit etmemiş olmasıydı. İçten içe bunu diliyordu.
Sanki duaları kabul olmuş gibi Charles yavaşça yürüyerek onun yanından geçti ve bu olduğunda kertenkele sonunda rahatlamış hissetti ama hiçbir şekilde duruşunu bozmadı. Yine de çok erken rahatlamıştı. Charles başından beri onun nerede olduğunu biliyordu.
Yanından geçiyormuş gibi yaparken bir anda ağacın diğer tarafından kertenkelenin boğazını yakalayıp yere çarpmıştı.
Kertenkelenin karın bölgesine bir yumruk attı ve kırık sesleri duyuldu. Ancak beklentisinin aksine kırılan kertenkelenin kaburgaları değil kendi elinin kemikleriydi. Şimdi neden rakibinin isminin “Zırhlı Kertenkele” olduğunu anlamıştı. Görünüşte bir zırh giymiyor gibi görünüyordu ama rakibinin derisi zaten bir zırhtı. Bunu gören kertenkelenin gözlerinde bir anlığına umut ışığı belirdi ama bu çok kısa sürdü çünkü Charles hiçbir acıya aldırmadan suratını yumruklamaya başladı.
Her yumruğunda elindeki kemikler kırılıyor , zihnine korkunç bir acı saldırıyor ama direniyordu. Kertenkelenin suratına yumruklar indirmeye devam etti.
*Paatt !
*Paatt !
Artık sağ eli diye bir şey kalmamıştı ortada. Orada kırılmış ve birbirine geçmiş küçük kemikler ve akan büyük miktarda kan vardı sadece ama kertenkele de son nefeslerini veriyordu.
[ Acı direnci yeteneği oluşturuldu. Yeteneğin mevcut seviyesi : 1 ]
Böyle bir bildirim aldığına açıkça şaşırmıştı.
‘Demek yetenekler de böyle kazanılıyor.’
Artık buradan daha fazla kazanç sağlayamayacağını anladığında sol elini yumruk şeklinde sıkıp kalan tüm gücüyle kertenkelenin suratına yumruğunu indirdi.
*Puchi !
[ Oyuncu “Apathe”, “Zırhlı Kertenkeleyi” öldürerek (D-Düzey Zorluk) testini tamamlamıştır.]
[ Oyuncu “Apathe” +10 serbest istatistik puanı kazanmıştır.]
[ Oyuncu “Apathe” Dünya Gezenine gönderilecektir.]
[ Oyuncu “Apathe” dışarı çıkmak için yeterli gereksinimleri karşılamamaktadır.]
[ Oyuncu “Apathe” dinlenme süresi için bekleme odasına gönderiliyor.]
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..