İlk soru; Kendini tanıtır mısın? Seni roman yazmaya iten, Lunerra'nın Ekstrası'nı yazmayı aklına getiren neydi?
Yazar: İsmim Yusuf Yağız, Balıkesir’de yaşıyorum ve an itibari ile 12. sınıf öğrencisiyim :D
Novel ‘okumaya’ yanılmıyorsam 6. sınıfta başladım. İlk başlarda okuduğum mangaların novellerini takip ediyordum ama sonra novellerin apayrı bir mecra olduğunu görüp biraz daha oraya ağırlık verdim. Bayağı fazla Çin serisi okuduktan sonra Japon novellerine, oradan da Kore novellerine geçtim.
Sonrasındaysa okulda, evde falan sıkıldıkça kendi basit kurgularımı, evrenlerimi yazmaya başladım. Tabii bu basit kurgular hiçbir zaman doğrudan bir ‘roman’ olarak yazılma şerefine erişemedi :D Yalnızca o an sıkıntımı gidermek için oluşturduğum şeyler olarak kaldılar. O dosyayı kaybetmeseydim ne kurgularım vardı…
Neyse, bu kurguları bir ‘romana’ dönüştürme fikri aklıma ilk kez epik noveldeki ‘orijinal seriler’ kısmını görünce geldi. Lunerra’nın Ekstrası da zamanında oluşturduğum bu ‘kurguların’ arasında detay bakımından üzerine en çok düşündüğüm, yazarken ve kurgularken eğlendiğimi düşündüğüm evrenim olduğundan ilk yazacağım seri olarak bunu seçtim.
Lunerra bittiğinde yazmaya başlayabileceğim 3-4 ‘yarım’ kurgum daha var, onlara da zamanı gelince bakacağız :D
İkinci soru: Roman yazmak zor ve emek gerektiren bir iş, yapmak için motive olmak elzem bir konu. Peki seni motive eden şey nedir? Neden tüketici değil de üreticisin?
Yazar: Ben edebiyat ve Türkçe’den nefret eden birisiydim. Hatta ilk okulda tüm notlarım 5 iken Türkçe 3 veya 4 idi, o kadar nefret ediyordum ve el yazım kötü olduğundan çok eleştiri aldığım için ‘yazmayı’ da sevmiyordum.
Yalan olmasın, edebiyatı hâlâ daha çok sevdiğim söylenemez ama internetten roman okumaya devam ettikçe Türkçe’nin romanlar için gerçekten akıcı ve göze, kulağa hitap eden bir dil olduğunu gördüm. Belki ana dilim olduğu içindir, bilmiyorum ama fark ettiğim bu şeyle birlikte Türkçe’ye biraz daha yaklaştım.
Edebiyattan hâlâ uzak dursam da en azından dersleri dinledim; yazım, noktalama işaretleri gibi konularda ise daha çok çalışmaya başladım çünkü bende ‘yazmak’ istiyordum ve bunun baştan savma olmasını istemiyordum. Lunerra’yı yazmaya başladığım ilk sıralarda amacım, üniversite sınavım olduğundan dolayı oyun gibi şeylerden uzaklaştığım için ‘vakit geçirmemi’ sağlayacak bir şey bulmaktı. Sonrasındaysa baktım ki yazarken zamanın nasıl geçtiğini bile anlamıyorum, bayağı farkında olmadan yüzlerce kelime yazıyorum :D
Neyse, işte bu sıralarda serimin beğeni aldığını ve yorum atıldığını görmeye başladım. Tabii aldığım şey sadece beğeni olmadı, eleştiri de aldım ve bununla birlikte daha da bir gayret içerisine girdim. Eskiden sadece bir okuyucuyken, şimdi başka okuyucuları memnun edip kendim de eğlenceli vakit geçiriyorum. Bir yandan ise tamamen ‘kendi’ oluşturduğum dünyamda benim bir etkim olmadan gelişen olaylardansa tamamen kendim kafa yorduğum bir senaryo, karakterler ile birlikte ilerliyorum.
Yani kendi serimde ‘ulan bu böyle olmasaydı’ demiyorum, eğer istiyorsam bunu yapıyorum ve ‘özgürüm’. Kısaca beni motive eden şeyler için şunları söyleyebilirim galiba; okuyuculardan aldığım geri dönüşler ve tamamen kendi serimi yazmanın bana getirdiği özgürlük, ‘benim’ dünyamda bir senaryoyu takip etmenin bana yaşattığı tatmin. Bu duygu ve düşüncelerle birlikte bir tüketici olmanın yanında şu an bir üreticiyim diyebilirim galiba :)
Üçüncü soru: Lunerra'nın Ekstrası, bu ismin kaynağı nedir? Lunerra'nın arkasında bir mana yatıyor mu? İsim seçiminde dikkat ettiklerini söyleyebilir misin?
Yazar: İlk olarak söylemeliyim, seriyi kurguladığım sıralarda ağır fanlarından olduğum ‘The Novel’s Extra’ okuyordum. Bu yüzden seride ona benzer şeyler var. Yani demek istediğim serinin ana temasını oradan aldım ve buna bağlı olarak ismi de biraz oraya kaydı :D
Direkt olarak serinin neden bu isimde olduğuna gelirsek ise…
Aslında sadece serinin ismi değil, seri de geçen bazı karakterlerin isimleri ve soy isimlerinin bile gerek karakteristik gerek gelecek hakkında spoiler sayılabilecek anlamları var. Yani isim seçme konusunda eğer hikâyede önemli olan karakterleri, mekânları isimlendiriyorsam yabancı dillerden (genellikle Latince) aldığım kelimeleri kendim birkaç harf değiştirerek veya olduğu gibi bırakarak türetiyorum.
Mesela ana karakterimizin soy ismi olan Tenebra, Latince de ‘karanlık’ demek. Clara ise bunun tersine, ‘ışık’ :D
Bunun dışında serinin ismine gelecek olursak… Lunerra; Luna + Terra kelimelerinden geliyor. Bu basit bir örnek ama anlamı hakkında daha ileri gidersem spoiler olacağından söyleyemiyorum :D Lunerra’dan sonra gelen ‘Ekstra’ kısmı ise açıkçası serinin ana karakterini yansıtıyor. O, içine girdiği dünyaya ait biri değil.
Orada bulunmaması gereken biri ve o dünyayı değiştirme potansiyeli olan bir ‘fazlalık’. Tabii bu ‘fazlalığın’ gelecekte görülecek birkaç anlamı, kurgu açısından önemi daha var ama onlarda spoiler xD
Dördüncü soru: Ay Diyarı hm... Peki kendini eksik bulduğun, sitedeki diğer yazarlara kıyasla geride olduğunu düşündüğün bir konu var mı?
Yazar: Ben en başından gerçek bir ‘yazar’ olmadığımı biliyorum. Ben acemiyim, belki acemi bile değilim…
Bilmiyorum ama yazmak heyecan verici ve gerçekten yaparken eğlendiğim bir şey. Bu yüzden mükemmel olamasam bile mükemmelliğe yaklaşmak isterim ki hem beni takip edenlere daha kaliteli bir içerik çıkarayım hem de ileride kendime dönüp baktığımda “Aferin Yusuf, en azından gelişmek için uğraştın.” diyebileyim.
Bu vesile ile daha önce söylediğim gibi birkaç eleştiri aldım, hepsini de kendi çapımda değerlendirdim ve aralarında ‘hakikaten’ dediklerim çok oldu. Yani demek istediğim serimde benim bile bilmediğim eksikliklerim olabilir ama benim kendimde eksik gördüğüm bir şey varsa o da ‘karakterleri’ ön plana çıkarmak ve ‘yan hikâye’ yazmak konusundaki eksikliğim galiba.
Karakterlerimin hepsi hazır. Kişilikleri, sevdikleri, sevmedikleri, geçmişleri, senaryoya olan etkileri… Ama bazı yerler oluyor, onları gerçekten iyi yansıtabildiğimi düşünmüyorum. Bazen onları birer karakter olarak değil de oyundaki bir ‘npc’ olarak yazdığımı düşünüyorum; ne kadar doğrudur bilemem… Tabii bunu düzeltmek için uğraşıyorum, yazdıkça tecrübe kazanırım umarım…
Yan hikâye konusuna gelirsek ise bu aslında hemen az önce söylediğim ‘karakter’ meselesi ile de ilgili. Ben Lunerra’nın Ekstrası’nı yazmaya ilk başladığımda tamamen ana hikâye üzerinden ilerliyordum. Bu yüzden de diğer karakterler veya ana hikâye dışında gelişen olaylar hakkında fazla bir bilgi sahibi olamıyor, onlarla fazla etkileşime geçemiyorduk. Şimdiyse (Bunun farkına Cilt 2’nin ortalarında vardım) bu konuya biraz daha ağırlık veriyorum. Az önce dediğim gibi, yazdıkça ve eksikliklerimi törpülemeye devam ettikçe umarım bunu da daha iyi bir hâle getireceğim…
Bunların dışında eksikliklerim illaki vardır, kimsenin yazarlık konusunda mükemmel olduğunu düşünmüyorum. Zaten bu yüzden diğer orijinal serileri okurken kendim de olabildiğince eleştiri yapar, incelemelerimi özellikle 20+ bölüm okuduktan sonra olabildiğince detaylı bir şekilde yaparım ki serinin yazarına yardımım dokunsun. Yine bu yüzden burada tekrar söyleyeceğim, eğer serimi veya bir başkasının serisini okuyorsanız kendi fikirlerinizi ve eleştirilerinizi sunmaktan çekinmeyin. Bizi üzmez, aksine mutlu edersiniz. En azından benim için durum böyle…
Beşinci soru: Serinin geleceği hakkında bilgi alabilir miyiz? Tahmini olarak ne kadar sürecek? Devam etmek konusunda kararlı mısın?
Yazar: Serinin geleceği hakkında diyebileceğim en iyi şey, bizi ve özellikle Aiden’ı gerçekten daha çok şeyin beklediği :D
Aiden, geçmişini yalnızlıkla geçirmiş; ilgiye ve ailesine gerçekten çok muhtaç kalmış birisi. Bu yüzden kendi sevdiklerine, edindiği arkadaşlarına da aşırı bağlılık gösteriyor. Bununla birlikte tecrübe etmediği de çok şey var ve ben, Aiden’ın geçmiş hayatında tecrübe edemediği tüm bu şeyleri yaşamasını istiyorum.
Üzüntü, mutluluk, keder, aşk, çaresizlik, umut, acı… Aiden bu tür duyguların çoğunu senaryo ilerlemeye devam ettikçe ve zamanı geldikçe yaşayacak. Tabii bunun yanında sadece Aiden değil, Adrian gibi serinin hikâyesinde önemli yere sahip diğer karakterlerinde değiştiğini; Aiden’dan bağımsız olarak onu ve dünyayı etkileyebilecek kararlar aldıklarını ve bunların hepsinin bir sonucu olduğunu göreceğiz.
Bunların dışında ise gelecekte gerçekleşecek bayağı bir olay var, bunları da o zamana bırakalım :)
Şimdi… Serinin tahmini olarak ne kadar süreceğine gelirsek… Yani bu konuda çok emin değilim ne yalan söyleyeyim, çünkü kurgum cilt cilt değil; olaylar silsilesi şeklinde ilerliyor. Bazı olaylar düşündüğümden daha uzun, bazı olaylar ise düşündüğümden daha kısa oluyor ve ciltlerimin hepsini minimum 40k civarında yazmak gibi bir hedefim var (Cilt 1 şuan için 43, Cilt 2 ise 62k civarı olması gerek). Ayrıca seriyi yazarken birkaç kez “Aaa burası böyle olsa daha iyi olur” dediğim için kurgum başlangıçtaki hali ile bayağı bir değişti ve gelecekte de bunlar olacak mı yoksa kurgu aynı kalacak mı emin değilim.
Şu an ki hali ile seri 12-14 cilt civarı olacak gibi görünüyor, en azından mevcut kurgumda böyle…
Devam etmek konusundaki kararlılığıma gelirsek… Gelecek ne getirir asla bilemeyiz, belki seriye bir yıl ara vereceğim bir zaman bile gelebilir. Hiç belli olmaz ancak seriyi asla bırakmak istemiyorum. Üzerine bu kadar düşünmüşken, evren ve karakterler bu kadar hazırken vaz geçmek… Hayır, bunu gerçekten istemiyorum. Bu yüzden belki gelecekte seriye ara verebilecek olsam bile asla bırakmayacağım.
Altıncı Soru: Dünya hakkında bilgi alabilir miyiz?
Yazar: Yani dünya hakkında çok bir şey diyemem ne yalan söyleyeyim… Çünkü Lunerra, o evrenin sadece bir kısmı; tamamı değil. Hadi bakalım kendimi spoiler vermiş gibi hissediyorum…
Bunun dışında genelleme olarak yapabileceğim şeyler olarak:
Lunerra’nın Ekstrası’nın evreni, günümüz dünyasından 5-10 yıl ileride geçiyor gibi düşünebiliriz. Holografik teknoloji her yerde ama parası olmayanlar hâlâ televizyon, laptop, telefon gibi şeyler kullanmaya devam ediyor. Bunun yanında ‘uçan araba’ tarzı şeyler her yerde görülebilen şeyler değiller. Tabii bizim dünyamızdan farklı olarak bu dünyada 80 yıl önce birdenbire ortaya çıkan ‘mana’ bulunduğu için bazı şeyler olduğundan daha gelişmiş. Buna en iyi tıp sektörü örneğini verebilirim, normalde ameliyata girmen gereken kırıkları iksirlerle tedavi edebiliyorsun gibi gibi.
Bu 80 yıl önce gerçekleşen olay hakkında ne söylemeye çalışsam spoiler oluyor… Senaryo ilerledikçe bu konu da açılacak ve tabii seri her ne kadar günümüzdeki dünyaya benzer bir yerde geçse bile 80 yıl önce gerçekleşen bu olaya bağlı olarak hiç alışık olmadığımız şeylerde göreceğiz :)
Son olarak: Serinin gidişatında romantizm olacak mı? Ayrıca yazmak isteyen kişilere önerebileceğin bir şeyler var mı?
Romantizm konusunda daha önce birisi cilt 2’de bir yorum atmıştı, ona yazdığım cevabı kopyala yapıştır atıyorum:
"Aiden’ın ‘aşk’ kavramını tüm gerçekliği ile bir ‘duygu’ olarak yaşamasını istiyorum. Tabii bunu yaparken tüm kurguyu oraya aktarmayacağım. Romantizm, şu an ki gidişat ile ‘ana’ kategorilerdense serinin ana/yan kategorilerinden olacak gibi. Bu yüzden bu konuyu elimden geldiğince dengeli işlemeye çalışacağımdan şüphen olmasın."
Kısaca evet, seri de romantizm olacak ama şunu söylemeliyim ki shipler konusunda gerçekten her şey olabilir xD Karakterler ölümsüz değil, bu seri herkesin her an mutlu olduğu bir seri değil. Ölüm, kavga, ayrılık, yeniden birliktelik… Harem dışında romantizmin ucu açık :)
Başka yazarlara verebileceğim tavsiyeler ise…
1-) Eğer eleştiri alırsanız (bunun moral bozabileceğini biliyorum ama bu sizin gelişmenize yardımcı olabilecek en büyük desteklerden biri) lütfen bunlara söverek veya zıtlaşarak tepki vermeyin. Onları gerçekten okuyarak, kendi seriniz ile karşılaştırarak değerlendirin.
2-) Yazım bilgisine dikkat etmeye özen gösterin… Çünkü romanda akıcılık, en az senaryonun kendisi kadar önemli bir yer tutuyor. Yer yer duraklamamızı sağlayan virgüller olmayınca kelimeler birbirine giriyor, yazım hataları ve devrik cümleler üst üste gelince cümleler birbirine giriyor ve senaryo gerçekten güzel olsa bile ortaya karman çorman bir şey çıkabiliyor. Bu yüzden bir bölümü yazdıktan sonra onu hemen yayınlamayın, en azından 1-2 kez okuyup gözden geçirin; bizim deyimimizle onu editleyin ve öyle yayınlayın.
Yani… Bunlardan başka bir öneri verebileceğimi düşünmüyorum çünkü kendimde acemi bir yazarım :D. Yine de bu iki şeyin gerçekten önemli şeyler olduğunu düşünüyorum, bu yüzden değinme gereği duydum.
---
İkinci serimiz Lunerra'nın Ekstrası. Oldukça güzel bir seri olduğunu söylemeliyim. Okumamak bir kayıp olarak görülebilir.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..