Yaz tatili nedeniyle, köyüne gelen genç ailesine yardım etmek için ekin tarlasında çalışıyorken, havanın sıcaklığı yüzünden bunalmış ve terlemiş şekilde, terini silmek için güneşe bakarak gözlerini kısık bir şekilde, elini alnına getirir terini siler ve güneş yüzünden gözleri kamaşan genç, tekrar gözlerinin bulanıklığı gitmeye başladığında farklı bir yere ışınlandığını farkeder.
''Burasıda neresi?Nerdeyim ben? sanırım bu bir rüya olmalı yoksa başka açıklması olamaz''
Soğuk kanlı ve herseyi hemen kabullenen biri olduğu için etrafa bakarak kendini anlamaya çalışır o sırada gökyüzünde tuhaf canlılar ve ejderha uçtuğunu görüp, yüzün de hafif bir şaşırma olur. O sırada cebinde bir şey fark eder.
''Haa!! Buda ne böyle?Bir mektupmu?''
-Merhaba Yami Yoshiro ben seni buraya getiren büyücü topluluğundan Alice, bana yardım etmelisin, ama öncesinde test etmem lazım Nuroha, köyüne gidip oraya saldıran Trolleri durdurmalısın eğer testi başarılı şekilde geçersen özel güçler kazanacaksın. Mektubun üst tarafında bir pusula var, bu köyün yönünü gösterecek. Yardımından sonra seni evine döndüreceğim.
''Haa!! bu ne saçma mekt...''
Aniden bir at arabası berilir ve Yoshio çarpmamak için sola doğru atılır ve Yoshio doğru at arabasının sonucu duman öksürmesine neden olur. Yoshio o sırada at arabasının sarsılması yüzünden birinin düştüğü görür ve hızlıca atılıp onu tutar.
''Bu bir kız, iyi misin?''
'' Sen önüme çıkmasan daha iyi olabilirdim''
Sarı uzun saçlı mavi gözleriyle kendine zar zor gelen çok güzel kız, Yoshionun köy eşyaları ile ışınlandığı için, elindeki tırpanı görür.
''Sen de kimsin? Yolun ortasın da ne işin var? Yoksa haydutmusun?''
Yoshio eğer ışınlandığı söylerse sorun olacağı düşünüp, başka bir şey söylemeye karar verir.
''Ben uzak doğudan geliyorum, ismim Yami Yoshio, gezgin bir tüccarım.''
''Neden iki ismin var?''
Yoshio güzel kıza ismini sorar ve Karen olduğunu öğrenir.
''Karen,Yami sadece soy ismim senin yokmu''
''Sem soylumusun, çünkü soy isim sadece soylulara verilir, hem uzak doğunun şeytanlarla dolu olduğunu sanıyordum?''
Yoshio istemesede bunun artık bir rüya olmadğı kanaıtına varmaya çalışır ve artık mantıklı cevaplar vermesi gerekir.
''Hayır soylu değilim!!, sadece uzak Doğunun uzağında küçük evinde yaşayan gezgin bir tüccarım. Nuroha köyünü arıyorum.''
Yoshio, Karenin de o köyden olduğunu ve ailesi olmadığı için,küçük kız kardeşine bakmasını gerektiğini bu yüzden yeşil keskin kayalıklı vadiyi geçip saman işi ile uğraştığı öğrenmiştir.
''İsmin Yoshiodu değilmi?hadi gidelim köy şu karşıdaki tepenin o tarafında hadi gidelim.''
Yoshio at arabasına yavaş adımlarla binip kendi dünyasından kalan hasır şapkasını çıkarara usulca etrafına bakarak, kendi evini düşünür.
''Benim dünyamdan tamamen farklı, acaba görevi başarabilecek miyim?''
At arabası köyün girişinden geçerken köy halkı şüpheli gözlerle Yoshio bakarlar,Yoshio onların gözlerinde ki nefret korku ve tufaflı sezer sanki hepsinin içinde intikam hissi var, Yoshio Karen evine varırlar. Yoshi esen sert ama ılık rüzgarın etkisiyle dalgalanan saçlarını sol eliyle düzeltmeye çalışır.Karen, Yoshioya bakarak bacasından duman çıkan sıcak müstail evinin kapısını açar, aniden bir ses
Karenin küçük kız kardeşi: Hoşgeledinn... Ablaa..
Sevimle sesi ile bağırak, yüzünde masum ve yılışık gülümsemesi ile ablasına sarılır, sonra alıcı ve şaşkın bakışıyla ayaklarından kafasına kadar Yoshio süzmeye başlar
Karenin küçük kız Kardeşi: Haa!! Bu kim abla? Yoksaaa? Sevgilin mi?
O aniden çelişki ve panik içinde, onun mor gözleri için de belirsiz bir devlet ile dedi.
Karen: Haa!!! Hayır, hayır, karşıdan karşıya geçerken birden ortaya çıktı, ben de yardım ettim.
Karen utancı yüzünden kelimelerini doğru düzgün seçemedi ve korku onu paniğe sürükledi.
Yoshio: AAHH!! Adınız ne? Genç bayan.
Karen'ın küçük kız kardeşi: Yoko!! Ya senin abi?
Yoshio: Bana Yoshio diyebilirsin Yoko, seninle tanışmak bir zevk.
Yoshio iki kardeşle yalnız yaşamanın zorluklarını düşünürken, aniden aç karnını gururla mayalanmaya başladılar ve sesi duyan kız kardeşler masum ve komik bir gülümsemeyle akşam yemeği için hızlıca çalışmaya başladılar. Yoshio uyuduğunda, kardeşler misafir odasına yönlendirildi. Yoshio, rüzgar ve yağmur sesi pencereye doğru sert çarptığında soğuk kişiliğiyle pek ilgilenmedi, pencerenin karşı tarafında bir dolapla odadaki elektriksiz dünyada yanan mumu söndürmeye çalışırken. Ve aniden, şimşek sesi ve Yoshi'nin odasının kapısı açıkken, kız kardeşler odaya daldı. Karen, Yoka: Dışarısı çok korkunç burada uyuyabilir miyiz? İkisi de bağırdı. Elbette, neden olmasın, berbat bir gece. Onlar çığlık attı ve uykuya gitti, Yoshio biraz uyuduktan sonra bulanık bir şekilde gözlerini açtı, ve geceleri o çığlık duymaya başladı.
Bir dış ses: TROLLLER SALDIRIYOR YARDIM EDİNN ... !!!!
Yoshio:Troll mü?
İkisi de bağırdı. Yoshio, yatağından çıkarken, hemen pencereden dışarı baktı, yanan evleri ve kaçan insanları gördü, ve daha dikkatli bir şekilde ona baktı, büyük bir canavarın köylüsü, dev elleri ve pençeleri, köylü köylünün karnından ve bacağından pençeleriyle bedenini ayırırken ortaya çıkan bağırsakları ve mideleri ayırdı, bağırsakları ve mideleri ortaya doğru kan fışkırtıyor. Yoshio hemen kızları uyandırmaya başladı.
Yoshio: Uyan! Hey!! Karen, Yoko?
Yoko: Kardeş daha az şeker, daha fazlasını istiyorum.
Yoshio mırıldanırken uyanmayı başardı, karen'ın arka kapı olduğunu söyleyerek kaçmanın yollarını düşünmeye çalıştı. Birlikte arka kapıya doğru koşmaya başladı ama evin arkası çökmüştü. Yoshio başka bir çıkış olmadığını bilir, bu yüzden ön kapıya doğru hareket etmeye başlar, ezikler ve şeyler yere doğru dağılır, onlara ulaşır, kapıya ulaşır, o açılırken trolü yavaşça ilerlemeye başlar, trol sola bakarken kaçmaya başlar ve , Karen ve Yoko kaçmaya başlar ve Yokunun ayağı kayar ve düşer.
Yoko: Kardeşim? Ayağım ağrıyor:(
Yoshio Yoko'ya koşar ve kuyunun kenarından saklanmak için koşar, ve aniden sert bir darbe alır, ve sarsılmış takım uyandığında.
Troll asker: Nereye gittiğini sanıyorsun? Sen bizim akşam yemeğimsin ahahahah olacak.
Şiddetli, korkunç bir gülümseme ile, onları kesmek için onlara yaklaşmaya başlar.
Yoshio:İyi misiniz? Karen,Yoko?
Hep bir ağızdan: evet iyiz, sadece kafamız acıyor.
Yoshio: Sakin olun ve bana bırak....
Yoshio aklı karışık bir şekilde, bu durumdan nasıl kurtulacağını soğuk kanlı bir şekil de düşünmeye çalışır.
Yoshio(içinden): Karen ve Yoko'nun kaçmasını sağlamalıyım ama nasıl?....
Etraf'da yanan evlerin dumanı ve gecenin kör karanlığında Yoshio tek plan aklına gelir, Trolleri oyalarken,kızların kaçmasını sağlamak. Kendini toparlamaya çalışarak yere düştüğü için, üstüne bulaşan tozları silkeleyerek ayağa kalmaya çalışır.Ani bir bağırışla Trolün büyük hafif yaralı kulağı Yoshio'nun kavgaya çağırışını hisseder.
Yoshio: HEEYYY? APTAL TROL BURAYA BAK, İSTİYORSAN BENİ YAKALA.
Diye söyleyerek kafasına yerden aldığı bir taşı fırlatır.
Yoshio: Karen Yoko siz kaçın, ben onu oyalıyorum.
Bir ağızdan: Tamam
Trol atılan taşa sinir olup Yoshio'nun peşine düşer, Yoshio biraz koştuktan sonra şehrin alanına gelir geniş bir alan olduğu için Trolü yorabileceğini düşündüğü için her saldırısını dikkatle yapması gerektiğini aklına gelir, Yoshio kendi dünyasından kalan tek silahının elindeki orak olduğunu biliyordu, ama akıllıca saldırıyla yenebileceğine de biliyordu, sadece tek atladığı konu, güçlü derilere, 3 metre boyun'da oldukları, büyük silahlara ve 15 tane oldukları dışın'da.
Trol asker: Bu benim avım siz karışmayın, onu yakalayıp afiyetle yiyeceğim. AHAHAH!!!
Yoshio(içinden): Bunu başarabilirim.
Trol asker Yoshio'nun üzerine doğru koşmaya başlar,Yoshio refleksle sağa doğru atılır ve Trolün saldırısından kurtulur, Yoshio, fırsat bu dur deyip Trole orağı saplar, ama silahı kırılır.
Trol Asker: Seni aptal, böyle küçük bir silah beni etkileyebileceğini mi düşünüyorsun? Zaten senin gibi bronz sınıf beni yenemez ben ''S, sınıf gümüş bir askerim'', saldırıların bana hiç bir şekil de sökmez. Şimdi seni öldürüp, arkadaşlarının peşine düşeceğim. AHAHHA!!!
Yoshio: Sınıf mı?
Trol Asker: Evet aptal. Yoksa unuttun mu? Bu dünya'da sadece sınıfın yüksekse kazanabilirsin, Her dalın bir sınıfı var. Ben Çekiç sınıfı mensubuyum yıllardan beri, geçirdiğim eğitimle sonunda, S gümüş sınıfa yükselip, Trol liderimiz Ragnarok'ın yanın'da çalışma hakkı kazandım, Şimdi seni parçalara ayırıp, efendime sunacağım, ŞİMDİİİ YOK OL SENİ İNSAN PİSLİĞİİİİ....
Yoshio ölümünü kabullenmiş bir şekil'de gözleri kapanmaya başlamıştı kapanırken köşede onları izlen Karen ve Yoku görmekteydi
Yoshio(kısık sesle):Karen, Yoko, başara-ma-dım....
Dedikten sonra, kafasına yediği çekiç darbesiyle, kafatası bacak bölgesine kadar inmiş iç organları her yere fışkırmaya başlamış, oluk oluk bir kanla etrafa akıyordu, Karen ve Yoko ağlamaya başlamıştı. Tabii o sırada etrafı karanlık bir yerde bulan Yoşhio, anlam veremez bir şekil de, önün'de iki boynuzlu beyaz yeleli 10 metre boyun şeytana benzer bir yaratık belirir, Yoshio soğuk kanlı kişiliği yüzünden korkmaz.
Yoshio: Sen de kimsin? Burası neresi? Yoksa ben öldüm mü? Sende Azrail falan mısın?
Bir Ses: Güçlenmek ister misin?
Yoshio: Sadece onları korumak istiyorum, iyilik borcum var.
Bir Ses: Güçlenmek ister misin?
Yoshio: Neden aynı şeyi tekrarlıyorsun? Ben sadece boş yere ölmek istemiyorum, onları korumak istiyordum, şimdi ise sadece bir ceset torbası'yım.
Bir Ses: Güçlenmek ister misin?
Yoshio: Tamam, istiyorum yeter artık, bu ölmüş bedenle ne yapabileceksem.
Bir Ses: Onaylandı.
Yoshio: NE!! NE!! Neler oluyor böyle.
Aniden Yoshio'nun vücuduna beyaz ve karanlık bir madde kaplamaktadır ve onda boğulmaya başlar, maddenin için de aniden gözlerini açar ve beyaz bir ışık görür, Trol Yoshio'nun vücudundan çekici kaldırmaya başlar, yukarı doğru kaldırdıkça çekice bulaşan kan aşağı doğru akmaya başlar, ve ceset yere doğru düşmeye başlar, çekicini omzuna alan Trol arkasına bakmadan, Karen ve Yoko fark eder ve kızlara doğru yönelir.
Trol: Bu ses'de ne?
Arkasını döndüğün'de Yoshio'nun cesedi birleşmeye başlar, Trol anlam veremez bir şekil'de bakar, ve aniden ışık hızın' da bir yumruk Trol'ün karnına sert bir darbe ile geri doğru uçar, acı ile kıvranan Trol karnını tutar.
Trol asker: Bu da neydi böyle? Aaahh Karnım.
Trol asker ileri doğru baktığında, masum çocuk yerine uzun beyaz saçlı, iki boynuzu olan birini fark eder, gözlerin yok olma korkusunu hissedip telaşlı bir şekil de, Yoshio'ya doğru koşmaya başlar, Yoshio, üstüne gelen Trole bacağına tekme atarak onu düşürür, Trol ayağa kalkıp, Yoshio ya çekicini fırlatır, Yoshio çekici tutup, Trolün kafasına kendi çekicini atar, çekicin zarar verdiğini fark eder, sınıf farkı yüzünden yumrukları zarar vermediği için çekici tutup, yükseğe doğru uçup, Trolün üstüne doğru uçup çekici kafasına indirip, yere gömer Trol ayağa kalkar
Yoshio: Haa!!
Trol Asker: Senin gibi bronz biri, bana zarar veremezzzz!!!!
Yoshio, sinirlenip Trole doğru hızlıca uçup, eğer öldüremiyor sam bende, kemiklerini kırarım deyip kolunu bacağını kırarak hareketsiz hala getirip, diğer dört Trole de aynı şeyi' yapıp kalan Troller kaçmıştır. Yoshio kendine geldiğinde bayılmış, uyandığından Karen ve Yoko başında bekliyordur.
Yoko: Abi uyandın mı?
Karen: Kendine gelmene sevindim. Teşekkür ederim Yoshio, çok korktum öleceksin diye ama bizi kurtardın.
Dedikten sonra sarılıp ağlamaya başlar Yoshio bulanık gözleri ile, Ne oldu bana diye kendine anlam vermeye çalışır.
Yoshio: Burası da neresi ? Nasıl Geldim?
Karen olayları anlatma başlar, sonra bayıldığını hastaneye getirdiğine ve Hareket edemeyen Trolleri imparatorluğa sattığını kazandı bütün parayı Yoshio'ya çantasında olduğunu söyler. Yoshio, hastaneden çıktıktan sonra cebin de bir şey parladığını fark eder.
Yoshio(içinden): Bu da ne? Haa!! mektup mu?
Mektubu cebinden çıkarıp eline aldığında yeni yazılar olduğunu fark eder
-Yoshio, başaralı bir şekil'de görevi tamamladın şimdi kendine yeni ekipmanlar almak için imparatorluğa git, beni orada bulacaksın
Yoshio: Karen, Yoko artık ayrılma vaktimiz geldi, biraz altın alın ve evinizi tekrar yapın.
Tek bir ağızdan: Olmaz biz de seninle geliyoruz, sana borçluyuz, Hayatımızı kurtardın.
Yoshio: Ama ama, bu çok tehlikeli.
Bir Ağızdan: İtiraz yok, Hadi Gidelim
Yoshio, bir şey diyemediği için birlikte imparatorluğunu yolunu tuttular.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..