4.Bölüm Okula Varış Küp Testi (Yeniden Düzenlendi)

avatar
930 4

Beyaz Yazgı - 4.Bölüm Okula Varış Küp Testi (Yeniden Düzenlendi)


"Sıradaki!"

 

"Lucy Hill efendim"

 

"Lucy elini bu küpe koy. Lütfen kendini kasma ve rahat ol"

 

"Tamamdır efendim"

 

Şuan da Aaric en az Lucy kadar gergindi. Terli ellerini kuru tutabilmek için keten kumaştan yapılma beyaz ama eskiliğinden dolayı griye dönmüş olan gömleğine avuçlarını silip duruyordu. Bu okula başvuruları kabul edildiğinden beri beraber savaşçı olmayı düşünüyor hayal ediyordu. Lucy'de onun yardımcısı olacaktı, beraber kaleler kuşatıp şehirleri işgal edeceklerdi.


"Savaşçı, çok güzel sonunda birileri boş değilmiş. Arka tarafa doğru ilerle ve kendine uygun silah seç. Hadi bundan sonra bu okulun bir parçası olacaksın evlat."

 

Lucy heyecan ve şaşkınlıkla bağırarak teşekkür etti. Arka tarafa doğru ilerlemeden önce Aaric'e ufak bir “yapabilirsin, sana inanıyorum” bakışı attı. Aaric ise sadece acı acı gülümseyebildi. Sonuçta beraber savaşıp savaşmayacakları kendisine bağlı hale gelmişti.

 

"Sıradaki !"

 

"Aaric Bell Efendim!"

 

"Elini şu küpe koy ve kendini kasma."


Kendini böyle durumlarda nasıl kasmayabilirdi ki. Küpe dokunma durumu zaten stresliydi. Ya bir çöpten ibaretse, ya sadece sıradan bir köylü ise savaşma hayalleri babası gibi olma hayalleri yok olacaktı. Şuanda bulunduğu durum onun ya hayal ettiği hayata ulaşmasına yardımcı olacaktı ya da sadece değersiz bir çiftçi parçası olarak yaşadığı hayatına dönmesini sağlayacaktı.

 

"Güzel, sende bir şifacı olu- DUR ŞİFACI MI KÜP MÜ BOZULDU."

 

Masada oturan adam solmuş gözlerini açtı ve küpe daha dikkatli baktı.

 

"Tekrar koy elini ! "

 

Aaric daha elini kaldıramadan adam onun kolunu çekerek küpe koydu.

 

"Gerçekten bir şifacı, inanılır gibi değil. Şifacı demek”


Aaric şaşırmış ve korkmuştu. Lanet şifacılık'da neydi ben savaşçı olmak istiyordum. Üstelik bu kadar tepkiye ne gerek vardı sadece arka kısma onu iteleyemezmiydi ?

 

"Çocuk. Bak bana, sen erkeksin değil mi ? "

 

"Evet efendim b-ben erkeğim"

 

Adamın gözlerindeki şüpheyi görmek çokta imkansız değildi. Aaric’i erkek kılığına girmiş kız olarak düşünüyordu.

 

"Hâlâ inanamıyorum. Küpün yanılması imkansızdır ve sende ben erkeğim diyorsun."

 

"Yanlış bir şey mi yaptım Efendim ? Yaptıysam özür dilerim."

 

Bunları söylerken bacaklarından başlayarak titremeler oluştu. Bu titremelerin tüm bedenini sarması çok uzun sürmedi. Bu yaşlı onu incelemeye başlamıştı bile.

 

"Hayır hayır bu kadar gerilme sadece kadınlardan şifacı olur, yanlış bir şey yapmadın, yani şey umarım."

 

Aaric sersemledi. Kadınlardan şifacı oluyorsa şimdi olan neydi ?

 

"Ben erkeğim ama şifacı mı olacağım ? "

 

"Sorun da bu zaten. Jules lanet uyuşuk herif gel buraya çabuk "

 

Küpün başında oturan adam Lucy'nin gittiği yöne doğru bağırarak birinin gelmesini istedi.

 

"Evet Efendim, ne istemiştiniz?"

 

Elinde mızrakla deri zırh kuşanmış 20'li yaşlarında sarı saçlı bir erkek geldi. Etrafına oldukça hükümdar bir aura yaydığı gerçeği dışında tipi de hiç fena değildi.

 

"Şu çocuğu şifacılık kısmına götür ve onun gerçekten erkek olup olmadığını doğrula"

 

"Nasıl, anlamadım Efendim”

 

"NEYİNİ ANLAMIYORSUN LAN ŞİFACILIK KISMINA GÖTÜR VE ONU KONTROL ET."

 

Jules hiç korkmadı sağ kaşını azıcık yukarı oynatması dışında tepki vermedi. Mızrağını bile kıpırdatmadı.


"Özür dilerim Efendim. Yürü bakalım evlat düş önüme seninle işimiz var."

 

Aaric'in şaşkınlığı korkuya dönmüştü. Sarı saçlı adamın önünde Lucy'nin gittiği yoldan gidiyordu.

 

 

 ---------------------------------------- 

 


"Sen gerçekten erkeksin ama nasıl şifacı olabiliyorsun. Küpü kandırmak imkansızdır."


Okulun kuzey bahçesinde şifacıların bölümünde Jules onu kontrol etmiş ve tekrardan güney bahçesine, sınav alanın yapıldığı ve Lucy'in olduğu yere götürüyordu.

 

"Bilmiyorum ben sadece o küpe elimi koydum. Sonra deli dilenci kılıklı bağırmaya ve kolumu çekiştirmeye başladı"

 

Aaric'in sözleri Jules'i 2-3 saniyeliğine duraklattı. Ne olmuş olabilir diye düşünürken söyledikleri aklına geldi. Deli dilenci kılıklı demişti ve o adam yetkili biri olmasa orada oturup millete emir yağdırıyor olamazdı.

 

"B-ben özür dilerim isteyerek olmadı, sadece ağzımd-" Aaric sözlerini tamamlayamadan Jules sözünü kesti.

 

"Bu dediklerini sadece bu seferlik duymamazlıktan geleceğim. Seni uyarıyorum çocuk, elimdeki mızrak karnına saplanıp bağırsaklarını deşmesini istemiyorsan bir daha benim yanımda veya o ustamızın yanında böyle konuşma. Bu ilk ve son uyarımdı. Seninle konuşmam aramızdaki kıdem ve yaş farkını kapatmıyor, aynı şekilde hocana karşı olan tavrını da düzelteceksin. Seni bir seferlik affetmişsem bunu yaşına vermişimdir anladın mı ? "

 

Aaricin dünyası yavaş yavaş dönüyordu. Midesinde karıncalanmalar ve kusma isteği ortaya çıkıyor, kulaklarındaki nabız sesi onu delirtiyordu. Bunların hepsini zorlukla bastırmaya çalışırken yüzü kırmızıya, sonra mora en sonda yeşile döndü.

 

"Lütfen ef-endim dur-un artık efendim özür dileyeceÖĞHKKKKK"

 

Bu kadar baskıya ufacık çocuk nasıl dayanabilirdi. Sabahtan beri midesinde duran arpadan yapılma ekmek yanında yediği haşlanmış patates ve annesinden gizlice çaldığı bira dışarı çıktı. Jules, Aaric kusunca baskıyı geri çekti. Dediği gibi o sadece bir çocuktu ve bazı hatalar yapacaktı ama bu yaptığı onu korumak içindi. Aaric'i sadece uyarsa ileride tekrar edebilirdi ama şimdi parmaklarını koparsa tekrar böyle laflar eder miydi? Orası tartışılır.


"Tamam kalk hadi bu sana 2 ders olsun. Bu yaşta alkol alma ve bir daha tanımadığın kişiler hakkında yalan yanlış konuşma. Bir dahaki sefer kusmanla sınırlı tutmam kendimi ! "

 

Aaric dikelmeye çalıştı fakat kafasının içinde nabız sesi her şeyi baskılıyordu. Jules ona karşı konuşuyor el hareketleri yapıyordu ama tepki veremiyordu. Yaptığı el kol hareketlerini bile zor görüyordu.

 

"BEN..."

 

Ben kelimesi düzgünce bitmeden Aaric toprakla buluştu.

 

"OFFFFF seni taşımak zorunda değilim ya "

 

Jules sinirli sitemli elindeki mızrağın arka kısmıyla yerdeki Aaric’i bir bok çuvalı gibi 3 defa dürttü o kadar da zorlamamıştı çocuğu kalkabilirdi.

 

"Kalk hadi, bu kadar zayıf olamazsın. Kalk dedim sana"

 

En son sırtına mızrağın sapıyla kuvvetle vurdu ama tepki gelmeyince onun bayıldığına ikna oldu.

 

"Senin ben... Mızrak taşımak zaten zor iş birde neden seni taşıyorum"

 

Mızrağı sağ eline aldı, sol eli ve sırtının desteğiyle Aaric'i okulun kuzey bahçesinden arkadaşı Lucy’in bulunduğu güney bahçesine götürdü. Tabi yol boyunca kendine ve Aaric'e sövmeyi de ihmal etmedi.

 

 

 

 

 

 

 

 



 

Not: Bundan sonra haftada 1 bölüm atacağım






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 47022 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr