Bölüm 3 : Arayüz

avatar
241 0

Bilgelik Yolu - Bölüm 3 : Arayüz


“Hiss..” 



Ertesi gün sabah erkenden uyanan Meteyi bir güzelliğin muhteşem kahvaltısı ve ardından gelen amerikan rüyasını andıran uyandırmaları değil daha çok suratındaki ağrılar ve vücudundaki her eklemin sızlaması karşılamıştı. 



Zar zor yataktak kalkan Mete, yorganı kenara attığında kıyafelerinin değiştiğini ve pijamalarını giydiğini fark etti, aynı zamanda yüzündeki kan izleri de tamamen gitmiş, hatta yatağın kenarında birkaç kanı kurumuş pamuk görmüştü. 



Muhtemelen kız kardeşi onu, o bayıldıktan sonra bir şekilde yatağa getirmişti ve görünen o ki gece ona bir takım bakımlar da yapmıştı. 



“Bu da ne?” 



Tam bunları düşünürken Mete’nin gözünün önünde bilim kurgu filmlerinde görünen bir holografik arayüz belirdi. 



Fakat Mete arayüzün köşesinde saati gördüğünde uykusu kaçmış ve hemen hazırlıklara başlamıştı. Saat 06:10’u gösteriyordu ve hızlı bir şekilde otobüse binmesi gerekliydi. 



Üstünü giyip dün yaşanan hengamede ekranı çatlamış olan telefonunu şarjdan çekip cebine atarak koşar adım evden çıktı ve otobüse doğru yol aldı. 



…. 



En nihayetinde otobüse binmeyi başaran Mete, arka taraftaki koltuğa geldiğinde sabah gördüğü o arayüzü hatırladı. 



Vızz. 



Birden gözünün önünde tekrardan arayüz belirdi. 



Etrafına bakan Mete tırsmıştı. Dün yaşanan olaydan bile tehlikeli bir durumda olabilirdi. 

Fakat gözünü ne tarafa çevirirse çevirsin arayüz adeta dağ gibi gözünün önünde duruyordu. 

Çok geçmeden kendini sakinleştiren Mete, arayüzü incelemeye başladı. 



Sağ üst köşede yer alan şey saatti ve gözü sabah o saate baktığında evden koşar adım çıkmıştı. 

Fakat bu arayüzün çok ama çok küçük bir kısmını oluşturuyordu. 



En göze çarpan şey ortada bulunan ve çevresi altın renginde parlayan küçük bir kare idi. Mete oraya baktığında bilincinin derinlerinden bu şeyin ‘Odak’ olduğunu anladı. 



Odak, adı gibi arayüzün tam merkezinde duran bir şeydi. Hemen solunda büyük bir küre mevcuttu. Oraya baktığında ‘Yetenek Küresi’ olduğunu anladı Mete. 



Aklında bir sürü soru olmasına rağmen otobüsü metrobüs durağına geldiğinden merakını şimdilik kenara atıp metrobüse binmek için otobüsten indi. 



Çok geçmeden metrobüse bindiğinde tekrardan odaklandı ve arayüz tekrardan gözünün önüne geldi. Tekrar düşünerek arayüzün kaybolduğunu gördü. Tekrar tekrar arayüzü kontrol edebildiğini gördü. 



“Demek sadece düşünerek bunu açıp kapatabiliyorum..” 



Arayüze tekrar bakan Mete, alt kısımda boydan boya uzun bir boş kutu olduğunu ve üzerinde %0 yazdığını gördü, oraya baktığında ‘Tecrübe Havuzu’ olduğunu anladı. Büyük kutunun sol üst köşesinde küçük bir kutucukta 1 sembolü vardı. Oraya baktığında ise seviye 1 olduğunu gördü.



 

Odak kısmının sağ tarafında büyük bir arayüz daha vardı, bu arayüz ise büyük bir dik duran dikdörtgen şeklindeydi ve üzerinde 3 bölüm vardı.  



Üzerine geldiğinde Bu kısmın içinde ‘havuz’ olduğunu gördü, havuzun içinde alt bölmeler olarak 3 sütun şeklinde Kaynak, Yetenek ve ?? Işaretleri vardı. 



Kaynak kısmında ise Mete’nin Pazar günü okumak için aldığı ve yarısını okumadığı bilimsel dergi yayını küçük bir kitapçık şeklinde duruyordu. 



Buna şaşıran Mete’nin gözünü sağ altta bulunan dört kutucuk çekti. Dikkatini çekmesinin esas sebebi bu kutucuklardan 3 tanesi eşit büyüklükte ve 1 tanesi diğerlerinden daha büyük olması ve aynı zamanda kutucuklardan ilkinin üzerinde küçük bir + işaretinin olmasıydı. 



Kutucukların hepsi bir kenara bir de bunların yanında + şeklinde büyük bir kutucuk vardı. 



Moba tarzı oyunları oynayanlar bu kutucukları gördüğünde bunların yetenek kutucukları olduğunu anlardı, artı şeklinde kutucuk ise muhtemelen yetenekle ilgili bir şeydi. 



Fakat Mete, Kutucukların üzerine geldiğinde onlar hakkında herhangi bir şey göremedi, sadece ilk kutucuğun renkli bir şekilde parladığını ve sağ üst köşesinde küçük bir + olduğunu gördü. Hemen o noktaya odaklandığında o kutucuğun ne olduğunu gördü. 



‘Kutsama Seviye 1 : %15 Kutsama gücü’ 



Mete tam olarak ne olduğunu anlamasa da + ya bastığını düşündü ve ardından ilk kutucuk parlak bir şekilde yanarak içinde bir yaprak ve kenarlarında küçük artılar olan bir kutucuğa dönüştü. 



Neyse ki metrobüste geçirmesi gereken süre çoktu ve oturacak yer bulabilmişti. Bu nedenle arayüzü iyice incelemeye karar verdi, fakat çok fazla bilgi anlayamamıştı. 



Havuz kısmına geri dönen Mete, orada Kaynak kısmına bastığını düşündüğünde orada duran küçük kitapçığı gördü ve kitapçığın üstüne geldi ve bastı. 



[Seçtiğiniz objenin Odağa yerleştirilmesini ister misiniz?]  



Arayüzün ortasına küçük bir onaylama şeması geldi. Altında [Evet], [Hayır] ve küçük kutucuk üstünde (Bu iletişim kutusunu bir daha gösterme) şeklinde işaretler vardı. 



Adete modern uygulamalarda bulunan seçeneklere benzeyen arayüz Mete aşikar idi. Bu nedenle çok fazla düşünmeden [Evet] seçeneğine bastı. 



Ardından Havuzda bulunan kitap Odağa yerleşti. Kitap Odağa yerleşir yerleşmez odağın altında bir yüzdelik dolan kutu belirdi ve şimdilik %5 olarak görünüyordu. Mete çok fazla umursamadı.  



Aradan 20 dakika geçmesine rağmen yüzdelik dilim sadece %2 kadar yükselmişti. Bunun ne olduğuna anlam veremeyen Mete, çoktan otobüs ile gelmek istediği yere vardığından çokta umursamayarak işin yolunu tuttu. 



*** 



“Günaydın Hüseyin usta”  




“Oh, Senin yüzüne ne oldu Mete?” 



“Önemli bir şey değil Hüseyin usta, dikkat etmedim düştüm”  



“Kendine dikkat et, genç adamsın bazı şeylerin önemini bu yaşta kavrayamazsın”  



Çok fazla kendi hakkında konuşmak istemeyen Mete, standart mesaisine başladı.  



Zaman akıp ilerliyor, standart olarak yapılan işlerin dışında çokta fazla bir işi görünmüyordu Metenin. Ancak Öğle yemeği vakti gelmiş, cep telefonunu eline almış bir yandan da iş yerinde yemek için getirdiği gündeliği poşetinden çıkarmıştı Mete. 



Yemeğini yerken telefonunun çatlayan ekranından mekanik ile ilgili içeriklere bakarken birden gözüne arama motoru sonuçlarından Sentetik Veri Üretme ve Makine Öğrenmeye Elverişlilik adlı bir başlık gördü. 



Fakat asıl soru bu başlığ gördüğü an Sentetik Veri üretme ile ilgili yöntem ile alakalı bir şeyler hatırladığını fark etti. 



“Bu... bu nasıl olur!” birden heyecanlanan Mete, böyle bir şeyi her ne kadar bilimi çok sevse de asla inisiyatif alarak çalışmayacağını biliyordu. 



Fakat başlığı gördüğünde sanki bu disiplini uzun zamandır biliyormuş hissine kapıldı. 

“Yoksa..” birden sabahtan beri olabilecekleri düşünen Mete, hemen odaklanarak arayüzü tekrardan açtı. 



Karşısına Odak ve havuzgibi sabah gördüğü şeyleri görünceister istemez gözü Odak noktasına kaydı ve Odak noktasında sabah koyduğu kitapçığın halen orada olduğunu, altında bulunan yüzdenin ise %76 olarak ilerlediğini gördü. 



Sadece 5 saat kadar zaman geçmişti ve Metrobüste yaptığı hesaplama gereği 20 dakikada yüzde 2 gibi bir artış bile olsa saatte %6, 5 saatte en fazla bu artışın %30 gibi olması gerekirdi. 

Hepsinden öte Yüzdelik dilim arttıkça sanki Odakta yer alan kitabın içeriği hafızasına kazınmış gibiydi. 



Bütün bunları gören Metenin kafasında bir hipotez belirdi. 



Kitabı Odak noktasına koymuştu ve kutucuklardan birisi ise %15 kutsamaydı. Odak noktasının altında bulunan yüzdelik dilim ise Odakta bulunan şeyin öğrenilme derecesiydi. 



Bunu düşündüğünde Mete, içinde yanıp tutuşan kelebekler olduğunu ve uzun zaman önce bırakmış olduğu hayalleri tekrardan aklına geldi. 



O fark etmeden elinde tutmuş olduğu telefonu sıktı ve içinde tarif edilemez bir duyguya kapılmıştı. 

Eğer böyle bir özellik var ise bazı şeyler hayal olmaktan çıkar gerçek olabilirdi! 



“Hey, dur bir dakika! Havuzdaki kitapları nasıl artırabiliriz?”  



Hemen havuzda bulunan dünkü dergisi aklına gelmişti. 



Dün parka gittiğinde elindeki dergiyle güzel bir yer bulduktan sonra oturmuş ve dergiyi baştan sona incelemişti, ardından ise başından itibaren okumaya karar vermiş ve çok geçmeden 5 sayfa anca okuyabilmişti. 



Çünkü dergi çok profesyonel terimler ve hesaplamalar içeren gerçek bir bilimsel makale dergisiydi. 



Bilimi yaymak için bilim anlatıcı kanalların ya da insanların aksine son aylarda yayınlanmış prestijli makaleler içeren bir dergiydi ve puntosu olabildiğince küçüktü. Birçok şema, birçok grafik ve çeşitli formuller de içerisindeydi. 



Bu nedenle gerçekten buna ilgin olmasa okumak olabildiğince zordu ve can sıkıcı olabilirdi. 



Neyse ki Mete, bazı basit formülleri ve yöntemleri geçtiğimiz yıllarda kendi kendine öğrenmişti ve bunu hesaba katarak 5 sayfa okuyabilmişti. 



5 sayfayı küçük görmeyelim, toplamda 80 sayfalık dergide 5 sayfayı eğer standart bir roman puntosu ile basacak olsaydınız en az 60 sayfalık içerik olurdu. 



Eğer bu Odaktaki efektiflik doğruysa bu inanılmaz bir şeydi. 



Hemen arayüzden çıkıp düşünmeye başladı ve dergide bulunan çoğu şeyi adeta üzerinde bir çalışma yapmış gibi biliyordu. Hatta bilmekten fazlasıydı sanki. 



Ancak her ne olursa olsun bu bilme seviyesi harfi harfine öğrenme değildi ancak bu da yeterdi, çünkü şu anda %76 seviyesindeydi ve %100 olduğunda ne olacağını görmek istiyordu. 



Fakat Mete, içinde kelebekler uçuşurken rahat olamazdı, Havuzdaki kitabın nasıl eklendiğini görmek için sabırsızlanıyordu. 



Saatine baktı ve yemek molasının bitmesine daha 35 dakika var olduğunu gördü. 



Hemen toparlandı ve tamirhanenin yazhanesine doğru gitmeye başladı. 



“Usta, okumak için herhangi bir kitap var mı sende?”  



Yazhanede ustalar sigaralarını yakmışlar çay içerek sohbet ediyorlardı. 



Birden Mete’nin telaşlı bir şekilde gelip soru sorduğunu gördüler ve Hüseyin usta “Burası mektep değil Mete, nerden kitap olsun? Kargocunun orada özalitçi var, kitap arıyorsan oraya git bir bak” dedi. 



Her ne kadar olumsuz cevap alsa da Mete “ Evet usta” diyerek telaşlı bir şekilde yazhaneden ayrılıp Özalitçinin oraya doğru yol almaya başladı. 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46906 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr