Bölüm-11 Yeni Roman İçin Bilgilendirme

avatar
137 0

Bir Yazarın Hayatı - Bölüm-11 Yeni Roman İçin Bilgilendirme


(Ayaz)-Baran müsait misin? Yaklaşık 2 saat sonra.


Ayaz o gün önemli bir şey konuşmak için Baran’ı aramış ve müsait olup olmadığını sormuştu.



(Ayaz)-2 saat sonra departman toplantınız var. Anladım.



(Ayaz)-Akşam 7 gibi “Mutlak Bar”da mı buluşalım? Olur. Sadece seninle ben ama. Gelecekteki romanlarım ile ilgili konuşmak istiyorum.



(Ayaz)-Tamamdır. Akşam görüşürüz o zaman.


***


Saat 7 buçuğa yaklaşırken Ayaz “Mutlak Bar”a giriş yaptı ve kapıdan girer girmez Baran’ı aramaya başladı. İçeriye biraz göz gezdirdikten sonra kendisine el sallayan Baran’ı gördü ve yanına hareketlendi.


(Ayaz)-Kusura bakma biraz geciktim. Küçük bir işim çıktı da.


(Baran)-Tahmin ettim zaten. Genelde dakik bir insansın. Bir yere geciktiğini görmek zor.


Ayaz neredeyse asla belirlenen saatten sonra buluşma noktasına gitmezdi. Gecikecekse bile arayıp haber verirdi ki bugüne kadar en fazla 2 defa yaşanmış bir durumdu bu. Yani Ayaz’ın gerçekten ciddi bir işi var denebilirdi.


(Ayaz)-Tekrar kusura bakma.


Diyen Ayaz sandalyeyi çekti ve oturdu. Garsona el salladı. Sipariş olarak ise kokteyl söyledi ve Baran’a döndü.


(Ayaz)-Sanırım artık konuya geçebiliriz.


(Baran)-Dinliyorum.


Önündeki içkiden bir yudum alan Baran dinlediğini belirtti ve odağını Ayaz’a verdi. Ayaz’da konuşmaya başladı.


(Ayaz)-Biliyorsun ki romanımın bitmesine çok bir şey kalmadı. 3 – 4 cilt sonra final vereceğim. Konu sıradaki romanım ve diğer romanlar ile ilgili. Sıradaki roman için sizin departmandan ayrılmam gerekiyor.


Baran o anda şaşırarak ellerini bağdaştırdı. Bu biraz fazla ani olmuştu.


(Baran)-Nasıl yani?


(Ayaz)-Sıradaki romanım o kadar da uzun olmayacak. O yüzden aylık roman basımına geçmek istiyorum. Ama sadece bu roman için. Ondan sonra gelecek bütün romanlarım sizin departmandan yayınlanmaya devam edecek.


Ayaz aşırı bir istekte bulunmuyordu ama Baran böyle bir iste beklemediği için doğal olarak şaşırmıştı. Ama Ayaz kendisini sadece bunu söylemek için çağırmış olamazdı. Altında daha farklı şeyler olmalıydı.


(Baran)-Onu yapmak kolay. Senin gibi bir yazarı kendi bünyelerine almak işlerine gelecektir. Ama bunu bana söylemendeki sebebi anlayamadım.


(Ayaz)-Mevcut durumumu biliyorsun. Her hafta roman yazdığım için başka romanlara ya da başkalarına ayıracak zamanım olmuyor. Oluyor ama onlarla daha fazla vakit geçirmek istiyorum. Özellikle de Göknur’la.


(Baran)-Anladım. Ama benden istediğin şey ne tam olarak?


(Ayaz)-Yeni roman tam olarak 10 cilt sürecek ve oldukça klişe bir konuyu işleyeceğim. Sadece işleri oldukça abartmayı planlıyorum. 10 cilt için 10 hafta çok kısa bir süre. Yazamayacağımdan değil. İnsanlar için yeterince merak uyandırıcı olmaz. O yüzden 10 aya ihtiyacım var.


(Baran)-Halledildi bil. 10 dakikamı bile almaz.


(Ayaz)-Teşekkür ederim. Onlarla elimden geldiğince vakit geçirmek istediğim için bunu yapıyorum.


(Baran)-Peki bu roman bittikten sonra ara verecek misin?


(Ayaz)-Asla. Bu cilt bittikten sonraki gün yeni romanım aylık basımda yayınlanacak. En azından bu şekilde ayarlamak istiyorum.


(Baran)-Pekala. Bunu da kolaca ayarlayabilirim.


O arada garson elinde kokteyl ile geldi ve Ayaz’a verdi. Ayaz’da teşekkür edip bir yudum aldı. Sonra da kokteyli kenara koyup konuşmasına devam etti.


(Ayaz)-Bunları aradan çıkardığıma göre son konuya gelebilirim. Romanımın 44. Cildini bitirmek üzereyim. Son 3 cildi de yazdığım için geriye yazmam gereken 2 cilt kalıyor. O iki cildi yazsam ve son 3 ciltle birlikte sana göndersem sende zamanı gelince yayınlasan olur mu?


(Baran)-Normalde böyle bir şeyi yetiştirmek yazarlar için imkânsız sayılır ama sanırım seninle bir ilk yapabilirim. Yani, evet gönderebilirsin. Gerçekten tarihe geçmesi gereken bir yazarsın.


Bu sözler üzerine Ayaz sakince gülümsedi.


(Ayaz)-Merak etme. Geçeceğim.


(Baran)-İşte bu kendinden emin bir surat. Sabırsızlıkla bekliyor olacağım.


(Ayaz)-1 ay. Bana sadece 1 ay ver. Ve sonra olacakları gör.


(Baran)-Öyle olsun bakalım. 1 ay senin olsun.


Bu konuşma gerçekleşirken ikisi de içkilerini bitirmişlerdi ve Ayaz yavaştan kalkmaya başlamıştı.


(Ayaz)-Ben yavaştan kaçayım. Bitirmem gereken bir cilt var.


(Baran)-Kaç bakalım.


Ayaz elini cebine atıp cüzdanını çıkartacakken…


(Baran)-Bendensin.


Dedi ve Ayaz cüzdanını bıraktı.


(Ayaz)-Arigatoooo.


(Baran)-Sana da arigato canım benim. Sonra görüşürüz. Ha dur lan. Gitmeden bir şey soracağım merak ettim. Yeni romanının başlığını belirledin mi?


(Ayaz)-Belirlemez olur muyum? Tarihin en güçlü kurgusal karakterine uyacak bir başlık buldum hem de?


(Baran)-Heee. Neymiş bakalım?


(Ayaz)-Ejderha İmparator.


***


(Ayaz)-Offf. Yorulduuum.


Ayaz yatağına uzanmış tavanı izlerken sızlanıyordu. Akşam çok iyi uyuyamamıştı ve şimdi gerçekten yorgundu. Bedeni uyku diye yalvarıyor olmasına rağmen uyumamak için çaba gösteriyordu.


(Ayaz)-Bugün erken yatsam iyi olacak gibi. Ah! Cenk 2 gün sonra gidiyor lan.


O anda Cenk’in aile evine dönüyor oluşu dank etmişti. Burada olduğu zaman boyunca onunla çok zaman geçirmişlerdi ve arkadaşlıkları daha da pekişmişti. Tabii gitmesini reddetmiyordu. Hem ailesine dönüp onlarla barışmasını istiyordu hem de o giderse Göknur’la daha fazla yalnız kalabilecekti.


Tabii her ne kadar tüm zamanını Göknur’a ayırmak istiyor olsa da yaptığı plan yüzünden zaman zaman bunu başaramayacaktı. Göknur’a daha iyi bir gelecek sunabilmek adına çabalamalıydı. Ama anı anda hem ona zaman ayırıp hem de onun çalışabilir miydi bilmiyordu. Özellikle de mevcut durumuyla birlikte.


(Ayaz)-Kafam çok karışık. Onu kendime çekmeye çalışarak hata mı yaptım acaba ya? Bilemiyorum gerçekten.


Bu konular onun kafasını gerçekten karıştırıyordu. Yaptığı şeyin doğru olup olmadığından emin değildi. O sadece duygularına göre hareket etmeyi seçmişti. Ki aslında yaptığı şey Göknur’u zorlamak falan değildi. Alt tarafı bulduğu her fırsatta onu sevdiğini söylemiş ya da hissettirmişti. Zaten Göknur’da kendisine karşı bir his olmasaydı kendisini kabul etmezdi.


Ama bu düşünceler kendi kendine kurduğu kuruntular da olabilirdi. Ya gerçekten Göknur’u zorluyorsa. Her zerresiyle Göknur’u istediği için aşırı hareketler yapıyor ve onu daraltıyor olabilirdi. Göknur’da sırf onu kırmamak için bunu dile getirmiyor olabilirdi.


Ayaz bunları düşündükçe daha da derine batıyor ve düşünceleri tersleşiyordu. Göknur’a hiç kırmak istemiyordu. Ve hatta onu sadece mutlu etmek istiyordu. Onunla tartışmamak, tersleşmemek, sadece ve sadece ona destek olup ilgi vermek istiyordu ama bunca düşüncesi yüzünden onu sıktığını düşünüyordu.


Aşırı ilgi güzel bir şey olsa da insanları bunaltabilirdi ve Ayaz bundan korkuyordu. Gerçekten onu aşırı ilgiyle boğup kendinden soğutabilirdi.


(Ayaz)-Kalk Ayaz kalk. Biraz kafa dağıt yoksa delireceksin.


Diye kendi kendine mırıldandı ve yataktan kalktı. Roman yazabilecek kadar hevesli değildi o yüzden çareyi televizyon izlemekte buldu. Ama sonra otururken aklına bir şey geldi.


(Ayaz)-Göknur aşağıda. Yanına gitsem sıkar mıyım ki onu?


İşte bu düşünceler onu kemiriyordu.


(Ayaz)-Offf. Neyinden korkuyorsun ya? Sevdiğin kız o senin. Bunca zaman senden bunalmadıysa şimdi niye bunalsın?


Diyerek kendisini motive etmeye çalıştı ve yataktan çıktı. Odadan çıkıp aşağı indi ve televizyon izleyen Göknur’un yanına gitti. Televizyonda daha önce görmediği bir dizi oynuyordu.


(Ayaz)-Ne izliyorsun güzelim?


(Göknur)-Yeni bir dizi çıkmış ona bakıyordum.


(Ayaz)-Güzel mi bari?


(Göknur)-Bilmem. Şimdilik iyi ilerliyor. Daha başındayım zaten.


Ayaz o sırada Göknur’un yanına oturdu. Göknur ise gözlerini televizyondan ayırmadan Ayaz’ın bacağına yattı. Ayaz derin bir nefes aldı.


“Sanırım az önceki düşüncelerimin hepsi yanlıştı. Onu zorluyor olsaydım bunu yapmazdı.”


Ayaz Göknur’un bu hareketiyle inanılmaz bir rahatlığa kavuştu ve televizyona odaklanmaya çalıştı. Dizinin birazını izledikten sonra Ayaz bir şeyi fark etmeye başladı.


(Ayaz)-Lan!?


Bu senaryoyu biliyordu. Hem de çok iyi biliyordu.


(Göknur)-Ne oldu?


(Ayaz)-Bu senaryoyu biliyorum ben.


(Göknur)-Nasıl ya? Yeni çıktı dizi.


Göknur Ayaz’ın bu senaryoyu biliyor olmasına şaşırmıştı. Daha dizi çıkalı 2 gün falan olmuştu ve Ayaz’ın bu diziyi görmediğine emindi.


(Ayaz)-Hayır. Yeni çıktı okey. Ama uyarlama bu. Hatta… hah hatırladım. Bizim astrolog vardı ya. Neydi kızın adı?


Astrolog, Ayazların o kadına verdiği takma isimdi. Kadında bunu hoş karşılamış ve ilk söylendiğinde gülmüştü. Ayaz kadının adını hatırlayamadığı için lakabını söylemişti.


(Göknur)-Astrolog mu? Gülşen’i mi diyorsun?


Şansına Göknur kadının adını hatırlamıştı.


(Ayaz)-Hah hah. Gülşen evet. Onun ilk romanı bu. “Kader İpi”. Vay be. Kader İpi gibi ortalama bir serinin dizi olacağını hiç düşünmezdim.


Ortalama demesinin sebebi o romanın kadının yazdığı ilk roman olmasıydı ve o kadar da başarılı olmamasıydı. Ama şimdi o romanı bir dizi olarak görmek gerçekten hoş olmuştu. Tanıdığı birinin yazdığı bir şeyi yeniden görmek onu mutlu etmişti.


(Göknur)-Ben o seriyi hiç okumamıştım. Demek onun romanı ha? Hakikaten vay be.


(Ayaz)-Yarın şirketten numarasını alıp bir tebrik edeyim onu ya. Büyük başarı gerçekten.


(Göknur)-Eğer müsaitse buluşma teklif etsene. Canımız sıkılıyor. En azından dışarıda biraz zaman geçirmiş oluruz.


(Ayaz)-Olur bak. En azından biraz eskilerden konuşuruz.


Ayaz ve Göknur eskiden Gülşen’le çok samimilerdi ama sonra Gülşen farklı bir yayım şirketine geçtiği için birbirlerini daha az görür olmuşlardı. Zaten zamanla da kopmuşlardı. Ayaz onun numarasının hala kendi şirketlerinde bulunduğunu düşünüyordu. O yüzden yarın istemeye gidecekti.


(Ayaz)-Neyse. Mutlu oldum bak. Başlat hadi de izleyelim bakalım nasıl yapmışlar diziyi? 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44793 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr