19.seviye katmanına kadar gelen Brian orada küçük bir mağara seçerek içine girdi. Etrafı ağaçlarla dolu olan mağara hiç dikkat çekmiyordu ve içi bomboştu. 10.seviyeye oranla içindeki taşlar daha sivri ve cilalıydı. Seviye canlı cansız her şeye etki eden bir şeydi. Mağaranın ortasına kadar uçan Brian ortada oturabileceği kadar bir yeri toprak elementi ile düzleştirerek oturdu ve etrafına simya setini dizdi. Mağaraları aydınlık elementinin canlıları nasıl etkilediğini görmek için seçiyordu. Etrafına simya cihazlarını tek tek dizdi ve oluşturduğu bitkiyi bildiği tüm simya bilgisini ve odağını kullanarak yavaşça işlemeye başladı.
1 ay geçti ve sonunda küçük bitkisi öncekine oranla katlarca yoğun bir aydınlık aurası yaymaya başladı. İşlem sırasında tüm mağarada yavaş yavaş yeşillenme olurken işlemin bittiği sırada etrafa aniden yayılan büyük aydınlık aurasıyla tüm mağara çiçeklerle dolmuş, dikenli yerler ve tavan sarmaşıklarla yumuşacık zemine ve tavana dönüşmüştü. Brian aura karşısında mükemmel bir huzura kavuşmuşken bu oluşturduğu ürünü kullanmamak ve her zaman yanında tutup huzurla dolmak istiyordu ama görev kesindi. Zaten şuanki bitki oluşturma bilgisiyle bundan katlarca üst düzey güçlü bir bitki oluşturabilirdi. Ürünü yıllarca kaldığı meditasyondan sonra oluşan enerjiye doğru yönlendirdi.
Enerji ve ürün temasa geçerken zaten çoktan zayıf düşmüş olan simya seti parçalara ayrılarak mağaranın sarmaşıkları arasında kayboldu. Enerji uzun zamandır damarlarda dolaştığı için tüm vücuda yayılmışken bitkiden gelen ürünle birleştiği anda vücuda tam olarak karışarak damarlardan ayrılmış ve Brian'ı değişime zorlamıştı. Vücudu tam 2 saat boyunca tüm mağarayı aydınlatırken bitkiler coşarcasına hem dışarıdan hem içeriden mağarayı doldurmuştu. 2 saatin sonunda kendine gelen çocuk "14.yaşıma büyük bir atılımla girdim. Artık 20.seviye düzeyine saldırabilirim." Dedi. Daha sonra sesindeki değişimi ve ağızından yaydığı aurayı hissedince donakaldı. Bu kadar büyük bir gelişim beklemiyordu.
"Zaten önceden de simya yapılmış olunduğu için simya bilgi düzeyi F+ düzeyinden C seviyesine yükseldi. Simya bilgisi, bitki bilgisi ve bitki yetiştiriciliği C'nin üzerine çıktığı için beyaz odadan ulaşılabilinecek bir bitki odası oluşturuldu. Bu odaya bütün yüzüğünle girebilirsin. Orası sana özel bir boyut. Ayrıca orada zaman 50 kat yavaşlıyor." Dedi teknik kitabı. Bununla iyice sevinen Brian, "20.seviye olduğumda kesinlikle oraya uğramalıyım." Dedi.
Mağaradan çıktığı gibi 20.seviye katmanına doğru koşmaya başladı. Uçmuyordu çünkü dikkat çekmek istemiyordu. 20.seviye katmanında insanlar daha az olsada canavarlar pusu kurmaya başlamıştı. Tabii ki onlardan tam olarak saklanamayacak olsada en azından tehditleri minumuma indirebilirdi. Sonunda 20.seviye bir yaratık gördü. "İllüzyon sanatına sahip canavarı öldür ve illüzyon sanatını ele geçir. Bu son derece nadir yaratık sana zarar veremez." Açıklamayı pek anlamayan Brian yumruklarına ve kılıcına zaten güveniyordu. Yumruk sanatı kılıcı savurmasını mükemmel hale getirmeye başlamış ve kuvvetini katlarca arttırmıştı. Kullanmasını bildiğin basit bir kılıç kullanmasını bilmediğin 7.seviye bir kılıçtan bile iyiydi.
Gizli bir ilk saldırı için gerindi, gerindi ve toprak elementiyle hava elementine enerjisinin %10'unu vererek sıçradı. Ne ses çıkartmıştı, ne de toprağa zarar vermişti. İllüzyon sanatçısı 20.seviye canavar bir kalkan kullanarak Brian'ı durdurdu. Onun kalkanı paramparça olurken Brian sapasağlam durmuştu. Sanatçı garip mavi tüylü canavar elini oynatarak "kontrolüm altına gir!" Diye bağırıp duruyordu. Her diyişinde Brian'ın kolyesi parlıyor ve sönüyorken çocuk elindeki kılıca tüm hava elementini doldurup savurdu ve canavarı umursamazca 2'ye ayırdı. Önce sarı bir aura bedenine girdikten sonra büyük bir enerji dalgası çekirdekten kendisine ulaşınca tekrar her 10 seviyede bir yakalandığı sendroma girdi. Tüm kemikleri çok katı seslerle kırılarak tekrar birleşmeye başlamıştı. Bu onun elinde olan bir şey olmayarak ona büyük bir acı veriyordu. Bağıramıyor, yardım isteyemiyordu. Uzun süre kemikler kırılarak tekrar oluştu ve sonunda bayılamayan çocuk bayıldı. Hemen ardından bir kez daha büyük bir acıyla ayıldı. Bu sefer organları parçalanıp tekrar düzenleniyordu. Bu daha uzun bir süre sonra bittiğinde 1 salise bile sürmeden çocuk bayıldı. Ardından derisi kaynayan su gibi fokurdamaya, değişmeye başladı. Ayağı kalkamayan çocuk zeminin verdiği acıyla daha büyük bir işkence çekiyordu. Bu en kısa süren kısmı olmuş olsa da en acı veren kısım buydu. Her milimi kıvranıyordu. Gözleri zaten çoktan kan ocağı olmuşken bayıldı ve beyaz odada acısız bir şekilde gözlerini açtı.
Beyaz oda daha bir beyaz olmuş, aura çok daha güçlenmişti. 20.seviye evrimi mükemmeldi. Her ne kadar acı verici olsada Brian, oluşturduğu çiçekten elde ettiği üründen aldığı rahatlatıcı auradan çok daha güzel bir aura alıyordu. Kendini biraz oynattıktan sonra hafifçe gülümseyerek "gerçekten acıttı." Dedi ve bir kaç dakika boyunca kahkaha attı. Acı zihin sağlığına kısa süreliğine zarar vermişti. Kazandığı ilüzyon yeteneği sayesinde ve aydınlık elementiyle hızlıca kendini toparladı ve bitki boyutuna girdi. Meditasyon durumuna girerek hem zihnini dinlendirdi hemde bedenine alışmaya başladı. 4 yıl boyunca çoğunlukla etrafından enerji çekmiş, sık sık aydınlık ve su elementlerini kullanarak etrafında bitkiler ve böcekler oluşturmuştu. Böceklerin en zayıfı 18.seviyeyken çoğu 19.seviye zirvededi. 1 tanesi ise 20.seviye orta aşama bir böcek imparatordu. O ilk oluşan böcekti. Bu sahne karşısında kendiyle gurur duyan Brian bu 4 yıl içerisinde 3 görev bitirebilmişti.
İlüzyoncu canavarı öldürme görevinden elde ettiği ilüzyon bilgisi, F+ düzeydi. 1.görev 1 yıl boyunca yeni kazandığı ilüzyon yeteneğini kavramaktı F+düzey teorik bilgisiyle hemen kavramış ve teorik bilgisi D düzeyine yükselmişti. 2.görevi ile 2 yıl bu ilüzyon yeteneğini besleyip durmuş ve 4 elementinin toplamından bile daha büyük bir güç elde etmişti. O nadir canavarı bulması işine çok yaramıştı. Bu 2 yıllık besleme görevinin ödülüyle ise teorik bilgisi A- düzeye çıkarak ona çok büyük bir teorik bilgi zenginliği katmıştı. İkna becerisi artık öncekine oranla ölçülemezdi bile. Kalan 1 yıllık zamanda etrafınada bitkiler ve bitkilerin büyümesinde yardımcı olacak böcekler oluşturmuştu. 3.görevide bu şekilde bitiren Brian'a teknik kitabı bir kaç farklı seçenek sunarak seçimini beklemeye başladı.
"Işık hızı tekniğini istiyorum." Brian gayet net bir cevap vermişti. 50.seviyeye kadar 2.düzeyine bile ulaşsa F düzey komutanı hiç uğraşmadan yenebilirdi. Tekniğin kötü yanı enerji ile beslenmiyor oluşuydu. Gelişebilmesi için pasif yeteneğin kullanılması gerekliydi. Gerçek dünyada henüz 1 ay geçmişti ve hiç bir canavarın saldırısına uğramamıştı ayağı kalktığında yerde hiç bir değişikliğin olmadığını gördü. Buna mutlu oldu çünkü kimsenin kendi müthiş bitkilerini henüz kullanmasını istemiyordu. Ayağı kalkarak 21.seviye bölgesine ilerlemeye başladı. En hızlı şekilde 30.seviye olarak en azından kendine bir kaç ay ayırmalıydı. Simya seviyesi henüz 7ydi. 10 olduğunda hiç bir simya aracına ihtiyaç duymayacaktı. Tam bacaklarına enerjisini vererek ilerleyecekken karnının gurultusunu duydu. "20.seviye bifteği kırmızı güç tozu baharatlarıyla birleştirerek ye ve önceden kazandığın yemek bilincini geliştir."
Görevi alan Brian hemen otların bol kısmına ulaşıp lezzetli olduğu kilometrelerce uzaktan belli olan hoş canavara saldırdı. Yeterince yakına gelince ilüzyon yeteneğiyle otobur canavarı kandırıp farklı yönden kılıcının arkasıyla kan akıtmadan canavarı öldürdü. Canavarı yüzüğüne atıp meditasyon durumuna girerek bitki boyutuna ulaştı ve bitkilerinden en eski en çok enerjisini alan kırmızı hız bitkisini alarak oradan çok uzak bir noktaya gitti. Simyada 7.seviye olmasıyla bitkileri baharata dönüştürmek herhangi bir cihaz gerektirmiyordu. Bir kaç dakikasını baharatı dönüştürme aşamasına harcadıktan sonra 20.seviye 3 metre büyüklüğündeki otobur canavarı çıkardı. Gereksiz kısımlarını ayıklayıp toprakla birleştirerek toprağın verimini arttırdı ve koca canavarı bir tabak bifteğe dönüştürebilmek için sıkıştırıp tek bir et parçasına dönüştürmeye başladı. Tam 1 saatin sonunda 3 metre canavar 1 tabaklık çiğ bifteğe dönüştü. Çiğ bifteği havada tutarken her tarafından kısık ateş vermeye başladı 4 saat boyunca yavaş yavaş pişen biftek 5 kilometre alanı aurasıyla bitkilerle doldurmuştu bile. Sonunda tam pişen yemeğe birde baharatı eklendiğinde etrafa şimdiye kadar gördüğü en büyük aura yayıldı ve kilometrelerce alan şifalı bitkilerle doldu.
Brian tabaktaki mükemmel kokan eti hızlıca yedikten sonra tabakta etten eser kalmamıştı. Bu sefer kemik bile yoktu çünkü kemik etle birleşerek eti beslemişti. Ardından zihninde çok farklı bir ses duydu. "Ben yemek aurası, eski anılarımı hızlıca kazanmaya başladım. İsmim... ismim Taku!" "Peki Tako başka ne kazandın?" "Tako değil Taku. Bunun yanında eskiden bir canavar olduğumu ve canavar gelişimimin bir kısmını hatırlıyorum. Sayende yavaş yavaş her şeyi hatırlarım. Sen 50 seviye olmaya çalış. Hoşçakal"
Brian yeni hızını test etmeyi çok istiyordu. Hemen gerçek dünyaya giriş yaptı. "Teorik simya bilgin A+ düzeyine ulaştı. Bu gezegende seni simya teorisinde geçebilecek ya kimse yoktur ya da 1-2 kişi vardır." Beyni biraz zonklasada ayakata durabilen Brian simya bilgilerini özümsedikten sonra mükemmel bilgilerin olduğunu farketti. Daha sonra uçarak 21.seviye zirveye ulaştı. Bunu 1 dakikadan kısa sürede başardığını görünce hızının gerçekten yükseldiğini farketti. "Işık hızı tekniği 1.düzey orta aşamaya ulaştı." Mutlulukla dans eden Brian kendine yaklaşan canavardan kolayca sıyırıldı. Canavarın arkasına ilüzyon klonunu koydu ve canavara saldırttı. Canavarı basit bir yumrukla yaralayabildi. İlüzyon klonlar gerçek bedenin gücünü azaltmıyordu fakat gerçek bendenin 100de 1i gücündeydi ve enerjinin %80'ini götürüyordu. Kısa süreli bir teknik olduğu için pek kullanışlı değildi. Onu kalıcı tutmak için tek yol gücünün en az %1'ini klona istendiği zaman geri alınabilecek şekilde vermekti. Brian'da bunu yaptı ve kenara çekilerek 21.seviye canavarın Brian'dan 100 kat güçsüz bir Brian'a yenilmesini izlemeye başladı. Savaş çok uzun sürmüş ve sonunda basit Brian klonu kazanmıştı. Nefes nefese kalmış olsada hiç yara almamıştı hızı 21.seviye canavardan bile yüksekti.
Hem Brian hemde klonu 21.seviye ortasına ulaştı ve 22.seviye katmanına gitti. Brian bu sefer klona gücünun %25'ini vererek 22.seviye başlangıç biriyle savaşmasını izledi. Bu fazla basit olmuş ve canavar Brian'a hemen yenilmişti. Başka bir zaman geri çıkartmak koşuluyla klonu alan Brian gücünün %100'üne kavuşunca hemen 24.seviye katmanına gitti. Eğer bu şekilde küçük küçük devam ederse savaş tecrübesi kazanamayacaktı. 5 dakika civarı süren yol sonunda Brian kendine hızlı gördüğü bir rakibi seçerek üzerine atladı ve savaşa başladı.
2 tane göz yanıltması kullanarak canavarın arkasına geçen Brian canavarın şaşkınlığından yararlanıp sırtına hafif bir kesik açtı. Brian'a oranla çok hızlı davranan sırtlan arkasına hızlıca saldırmasına rağmen Brian hem canavarın dönme süresini hemde hava elementini hesaba katarak canavardan uzaklaştı. "Beni hafife alıyorsun. Senden katlarca hızlıyım." Dedi öfkeyle sırtlan. Tekrar saldırıya geçti. Yere ayağıyla sertçe vuran Brian sırtlanı metrelerce uçurarak hareketsiz kalmasını sağlamaya çalıştı fakat aniden bir şey oldu. Havada öylece asılı duran canavar kırmızı bir şekilde parladı ve yaralarını yakarak iyileştirdi. Çok acı çektiği anlaşılıyor olsada gerçekten güzel bir teknikti. Az önce onlarca kemiğini kırmış olsada şuan canavarda hiç bir yara yoktu. Üzerine doğru hücuma geçen canavarı tek hamlede öldürmeliydi. Bu iş çok uzamıştı. Katanasına enerji gönderiyor gibi yaparken zaten hazırda bulundurduğu klonuna gücünün %90'ını vermeye başladı. Tam canavar ona değecekken kendini kenara atarak saldırıdan kurtuldu ve klonu katanasında 4 elementin oluşturduğu yeşil güçlü enerjiyle canavara saldırdı. Kaçmasının nedeni canavarın başka kozlarınında olabileceğini düşünmesiydi. Klonu ağır yaralı bir şekilde yere düşerken canavar ölmüştü. Klonu acı çekmediği için kısa bir aydınlık elementi iyileştirmesiyle kendine geldi ve Brian ile birleşti.
Canavarı alan Brian 24.seviye başlangıca ulaşmıştı. Bir kaç dakika 24.seviye canavarları farklı farklı öldürerek yeni saldırı düzenleri oluşturuyor, seviyesini hızlıca arttırıyordu. Çoktan 24.seviye zirve olmuş, 2.torbasını kaya kadar sağlam katı bir enerjiyle doldurmuştu. "Görevin tüm enerjinle ilüzyon tekniğini geliştirip bir canavara dönüşmek." Görevi seven Brian önce 2.torbadaki enerjiyi bir yerde topladı ardından kendi enerjisinin %100'ünü birleştirdi ve ilüzyon yeteneğine verdi. Ayaklarının bağı çözüldü ve beyaz odada gerçek dünya saatine göre 10 dakika meditasyonla kendine geldi. İlüzyon yeteneğine odaklandı ve kendini basit bir kurda dönüştürmeye başladı. Bir kaç dakika sonra tam anlamıyla dönüşmüştü, aurası bile kurt aurasıydı.
"İlüzyon teorik bilgisi A++ düzeyine çıkarıldı." Ödülle sevinen Brian hemen 25.seviye katmanına girip dişine göre rakip aramaya başladı. Kurt görünümünden 30.seviye aşağısı şüphelenmezken 35.seviyeden aşağı kişiler insan olduğunu kesinlikle anlamazdı. Biraz gezdikten sonra büyük bir dişi kurt gördü. Ona kötü bakan dişi kurta saldırmak için etrafı kontrol etti kimsenin olmadığına emin olduktan sonra dişi kurt "seni buralarda hiç görmemiştim. Yenimisin?" Dedi. Kendine kur yaptığına emin olan Brian klonunu kurdun içinde bırakıp gizlice arkaya geçti. Klonu onu oyalarken işini bitirecekti.
Elindeki katanaya tüm enerjisini verip havaya dönüştürerek sessizce saldırdı ve hiç bir şeyden haberi olmayan dişi kurdun omurgasını ikiye ayırdı. Hareket edemeyen hayvan acı acı bağırırken Brian kurdun kafasını kopararak klonunu içine çekti. Sırada 30.seviye olmak vardı.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..