Ormana girdiği anda tekrar bir kuruk darbesinin kendine geldiğini görmüştü. fakat bu sefer öncekine oranla katlarca yavaş geldiğini hissetmişti. Yana çekilerek son anda kaçmış, çok uzaklaşmıştı. O anda 60.seviye canavarını görmüştü. 2 ayağı üzerinde uzun parmakları ve büyük eli olan kocaman bir kafaya sahip uzun ince yeşil bir canavardı bu. Brian elindeki katanasını toprak elementiyle sarıp yerdeki toprağı sinsi fakat hızlıca canavara sarmaya çalıştı. Canavar 2 kez burnunu genişletip koku almaya çalıştıktan sonra metrelerce havaya sıçrayıp toprak saldırısından son anda kurtuldu. Başka bir yere indikten sonra hızla Brian'a koşmaya başladı fakat Brian hazırlıklıydı. Canavar Brian'a sıçramış bedenini havada parçalamaya başlamışken beden birden toz olmuş ve yerden canavarı bir kapan kapmıştı. Canavar havada bir süre asılı kaldıktan sonra aniden yere çekilmiş ve acı ile bağırmıştı. Brian canavarın önüne kadar gelip konuşmaya başladı.
"Bu kadar kötü bir gözlem yeteneğin olduğu için üzülmelisin. Fakat bu kadar güçlü bir bedeninin olması benim işimi hiç kolaylaştırmıyor." Canavar öfkeyle "Beni asla öldüremezsin! Senin gücün basit tuzaklardan ibaret!" Diyordu. Şuan bu tuzaktan kurtulamamasının tek sebebi tuzağın tuzak sahibindeki tüm enerjiyi emmeye meyilli olmasıydı. Yani Brian'ın süresi kısıtlıydı. Elini uzun zamandır üzerinde çalıştığı basit ama etkili saldırısı için açmış kalan tüm enerjisini oraya yönlendiriyordu. Elinde toprak su ve aydınlık elementi bir süre döndükten sonra küçük bir canlı oluşmuştu. Brian bayılmamak için çırpınırken canavarı tutan tuzaktaki enerjiyide elindeki küçük canlıya vererek minik canavarı 60.seviye canavara enjekte etti. Yere yapışan Brian'ın hareket edecek hali yoktu.
Canavar öfkeyle kendini tutan toprak tuzağı parçalayarak Brian'a elini savurdu. Tam eli ona çarpacakken Brian canavarın elinin yaydığı havayla uçarak uzaklaştı. Havada bir kaç ağaç yardıktan sonra durabildi ve kan kusarak canavarı izlemeye başladı. Canavar içinde dolaşan küçük canlıyı hissettiğinde artık çok geçti. Küçük canlı damarlardan çoktan kalbe girmiş ve kemirmeye başlamıştı. Her saniye 60.seviye kadar güçlü bir enerji özüyle beslenen kalp çaresizce iştahlı küçük bir canavar tarafından yeniyordu. Koca canavar acılarla kıvranıyor fakat hiçbir şey yapamıyordu. Sonunda kendi elini kalbine sokup intahar ederek ölmüştü. Brian 60.seviye olduğu anda tüm iç kanamaları durmuş, kemikleri eski yerlerine dönerek güçlenmiş ve kasları ilk önce büyümüş daha sonra sıkılaşarak eski haline gelmişti. 2 metre boyunda az görünen fakat fazlasıyla sert olan kaslarla dolu geniş bir vücudu ve çocuksu hoş bir yüzü vardı. Saçı, kirpikleri ve kaşları açık güzel bir kahverengi tonu almıştı. Bedeninde başka kıl yok sayılırdı.
Bir kaç yıl uzak kaldığı köyüne geri dönmeye başlamıştı. Bir kaç saniyede köye ulaştığında kendi hızına hayran kalmıştı. Köyün tepesindeki aura kalkanı Brian seviye atladığı için bir kaç kat daha güçlenerek 72.seviyeden aşağı kimsenin kıramayacağı bir hal almıştı. Köyün içi aura sayesinde katlarca huzurlu bir hal almış, içerideki çiçek türü çok sayıda artmış, etraftaki güzel otların ve bitkilerin artışı üzerine otobur hayvanlar çok daha verimli olmaya başlamıştı. Köye giren Brian 30.seviyeye ulaşmış ilk köylü gençleri ve sonradan köye gelen fakat köylü gençlere yetişmek için çok çabalayan ağırlıklı 23.seviye gençlerle dolu bir sürü onu karşılamıştı. 30.seviyeye gelmiş gençlerden biri evcil 20.seviye canavarıyla geziyor herkese hava atıyordu. Brian bunun altında kalmak istememişti. İçinden "Yemek ruhu şuan meşgul müsün?" "Bana artık yemek ruhu demeyi bırak. Benim adım şu andan itibaren Yetu. Ayrıca az önce sert bir savaştan yeni çıktım. Yani şuan iyiyim gelebilirim." Dedi ve ışınlanırcasına geldi.
Yetu'nun gelmesiyle herkes bembeyaz kesilmişti. 63.seviye olmuş ve defalarca beden değiştirmesinin yüzünden defalarca kez büyük acı çekmişti. Bu gözlerinden okunabiliyordu ve bedeninden de büyük bir savaştan çıktığı anlaşılıyordu. Bedeni hızlıca iyileşirken Yetu, "Burası gerçekten çok güzel olmuş. Tebrik ederim Brian güzel bir başlangıç." Canavarın kendi dillerini bu kadar iyi konuşmasını ve sahibini övmesini gören tüm çocuklar ağızları açık Brian'a bakıyordu. 20.seviye evcil canavar "sahibine emir vermemelisin." Dedi sessizliği bozarak. Herkes daha da beyazlaşarak bir 20.seviye hayvana birde 63.seviye canavara bakıyordu. "Bu seni ilgilendirmez kes sesini." Dedi Yeku sinirle. Brian Yeku'nun sinirlenmesinin pek hoş olmayacağını düşünerek söze girdi. "Ben yokken 30.seviye olmuş ve yinede hiçbir kayıp vermemişsiniz bu çok iyi. Köy ben olmadığım süreçte büyük bir güç kazanmış fakat hala bir şehir olabilecek düzeyde değil. Ben daha büyük sınırlar almak için gidiyorum. Geldiğimde bana yardım etmek amaçlı tüm gençler ve yaşlılar gelecek. Şimdilik hepiniz enerji toplamaya bakın." Dedi ve kimsenin bir şey dememesi üzerine orayı terketti.
"Yeku git ve hepsinin aynı yerden kopartmamak üzere 50.seviye ağaçları kökünden sökerek topla. Ağaçları depolayabildiğin kadar depola ama aynı yerde azalma olmasın. Canlıların yaşamı önemli." Brian'ın emriyle ormana hızla giden Yeku 50.seviyeyle 59.seviye arasını toplamaya başladı. Bu sırada Brian krallığa girdi ve tüm canavar cesetlerini satmaya başladı. 2 kat fazla fiyata aldıkları için yüksek miktarda para kazanmıştı. Hepsi toplam 1 elmas etmişti. Bu büyük bir paraydı. Brian oradan ayrılıp şehre yola koyuldu. Yol üzerinde hiç bir zaman boş kalmıyor boş boş insanlara canavarlara saldıran haydutları öldürüyordu. Onlar için bu bir rüzgarın kendilerini öldürmesi gibiydi. Şehre ulaşınca Brian şehir lorduyla konuştu ve şehrin batı kapısına kadar tüm toprakları satın almıştı. Bu 100 beyaz elmas tutmuştu. Parası azalmamıştı bile fakat şehir lordunun yetkisi ancak bu kadardı. Brian şehrin güney kısmından dümdüz başka bir köye doğru ilerleyip insanlarını görmek istemişti.
Bir kaç on kilometre ilerledikten sonra köydeki herkesin aurasını sezmişti. Kötü aurası olan sadece 1 kişi vardı. Brian sadece 8 yaşındaki bir çocuğun bu kadar kötü auralı olmasına üzülmüştü. Köye vardığında köyün halini görmüş, gerçekten üzülmüştü. Herkes çürük eski küçük evlerde açlıkla savaşıyordu. Brian köyün ortasına yavaşça indi ve meydanı mükemmel otlarla çevirerek güzel yiyeceklerle doldurdu. Herkes koku yüzünden oraya geldi fakat kimse yemeğe elini uzatmadı. "İstediğiniz kadar yiyin güzel insanlar. Daha sonra sizinle konuşmak istediğim bir konu var." Brian onları beklerken ortada meditasyona girmişti. Her saniye hoş kokular artıyor insanların sağlığı hızla geri geliyordu. Tüm sakatlığı olan kişiler sevinçle bağırarak koşuşturuyordu. Bu sırada 8 yaşındaki kötü auralı çocuk otlara basıp yemeğe gidemediği için bağırıyordu.
Bunu gören Brian çocuğa gidip güzel bir et parçadını verdi. Çocuk ete saldırıp hepsini yedi ardından "Siz soylular bize bedava iyilik yapmazsınız! Ne istiyorsun söyle ve git burdan!" Dedi öfkeyle. "Neden bu kadar sinirlisin bilmiyorum ama buna gerek yok. Ben soylu veya krallıkta zengin bir şekilde büyümüş biri değilim. Bu elimdeki tüm gücü sadece iyi ve sabırlı biri olduğum için kazandım. İstersen sende neye bu kadar öfkelendiğini söyle tüm nefretini çıkart ve benimle beraber güçlen." Dedi Brian. Bir süre sonra çocuğun gözünden bir damla süzülürken "Onlar ailemi öldürdü. Sadece hasta olmuşlardı bir süre sonra tekrar çalışacaklardı ama onlar dinlemedi. Ailemi öldürüp tüm eşyalarını yağmaladılar. Çok uzun süre açlık çektim ve şuan bu haldeyim." Brian çocuğun her şeyi olduğu gibi anlatabilmesi için ilüzyon yeteneğini kullanmıştı. Çocuğun "onlar" dediği kişiyi ise ilüzyon sırasında görmüştü. "Sana aileni öldürenleri getirirsem bana artık öfkeli olmamak için söz verir misin? Eğer kabul edersen tüm köyünü yemekle çevirecek ve bir bariyer oluşturacağım. Sen ve tüm köylü insanlar her zaman huzurlu bir şekilde yaşayacaksınız." Çocuk Brian'ın teklifini duyduktan sonra başını şiddetle sallayarak kabul etti.
Brian bir kaç et parçası daha bıraktıktan sonra hafifçe havalandı ve aniden hızlanarak şehre bir kaç saniyede vardı. Çocuğun ağızı bu hız karşısında sonuna kadar açılmışken bir et parçasını ağızına tıkıştırdı. Brian şehirde az önce çıktığı köyün liderini ararken klanını bulmuştu. Bir kaç dakika içeriyi sezdikten sonra 2 tane 60.seviye ve 20'ye yakın 50.seviyenin olduğunu gördü. Bu klanı temizlemek kolay olmayacaktı. Brian öldürdüğü 60.seviye canavarın kalbinden kendi oluşturduğu küçük canavarı almıştı. Bu canavarı sinsice klan liderinin kalbine yakın bir damarına göndermişti. Daha sonra klanın tepesinde uçarak klana savaş ilan etti. Şehir lordu, bir çok soylu ve bu olayı hisseden tüm güçlü kişiler klanın etrafında yuvarlak çizerek bir 60.seviyenin koca bir klana nasıl savaş ilan ettiğini izliyorlardı. Bu klan şehrin etrafındaki en güçlü köye sahip klandı. Klan lideri evinden çıkıp Brian'ın önüne kadar gelmiş ve kılıcını çekmişti. "Senin gibi baba parasıyla canavar satın alıp öldürerek güçlenen biri nasıl olurda bize kafa tutar?" Dedi öfkeli bir şekilde alay geçerek.
Brian sakince "Klanınızı gebertecek ve ardından kellenizi ailesini öldürdüğünüz o çocuğun önüme dizeceğim. Şimdi saçma sapan konuşmayı bırakta saldırmayı dene." Klan lideri kimsenin karışmaması için emir verdikten sonra saldırıya geçti. Brian ise hareket bile etmeden klan liderinin kalbine yakın damarındaki küçük canavarına saldırı emri verdi. Lider acı ile bağırarak metrelerce yüksekten yere düştü ve kıvranmaya başladı. Bu sırada tüm klan üyeleri saldırıya geçmişken Brian 50.seviye ve altındakileri sadece aurasıyla öldürdü. Eline katanasını alarak karşısındaki 60.seviye son üyeye saldırıya geçti. Bu köy lideri ve çocuğun ailesini öldürme emrini veren kişiydi. Brian katanasını tüm hava elementiyle doldurarak katlarca keskinleştirdiği ve hızlandırdığı katanasıyla köy liderini gövdesinden ikiye ayırdı. Lider daha ne olduğunu bile anlamamıştı ve aniden yere çakılmıştı.
Tüm üyelerin cesetlerini alıp yüzüğüne atan Brian'ın önüne aniden şehir lordu belirdi. "Brian bu klanın tüm hazinesini bana ver bende sana hem yok ettiğin 2 klan ve arasındaki hemde güney ve batı köyleri arasındaki tüm toprakları vereyim." Dedi. Brian hızlıca klanın sakladığı saklamadığı tüm hazinesini kontrol ettikten sonra kendi işine yarayacak bir şey bulamayınca kabul etti. Bu şekilde kuzey ve doğu klanlarınıda yok ederse şehrin merkezi hariç şehrin etrafındaki tüm topraklar onda olacaktı. Brian bunları düşünürken karşısına aniden öğretmeni çıktı ve zihinsel bağ kurdu. "Brian bu şekilde devam edersen çok dikkat çekeceksin. Dikkatli ol bence bu kadar toprak şimdilik senin için yeterli. Diğer krallıklar senden topraklarını kolayca alabilir." Brian'da öğretmeniyle zihinsel bağ kurarak öğretmenini iyice şaşırtmıştı. "Merak etme kral bana sancağını verdi. Kimse bana saldıramaz şimdilik görüşürüz." Ağızı açık bir şekilde olduğu yerde kalan adamın yanından hızla uzaklaşan Brian köye ulaştı.
Küçük çocuk Brian'ın bıraktığı yerde bekliyordu. Öncekine oranla kötü aurası büyük oranda zayıflamıştı. Brian çocuğun yanına gidip yüzüğündeki tüm klan üyelerinin ve klan liderinin kafasını çıkartıp çocuğun önüne serdi. Çocuğun tüm karanlık aurasi aniden sönünce Brian bunu fırsat bilerek tüm aydınlık elementini aurasıyla karıştırarak çocuk ile birleştirdi. Yavaş yavaş cildi aydınlanan ve yüzü huzurla aydınlanarak gülümseyen çocuk Brian'dan kafaları gömmesini istedi. Brian hepsini farklı bir noktaya gönderip gömdükten sonra çocukla beraber yemyeşil otlarla kaplı köy meydanına girdi. Artık o da aydınlık auralıydı. Brian meydanın ortasında bağdaş kurduktan sonra batı ve güney köyleri arasındaki bariyer kalkanını birleştirip büyüttü. Bu iki baloncuğun birleşmesi gibiydi. Batı ve güney köyünden şehrin merkezine kadar olan tüm topraklar aydınlık aurayla birleşmişti. Her saniye toprak yeşeriyor ve mükemmel bir huzur yayıyordu. Bu işlem tam 1 hafta sonunda son bulduğunda Brian zihin yoluyla Yetu'yu çağırdı. Ondan aldığı tüm odunları beraber kestiler. İyice işledikten sonra 2 köyün ormanla birleştiği noktadan şehrin surlarına kadar olan kısmı tahta surla çevirdi. Aslında kimsenin saldıramayacağı için buna gerek yoktu ama bu 50 ile 59.seviye arasındaki işlenmiş tahtalar çok fazla konuda fayda sağlıyordu. Yalıtım ve enerji süzgeci gibi bir çok madde bulunduruyordu. İnsanlar istediği zaman dışarda bile uyuyabilirdi herhangi bir hastalığa asla yakalanmazlardı. Brian köyün ortasına farklı kılıkta bir eğitim klonu oluşturup köylüleri eğitime başladı. Ardından Yetu ile birlikte tüm tahtaları kullanarak yolları, pazarları ve evleri düzenledi. Daha sonra Yetu, ormana avlanmaya geri döndü. Brian ise şehire bakmak için gitti.
Şehirdeki batı ve güney kısımdaki nüfus azalmıştı. Kötü auralı kişiler can havliyle kuzey ve doğu surlarına kaçışmıştı. Brian şehirdeki kendi halkını batı ve güneyin arasında toplayarak "Burada kalan tüm nüfus için vergiyi kesiyorum. Bundan sonra herhangi bir vergilenmeye tutulmayacaksınız. İstediğiniz gibi güney ve batı köyleriyle ve kendi aranızda ticaret yapabilirsiniz." Tüm halk ticaret alanının kısıtlanmasına üzülmüş olsada topraklarının çok daha verimli olmasına ve bu denli yüksek vergilerden kurtulmuş olmalarına çok seviniyorlardı. Brian şehrin yollarını ve evlerini biraz inceledikten sonra herkesin rahatla yaşayabileceğini anlayarak orayı terketti. Zaten içeride bol sayıda eğitimci vardı hatta öğretmeni ve eskiden kaldığı han bile merkezin güney kısmında yer alıyordu. Yani öğretmeninin buradaki halkı eğiteceğine emindi.
Artık işleri hızlandırmaya karar veren Brian kuzey köyüne doğru yola çıktı. Oradaki herkesin iyi auraya sahip olduğunu görünce şehirde kuzey köyünün sahibi olan basit klana girdi ve savaş yerine basit bir anlaşmayla köyü aldı. Klan lideri klanını ve köyü şimdilik öldürülmemek şartıyla Brian'ın eline vererek şehir merkezine kaçtı. Lord tekrar aynı anlaşmayı yaparak klanın her şeyini alarak toprakları vermiş ve oradan gitmişti. Yetu, Brian'dan aldığı emirle tekrar ağaç kesmeye başlamıştı. Brian'da meydanda oturarak köy ile şehri birleştirmiş ardından bu koca bariyeri güney ve batıdaki bariyerle birleştirdi. Tekrar baloncukların birleşmesi gibi büyük bir birleşim oluşmuştu. Ardından Yetu ile beraber tüm odunları işleyerek köyü ve şehri güzel yollarla birleştirmişti.
Doğruca şehre gidip doğu klanına vardığında tüm kötü auralı kişiler birleşmiş Brian'ı bekliyordu. Brian oraya vardığında herkes bir adım öne gelerek Brian'ı ve Yetu'yu geçirmemek için duruyorlardı.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..