Bölüm 21: Kırmızı Kazıklı Kara Gölge!
Mr. Crazy bu yola birçok kez başvurmuş birisiydi. Acı hissiyat sınırlaması yoktu. Bir kesik bile akıl almaz acılar doğurabiliyordu. Bunu birçok kez deneyimlemiş ve acıyı iliklerine kadar hissetmişti. Lakin ilk defa bu kadar acı hissediyordu.
Kanlanmış gözleri ile kadına baktı. Ayaklara yere göçmüştü ve büyük bir aura dalgası vücudundan çıkıyordu. Auralar herkesin öğrenmesi gereken bir güçtü. Bu yüzden Mr. Crazy’de biliyordu.
Çektiği acı öfke, nefrete dönüştü ve bir aktif volkan gibi vücudundan duman yayıldı. Mr. Crazy ayağını sert bir şekiklde yerden çekti ve rüzgar dalgaları eşliğinde yeri tekmeleyip, kadına doğru patladı.
Kadın oldukça deneyimli bir savaşçıydı. Bu yüzden Mr. Crazy’in saldırısına anında tepki verebilmişti. Savaşçı aurasının desteklediği vücudu ile yıldız enerjisini kollarına aktardı ve bir enerji kalkanı oluşturdu. Değil Mr. Crazy, A-3 seviyesinde bir lazer saldırısı bile bu kalkanı delemezdi.
Mr. Crazy sağ elini bir yıldırımın hızından aşağı kalmayacak bir şekilde savurdu. Kadının kalbinin üstünü hedefliyordu. Havayı yaran yumruk sert bir şekilde kalkanın üstüne indi.
Hayalet Yumruk!
Ancak yumruğun gücü kalkana temas ettiği anda dağıldı. Kadın bıyık altından gülerken saldırı fırsatını değerlendirdi ve Mr. Crazy’nin göğsünü deldi.
“Hm?”
Mr. Crazy’in küçük bedeni soluklaştı ve oradan kayboldu. Etrafa hiç kan sıçramamış, bir haykırış duyulmamıştı.
Hayalet Beden!
Mr. Crazy aniden kadının arkasında belirdi. Önceden sağ elinde olan büyük enerji, sol eline aynı miktarda aktarılmıştı.
Savaşa müdahale olmak için harekete geçen diğer sekiz kişi bunu görünce korkudan büzüştüler. Çünkü mr. Crazy sağ elinde olan gücü sol eline aktarmıştı, aynı zamanda geriye hayali kopyalar bırakabiliyordu. Böyle birisi ile savaşmak aptallıktan başka bir şey değildi!
“Se!”
Mr. Crazy’in sol eli kadının sırtına bir meteor gibi indi.
BAMMM!
Ortaya çıkan sesin haddi hesabı yoktu. Sanki gezegene bir göktaşı düşmüştü! Enerji dalgaları çevreyi sarstı. O anda herkes bir şeyi anladı!
Mr. Crazy çoktan 100. Seviyeyi aşmıştı!
Çünkü Yıldız Enerjisi kullanımı buradan itibaren başlıyordu!
Sırtına yumruğu yiyen kadının gözlerindeki yaşam bir anda emildi ve karanlık bir auraya sahip oldu. Ölü bedeni yavaşça yere yıkılırken, omurgası Mr. Crazy tarafından yerinden söküldü.
“Lan ne yapıyorsun sen!” Owen ve Elias öfkeyle bağırdı ve arkası dönük Mr. Crazy’e saldırdılar. İki güçlü ok onu parçalamak için saldırıya geçti.
Owen’in oku daha az elemente sahip olsa da güçlü bir yıldırım okuydu. Elias ise oldukça güçlü bir element seviyesine sahipti, bu yüzden onun büyü oku daha güçlüydü!
İki ok bir saniye kilometrelere ulaşan bir hızla Mr. Crzay’e indiler. Ancak Mr. Crazy oklara dahi dönmeden birkaç farklı adım attı ve oklardan ustaca kaçındı. Ardından garip bir teknik kullanarak çevreyle birleşti ve yeryüzünden izini sildi.
“Nerede bu?”
“Lanet olsun! Daha fazla kayıp vermemeliyiz!”
Savaşçılar büyücüleri korumaya başladı ve Owen dikkatle Mr. Crazy’in izini aradı. Ancak hiçbir şey bulamadıklarından dolayı tedirginlikle oradan ayrılarak avlarına gittiler.
***
7 Başlı Altın Kurt’tan çok uzakta olmayan bir bölgede karanlık bir mağara vardı. Büyük ve heybetli bir grup buraya kurulmuş, çeşitli hayvanları yiyorlardı.
Sayıları elliye oluşan büyük bir gruptu bunlar! Ayrıca hepsinin ayrı ve özel bir aurası vardı. Hepsi farklı alanların uzmanı gibiydi, ancak bir amaç uğruna toplanmışlardı. O da çok basit bir şeydi;
Para!
Bu kişiler üç bölgede terör estiren bir haydut grubuydu. Hepsi gerçek dünyada akıl almaz paralara kavuşmuş kişilerdi. Çünkü çok ama çok fazla yeri yağmalamış, çok fazla insan katletmişlerdi.
Grubun başını kalın sakallı bir adam çekiyordu. Çok uzun olmayan dik saçları vardı, saçlarına benzer siyah sakalları da çenesinin altına sarkıyordu. Vücut yapısı iri ve şişkoydu, derisi oldukça kalına benziyordu. Vücudunu saran aura ise herkesi bastıracak bir dehşet yayıyordu. Para dışında buradakileri tutan diğer şey ise bu auranın verdiği dehşetti!
Bu kişi bu grubun lideri; Açgözlü’ydü.
İsmini almasına neden olan bir davranış biçimi vardı. Nerede güzel bir şey varsa ona konmak istiyordu. Bu içinden yükselen, eşi benzeri olmayan bir arzuydu! O arzularını takip eden bir adamdı. Ve Cennet Yolu’nda her şey serbestti!
“Patron bunu yapıyor muyuz? Gümüş Öküz’ü öldürürsek sinirlenecek çok güçlü kişiler var!” genç bir adam korkutucu sesiyle sordu. Diğerlerinden pek farklı olmayan bir görünüşe sahipti. Ancak ona bakan kişilerin derisinde uyuşma oluyordu.
Açgözlü ona bakmadan sakince yanıtladı. “Asıl amacımız Gümüş Öküz değil, biliyorsunuz. O sadece gelmişken halledelim dediğimiz bir görev. Asıl görevimiz o aptal veledi öldürmek!”
Çok uzun olmayan bir süre önce B.S.B’nin şefi olan Alex’in biricik kızı Core von Holy bir zanlı tarafından kirletilmişti. B.S.B, Demir Kazık Bölgesi’ne ait Suç Bürosu’ydu. Amacı bölge de işlenen suçları araştırmak ve zanlıları tutuklamaktı. Alex ise orayı yöneten şefti. Yani etkisi çok ama çok büyüktü.
Core’nin güzelliği İttifak’ta dahi oldukça bilinirdi. Alex’in eşi olan Emy’in güzelliğini ve kutsal yeteneğini miras almış, yetenekli ve çıtır bir afetti. Üstelik sadece on dört yaşında olmasına rağmen iyi bir doktor olarak tanınıyordu. Bu yüzden Demir Kazık Bölgesi ve B.S.B için oldukça önemli bir bireydi.
Açgözlü, Leydi Core’un neler yaşadığını duymuştu. Küçük kız şuan da akli dengesini yitirmişti. Psiko’lar tarafından bir gözetim altında olmakla beraber bir doktor ordusu her daim etrafındaydı. Alex kızına oldukça düşkün birisiydi, çünkü karısı Emy’in görünüşü alan biri olarak; ölmüş eşini hatırlatıyordu.
Lakin işler düşünüldüğü gibi basit değildi. Leydi Core bunun ardından başka erkeklere, zanlı tarafından para karşılığında satılmış, ardından yoğun işkenceler yaşayarak acı içinde ölmüştü.
Tüm B.S.B şuan da suçluyu arıyordu. Ancak suçlu oyunda olduğundan dolayı yeri asla tespit edilememişti. Ancak Açgözlü ve takımı son zamanlar Kırmızı Kazıklı Kara Gölge’yi izliyordu.
Detaylı ve uzun bir araştırma sonucu Kırmızı Kazıklı Kara Gölge’nin, suçlu ile aynı kişi olduğu kararlaştırılmıştı. Açgözlü ise bunu fırsat bilerek yaptığı tüm pislik ve kötü işleri Kırmızı Kazıklı Kara Gölge’ye atmıştı.
Bunu yapan sadece Açgözlü değildi. Daha birçok farklı örgüt suçu Kırmızı Kazıklı Kara Gölge’nin üzerine atmıştı. Bu yüzden Kırmızı Kazıklı Kara Gölge en büyük suçlu olarak biliniyordu ve kırmızı alarm ile aranıyordu!
“Leydi Core’un ne günler yaşadığını bildiğinize eminim. Holy ailesinin karanlık eli yakında burada olacaktır. Onlar gelmeden bu işi halletmemiz gerekli!” Açgözlü alçak bir şekilde gülümsedi. “Ödül çok büyük beyler! Kazanırsak oyunda böyle davranmamıza gerek kalmaz! Hem de Şef Alex’in korumasına sahip oluruz!”
Bölge’nin en güçlü memurlarından birisinin korumasını almak o bölgede yenilmez olmaya benziyordu. Öyle ki Bölge Lordu bile onlara istediği gibi dokunamazdı! Sadece bu ödül bile insanları harekete geçirmek için yeterliydi.
Diğer adamlar da kahkahalar atarak ona katıldı ve kesin zaferlerini kutladılar. Tam o esnada herkesi ürperten bir ses kulaklarının dibine fısıldadı.
“Sobe.”
***
Kırmızı Kazıklı Kara Gölge’nin kim olduğunu keşfeden kişiler sadece Açgözlü ve takımı değildi. Daha bir çok haydut takımı bunu keşfetmiş ve savaş alanına doğru yola koyulmuştu.
Kara Gül’de bir istisna değildi.
Aslında Kara Gül çok daha önceden yola çıkmıştı. Remy bunun en başından beri bir tuzak olduğunu biliyordu. Çünkü Mr. Crazy ile düşünce tarzları çok benziyordu. Kendisi de benzer bir durum yaparak herkese bir olta atardı. Özellikle haydut grupları bu oltaya takılan balıklar olurdu. Çünkü kendilerini temize çıkarmak için daha iyi bir şansları olamazdı.
Remy başa geçeli çok kısa bir süre olsa da tüm grubu etkisi altına almış, adeta liderleri olarak kalplerine işlemişti.
Mr. Crazy’in aksine mükemmel bir liderlik vasfı vardı. İnsanları etkisi altına alacak o mükemmel karizmaya sahipti.
Remy hızlı manevra kabiliyetine sahip yüz kişilik bir birlik hazırladı ve onları mangalara bölerek sınıflandırdı. Hazırlıkları iki yardımcısına devretti ve kendisini hazırlamak için gitti.
Zaman hızla geçiyordu. Demir Kazık Bölgesi’nden ayrılan gruplar hızla boss savaşının döndüğü yere ilerliyordu.
Remy hazırlıklarını bitirdikten sonra odasından çıktı ve meydana yürüdü. Tam o esnada ağa bağlı hesabına bir mesaj geldi. Aynı zamanda ondan birkaç metre ötede bir gölge ortaya çıktı.
“Bu sizin için.” Gölge bir kutu çıkardıktan sonra Remy’e fırlattı ve geldiği gibi kayboldu. Remy ne olduğunu dahi anlamadan refleks olarak kutuyu yakaladı.
Kutu pembe renkliydi ve bir hediye paketi gibi paketlenmişti. Bir kızın doğum günü hediyesin kaplamak için kullandığı kutulardan farksızdı.
Remy kutuya baktığında üzerinde bir not bırakıldığını fark etti. Küçük bir kağıt buklenin arasına tutturulmuştu. Hafif sararmış ama güçlü bir mürekkep ile yazıldığını belli ediyordu. Remy açtı ve oldukça düzgün yazılmış satırları okudu.
“Ho? Zeki insanların hali bir başka.”
Remy notu okuyunca olayı anladı ve gülümsedi. Hızlıca kutuyu açtı ve içindekilere göz attı. İki tane gri renkli pürüzsüz küre ve bir kese vardı. Aynı zamanda bir amblem de tutturulmuştu.
Bu amblem altın bir kılıçtı ve arkasında güneş doğuyordu. Güneş altın rengi ile kılıcı yıkıyor ve dünyaya adalet getiriyordu.
Remy bunun hangi klana ait olduğunu anlayınca gülümsedi.
“Adaletin Kılıcı demek. Güzel tuzak…” Remy keseyi aldı ve kutuyu kapattı. Kese oldukça ağırdı. Bunun ne olduğunu anlamak zor değildi. Remy içine göz attığında binden fazla kraliyet altını gördü.
“Hey, Fanny! Benim için bir şey iletmen gerekiyor!” Remy grubunda bulunan tek kutsal büyücüye seslendi.
Yakışıklı yüzünde eğlendiğini belli eden bir gülümseme vardı.
Bana borçlandın, seni velet.
***
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..