Bölüm 21: Kaş Boyayım Derken Göz Çıkarmak
Elias sonunda sakinleşmiş ve durumu anlamıştı. Durumu anlayınca ona saldıranlara ana avrat sövmüş ve babasının onları bulacağını söylemişti.
Diğer dörtlü bunu takmamıştı. Hızlıca ön saflara yol almış, yerdeki artıklar ile ilgilenmemişlerdi. Onlar yalnız oyunculardı. İlgilerini çekebilecek tek şey boss ve onun yanındaki baş yardımcılardı.
Layern ve takımı ön saftaki kurtların çoğunu öldürmüştü. Şifacıların tamamı ön safta olduğundan dolayı kayıplar azdı. Ancak herkesin yorgunluğu yüzünden okunuyordu. Ölüm nereden geldiğini söylemiyordu.
Bu beşli saçma derecede birbiri ile uyumluydu. Ön saflara girdikleri anda patlamalar ve havaya uçan kurtlar etrafı sarmıştı.
O anda bu beşli bir şeyi anladı. Onlar en başında kurtları karşılasaydı, hiçbir kayıp olmadan savaşabilirlerdi. Ancak kimse bir daha bunu düşünmedi.
“Gelin babanıza, gelin! Hepinizi kurt kızartması yapacağım! Hahahaha!” Elias ateşten bir halka oluşturdu ve grubun etrafına bir kurt bile yaklaştırmıyordu.
Aşağılık kahkahası kurtların sinirlerini bozuyordu. Sürekli küfürler ediyor, kurtları kışkırtıyordu. Ancak kışkırtmaları da işe yarıyordu. Kurtlar ölümü umursamadan gururları için ateşin içine dalıyordu. Sonrasında alınlarına iki ok yiyor ve ölüyorlardı.
Breyson çevredeki kurtları havaya fırlamasına neden olan bir rüzgar dalgası yarattı. Rüzgar dalgası her on saniyede bir kullanabileceği aktif yetenekti. Bu yüzden dinlenmesi gerekiyordu. Hemen ardından başka bir büyü kullanamıyordu.
Yedi kurt havaya yükseldiği anda iki okçu kirişlerini bıraktı ve kurtları deldi. Ardından devam ettiler ve sürekli hareket ettiler. Her kiriş çekildiğinde bir kurt yere düşüyordu. Efsanevi korumaları olduğundan dolayı en iyi anlarındaydılar. Korkusuzca öldürmeye odaklanıyorlardı.
Zaman yavaş yavaş geçiyordu. Saldırı başlayana kadar yirmi dakika olmuştu. Oyuncular arasındaki kayıplar artmışken, altın kurtlar yok olmanın eşiğindeydi. Her yeri kan bürümüştü. Ölüm her yerdeydi.
O anda herkes bir şey fark etmişti. Bu savaşta kayıplar aşırı derece de fazlaydı. Normalde böyle büyük çaplı savaşlarda kayıplar kaçınılmaz olurdu. Ancak bu kayıplar asla onu geçmez, geçse bile çok güçlü yaratıklar karşısında olurdu. 100’den fazla ölüm vardı. Kaldı ki çoğu elit denebilecek kişilerdi. Ve bu sadece ayak takımı için verilmiş savaştaydı.
Herkes Mr. Crazy’e baktı. Mr. Crazy ölümler tartışılırken öyle rahattı ki sanki onun kontrolündeki adamlar ölmemişti. Layern bile öfke krizine girmişti. Onun takımında da kayıplar vardı. Estella dahil 10 kişi tahtalı köyü boylamıştı. Bu bile onun kriz geçmesine yeterliydi.
Burada sadece on kişi vardı. Beşi elit savaşçıydı, beşi de Mr. Crazy ve yanındaki dörtlüydü. En temiz duruma sahip kişiler onlardı.
Beş elit savaşçıdan bir kadın öfkeyle Mr. Crazy’e atıldı.
“Maverick nerede lan?!” kadın Mr. Crazy’in yakasına yapışmışken gözleri kanlıydı. Vücudu savaşçıların ve beşlinin arasında Maverick’i göremeyince titredi ve daha da öfkelendi.
Mr. Crazy kafasını eğdi.
“Maverick kimdi?”
Mr. Crazy’in sözleri kadının sinirini hoplattı. Öfkenin hakimiyetine girdi ve neler olacağını düşünmeden Mr. Crazy’i hafifçe itip, demirden eldiven giydiği eliyle suratına yumruk attı. Kuvvetiyle bu yumruk Mr. Crazy’in kafasını parçalardı.
Ancak Mr. Crazy aniden sağ ayağını, onun destek ayağına koyarak kilitledi. Yumruk burnunun birkaç santim ötesinde duraklayarak, sert rüzgarlar oluşturmuştu. Bu rüzgârlar Mr. Crazy’in saçlarını havalandırmıştı.
“Yumruk atarken ağırlık merkezin kayar. Bu yüzden oraya dikkat etmelisin.” Mr. Crazy ayağını hafifçe ittiğinde kadın destek ayağının arkasına doğru devrildi. “Yoksa ağzına sıçarlar.”
“Sen…” kadın nefretle gözlerini kıstı. Mr. Crazy’in yüzünü ve çehresini aklına kazımıştı. Buradan sonra işini bitirmek için adam tutacaktı.
Mr. Crazy güldü, “Rica ederim.” Ardından kadınla daha da uğraşmadan Layern’e döndü. “Boss savaşı için yardıma gidecek miyiz? Ayrıca onu buldum. Tuzağımıza düştü.”
Layern onun kimden bahsettiğini biliyordu. İçini bir heyecan kapladı. Şan ve şöhret oldukça önemliydi. Çünkü toplum içindeki konumu belirlerdi. Insanlar sizi öyle görür, buna saygı duyardı.
“Nerede? Kaç kişiler?” Layern merakla sordu.
Mr. Crazy cevapladı. “Kaç kişi olduklarını bilmesem de bizi uzaktan izlediklerini biliyorum. Uygun bir fırsat kolluyorlar...”
Kırmızı Kazıklı Kara Gölge oldukça değerli bir hedefti. Kaçırılmaması gerekiyordu. Ancak boss ile ilgilenmek gerekiyordu. Bu boss daha özeldi. Her sınıf için bir eşya düşürüyordu ve hepsi oldukça özeldi. Layern bunu kaçırmak istemiyordu.
“Onlarla sonra ilgileniriz. Öncelikle boss kesimine yardım etmeliyiz. Gümüş Öküz saçma derece de güçlü. Böyle devam ederse her şeyi alacaklar!” Layern çenesini kaşıdı.
“Ah... Emeklerimizin boşa gitmesine izin veremeyiz. Hızla pastadan pay alalım.” Beklenmedik bir şekilde Elias olgun bir yanıt vermişti.
Herkes anlaştıktan sonra pozisyonlar kararlaştırıldı ve harekete geçildi. Mr. Crazy ve Owen en arkada destek verecekti. İlk hedefleri 7 Başlı Altın Kurt'un yanındaki 2 kurttan birisiydi. Altın kürkünün üzerine kırmızı renkli desenler oluşmuştu. Diğer kurtları geçerek tamı tamına on metreyi buluyordu. Etrafına sürekli ateş topu püskürtüyordu.
Ateş Çizgili Altın Kurt
Seviye - 145
Can: 150,000
Açıklama: : Altın Kamış Av Alanı’nın en büyük 7 Canavar Lordu’ndan birisi olan 7 Başlı Altın Kurt’un sürüsüne aittir. Onun iki yardımcısından birisidir. Ateş büyülerinde uzman zeki bir kurttur.
Gümüş Öküz’ün takımından iki tank onu zar zor tutabiliyorlardı. Tek yapabildikleri büyük boss savaşına katılmasını önlemekti. Ateş Çizgili Altın Kurt sıradan Altın Kurtlara benzemiyordu. Bir saldırısını tam olarak karşılarlarsa karşı çıkamadan kül olurlardı. Neyse ki bu tanklar çoktan seviye 100 sınırını geçmişti.
Bu yüzden daha dayanıklıydı. Ayrıca aldıkları istihbarata göre ateş bağışıklığına sahip zırhlara ve su nitelikli saldırı aletlerine sahiplerdi.
Mr. Crazy oraya baktıktan sonra gülümsedi. Kurtla aralarında yüz metre vardı. Ancak buna rağmen sıcaklık tenine vuruyor, belli yerleri kavruluyordu.
“Buraya siksen giremeyiz. Owen ve Elias, ikiniz buradan uzaklaşarak ayrılın. Yardımcı patron sandığımızdan çok daha güçlü! Layern, savaşçıları topla ve Miles ile birlikte bir köşede saldırıya hazır olun.” Mr. Crazy bundan sonra yere düşürdüğü kadının yanına geldi ve kollarını açarak ona sarıldı. “Maverick son anlarında adını sayıkladı. Onu ölürken görmek fazlasıyla…”
“…zevkliydi.”
…
???
Kadın ilk başta Mr. Crazy’i yumruklamak istese de ilk cümlesinde içini bir rahatlama kaplamış ve kardeşi için sevinmişti. Oyundan çıktıktan sonra ona iyi davranacaktı. Lakin ‘Ölüşünü izlemek zevkliydi.’ demesinden sonra kan beynine sıçradı ve kendini tutamadı.
Bir ayıyı onlarca metre geriye uçuracak kadar kuvvetli yumruk Mr. Crazy’in göğsünün ortasına indi. Bu yumruk öldürücü bir vuruş olsa da acı vermezdi. Çünkü ölüm hızlı olurdu. Kadın da bunu düşünmüştü. Ancak bir saniye sonraki çığlık hayatının en korkulu kabusu olacak bir sesti!
ROOOARRRRR!
Kurtlar her saniye daha öfkeli bir şekilde kükrüyordu. Büyülerin patlama sesleri, parti başkanlarının sesleri ile birlikte vadiyi inletiyordu. Ancak farklı bir ses hepsini bastırdı. Tiz ve genç bir sesti.
Yumruk yiyen Mr. Crazy geriye doğru gitmedi. Aksine yumruğu yediği anda bir mızrak gibi dimdikti. Kadının yumruğu onun göğsü ile temasa geçtiğinde gözleri kan çanağına büründü ve sadece bir kez çektiği o nefret edilesi acının, onlarca katı vücudunu sarmaladı.
Kendini tutmak ve bağırmamak istedi ancak öyle büyük bir acıydı ki bağırmazsa büyük ihtimalle delirirdi! Ağzını açtığında bossu dahi ürperten bir çığlık ortaya çıktı.
ĞAAAAAARHHHHHHGGGGGGGG!
ĞAAGRHHGHHHH!
Boğazından kanlar fışkırdı ve her yeri kana buladı. Öyle yüksek bir bağırıştı ki ses telleri yırtıldı. Bunun acısı ona daha da katlanarak geldi ve akli dengesini yitirdi. Kan kırmızı göz bebekleri ile kanlı yüzü bir iblisi andırıyordu.
[+1000 Öfke Puanı kazanıldı!]
[+1000 Öfke Puanı kazanıldı!]
[+500 Öfke Puanı kazanıldı!]
[+500 Öfke Puanı kazanıldı!]
[+500 Öfke Puanı kazanıldı!]
[+500 Öfke Puanı kazanıldı!]
[+500 Öfke Puanı kazanıldı!]
…
Acıklı çığlık Elias ve diğerlerini ürpertti ve kalplerini korkuyla doldurdu. İlk defa böyle bir şey duyuyorlardı. Onlarda bıraktığı etki asla silinemezdi.
[Öfke benliğinizi yiyip bitiriyor!]
[Akıl sağlığınızı kaybetmek üzeresiniz!]
[Acı hissiyatı zorunlu kısıtlama ile 0’a indirildi…]
[CP-405 bunu reddetti.]
[Kalp atışlarınız tehlikeli düzeyde… Kalp krizi bekleniyor.]
[ACİL KURTARMA SİSTEMİ DEVREYE GİRDİ!]
[OYUNCU’NUN BAĞLANTISI SİSTEM TARAFINDAN KESİLİYOR!]
[CP-405 BUNU REDDETTİ!]
[OYUNDAN ÇIKMANIZ TAVSİYE EDİLİR!]
[OYUNDAN ÇIKMANIZ TAVSİYE EDİLİR!]
[OYUNDAN ÇIKMANIZ TAVSİYE EDİLİR!]
[KIRMIZI ALARM! KIRMIZI ALARM! KIRMIZI ALARM!]
Bu uyarılara rağmen Mr. Crazy bunları duymazlıktan geldi. O anda akıl sağlığını kaybetmiş ve vahşi bir canavara dönüşmüştü.
***
Blaze Gezegeni’nden çok ama çok uzakta bir yıldız sistemi vardı. Sistem öyle sıkı bir korumaya sahipti ki her 1,000 km başına bir grup uzay gardiyanı koyulmuştu. Her yerde uzay-sensörleri, enerji tespit cihazları, sinyal bozucular ve güvenlik uyduları vardı.
Burası İttifak’ın en büyük 12 gücünden birisi olan Cennet Yolu Şirketi’nin, Cennet Yolu Oyun Yönetim Merkeziydi. Burası Demir Kazık Bölgesi’nde bulunuyordu.
9’dan fazla profesör bir odada toplanmış bir işle uğraşıyordu.
“Siktir, çabuk bağlantısını kesin!”
“Bu da ne böyle? Kalp krizi yaşadığına inanamıyorum!”
“Bu çocuk kalpten ölürse biteriz.”
“Acil Koruma Sistemi devreye girmedi mi?”
“Denedik ama Cp-405 isimli özel bir işkence aleti ile giriş yapmış. Büyük bir suçlu olsa gerek!”
“Suçlu olup olmaması önemli değil. Oyundayken ölemez. Ne olursa olsun çıkarın onu!”
Grubu yöneten yaşlı profesör endişeden dişlerini kemiriyordu. Oyuncu’nun yerini tespit etmek isteseler de CP Serisi kapsüllerin anlaşmasında gizlilik mutlak kanundu. İşkence edilen kişiler özel bireyler olurdu, bu yüzden gizlilik için üzerindeki sensörler kaldırılmıştı.
“Banlamaya çalışıyoruz ama…”
“Aması ne?”
“Sistem bir mazeret istiyor!”
“Siktir!”
Ekrandaki kırmızı alarm büyük bir tehdit unsuruydu. Cennet Yolu için itibar çok ama çok ama çok önemli bir şeydi. Ufak bir karalama milyarlarca kristal paraya mâl olurdu. Şuan da ekonomik kriz içindeydiler. Çünkü oyun sektöründe rakipler boldu.
Bu yüzden ne olursa o oyuncu ölmemeliydi.
“Hm? Bu da ne?”
Aniden ekranda garip yazılar belirdi. Ve ardından oyuncunun sağlık barı yeşile döndü. Akli dengesini tamamen yitirmişti ancak yaşam tehlikesi yoktu.
Bu önemli değildi. Sadece ölmemişti. Bu yeterliydi!
***
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..