Gece, etrafta görünen kimseler yok. Hava hafif esintili ama soğuk. Esinti sayesinde sokakta bulunan birkaç ağacın yaprakları hışırdıyor. Onun dışında sessiz.
Bu sessiz gecede, sokağın birinden bir adam çıktı. Adam, kendisini geceye gizleyen simsiyah bir pelerin giymişti. Kapüşonu takılıydı. Adamın adımları bu gece kadar sessiz, bir çita kadar hızlıydı. Yaptığı hiçbir hareket gereksiz değildi. Sokakta yürürken bile pürdikkat kesilmişti.
Yürüdüğü sokağın sonuna geldiğinde birden durdu ve yanındaki binanın köşesine pustu. Binanın köşesinden diğer sokağa baktığında yürüyen başka bir adam gördü. Adam, bulunduğu noktaya doğru yürüyordu. Yürüyüşünde kendine güveninden gelen bir rahatlık vardı. Adımları gürültülü, hareketleri genişti.
Köşede pusan adam hedefini bulmuştu. Sıra beklemedeydi. Hedef kendisine doğru geliyordu. Aralarındaki mesafe beş adım olduğunda adam, bıçağını çekip hedefinin üzerine atladı.
"Sonun geldi, Liannes!" diye bağırdı aynı zamanda.
Üzerine doğru gelen bir adam olduğunu gören Liannes, olduğu yerde hafifçe zıpladı. Ardından yok oldu ve tekrar ortaya çıktı ama bu sefer pelerinli adamın arkasındaydı. Liannes hançerini çıkardı ve pelerinli adama sapladı. Ancak hançeri tam istediği yere saplanmamış, pelerinli adam birden hareket ederek ölümcül bir yaradan kurtulmuştu. Yine de hançer omzuna saplanmıştı.
Adam, Liannes'in hançeri tutan elini yakaladı ve iterek bıçağın omzundan çıkmasını sağladı. Bunu yaparken Liannes'in elini bırakmamıştı ve hâlâ sımsıkı tutuyordu.
"Sıkıyorsa şimdi yok ol." dedi adam boşta olan eliyle yumruğunu Liannes'in çenesine sallarken. Liannes bayılmıştı. Ve tüm bu olanlar birkaç saniye içinde olmuştu.
------------------------------------
Liannes, gözlerini açtığında loş ışıklı bir bodrumda olduğunu gördü. Elleri ve ayakları bir sandalyeye bağlıydı. Kıvranmaya çalıştı ancak sandalye yere sabitlenmişti. Çırpınmanın bir faydası olmadığını görünce durdu. Bodrumdaki rutubet kokusundan dolayı burnunu kıvırdı. Etrafa biraz daha göz gezdirdiğinde birkaç adım ötesinde bir masa ve sandalye gördü, onun dışında bodrum boştu.
Masanın üzerinde binbir çeşit işkence aleti olduğunu görünce son ses bağırdı Liannes. Sesi kısılana kadar bağırmaya, haykırmaya devam etti ancak gelen giden olmadı.
Saatler süren bekleyiş sonunda bodrumun kapısı açıldı. Kapının açılması içeriye serin bir esinti getirdi. Esinti Liannes'in yüzüne vurdu. Aynı zamanda içeriye birisi girdi. Bu kişi Liannes'e saldıran pelerinli adamdı.
"Sen de kimsin, pislik herif?" dedi Liannes. "Benim kim olduğumu biliyor musun, ha?"
Liannes'in sözleri üzerine adamın yüzünü çarpık bir gülümseme kapladı.
"Siz vârisler ve sizin şu egonuz. Beni çok güldürüyor." dedi adam ve Liannes'in yüzüne yumruğunu yapıştırdı.
Burnundan kan akan Liannes kaşlarını çattı. Gözleri seğirmeye başlamıştı. Yumruğun etkisiyle doksan derece sağa dönen yüzünü yavaş yavaş adama doğru çevirdi. Adam işkence aletleriyle dolu masanın yanına gitmiş, ellerini aletlerin üzerinde gezdiriyordu.
"Kim olduğumu sormuştun değil mi, Liannes?" dedi adam. Masanın üzerinden bir pense aldı. "Bana Edel derler ama yakında bu ismin önüne başka bir isim daha eklenecek." Penseyi aç-kapa yaparak metalik sesler çıkardı. "Vâriskatili diyecekler. Cesedini sokağa attığımda herkes bir variskatili daha doğdu diye sevinecek. Halk kendi içinde kutlama yapacak."
"Siktir git, vâriskatiliymiş. Koduğumun aptalı seni." dedi Liannes.
Edel bu sefer adama yumruk atmadı. Yüzünde yine çarpık bir gülümseme vardı. Sol elini kapkara saçlarında gezdirdi ve kahkaha attı.
"Neden ilk hedefim olarak seni seçtim biliyor musun, Liannes?" dedi Edel. "Çünkü zayıf piçin tekisin! Sana bırakılan mirasa öyle güveniyorsun ki hiç alıştırma yapmıyorsun. Bahse varım mirasını da anca zorunda kaldığında kullanıyorsundur. Ahmak seni!"
Sol eliyle Liannes'in başparmağını tuttu ve sağ elindeki penseyle birden tırnağını çekti. Bodrumu birden Liannes'in çığlıkları sardı. Cebinden bir bez çıkarıp Liannes'in ağzına soktu Edel. Çığlıklar homurdanmaya dönüştü.
"Devam etmemi istemiyorsan sessiz ol." dedi Edel. "Senden bir isteğim olacak ayrıca. Umarım geri çevirmezsin Liannes. Çevirmezsin değil mi?"
Liannes bir hışımla başını onaylarcasına salladı.
"Bana en güçlü eserini yapacaksın." dedi Edel. Cebinden bir yüzük çıkardı ve Liannes'e gösterdi. "Mirasının hepsini buna aktar."
Edel'in sözlerini duyunca Liannes'in gözleri açıldı. Başını sağa sola sallamaya başladı ve bir şeyler homurdandı.
"Ne dedin? Duyamıyorum da." dedi Edel, Liannes'in ağzındaki bezi çıkarırken.
"Ama bu dediğin ölümüm olur."
"Sence başka şansın var mı?" dedi Edel. Tekrardan penseyi aç-kapa yaparak metalik sesler çıkardı. "Yapmak istemiyorsan sen bilirsin."
Sol eliyle Liannes'in işaret parmağını tuttu ve birden penseyle tırnağını çekti. Bodrumu yine Liannes'in çığlıkları doldurdu. Edel, eliyle çığlık atan adamın ağzını kapadı. Aynı zamanda güçlü bir şekilde sıkıyordu da. "Seçim şansın yok. Sizin gibilere merhamet edeceğimi mi sandın, ha? Senin gibi bir varise!"
Çığlıklar durduğunda elini adamın ağzından çekti. Adamın kanlı sağ elini tuttu ve kanın birazını yüzüğe damlattı. Ardından yüzüğü Liannes'e verdi ve "Başla." dedi.
Liannes biraz duraksadı. Ancak Edel'in bakışlarını görünce hemen bir şeyler mırıldanmaya başladı. Miras aktarımı için gereken sözcükleri.
Sözcüklerin insanlarca bilinen bir anlamı yoktu. Sadece vârislerin kullanabildiği bir dildi bu. Ama Liannes'in söylediklerinin öyle bir tınısı vardı ki insanların içini büyülüyordu. Edel'inkini bile.
Liannes sesini yükselttikçe yükseltti. Artık sözcükleri bağırarak söylüyordu ve söylerken vücudu titriyordu.
Miras aktarımı bittiğinde ortam sonunda sessizleşti ve Liannes'in gözleri kapandı. Adam hâlâ nefes alıyordu ancak nabzı çok zayıftı. Edel, Liannes'e verdiği yüzüğü eline aldı ve hissetti. Yüzük değişmişti, içi Liannes'in mirasıyla doluydu artık. Hedefine ulaştığını anlayan Edel, bodrumdaki masaya yöneldi ve masadan neşteri aldı.
"Yaptıklarının bedeli bu, Liannes." dedi Edel ve neşterle baygın halde olan Liannes'in boğazını kesti. Akan kanlar bodrumun tabanını boyadı.
Aldığı yüzüğü başparmağına taktı Edel. Ardından bodrumda kahkahalar koptu.
------------------------------------
Ertesi sabah sokakta boğazı kesilmiş, çıplak bir ceset bulundu. Halk ne kadar üzgün gözükse de içten içe mutluydu. Bir vârisin cesediydi bu. Hem de köyde hayatını mahvetmediği bir kişi bile bırakmayan Liannes'in.
Liannes'in ölümü civar köylerde de duyuldu ve haber ülkenin dört bir yanına yayıldı.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..