11.Bölüm

avatar
448 1

ÇILGIN CANAVARLAR DİYARI - 11.Bölüm


            11.Bölüm

“Huf işte yine başlıyoruz.”

Leon sessizce mırıldandı ve arkadaşlarıyla birlikte arenaya adım attı.

Gergindi çünkü, bu hem onun 2.maçı hem de takım olarak ilk maçlarıydı.

“Bu kadar endişeli olmana gerek yok.” Frank gülerek omzuna tokat attı.

“Evet ne olursa olsun birlikte olduğumuz sürece üstesinden geleceğiz.” James’te ona başparmağını kaldırdı.

“Haklısınız.” Leon ikiliye gülümsedi ve kılıcını sıkıca kavradı.

“Baylar ve bayanlar bugünün son maçı başlamak üzere. Herkesin bahislerini koymak için 5 dakikası var.” (Spiker)

“Bugünün son maçı 3 vs 15 olarak belirlendi.” (Spiker)

Spikerin sözlerine şaşıran sadece binadaki insanlar değil, Leon ve arkadaşları da bu haberlere karşı hem şaşkın hem de korkmuş hisseti.

“A-az önce doğru mu duydum?” (Leon)

“Lanet gerçekten bizden 15 zombiyle savaşmamızı mı istiyorlar?” (Frank)

“Bizimle dalga geçiyor olmalılar. 15 lanet zombi bu imkânsız.” James o kadar dehşete düşmüştü ki, yüzü solmuş ve vücudu titremeye başlamıştı.

“Bu lanet heriflerin şakası olduğunu hiç sanmam. En iyisi birbirimize yakın duralım bu sayede bir şansımız olabilir.” Diğer ikisi Frankın sözlerine kafa salladı.

“Ve işte başlıyoruz.” Spikerin sesiyle birlikte demir parmaklık açıldı ve bir düzine zombi içeri girdi.

“İşte geliyorlar!” James’in sesiyle birlikte vücutlarını hazırladılar.

“Hah!” Frank kılıcını salladı ve zombinin kafasını kesti.

Diğer ikilide onunla birlikte saldırdı ve çok geçeden 7 zombiyi öldürdüler ama diğer zombiler nefes almaları için zaman vermeden sürekli geliyordu.

 “Ahh! Yardım edin!” Frank ve Leon, James’in bağırdığını duyunca ona baktılar.

3 zombinin James’i demir parmaklıklara sıkıştırdığını gördüler.

“Lanet! Frank! Ben ona yardıma gidiyorum sen iyi olacak mısın?” James’in durumunu gören Leon Frank’a bağırdı.

“Acele et onları uzun süre tutamam.” Frank homurdandı ve bir zombiyi daha kesti.

“Merak etme hemen yardıma geleceğim.” Frank’a onay verdikten sonra hızla James’e koştu.

James onlar konuşurken hiç iyi durumda değildi. 3 zombinin arasında kalmış ve yara almaktan zar zor kurtuluyordu.

‘Huf Lanet beni iyice köşeye sıkıştırdılar.’ Arkasındaki demir parmaklığı hisseden ve önünde ona yaklaşan zombileri gören James hızla düşünmeye başladı.

“Eğer burada öleceksem siz de bana eşlik edeceksiniz!” Durumdan kurtulmanın yolunu bulamayınca dişlerini sıktı ve zombilerin üstüne daldı.

Bir kükremeyle zombinin kafasını kesti ve diğer zombiye saldırdı.

Ama zombiye ulaşamadan diğer zombi onu sırtından yakaladı ve yere düşürdü.

‘Hayır!’ tek düşünebildiği bu oldu. zombinin dişlerini boynunda hisseti ve ölüm anın geldiğini anladı.

“Siz ikinizle tanıştığım için mutluyum. Ne yazık ki sizinle artık daha fazla vakit geçiremeyeceğim.” Gözlerini kapadı ve ölümün gelmesini bekledi.

“James!” ama zombi onu ısıramadan arkasında bir kükremeye duydu ve ılık kanın boynundan aşağı aktığını hisseti.

Gözlerini şaşkınlıkla açtı ve Leon ’un sırtındaki zombinin kafasını kestiğini gördü.

“Lanet olsun ne diye salak salak orda yatıyorsun ha! Kalk’ ta yardım et.” Leon ona öfkeli bir bakış attı ve diğer zombiye saldırdı.

James hemen şaşkınlıktan çıktı ve Leon’a yardıma koştu. İkisi birlikte zombiyi öldürdüler.

“Hah Nerede kaldın? Az daha ölüyordum.” (James)

“Kapa çeneni yolda biraz sıkıntı çıktı. Durumun nasıl? İyi misin?” Leon utanmış şekilde öksürdü ve ciddi bir şekilde sordu.

James ona gülümsedi ve sarıldı “Senin sayende iyim. Teşekkür ederim orada öleceğimi sanıyordum.”

“Milletin içinde bana sarılma yanlış anlayacaklar.” Leon tiksinmiş bir şekilde James’i kendinden uzaklaştırdı. James’inde yüzü kızardı ve hemen uzaklaştı.

“Siz iki çifte kumruyu rahatsız etmek istemesem de burada biraz yardıma ihtiyacım var.” Frank ikiliye bağırdı gerçekten zor durumda görünüyordu.

“Öl!” ikili birlikte bağırdı ama yine de yardımına koştular.

 Zombilerin geri kalanını başka bir sorun olmadan birlikte yenmeyi başardılar.

“Hah bu oldukça zordu.” Leon homurdandı.

“Doğru yine de birlikte üstesinden gelmeyi başardık.” Frank gülümsemeyle.

“Frank haklı sana ne kadar teşekkür etsem azdır kardeşim.” James içtenlikle Leon’a söyledi.

“Seni orada ölümüne terk edemezdim. Hele ki bana kardeşim diyorken.” Leon endişelenmemesini söylermiş gibi ellerini salladı.

James başka bir şey söylemedi ama minnettar bir şekilde baktı ve bir nedenden dolayı başını salladı.

“Pekala ben acıktım hadi bir şeyler yiyelim.” Frank tuhaf atmosferi bozdu ve kollarını ikilinin omuzlarına koydu.

“Patron bugün yine iyi mal kazandık.”

“Ohh öyle mi? bu çok iyi.” Patron mutlu bir şekilde kafasını salladı ve adamlarına bakmaya devam etti. Oldukça iyi bir ruh halindeydi.

“Peki bizim ufaklığın durumu nasıl? Herhangi bir şey söyledi mi?”

“Hayır patron her zamanki gibi bize nefretle baktı.”

“Hah peki gidebilirsin.” Patronun bunu duyunca ruh halinin biraz düştüğü hemen anlaşılıyordu.

“Neyin var abi?” Patronun yanında ayakta duran Dayana ruh halini okudu.

“Hiçbir şey. Asıl senin planın nasıl gidiyor bir sorun oldu mu?” Patron Dayana ’ya ciddi bir şekilde baktı.

“Bir sorunla karşılaşmadık ama bu düşündüğümüzden daha uzun sürecek.” Dayana hafiften iç çekti.

“Her şey yolunda olduğu sürece sorun değil. ne kadar uzun süreceği önemli değil o şehvet düşkünü sürtüğü kendi ellerimle öldürdüğüm sürece sorun değil.” Patronun gözleri parladı ve başını salladı.

“BU konuda şüphen olmasın abi.” (Dayan)

“Pekâlâ sana güveniyorum kardeşim.” Patron nazik bir gülümsemeyle söyledi ve odadan çıktı.

“Bana bırak.” Patronun çıkarken Dayana sinsi bir şekilde gülümsedi.

     2 Ay sonra

“Şerefe!”

Leon ve arkadaşları ellerindeki bardakları birbirine çarptılar ve mutlu bir şekilde başlarına diktiler.

Leon ve arkadaşlarının şu anda yaptığı kutlama bugüne kadar en zorlu mücadele rekorunu kırmanın kutlamasıydı.

Bu günkü mücadelede toplam aynı anda 35 zombiye karşı yara almadan başarılı bir şekilde savaşmışlardı.

Bu da patron denen adama büyük bir kar sağladığı için aşırı olmadığı sürece onlara bir dilek hakkı vermişti.

“Kardeşim daha çok ye! Bugünün zaferi senin sayende gerçekleşti diyebiliriz. Sen olmasaydın kesin yem olurduk.” Frank Leon’a daha fazla yiyecek uzatırken dedi.

“Bu doğru değil. Siz olmasaydınız nasıl savaşabilirdim? Bu kutlama hepimiz için.” Leon mahcup bir şekilde güldü.

“Bu kadar mütevazı olma kardeşim. Zombilerin yarısından çoğunu tek başına hallettin. Eğer bu kadar mütevazı olursan bizi utandırırsın.” James yarı şaka yarı ciddi bir şekilde söyledi.

“Peki.” James’in ciddiyeti karşısında Leon iç çekti ve kabul etti.

“Ama beni en çok şaşırtan o piç oldu. bize karşı bu kadar düşünceli olmasını beklemezdim.” (Frank)

“O piç ona fayda sağlayan şeylere fayda sağlamayı sürdürdüğü sürece iyi davranacaktır. Ancak bir kez değerini kaybederse ilk ondan kurtulacağını biliyorum.” (James)

“Bu doğru. Önceki olayları unutmamamız lazım.” Leon önceki anıları anımsarken öfkesinin arttiğini hisseti.

Olay, bir gün patron bir kadını sırf kendisini memnun edemediği için faydasız olduğunu ve kendisine faydasız olurlarsa başlarına ne geleceğini göstermek için kadını herkesin gözleri önünde zombilerin içine attı. Leon o günden sonra her yerde yankılanan acı ve ıstırap dolu yalvarışları asla unutmayarak yumruklarını sıktı.

“O piçi kesinlikle bir gün öldüreceğim.” Leon kararlılıkla söyledi.

Leon’a bakan ikili iç çekti ve bir şey söylemedi.

“Leon patron seni istiyor.” Kutlama devam ederken içeri giren bir adam Leona seslendi.

“O piç yine beni çağırıyor. Yine ne istiyor?” Leon iç çekti ve adamı takip etti.

“Dikkatli ol kardeşim.” (Frank)

“Tamam.” (Leon)

“Hey patronun beni buraya çağırdığına emin misin?” Adam ile Leon bir süre yürüdükten sonra Leon tuhaf bir şeyler hissetti ve sordu.

Geldikleri yer karanlık ve eski bir depoydu. Her yerde koliler ve raflar vardı.

Adam hiçbir şey söylemedi ve kapatarak dışarı çıktı.

Leon kapı kapatılınca depoda tek başına kaldı. Gözleri hiçbir şey göremeyecek kadar karanlıktı.

“Lanet olsun çıkarın beni buradan hey.” Leon kapıyı tekmelemeye ve bağırmaya başladı ama hiçbir yanıt alamadı.

Bir süre sonra gözleri karanlığa biraz alışınca ileride bir parlaklık olduğunu gördü.

‘Ne yapmalıyım? Acaba oraya gitmeli miyim?’ Biraz şüpheli olmasına rağmen yapabileceği hiçbir şey yoktu.

Yavaşça ışığa doru yürümeye başladı.

Sonunda ışığa ulaştığında yüzleri maskeli, bellerinde kılıç olan birkaç adamın orada durduğunu ve direkt olarak ona baktığını gördü.

‘Bu kötü. Kaçmalıyım.’ Leon bir sorun olduğunu anladığı anda koşmaya başladı.

“Buradan canlı çıkmasına izin vermeyin.” Siyah maskeli adam sessizce söyledi.

“Ha!” diğerleri hemen Leonun peşine düştü.

‘Geliyorlar!’ Leonun arkasından gelen adamlara baktı ve hızını artırdı.

“Yakaladım.” Adamlardan biri Leona tekme attı ve onu raflara çarptı.

Darbe alan Leon yere düştü ve sırtına aldığı darbeden dolayı bir inilti bıraktı.

Adamlar Leonun etrafını sardı.

“Siz kimsiniz? Benden ne istiyorsunuz?” Leon dişlerini sıktı ve sakince konuştu.

“Bu önemli değil evlat. Önemli olan burada ölecek olman.” Önceki emri veren siyah maskeli adam yaklaştı ve Leona alaycı bir şekilde baktı.

“Lider sen misin?” Leon adama boydan boya baktı ve tahmin etti.

“Hah ölecek birine göre çok fazla soru soruyorsun. Yoksa hala yardımın geleceğini mi düşünüyorsun? Üzgünüm ama kimse gelmeyecek evlat.”

Leonun planı onları oyalayarak bir şeyler yapmak için zaman kazanmaktı ama bu adamların onun bir plan yapması için yeterince beklemeyeceklerini gördü.

‘Lanet olsun! Bir şeyler olmalı.’ Leon hızlıca bir yol aradı ama hiçbir şey bulamadı.

“Pekala bitirin işini.” Siyah maskeli adam elini salladı.

Diğer adam belindeki kılıcı eline aldı ve Leona savurdu.

Fışkıran kan her yere sıçradı ve ortamı kırmızıya boyadı.

Leon acı bir çığlıkla birlikte sırt üstü yere yere yattı ve göğsüne saplanmış kılıcı iki eliyle tuttu.

“Pekala hadi gidelim. Görev tamamlandı.” Siyah maskeli adam emir verdi ve döndü. Diğerleri onu takip etti.

‘Bu ölüyor muyum? Bu şekilde? Onca şeyi atlattıktan sonra bu şekilde mi öleceğim? Daha Lilyle tanışmadım. Nasıl ölebilirim?’ Leon elindeki kendi kanına baktı ve gözleri yaşlandı.

‘Lanet! Özür dilerim Lily abin işe yaramaz. Seni bir daha göremeyeceğim özür dilerim. Sözümü tutamadım.’ Leon bilinci solarken tek düşünebildiği buydu.

Yavaşça gözlerini kapattı ve ölümün gelmesini bekledi.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46886 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr