10.Bölüm

avatar
453 1

ÇILGIN CANAVARLAR DİYARI - 10.Bölüm


                 10.Bölüm

Gecenin karanlığında kapalı olan bir çift göz açıldı ve temkinli bir şekilde etrafına baktı.

Diğer insanların uyuduğunu görünce rahat bir şekilde nefes aldı ve yatağında dikeldi.

Elini cebine attı ve etrafına hafif mavi bir ışık saçan bir kristal çıkardı.

Kristal, soluk mavi renkte ve sadece 5-6 cm boyundaydı. Şekli çift uçlu bir prizmaya benziyordu.

‘Bu ne olabilir acaba.’ Leon elindeki kristali dikkatlice incelemeye başladı.

Ne kadar çok bakarsa onun o kadar esrarengiz olduğunu düşündü.

‘Sadece dokunarak bile bir şekilde yorgunluğum azalıyor.’ Elindeki kristale bir kez daha baktı ve tekrar cebine koydu.

‘Lily umarım güvendesindir.’ Başını cama çevirdi ve hüzün dolu gözlerle gökyüzündeki yıldızlar ve ayı izlemeye başladı.

….

“Hadi biraz bir şeyler ye. Seni bu halde görseydi eminim çok üzülürdü.” (Ida)

Ida endişeyle solgun yüzlü ve gözleri ağlamaktan kızarmış olan Lilyi ikna etmeye çalışıyordu.

Söz konusu kızsa hiçbir şey söylemedi ve oyuncak ayısını sıkıca kucaklamaya devam etti.

Onu bu halde gören Ida ancak iç çekerek odadan çıkabilirdi.

“Durumu hala aynı mı?” (Shion)

“Evet. Leon gittiğinden beri kendisini odaya kapattı ve doğru düzgün yemek yemedi.” Bunları söyleyen Idanın da gözleri hafiften kızardı ama kendini hızla topladı.

Shion uzunca bir iç çekti ve kendilerini kurtarmak için zombi sürüsünü üzerine çeken beyaz saçlı genci düşündü.

“Peki Bella’nın durumu nasıl?” (Ida)

“Onun durumu da iyi değil ya da daha doğrusu hangimiz iyiyiz ki.” Shion yavaşça iç çekti ve gözleri hüzünle parladı.

“Haklısın.” (Ida)

Aralarında bir süre sessizlik oldu ve sonra “Yemekleri hazırlasak iyi olur.” Ida sessizliği bozarak mutfağa gitti.

Shion başını salladı ve Idayı takip etmeden önce Lİlynin odasına son bir bakış attı.

“Abi seni yalancı.” Lily ayısına sarılırken mırıldandı ve odasının camından aya baktı.

“Patron emrin nedir?”

Oldukça lüks odada, çift kişilik büyük bir yatağın üstünde çıplak bir adam oturuyordu ve yanında yatan iki çıplak kadın vardı.

Söz konusu patron gülümsedi ve ona bakan adama “Yeni çocuk neydi yine- ah evet Leon. Beni oldukça şaşırttı. Bu kadar yetenekli olmasını beklemiyordum. Durumu nasıl?”

Patronun sorusunu duyan oldukça şaşırdı ‘Patron ne zamandan beri işe yaramaz bir çocukla ilgilenmişti?’

“Gayet iyi. Şu anda dinleniyor olmalı.” Şüpheli olmasına rağmen hemen cevapladı. Sonuçta bu psikopatın kendisini ne zaman zombilere yem edeceğini bilemez.

“Bu iyi.” Patron memnuniyetle başını salladı ve adama gitmesini işaret etti.

“Bir çocuğu bu kadar önemseyeceğini düşünmemiştim.” Çıplak kadınlardan biri kalktı ve patrona arkasından sarıldı.

“Ben paranın kokusunu alan bir adamım. Hayatta iş fırsatını kaçırmam. O çocuk göründüğünden daha değerli.” Patronun suratında iğrenç bir gülümseme oluştu.

“Hmm bu bahsettiğin çocukla ilgilenmeye başladım.” Kadın gülümsedi ve patronun gözlerinin içine baktı.

Patronun gülümsemesi söndü ve ciddi bir bakışla “Üzgünüm ama onu sana vermem. O çocuktan uzak dursan iyi olur.”

Patronun ciddiyetine bakan kadın iç çekti ve ellerini kaldırdı.

Patron bu kadına daha fazla bakmadı ve dışarı çıktı.

Patronun çıkışını izleyen kadının yine gülümsedi ve dudaklarını yaladı “Leon ha.”

“Sanırım yeni bir av buldum.”

Kadının yanından ayrılan patron başka bir lüks daya girdi ve kanepeye oturdu.

“O çılgın sürtük. Benim olana göz dikmeye nasıl cüret eder. Bir gün onu öldüreceğim.”

Elindeki şarap bardağını fırlattı ve bağırdı.

“Sakin ol abi.” Sinirli patronun arkasında zarif ve nazik bir ses geldi ve patronu sakinleştirdi.

“Öfkeni anlıyorum ama karşındakinin kim olduğunu benden daha iyi biliyorsun.”

“Dayana” (Patron)

“O kadın şu anda bizim uğraşabileceğimiz birisi değil.” (Dayana)

“Biliyorum yine de …” (Patron)

“Merak etme abi eline fırsat geçecek.” Dayana patronun konuşmasını böldü ve eline iki bardak şarap alarak patronun yanına oturdu.

“Hm bir planın var gibi görünüyor.” Patron Dayana dan bardağı aldı ve bir yudum içti.

“Elbette bir planım var.” Dayana alaycı bir şekilde gülümsedi.

Lüks bir villada bir oturma odasında parlak kızıl saçları ve simsiyah gözleri olan çok güzel bir kadın oturmuş karşında ayakta bekleyen bir düzine adam baktı.

“Hey Douglas buraya gel.” (Kadın)

“Buyurun leydim.” Kadının karşındaki adamlardan biri hemen cevap verdi ve kadına kibarca yaklaştı.

Adam, siyah saçlı, kahve rengi gözlü, esmer yakışıklı bir adam.

Kadın adama ciddi bir şekilde baktı ve soğuk bir şekilde konuştu.

“Senden Leon denen birini araştırmanı istiyorum. Bir fırsatını bulduğunda onu kaçır ve bana getir.”

“Emredersiniz Leydim.” Douglas sebeplerini sormadan direkt olarak emri kabul etti ve odadan çıktı.

Emri duyan diğer erkekler yüzlerinde göstermeseler de gözlerindeki öfke ve tiksinti açıkça görülüyordu.

“Siz üçünüz hariç geri kalan herkes dışarı çıkabilirsiniz.” Kadın elini salladı ve üç erkek dışında herkesi dışarı çıkardı.

Üçüyle yalnız kalan kadın gülümsedi ve kıyafetlerini çıkarmaya başladı.

Söz konusu olan kişi Leon tüm bu olanlardan habersiz diğer ikisiyle keyifli bir kahvaltı yapıyordu.

“Hah lanet bugün mücadele etmem gerekiyor.” James ekmeğinden bir ısırık aldı ve iç çekti.

“Üzülme kardeşim elbet bir gün buradan kurtulacağız.” (Frank)

“Evet sadece bir süre dayanmamız gerekiyor.” Leon Frankın söylediklerine başını salladı.

“Sanki dışarısı buradan daha iyiymiş gibi konuşuyorsunuz.” James üzüntüyle iç çekti ve başını aşağı eğdi.

Bu sözleri duyan ikili de iç çekti.

“Haklı olabilirsin ama ne olursa olsun buradan kurtulmam lazım. O gün geldiğinde birlikte kaçalım.” (Leon)

“Leon kardeş haklı kardeşim. Eğer birlikte olursak her sorunu çözebiliriz.” (Frank)

James ikiliye baktı ve gülmeye başladı.

“Hahahaha iyi iyi o gün geldiğinde.” James kahkaha attı ve mutlu bir şekilde yemeye devam etti.

Onun moralini düzeldiğini gören ikilide mutlu bir şekilde yemeye devam etti.

“Kardeşim sıran geldi. Hadi göreyim seni” (Frank)

“Kardeş Frank haklı. Herkese kim olduğunu göster kaplan.” (Leon)

“Siz ikiniz ne zaman böyle konuşmayı öğrendiniz.” James morel veren ikiliye baktı ve mutlu bir şekilde gülümsedi. Hatta yakından bakılırsa yüzünün kızardığı görülebilir.

“Yanlış mı görüyorum yoksa Kardeş James kızardı mı?” Leon alaycı ve sinsi bir şekilde gülümsedi.

“Aman tanrım ne kadar tatlı.” Frankta Leona katıldı ve Jamesle dalga geçti.

“Siz iki velet benimle dalga geçmek güzel mi? Haa.” Jamesın yüzü ikiliyi duyunca daha da kızardı.

Üçü bir süre güldükten sonra James ikiliye veda etti ve arenaya yürüdü.

“Sözümüzü unutma ne olursa olsun geri dönmelisin.” Jamesın sırtına bakan Leon acı bir şekilde gülümsedi.

James arkasını döndü ve ikili başparmağını kaldırdı.

Odalarına geri dönen ikili Jamesın dönmesini bekledi.

Ama üç saat geçmesine rağmen dönmeyince endişelenmeye başladılar.

“Şimdiye kadar dönmeliydi acaba…” Frank sözlerini bitiremeden Leon konuştu.

“Saçma sapan konuşma. James bize söz verdi kesinlikle sağ salim dönecek. Eminim geç kalması için olması gereken bir şey vardır.” Leon bu sözleri sanki kendisini avutmak için söylüyormuş gibi dedi.

“Belki de haklısın. Çok düşünüyorumdur.”  Frank Leona baktı ve başını salladı.

“İçinizden hangisi Leon?” ikili bir süre daha bekledikten sonra bir adam içeri girdi ve ikiliyle konuştu.

“Benim bir sorun mu vardı?” ikili önce birbirine baktı ve sonra Leon adamla konuştu.

“Patron seni çağırıyor. Benimle gel.” Adam sakin bir şekilde çağırdı ve yürümeye başladı.

‘Yine o lanet herif. Bu sefer ne istiyor.’ Leon ellerini sıktı ve adamı takip etmeden önce ufak bir tereddüt gösterdi.

Adamla birlikte bir süre yürüdükten sonra Leon kendini Lüks bir yemek odasında buldu.

Etrafına iyice baktı ve her şeyin oldukça pahalı olduğunu gördü.

10 kişilik dikdörtgen bir masada masanın ucunda oturan ve yemek yiyen bir adam görünce ruh hali hemen öfkeyle yer değiştirdi.

“Demek sonunda geldin.” Patron yüzünde oldukça mutlu bir gülümsemeyle onu oturmaya davet etti.

Leon dişlerini sıktı ve işaret ettiği yere oturup direkt yüzüne baktı.

“Tanrım bana o kadar öfkeli bakma. Beni üzüyorsun.” Patron sanki kendisine haksızlık edilmiş gibi üzüntü ve titrek bir sele söyledi ama yüzü gülümsemeye devam ettiği için dalga geçtiği belliydi.

“Saçmalamayı kes ve direkt olarak konuya gel. Seninle harcayacak vaktim yok.” Leon şu anda bu adamı boğmamak için kendini zor tuttu.

“Uhhh kalbimi kırıyorsun ama neyse o zaman bende direkt konuya gireyim. Benim adamım ol.” Bu sefer patron alay etmeden ciddi bir şekilde konuştu.

Leonun gözleri az önce söylenenleri duyunca genişledi ve ağzı açıldı. Az önce bu adam ona ne dedi.

“Senin gibi yetenekli birini böyle iğrenç bir yerde bırakmam büyük bir israf olurdu. Ne diyorsun?” (Patron)

“Benimle dalga geçme sizin gibi adamlarla birlikte olmaktansa ölmeyi tercih ederim!” Leon sert bir şekilde bağırdı.

Gürültüyü duyan korumalar elinde silahlarla hızla odaya girdi ama patron onları durdurdu ve dışarı çıkardı.

“Bunu iyi düşün Leon sana istediğin her şeyi verebilirim. Kadınlar, yiyecek, ev, zenginlik bu fırsatı değerlendirmemek aptallık olur.” Patron sakin bir şekilde konuşmaya devam etti.

“Saçma senin gibi birinin altında asla çalışmayacağım.” Leon kararlı bir şekilde konuştu.

“Pekala bir gün fikrini değiştirirsen seni tamburada bekliyor olacağım.” Patron ona alaycı ve küçümseyici bir ifadeyle baktı.

‘Seni piç! Bir gün seni kendi ellerimle öldüreceğim!’ Yüzündeki ifadeyi gören Leon o kadar sinirlendi ki yumruklarından kan damladı. Sonra hızla odadan dışarı çıktı.

“Patron ona bir ders vermemizi ister misin?” Leondan sonra odaya giren adam sordu.

“Hayır onu kendi haline bırakın. Eminim bir gün geri dönecek. Sana başka bir emir vereceğim.” Patron acımasız bir şekilde gülümsedi.

Leon odasına döndüğünde Jamesın geldiğini görünce rahat bir nefes aldı ve öfkesi biraz sakinleşti.

“Leon kardeş döndün. O adam sana ne söyledi?” Frank hemen Leona yaklaştı ve endişeli bir şekilde konuştu.

“O lanet herif benden onun adamı olmamı istedi.” Leon acı bir şekilde gülümsedi.

“O piç. Peki sen ne söyledin?” frank ciddi bir bakışla sordu.

“Tabi ki kabul etmedim.” (Leon)

“Bu iyi.” Frank rahat bir nefes aldı.

“Daha önemlisi James kardeş nasılsın?” (Leon)

“Ben iyiyim. Lanet zombilerin hepsinin kafasını uçurdum.” (James)

“Hahaha senden beklendiği gibi.” Leon başını memnuniyetle salladı.

Üçlü konuşurken kapı açıldı ve içeriye bir adam girdi.

Herkes sustu ve yeni giren adama baktı.

“Patronun size bir haberi var. Bundan sonra arenaya birlikte çıkacak ve mücadele edeceksiniz.”

Adamın sözlerini duyan üçlü o kadar şaşırdı ki ağızlarını kapatamadılar.

Adam üçlüye daha fazla bakmadı ve dışarı çıktı.

“Bu lanet herif yine neyin peşinde.” Konuşan kişi Franktı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46886 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr