9.Bölüm

avatar
481 1

ÇILGIN CANAVARLAR DİYARI - 9.Bölüm


          9.Bölüm

İçeriye giren adam Leon ve diğerlerine sırıtarak baktı.

“Demek yeni eleman bu ha.”

Hemen arkasında gelen iki karşı konuştu ve Leona doğru yürümeye başladı.

Leon ihtiyatla önce kendisine gelen adama ardından arkasındaki iki kişiye baktı. Sanki bir şey düşünüyordu.

Derin bir nefes adlı ve sordu.

“Sen kimsin?”

“Ben bu yerin patronuyum. Sende benim yeni malımsın.”

Kendisinden bir araçmış gibi bahsedilince Leon içinden bir öfke yükseldiğini hissetti ama adamların silahlarını görünce kendisini sakinleşmeye zorladı.

“Benden ne istiyorsun?”

“Hahaha direkt konuya giriyorsun ha. İyi yapman gereken tek bir şey var hayatta kalmaya bak.”

“Bunu neden yapıyorsun?”

“Neden mi?” adam düşünceli bir şekilde durdu ve iç çekerek konuştu.

“Çok basit hayatta kalmak için.”

Bu cevap Leonu şaşırttı. Hayatta kalmak için mi? bu nasıl bir mantıktı.

“Hahahaha bu kadar düşünmene gerek yok. Sana başka bir şekilde ifade edeyim. Bu canavarların ortaya çıkmasından sonra insanların en büyük sorunu nedir?”

Leon bir süre düşündü ve mırıldandı” Yiyecek.”

“Bu doğru. Görüyorsun bu bahis işi çok karlı bir iş. Etkili insanlar iğrenç zevklerle kendini eğlendiriyor bizde kendimizi tehlikeye atmadan yiyeceğimizi kazanıyoruz. Yani bir kazan-kazan durumu” adam iğrenç ve ürkütücü bir şekilde sırıttı.

Leon adama tiksinerek baktı ve ellerini sıktı ‘Manyak’

“Woaw sakin ol şampiyon. Enerjini yarınki mücadelene sakla Hahaha.” Adam yüksek sesle gülerek uzaklaştı.

“Hah gördüğün gibi durum bu.” (Frank)

“Anladım. Peki siz ne kadar zamandır buradasınız.” Leon kendini sakinleştirdi ve ikiliye döndü.

“Ben 1 Haftadır buradayım.” (James)

“Aynı şekilde (Frank)

“O zaman siz arena denen yerde dövüştünüz mü?” (Leon)

İkili birbirine baktı ve kafalarını salladı.

“Bana biraz bilgi verirseniz minnettar olurum.” Leon ikisine karşı dedi.

“Oh öyleyse buydu bende ne diyeceğini merak ediyordum.” (Frank)

“Hmm bakalım. Aslında az önceki patronunda söylediği gibi arenada tek başına olacaksın ve bir veya daha fazla zombiyle mücadele edeceksin.” (James)

“Bu kadar.” (Leon)

“Çoğunlukla.” Frank başını salladı.

“Çoğunlukla?” (Leon)

“Evet. Bazen insanlar da birbiriyle ölümüne dövüşmek zorunda kalıyor. Biz daha önce başka insanla dövüşme sekte.” James’in söylediklerini duyan Leon’un yüzü soldu ve terlemeye başladı.

‘Başka insanlarla ölümüne dövüşmek.’ Bunu düşünen Leon daha önce hissetmediği tuhaf bir duygu hissetti ama ne olduğunu anlayamadı.

“Pekâlâ bu kadar konuşma yeter. Gel biraz yemek ye ve dinlen yarın ilk dövüşünü yapacaksın.” (Frank)

Leon başını salladı ve karnını doyurarak uyumaya gitti.

      Arena: İlk mücadele

Leon elindeki kılıca baktı ve karanlık bir koridorda yürümeye başladı.

Kılıç, iki kenarı keskin 60 cm uzunluğunda sıradan bir kılıçtı.

Attığı her adımda içinde endişe ve tedirginlik daha da arttı.

Sonunda karşısına 6 binanın çevrelediği 50m çapı olan dairesel bir meydan çıktı. Meydana bağlı tüm yollar demir parmaklıklarla kapatılmış, binaların camlarında düzgün giyinmiş insanlar yüzlerinde sırıtmayla meydanı izliyordu.

Meydanda, elinde kılıç olan bir adam 4-5 zombiyle savaşıyordu. Adamın vücudu kanla tamamen ıslanmış ve açıkça kılıcı kaldıramayacak kadar yorulmuştu.

Yine de adam pes etmedi ve üzerine gelen zombilerle mücadeleye devam etti.

Bir zombi adama yaklaştı ve üzerine atladı. Adam kılıcını savurdu, zombinin boynundan kan fışkırdı ve adamın yüzünü kana buladı.

Adam yüzne gelen kan yüzünden görüşünü kaybetti ve bu fırsattan faydalanan bir zombi adamın sırtına atladı ve boynunu ısırdı.

Adam yüksek bir sesle çığlık attı aynı anda binalardan hem sevinç hem de küfürler adamın çığlıklarını bastırdı.

‘Lanet olsun burası nasıl bir yer? Cehenneme mi geldim?’ bu manzarayı gören Leon soğuk bir şekilde terlemeye başladı.

“Lanet olsun az önce büyük bir bahis kaybettim.”

“Hahaha işte bu! Gelsin paralar.”

“Pislik herif! Nasıl kaybedersin bana ne kadar kaybettirdiğini biliyor musun?”

‘Bu heriflerin derdi ne böyle!’ Leon binalardan gelen gürültüye daha önce hiç olmadığı kadar şaşırdı.

“Pekâlâ millet sakin olun yarışmalar henüz bitmedi.” Biraz uzakta binalardan birinin balkonunda mikrofonla konuşan adam kalabalığı sakinleştirdi.

“Bugünün bir sonraki bahsi.”

Mikrofonlu adamın konuşmasıyla birlikte Leonun önündeki demir parmaklık açıldı.

Leon derin bir nefes aldı ve yavaşça açılan kapıdan geçti.

“1 vs 3 zombie, bahisler şimdi başlıyor. Lütfen 5 dakika içinde bahsinizi yapın.” (Mikrofonlu Adam)

“Bu çocuk mu?”

“Çok zayıf eminim orada 5 dakika bile dayanamaz.”

“Salak mısın? Bence 2 dakika bile dayanamaz?”

“Sanırım bugün biraz para kazanacağım. Git hepsini zombilere yatır bu çocuğun nasıl parçalanacağını görmek istiyorum.”

Leonu gören herkes hemen yüksek sesle gülmeye başladı ve alay ettti.

“Patron bu çocuktan emin misin? Çok zayıf görünüyor.”

“Evet bu adamlara kazanacakları bahisler vermezsek nasıl bahis oynamaya devam edecekler?”

“Ooh patron akıllı.”

Patron denen adam bu adama aldırış etmedi ve Leona bakarak sırıttı.

Leon gergin bir şekilde beklemeye devam ederken sonunda anons tekrar duyuldu.

“Bahis başlıyor”

Leon hemen etrafına baktı ve tam karşısındaki parmaklıkların açıldığını ve içeriye 3 zombinin girdiğini gördü.

Elindeki kılıcı sıkıca kavradı ve kararlı bir şekilde zombilere baktı ‘Lanet olsun! Benden bu kadar kolay kurtulamazsınız. Bir gün intikamımı kesinlikle alacam.’

Kendisine gelen zombilere doğru koşmaya başladı.

Leona en yakın zombie yeterince yaklaşınca üstüne atladı.

Leon hemen refleks olarak eğildi ve kılıcını yukarı kaldırdı.

Kılıç zombiyi göğüs boyunca kesti ve iç organlarının kesikten fışkırmasını sağladı.

Leon hemen ayağa kalktı ve yaklaşan diğer iki zombiye baktı.

Zombilerden birinin saldırısını kılıcıyla engelledi ve diğerini tekme atarak uzaklaştırdı.

Kılıcıyla engellediği zombiyi itti ve kılıcını boynuna savurdu. Leon her yere fışkıran iğrenç kokusunu alınca yüzünü buruşturdu.

Yine de gelen mide bulantısını bastırdı ve yerden kalkan zombiye koştu ve kalkamadan tekrar tekme attı.

Kılıcı kaldırdı ve alnının ortasına sapladı.

“Hah…hah…hah…”

Son zombinin öldüğünü düşünen Leon rahatladı ve yere oturdu. Bilmediği daha önce kestiği zombinin hemen arkasında olduğuydu.

Arkasından gelen sesi duyan Leon hemen tepki verdi ve kendini kılıca doğru attı.

Ama yetişemeden zombi üzerine atladı ve onu yere bastırdı.

Üzerine çullanan zombinin ağırlığını hisseden Leon, tek eliyle zombiyi tutarken diğer eliyle kılıca ulaşmaya çalıştı.

Zombi ağırlığını uyguladıkça dişleri Leonun yüzüne daha çok yaklaştı.

Zombinin iğrenç kokusunu hisseden Leon daha da teleşlandı ve panik yapmaya başladı.

Bu sahneyi gören binadaki insanlar şoklarından kurtuldu ve bahsi kazanacaklarını düşünerek neşeli bir şekilde çığlık attılar ve güldüler

Kılıç elini sade birkaç cm daha uzatsa alabileceği konumda olmasına rağmen Leon umutsuzluk hisseti.

Onu bekleyen Lilynin hayal kırıklığına bürünmüş yüzünü hayal etti. ‘Acaba güvende mi? benim hayatta olduğumu biliyor mu? Korkuyor mu?’

Lilyi düşünerek kararlılığını sağlamlaştırmaya çalıştı ama zombinin yaklaşan yüzü bu umudu yerle bir etti.

‘Lanet olsun!’ kılıca uzanmaktan vaz geçti ve düğer elini de kullandı ve Zombi’yi kendinden uzaklaştırmaya çalıştı.

“Uzak…dur…benden”

Zombi’yi uzaklaştırmak için sürekli vücudunu hareket ettirdi.

Yerde mücadele ederken daha önce unuttuğu mavi kristal cebinde düştü ve yuvarlandı.

Kristali gören Leon elini uzattı ve kristali aldı.

Kristali zombinin kafasına sert bir darbe vurmak için kullandı ve hızla zombiden kurtularak kılıca ulaştı.

“Lanet zombi cehenneme git!” yüksek bir sesle bağırdı ve kılıcı zombinin kafasına sapladı.

“Sonunda bitti. Az önce öleceğimi sanıyordum.” Elindeki kristale sırıtarak baktı ve rahat bir nefes aldı.

Bu olaya şahit olan ve kazandığını düşünen insanlar o kadar şaşırdılar ki nefes almayı bile unuttular.

“Lanet olsun az önce ne oldu?”

“Bu muhteşemdi!”

“Evet!”

“Nedense kaybettiğim için üzülmüyorum.”

İnsanlar hemen çılgınca tezahürat yapmaya başladı.

“Patron az önce olanları gördün mü? O çocuk.”

“Hahaha gerçekten bir hazine buldum.” Leona bakan patronun gözleri parladı ve sırıtan dudaklarını yaladı “Çabuk çocuğu alın ve dinlenmeye götürün. İyi beslendiğinden de emin olun.”

Etrafındaki adamlar hızla başını salladı ve odadan çıktı. Ama patronun gülümsemesi hiç kaybolmadı.

Leon sağlık kontrolünden geçtikten sonra odasına geri döndü.

“Haha bakın kim gelmiş. Bizim şampiyon.” (Frank)

“Bir an kaybedeceğini düşündüm ama harika bir iş çıkarttın. Ben aynı durumda olsaydım muhtemelen ölmüş olurdum.” (James)

“Övgüler için teşekkür ederim.” Leon küstahça sırıttı ve bir üstünlük havasıyla onlara baktı.

Bunu gören ikili gözlerini devirdi ve kahkaha attı.

Onların kahkahasına bakan Leonda gülmeye başladı.

Sadece dün tanışmalarına rağmen kendisini bu ikilinin yanındayken oldukça rahat hissetti.

Günün geri kalanında yüzlerinde gülümsemeyle şakalaşmaya ve sohbet etmeye devam ettiler.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46886 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr