8.BÖLÜM
*Sıçrama sesi
Zombinin başının parçalanmasıyla birlikte beyin sıvıları ve parçaları her yere dağıldı.
“Huf buda sonuncuydu.” (Jack)
“İyi iş jack.” (Leon)
“Teşekkür Leo. Senin ora nasıl? Yardım lazım mı?” (Jack)
“Hayır burası bitti.” (Leon)
“Bu iyi.” (Jack)
“Siz kızların durumu nasıl? Her şey yolunda mı?” (Leon)
“Biz iyiyiz. Burası da tamam.” Ida kalan son zombinin kafasını parçaladıktan sonra konuştu.
“Daha ne kadar yolumuz kaldı Jack?” (Leon)
“Hm en fazla birkaç saat olmalı.” (Jack)
“Abi çok yoruldum. Biraz dinlenebilir miyiz?” (Lily)
“İşte! Orada iyi bir yer var.” (Yumina)
Leon Yuminanın gösterdiği tarafa bakınca biraz ileride bir kafe gördü. Ufak bir tereddütten iç çekerek kafede dinlenmeye başladılar.
‘Hm orada tek başına ne yapıyor?’ Raynanın diğer kızlardan uzakta tek başına oturduğunu gören Leon bir süre tereddüt ettikten sonra yanına gitmeye karar verdi.
“Burada tek başına ne yapıyorsun?” (Leon)
Rayna kendisine seslenen Leona ufak bir bakış attı. Sonra soğuk ve duygusuz bir sesle karşılık verdi.
“Bu seni ilgilendirmez. Beni rahat bırak.”
Raynanın cevabını duyunca Leon biraz şaşırdı ama sonra hızla kendini topladı.
“Um seni üzecek bir şey mi yaptım?”
“Siz erkekler hepiniz aynısınız.”
“Ne? Ne demek istiyorsun?”
Rayna bu sefer hiçbir şey söylemedi ve soğuk bir şekilde Leona bakmaya devam etti.
Leon bir şey daha söylemek üzereydi ki omzunda bir el hisseti. Bakınca Idanın özür dileyen bir bakışla baktığını gördü.
“Onu rahat bırak Leon. Yaşadıklarını hala atlatamadı.”
Leon iç çekti ve başka bir şey söylemeden Ida ile birlikte uzaklaştı.
Bir süre sonra yeterince dinlenince grup tekrar yola çıktı.
Leon hala Raynanın en arkada gruptan biraz uzakta hareket ettiğini gördü.
Yine de bu konuda hiçbir şey söylemeden yoluna devam etti.
Grup sonunda eski bir yiyecek fabrikayla karşılaşana kadar önlerine çıkan birkaç zombi dışında başka bir sorunla karşılaşmadı.
“Hm sence içeriye bir göz atmalı mıyız?” (Jack)
“Bence çok riskli. En iyisi yolumuza devam edelim.” (Leon)
“Yine de içeride iyi bir şeyler olabilir. Bir göz atmak sorun olmamalı.” Grubun en yaşlısı Shion ciddi bir yüzle cevap verdi.
Leon bir süre düşündükten sonra göz atmaya karar verdi. ‘Şu anda en büyük sorunumuz yiyecek. Biraz iyi bir şeyler bulabiliriz. Bulamasak bile kaçabiliriz.’
Fabrikanın girişini hızla buldular ve etrafı çiftli gruplar halinde armaya başladılar.
Etrafa biraz baktıktan sonra birkaç parça yemek bulmayı başardılar.
“Bu kadarı yeterli eğer şimdi yola çıkmaksak hava kararacak. Hava kararınca dışarıda olmak istemeyiz.” (leon)
“Haklısın diğerlerini de çağırayım sonra yola çıkarız.” (Shion)
“Tamam acele et-“ Leon sözünü bitiremeden fabrikanın içinden bir çığlık geldi.
“O ses Bella mıydı?” (Ida)
“Çabuk bir bakalım.” Leonun bağırmasıyla birlikte grup hızla çığlığın olduğu yere koştu.
“Hey sorun nedir? Ne oldu?” Leon Bella ve Raynanın kendisine doğru son sürat koştuğunu görünce aceleyle sordu.
“Zzz-zombi. Bir sürü zombi bize geliyor. Çabucak kaçmalıyız.” Bellanın sözlerini duyan herkesin yüzleri soldu.
Leon arkaya baktığında bir grup zombinin hızla üzerine doğru koştuğunu görünce aceleyle bağırdı “Lanet olsun koşun koşun!”
“Ahhh”
“Nana!” nananın bir çığlıkla yere düştüğünü gören Leon durdu ve bağırdı.
“Yardım et! Lütfen!”
“Lanet olsun!”
Leon hemen koştu ve en yakın zombiye baltasıyla vurarak Nanayı kaldırdı ve tekrar koşmaya başladı.
Grup sonunda fabrikadan çıkmayı başardı ama zombiler hala peşlerinde olduğu için duramadılar.
“Hah hah ne yapmalıyız? Hala geliyorlar.” Yumina nefes nefese bir şekilde söyledi.
“Bilmiyorum. Bu durum olacak en kötüsü. Kampa daha ne kadar var Jack?” (Leon)
“Eğer bu şekilde koşmaya devam edersek bir saate ulaşabiliriz.” Jack alaycı bir şekilde gülümsedi.
“Lanet! Bu şekilde devam edemeyiz.” (Leon)
“O zaman ne yapmalıyız?” (Shion)
“Hah sanırım birimizin zombilerin dikkatini dağıtmasından başka bir şey yapamayız.” (Leon)
“Yani birimizin geride kalıp zombileri oyalamasını mı istiyorsun?” Shion oldukça şok olmuş bir şekilde konuştu.
Leon alaycı bir şekilde gülümsedi ve “ Başka bir önerin var mı?”
“Olmaz bu çok riskli. Hem kim geride kalacak ki?” (Leon)
“Ben onların dikkatini dağıtırım.” Ida hemen bağırdı.
“Olamaz bunu ben yapacağım.” Leon kararlı bir şekilde söyledi.
“Hayır! Sen yaralısın zombilerden nasıl kurtulacaksın?” Shion buna kesinlikle razı olmayacağını söyler gibi direkt olarak gözlerinin içine kararlı ve sarsılmaz bir şekilde baktı.
“Benden daha iyi koşabilen biriniz var mı?”
“Hayır hayır demektir. Bu konu burada kapandı. Başka bir yol bulabiliriz.”
Leon başka bir şey söylemedi ve koşmaya devam etti.
“Hah çok yoruldum artık koşabileceğimi sanmıyorum abi.” Lilynin yorgun sesi arkadan gelince Leon hala ne yapması gerektiğini düşünüyordu.
Leon sanki kararını veriyormuş gibi Lilye baktı.
“Orada o eve girelim.” Leon biraz uzakta 6 katlı bir bina görünce bağırdı.
“Ne? Eğer o eve girersek kendimizi kapana kıstırmaz mıyız?” Jack bağırdı.
“Pekâlâ daha fazla koşamayız. Eğer eve girersek bir şansımız olabilir.” Leon kararlı bir şekilde dedi.
“Haaah pekâlâ”
*clik
Grup hızla evin içine koştu ve kapıyı kapattı. Sonunda biraz dinlenebildiler.
“Hah herkes burada mı?” (Ida)
“Hayır bekle. Abim nerede?” Lily etrafına baktı ama abisini göremeyince sordu.
“Ne? Hemen arkamızdaydı.” (Yumina)
“Yapmış olamaz değil mi?” Shion soluk bir yüzle hemen kapıya koştu ve dışarı baktı.
Dışarıda Leonun evin kapısının açılmaması için kapının önüne bir şeyler yığmıştı.
“Ne yapıyorsun sen? Hemen içeri gir.” Shion yüksek sesle bağırdı.
“Üzgünüm ama zombilerden kurtulmanın tek yolu bu.” Leon üzgün bir şekilde onalara baktı ve konuştu.
“Abi! Hayır beni bırakma.” (Lily)
“Üzgünüm Lily ama seni korumamın tek yolu bu.” Leon gözleri yaşlanmış ve titreyen Lilye bakarak söyledi.
“Hayır hadi kapıyı aç ve içeri gir eminim başka bir yolunu bulabiliriz.” (Shion)
“Sizden son bir şey istiyorum. Umarım ben yokken Lilye iyi bakarsınız.” Leon ciddi bir şekilde gözlerinin içine baktı.
“Abi hayır gitme!” (Lily)
“Geri gel ve kardeşine kendin sahip çık lanet olsun.” (Yumina)
“Jack tanışalı o kadar uzun zaman olmadı ama umarım kızlara iyi bakarsın.” Leon Jacka çok ciddi bir şekilde bakarak dedi.
Jack karmaşık bir şekilde Leona bir süre baktı sonra iç çekti ve ciddi bir şekilde başını sallayarak “Merak etme sen benim hayatımı kurtardın. Sen geri gelene kadar onlara bakabilirim.”
Leon memnuniyetle başını salladı.
“Hepinizden özür dilerim. Merak etmeyin bir gün yeniden buluşacağız.” Leon yaklaşan zombi sürüsüne baktı.
“ABİ!” Lİlynin arkadan gelen çığlıklarını görmezden geldi ve zombi sürüsünü arkasına alarak koşmaya başladı.
…
‘Lanet olsun! Çok yoruldum ve göğsümde ağrımaya başladı. Ne yapmalıyım?’
Leon etrafına baktı ama zombi sürüsünden kaçmanın yolunu bulamadı. Bu yüzden son sürat koşmaya devam etti.
‘Bu şekilde devam edemem.’
Leon hala ne yapması gerektiğini bilmiyordu ve çılgınca etrafına bakmaya devam etti.
“Hey bakın orada biri var.”
Leon birinin sesini duyduğunda tamda pes etmek üzereydi. Bakınca biraz uzakta bir grup silahlı adam gördü.
“Lütfen yardım edin!” Gücünün kalan son kısmını kullanarak bağırdı.
Adamların kendisine doğru geldiğini görünce içinde umut ve neşe duyguları yükselmeye başladı.
Yardıma gelen adamlar zombileri yendikten sonra Leonun başına geldi ve konuşmaya başladı.
“Bakın burada neyimiz var.” Kısa boylu iri yarı bir adam dedi.
“Hahahaha bir köpek yavrusu değil mi?” Uzun boylu bir adam ekledi.
“Hey çocuk adın ne?” lider gibi görünen zayıf ve uzun boylu yakışıklı bir adam sordu.
“Benim adım Leon. Bana yardım ettiğiniz için teşekkür ederim.” (Leon)
“Hehehe şuna bak ne kadar tatlı bir çocuk. Hey patron onu alabilir miyim?” Vücudunun her yerinde dövmeler olan zayıf ve kel bir adam iğrenç bir gülümsemeyle ekledi.
“Iyy benden uzak dur.” Kısa boylu iri adam tiksintiyle söyledi.
“Hey kesin şunu. Çocuğu arabaya yükleyin ve gidelim o bizi bekliyor.” Yakışıklı adam söyledi.
Leon tam bir şey söyleyeceği zaman başının arkasında bir ağrı hisseti ve gözleri karadı.
…
Leon tekrar gözünü açtığı zaman kendini pis ve karanlık bir yerde buldu.
Yattığı yerden doğrulmaya çalıştı ama vücudundan keskin bir acı hissedince sağuk hava soludu ve küçük bir çığlık bıraktı.
“Demek uyandın.”
Yan taraftan bir ses geldiğini duydu.
“Sen kimsin? Neredeyim?”
“Benim adım Frank. Şu anda bir hapishanedeyiz.” (Fank)
Frank, 24 yaşında siyah uzun saçları ve kahve rengi gözleri olan ortalama bir adamdı.
“Hapishane? Burada ne yapıyoruz?” (Leon)
“Kaçırıldık.” (???)
Leon bilinmeyen bir ses duydu ve oraya bakınca 18 yaşlarında sarı kısa saçları ve kahve rengi gözleri olan yakışıklı birini gördü.
Tam kim olduğunu soracaktı ki kişinin kendisi ne soracağını tahmin etmiş gibi cevap verdi.
“Benim adım James. Senin ki?” (James)
“Benim adım Leon. Tanıştığımıza memnun oldum.” (Leon)
“Aynı şekilde bende memnun oldum.” (Frank)
“Bende” (James)
“Şimdi kaçırılmakla ne demek istiyorsunuz?” (Leon)
“Aynen duyduğun gibi bizi de yakaladılar ve bu karakola hapsettiler.” Frank alaycı bir şekilde söyledi.
Leon durum karşısında oldukça şaşırdı.
“Peki bizi neden kaçırdılar?” (Leon)
“Bu adamlar hiç de iyi değiller. Bizi zorla arenada zombilerle veya başka kişilerle dövüştürüyorlar ve üzerimize öleceğimiz ya da hayatta kalacağımız şekilde bahis oynuyorlar.” James iç çeker durumu anlattı.
Leon bunu duyunca daha da şaşırdı ve suskunlaştı.
“Kaçmayı denediniz mi?” Sormadan önce biraz tereddüt etti.
“Hah deneme bile dostum bu adamlar çılgın. En son kaçmaya çalışan adamı bir grup zombiye yem ettiler.” Frank sanki o zamanları hatırlıyormuş gibi solgun ve titrek bir sesle konuştu.
Aralarında konuşurken kapının açıldığını ve içeri uzun boylu iri ve güneş gözlüğü takan bir adam gördüler.
........
Yazar Notu
Bölüm hakkında yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın.
Okuduğunuz için teşekkürler. Keyifli okumalar.
Twitter hesabımdan yeni seriler ve bölümler hakkında bilgi alabilirsiniz
https://twitter.com/BozKurT94567184
Patreonum'dan yazdığım başka serileri okuya bilirsiniz.
https://www.patreon.com/user?u=47179871
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..