7.bölüm

avatar
485 2

ÇILGIN CANAVARLAR DİYARI - 7.bölüm


    7.BÖLÜM

Gözlerimi açtığımda gördüğüm ilk şey daha önce hiç görmediğim bir tavandı.

Vücudumu etrafıma bakmak için kaldırmak istediğimde göğsümden gelen acı yüzünden bir inilti bıraktım.

“Ah ne yapıyorsun? Hala yaralısın yatmaya devam et.”

Bir kadının benimle konuştuğunu duyunca acıyı zorla bastırdım ve kadına baktım.

Kadın 20 yaşlarında, sarı saçlı ve kahve rengi gözlü güzel bir kadındı. Üstünde beyaz bir tişört ve kısa bir kot pantolon giyiyordu.

“Sen kimsin? Burasıda neresi? “

“Şu anda marketin personel odasındayız. Benim adım Ida. Daha önce bizi kurtardığın için teşekkür ederim.”

Ida nazik ve sabırlı bir şekilde açıkladı.

“Kurtarmakla ne demek istiyorsun?”

Idanın onları kurtardığımı söylediğini duyunca kafam karıştı. Bu yüzden istemeden soru sordum.

“Bizi daha önceki adamlardan kurtardığını hatırlamıyor musun?”

Idanın sorusuna başımı salladım. Bir iç çekti ve açılamaya devam etti:

Söylediğine göre bu adamlar onları neredeyse 1 hafta önce yakalamış ve odaya hapsetmiş. Ondan sonra ben onları kurtarana kadar işkence görmüşler ve neredeyse açlık ve susuzluk yüzünden ölüyorlarmış. Neyse ki ben zamanında gelmiş ve onları kurtarmışım.

Hikâyeyi duyunca kafam daha da karıştı çünkü böyle bir şey olduğunu hatırlamıyorum en son hatırladığım birkaç adamın bizi yakaladığı ve beni neredeyse öldürmek üzereyken bilincimi kaybettiğim.

“Lily. Lily nerde?”

Bu konu hakkında düşünmeye devam ederken bir anda Lilynin burada olmadığını gördüm ve endişeyle Idaya sordum

“Lily? Ah yanında olan küçük kızdan mı bahsediyorsun? O baygın haldeyken sürekli yanındaydı ama vücudu yorgunluğa daha fazla dayanamadı ve uykuya daldı. Bizde onu daha rahat bir yere uyuması için götürdük.”

Lilynin iyi olduğunu duyunca rahat bir nefes aldım. Ama temkinliliğimi bırakmadım. Yine de bu konuda bir şey yapabileceğimden değil. Çünkü şu anda yataktan bile kalkamıyorum.

“Neyse biraz daha dinlenmelisin. Yaraların hala kötü durumda olmalı. Bekle de biraz yiyecek bir şeyler getireyim.”

Idanın sorusu bana karnım aç olduğunu hatırlattı.

“Teşekkür ederim.”

“Asıl ben teşekkür ederim. Sen bizim velinimetimizsin.”

“Benim adım Leon bana bu şekilde hitap edebilirsin.”

“O zaman Leon biraz uzan bende yiyecekleri getireyim. Eminim diğerleri de uyandığını duyunca mutlu olacaktır.”

“Diğerleri?”

Ida sorumu duymadı ve kapıdan dışarı çıktı. Odada yine yalnız kalınca aç olmama rağmen yorgunluğumu bastıramadım bu yüzden uykuya daladım.

Uyandığımda Lilynin bana endişeli bir şekilde baktığını gördüm.

“Lily! Nasılsın? Bir yerinde bir şeyin var mı?”

“Ben iyiyim abi. Bir yerinde acı var mı?”

“Ah ben iyiyim. Sadece göğsümde biraz ağrı var.”

“Tanrım beni böyle korkutma. Sana bir şey olsa ne yapardım?”

Lily ağlamaya başladı ve başını göğsüme gömdü. Biraz acı vermesine rağmen onu uzaklaştırmadım ve başını okşarken nazikçe sarıldım.

“Korkma Lily sana söylemedim mi? Seni ne olursa olsun koruyacağım.”

Lily biraz sakinleştikten sonra neredeyse 4 gündür uyuduğumu öğrenince bir şok daha geçirdim.

“Çok endişelenmiş olmalısın. Özür dilerim.”

“unn. Sorun değil. İyi olman benim için yeterli. Lütfen beni bırakma.”

“Siz iki kardeşi bölmek istemiyorum ama aç olmalısınız hadi bir şeyler yiyin.”

Lily ile konuşurken elinde yemek tutan Idanın odaya girdiğini gördüm.

“Teşekkür ederim. Lily sen de aç mısın? Benimle yemek ister misin?”

“Evet. Teşekkür ederim Ida abla.”

“FUFU sorun değil. Lütfen keyfini çıkarın.”

Ida ayrılınca Lily ile birlikte güzel bir kahvaltı ettik.

4 gündür uyuduğum için artık uyuyamadım bu yüzden Lilynin itirazlarını görmezden gelerek odadan dışarı çıktım.

*4 gün sonra*

“Hadi daha hızlı.”

Marketin etrafında koşan kız grubuna ciddi bir sesle bağırdım.

Bu birkaç gün boyunca vücudum daha iyi olduğu için kızların benden isteğini yerine getirmeye başladım. Hayatta kalmak için daha güçlü olmak.

“Hah Hah. Çok yorulduk biraz dinlensek olmaz mı?” bunu söyleyen kız Yumina.

Yumina, 18 yaşında sarı saçlı, kahverengi gözlü ve siyah düz çerçeveli gözlük takan güzel bir kız. Uzun kollu bir kıyafet ve diz kapağının biraz üzerinde olan bir etek giyiyor.

“Hm tamam dinlenebilirsiniz.”

“Haah teşekkür ederim.”

“İşte yumina biraz su iç.”

“Teşekkür ederim Shio abla.” Yumina’ya su veren uzun boylu güzelliğin ismi shion.

Shion, 28 yaşında kırmızı saçları ve yeşil gözleri olan kız grubunun en büyüğü. Siyah ve kırmızı renkleri bulunan bir tişört ve bir kot pantolonu olan olgun ve şehvetli güzellik.

“UFUFU rica ederim. Nana sende biraz su ister misin?”

“Çok iyi olur teşekkürler.”

 Nana, 23 yaşında siyah saçları ve kahve rengi gözleri olan masum güzellik. Yeşil renkli bir elbise giyiyor.

Kızların birbiriyle etkileşimini uzaktan izleyen utangaç ve çekingen kız Bella.

Bella, 19 yaşında yeşil saçları ve sarı gözleri olan nadir bir güzellik. Sarı bir elbise giyiyor.

Ve son olarak Bellanın biraz uzağında bulunan Rayna.

Rayna, 22 yaşında siyah saçlı ve kahve rengi gözlü şehvetli güzellik. Açık bir siyah elbise giyiyor.

“Pekâlâ kızlar mola zamanı bitti antrenmana devam edelim.”

Sözlerimle birlikte kızlar bir kez daha kalkıyor ve bir süre daha antrenman yapıyoruz.

“Tamam bu günlük bu kadar. Elinize sağlık.” (Leon)

“Hah bugün çok yoruldum.” (Yumina)

“Aynen öyle.” (Shio)

“Pekala şikayet etmeyi bırakalım ve yemek yeme gidelim.” (Leon)

“Tamam” (x6)

“Ah sonunda geldiniz bende tam sizi çağırmak üzereydim.”

Markete girdiğimiz anda konserve yemek ve şişe su taşıyan Lily ile karşılaştık.

“Ah anlıyorum hadi yiyelim.”

Karnımızı doyurduktan sonra kızlarla konuşmaya başladım.

“Ne kadar erzakımız kaldı?” (Leon)

“Hm nerden baksan en fazla 4 günlük kaldı.” (Ida)

“Durum kötü. Şimdi ne yapmalıyız?” (Shion)

“En mantıklı hareket en kısa sürede ayrılmak, daha güvenli ve yiyeceği çok olan bir bölge bulmak. Şanslıysak başka insanlarla da karşılaşabiliriz.” (Leon)

“Peki ya zombiler konusunda ne yapacağız?” (Yumina)

“Dışarıda ne kadar zombi olduğunu bilmiyoruz.” (Bella)

“Doğrusu bende güvenli olmayan bir yolculuk yapmak istemiyorum ama erzakımız bittikten sonra yolculuk etmek çok daha zor hale gelecek. Bu yüzden erken davranırsak şansımız daha yüksek olur.” (Leon)

Herkes anlaşarak başını salladı.

“Ama ne tarafa doğru gideceğiz? Rastgele bir yere gidemeyiz.” (Rayna)

Herkes Raynanın sorusu üzerine düşünmeye başladı.

“En mantıklı olanı buradan Batıya gitmek. Batıda askeri bir üs olmalı eğer hayatta kalan birileri varsa en mantıklı seçim orası olurdu?” (Ida)

“Eh! Bunu nerden biliyorsun?” (Leon)

“Erkek arkadaşım bir süre orda çalışmıştı.” (Ida)

“Hm bu iyi başka birinin önerisi var mı?” (Leon)

Bir süre bekledikten sonra başka bir cevap alamayınca kararı kesinleştirdik ve dinlenmeye gittik.

“Hazırlıklar tamamsa yolculuğa başlayalım.” Arkamdaki kız grubuna çağırdım ve yürümeye başladık.

Şehrin sokaklarında yavaş ve dikkatli bir şekilde ilerlemeye devam ediyoruz.

“Sessiz olmalıyız. Hiçbir zombinin ya da canavarın dikkatini çekmek istemeyiz sonuçta.” (Leon)

 “Evet.” (x7)

“Bella bir sorun mu var?” Bellanın endişeli yüzüne bakıyorum.

“Ha-hayır bir şey yok.” Kısık ve utangaç bir sesle cevap verdi.

“Pekala bir sorun varsa benimle konuşabilirsin tamam mı?” (Leon)

“Uu-um bir soru sorabilir miyim?” (Bella)

Bellanın aniden soru sormasına şaşırdım ve ona devam etmesini söyledim.

“Neden bize yardım etmek için bu kadar çok çalışıyorsun?” (Bella)

Bellanın sorusu beni bir an durdu ve düşüncelere daldırdı.

Bu soru gerçekten doğruydu. Neden onlara yardım etmek istiyorum?

“U-um” ben düşünürken endişeyle yüzüme bakan Bellaya baktım ve nazik bir gülümsemeyle cevap verdim.

“Görüyorsun ben eskiden benim için çok değerli birini kaybettim. Bunun bir daha olmasını istemiyorum.”

“Ama bizi uzun zamandır tanımıyorsun değil mi?” (Bella)

“Şey bu doğru ama hmm. Siz ben yaralıyken bana ve Lilye çok iyi baktınız ve bizimle ilgilendiniz ben bana yapılan iyiliğe asla kötülükle karşılık vermem.”

“H-hayır bu sen bizi kurtardın sana yardım etmemiz doğal.”

“Belki bu doru olabilir ama bu mutlaka bana yardım edeceğiniz anlamına gelmez. İnsanlar bencildir çoğu kişi yaralı bir çocuğa ve küçük bir kıza bakmak istemez. Bu yüzden size teşekkür ederim.”

Benden daha kısa olduğu için kolay bir şekilde uzanarak Bellanın saçlarını nazik ve şefkatli bir gülümsemeyle okşadım.

Başını aşağı eğdi ama yüzündeki kızarıklığı hala görebiliyordum.

“Sen gerçekten iyi birisin.” Sesi o kadar kısıktı ki duyamadım.

“Oya şu küçük şirin kıza da bakın.” Tam ona ne söylediğini sormak üzereyken Shion ablanın sesi arkamızdan geldi.

“Aaaaaa” Bella küçük bir çığlık attı ve benden uzaklaştı.

“Shion abla lütfen bizimle uğraşma.”

“UFUFU özür dilerim ama sizinle uğraşmak çok eğlenceli. Kendime engel olamıyorum.”

Ufak bir iç çekişle yoluma devam ettim.

“Hey şuraya bir bakın.” (Ida)

“Ne buldun Ida abla?” (Yumina)

Bende bir göz atmak için yanlarına gittiğimde bir adamı kovalayan birkaç zombi gördüm.

Adam, siyah saçlı ve uzun boyluydu. Üzerinde polis üniforması vardı.

“Ne yapmalıyız?” (Ida)

“Bilemiyorum. Tehlikeli görünüyor.” ( Rayna)

“Onu böyle bırakamayız.” ( Nana)

“Sen ne düşünüyorsun?” Ida abla bana baktı.

“Bence yardım etmeliyiz. Fazladan bir kişi eklemek yolculuğu daha güvenli hale getirir.” (Leon)

“O zaman ona yardım ediyoruz.” (Shion)

Bazı kızlar tatminsiz olmasına rağmen adamı ölüme terk edemezdik.

Sırt çantamı Shion ablaya verdim ve el baltasını alarak zombilerin üzerine doğru koştum.

“Hey bu tarafa doğru koş.” Adam benim sesimi duyunca bana doğru koşmaya başladı.

Zombilere yeterince yaklaşınca baltamı savurdum ve bir zombinin başını yardım. Yarılan kafadan beyin sıvısı ve parçaları etrafa yayılarak mide bulandırıcı bir görüntü oluştu.

Diğer zombi bana kolunu savurdu ama eğilerek kaçtım ve baltayla kolunu kestim sonra göğsüne tekme atarak sırt üstü düşmesini sağladım.

Zombi yerde yatarken hızla diğer zombiye koştum ve bir darbeyle boynunu koparttım.

Yere yatan zombi ayağa kalktı ve bana tekrar saldırdı ama zaten tek kolu olmadığı kolay bir şekilde onun da kafasın kesmeyi başardım.

“Sen iyi misin?” adama yaklaştım ve elimi uzattım.

Hızla toparlanan adam elimi tuttu ve kafasını salladı.

“Ben iyiyim. Beni kurtarmaya geldiğin için teşekkür ederim. Benim adım Jack. Buradan biraz uzakta bir kurtarma operasyonu sırasında oluşan hata yüzünden diğerlerinden uzakta kaldım.”

Jackın sözlerini duyunca şoktan dolayı gözlerim genişledi ve içimden bir neşe duygusu çıktı.

“Kurtarma operasyonu?”

“Evet ben buradan biraz ileride bulunan bir hayatta kalan kampından hayatta kalanları kurtarmak için gönderildim.”

“Hayatta kalan kampı. Bir kamp mı var?”

“Evet. Bilmiyor muydun?”

“Şey evet çünkü elektrikler yok ve haber alacağımız kimsede yoktu.”

“Anlıyorum bu mümkün. O zaman neden benimle birlikte kampa gelmiyorsun?”

“Leon.”

Tam bir şey söyleyecektim ki Shion ablanın sesini duydum. Bakınca diğer kızlarında yüzlerinde endişeli bir ifadeyle bize doğru koştuğunu gördüm.

“Sen iyi misin Leon? Bir yerinde bir şey var mı?” (Ida)

“Hahaha ben iyiyim. Bir şeyim yok.” (Leon)

“Tanrım. Neden böyle bir şey yaptın hala tam olarak iyileşmedin değil mi? Ya sana bir şey olsaydı? Ne yapacaktın?” (Shion)

“Pekala görüyorsunuz ben iyiyim birkaç zombiyle başa çıkabilirim.” (Leon)

“Hayır, hayır demektir. Bir daha böyle bir şey yapma. En azından tam olarak iyileşene kadar tamam mı?” Shion sert bir şekilde sanki çocuğunu azarlıyormuş gibi beni azarladı.

“Hayır yani be..” (Leon)

“Anlaşıldı mı?” (Shio)

“Hiii.. Anlaşıldı.” Shion ablanın ilk defa bu kadar korkutucu bir surat yaptığını gördüğüm için küçük bir çığlık atarak cevap verdim.

“Un bu iyi. Şimdi kim bu beyefendi?” Shion abla dikkatli bir şekilde Jacka baktı.

“Tanıştığımıza memnun oldum hanımefendi. Benim adım Jack. Hayatta kalan kampından hayatta kalan insanları bulmak ve kurtarmak için gönderildim ama bir hata yüzünden grubumdan ayrı düştüm.” (Jack)

“Aman. Benim adım Shion. Tanıştığıma menün oldum. Bunlar da diğerleri.” Shion ablanın çağrısı üzerine herkes kendini tanıttı.

“Tekrar tanıştığımıza memnun oldum.” Jack kibarca söyledi.

“Jack beni hayatta kalan kampına davet etti sizce ne yapmalıyız.” Boşluk anından yararlanarak sohbete girdim.

“Hm sen ne düşünüyorsun?” (Shion)

“Bilemiyorum bence kabul etmeliyiz. En azından emin olmadığımız bir yere gitmekten daha güvenli olduğunu düşünüyorum.” (Leon)

“Siz kızlar ne düşünüyorsunuz?” (Shion)

“Ben abimi takip edeceğim.” (Lily)

“Bende daha iyi olduğunu düşünüyorum.” (Yumina)

“Bence de kampa gitmeliyiz.” (Ida)

“Be-bence de daha iyi olur.” (Bella)

“Benim için fark etmez.” (Nana)

“Benim içinde sorun yok.” (Shion)

Herkes cevap vermeyen Raynaya baktı. Herkesin ona baktığını gören Rayna hızla onaylayarak başını salladı.

“O zaman karar verildi. Kampa gidiyoruz.” (Leon)

“Çok iyi hadi yola koyulalım şimdi yürümeye başlarsak 4 saate ulaşabiliriz.” (Jack)

Herkes başını salladı ve yola koyuldu.

  

...................

Yazar Notu:

Özür dilerim arkadaşlar dersler ve sınavlar yüzünden yeni bölümde gecikmeler yaşandı.

 En kısa sürede en az haftada 1 bölüm atmaya çalışacağım.

Bölüm hakkında yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın. 

Okuduğunuz için teşekkürler. Keyifli okumalar.


Twitter hesabımdan yeni seriler ve bölümler hakkında bilgi alabilirsiniz

https://twitter.com/BozKurT94567184 


Patreonum'dan bir sonraki bölümü daha hızlı okuya bilirsiniz.

https://www.patreon.com/user?u=47179871  






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46886 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr