6.bölüm

avatar
502 3

ÇILGIN CANAVARLAR DİYARI - 6.bölüm


                  DÜŞMÜŞ ŞEHİR 2

 “Şehirde güvende olacak mıyız? Şehirde çok fazla zombi yok mu?”

“Bilmiyorum ama gitmekten başka ne yapabiliriz ki? Yakınlarda bulunan tüm evlere girdik ve tüm yiyecekleri aldık.” Alaycı bir gülümsemeyle cevap verdim “haaah. merak etme her şey daha iyi olacak.”

“unn.” Lily başını salladı ama hala endişeli olduğunu görebiliyordum. Ama onu sakinleştirecek bir şey söyleyemedim. Çünkü bende şehirde neler yaşayabileceğimizi bilmiyordum. İç çekip yola devam ettim.

Bir süre yürüdükten otoyola ulaşmayı başardık. Geçen seferki deneyimimden sonra açıkça otoyoldan uzak durmak istememe rağmen, otoyolu kullanmak ormanda ilerlemekten daha kolay olduğu için, kullanmaya karar verdim.

Neyse ki şehre ulaşana kadar birkaç zombiyle daha karşılaşma dışında başka bir sorunla karşılaşmadık. Bu yüzden kısmen rahat bir yolculuk oldu.

Şehre ulaştığımızda hemen girmek yerine, geceyi biraz uzakta kamp yaparak geçirmeye ve şehri gözlemlemeye karar verdim.

 Gece boyunca şehri gözlemlememe rağmen zombi yada insan belirtisi görmeyince biraz şüphelendim. Ama sonra bunun daha iyi bir sonuç olduğu için düşünmeyi bıraktım.

Gece biraz daha gözlemledikten sonra uykum geldiği için bilmeden uykuya daldım.

...

“Abi uyan.”

“...”

“ABİ! UYAN!”

“Ahh. Gü-Günaydın Lily. Sorun nedir?”

“Kahvaltı hazırladım. Hadi kahvaltı yapalım.”

“Sen mi hazırladın? Güzel görünüyor.”

“Unn. Hadi yiyelim.”

Lilynin hazırladığı ufak ama lezzetli kahvaltıyla karnımızı doyurduktan sonra yavaşça şehre girmeye başladık.

Şehrin içi dışarıdan göründüğünden daha kötü bir durumdaydı. Şehir; sanki bir hayalet şehirmiş gibi görünüyordu, yanan evler, kırılmış pencereler, kırılmış kapılar ve ürkütücü sessizlik.

Yerlerde ara sıra görülebilen kan ve insan kalıntıları bile vardı. Lily ile dikkatli ve gergin bir şekilde hayalet şehrin sokaklarında yürüdük.

Şehirde ilerlemeye devam ederken karşımıza bir market çıktı.

“Lily ben markete girip iyi şeyler var mı diye bir bakacağım. Sen burada bir yerde saklan ve ben çağırana kadar sakın çıkma.”

“Ama abi korkuyorum. Seninle gelemez miyim?  Ne olur?”

“Olmaz. İçeride neler olduğunu bilmiyoruz. Eğer tek girersem kolayca kaçabilirim ama sen yanımda olursan ne olacağını bilemeyiz.”

“Ama”

“Haaaah. Bak seni anlıyorum ama bu ikimizin de iyiliği için sana bir şey olursa ne yapardım. Bu yüzden itaatkar ol ve bir yerlerde saklan olur mu?”

“unn” İsteksiz bir şekilde yakında ki bir arabanın arkasına saklandı.

Rahat bir nefes aldım ve elimdeki baltayla yavaş ve dikkatli bir şekilde markete girdim. Marketin içi karanlıktı ve pis kokular geliyordu.

Rafların arasında yürürken bir yandan da yiyecek veya içecek bir şeyler aradım. Ama her şey alınmıştı bu yüzden bir şey bulamadım. Tam dönüp çıkmaya başladığımda biraz ileriden ses geldiğini duyunca titredim ve sesin geldiği tarafa döndüm.

Rafların arkasında siyah ve beyaz renklerde bir köpek yavaşça çıktı. Gördüğümün bir köpek olduğunu fark edince rahat bir nefes aldım ama dikkatli bir şekilde bakınca vücudunun bazı kısımlarının parçalanmış veya çürümüş olduğu kolayca fark ediliyordu.

Köpeği incelerken beni fark etmiş gibi başını bana çevirdi ve kırmızı gözleriyle bana baktı.

“Lanet olsun.”

Beni fark ettiğini anlayınca hızla çıkışa doğru koşmaya başladım.

“Graaaauu”

Arkamdan bir kükremeyle koşmaya başladı.

‘Böyle giderse bana yetişecek bir şeyler yapmam lazım.’

Ama daha bir şey yapmaya başlayamadan üstüme atladı ve beni pençe darbesiyle uçurdu. Darbeden dolayı kaburgamda ufak bir çatlak oluştuğunu hissede biliyordum.

Acıyla bir inilti sızdırdım ve zorla canavara baktım. Bana yavaşça yaklaştığını görünce dişlerimi sıktım ve göğsümden gelen acıyı bastırarak zorla ayağa kalktım.

Canavar benim ayağa kalktığımı görünce tekrar üstüme atladı ve bir pence daha attı. Bu sefer elimdeki baltayla darbesini durdurmama rağmen arkasındaki güçten dolayı tekrar uçtum ve yere düştüm.

Düştükten sonra biraz kan tükürdüm ve kendimi yine ayağa kalkmaya zorladım.

‘Burada ölemem. Lily hala beni bekliyor.’

Derin bir nefes aldım ve göğsümden gelen ağrıyı görmezden gelmeye çalıştım. Canavar bana tekrar saldırınca eğildim ve saldırısından kaçındım.

Sonra elimdeki baltayla göğsüne sertçe vurup parçaladım. Yarasından fışkıran kan tüm vücudumu ıslattı ve pis bir kokuyla doldurdu.

Yaralanan canavar hızla geri çekildi ve aramıza biraz mesafe koydu. Bu sefer saldırmak yerine dikkatlice beni incelemeye başladı. 

Bir süre birbirimize bakmaya devam ettik sanki ilk hareket eden kaybedecekmiş gibiydi. Dışarıdan bir çığlık geldiğini duyunca dikkatim dağıldı. Bunun fırsat olduğunu bilen canavar hemen üstüme atladı ve pençesini salladı.

Dikkatimi geri toplayınca canavarın üstüme atladığını gördüm bu yüzden bende baltayı salladım ve canavarın bana salladığı pençesine vurdum.

Canavar acı içinde bir çığlık attı ve kopan pençesine baktı. Canavarın dikkatinin dağıldığını görünce fırsatı kaçırmadım ve baltamla başını parçalara ayırdım.

Başından çıkan kan ve beyin parçaları marketin her yerine dağıldı. Rahat bir nefes aldım ve tam uzaklaşmak üzereyken canavarın göğsünde mavi renkli küçük bir kristal gördüm.

Yaklaştım ve dikkatlice kristali elime aldım. Tam inceleyeceğim sırada dışarıdan gelen çığlığı hatırladım. Bu yüzden kristali cebime attım ve hızla dışarı koştum.

“Lily neredesin? Cev...”

Tam marketten çıkarken göğsümde bir ağrı hissetim ve sertçe yere düştüm. Ve ellerimle göğsümü tuttum.

“Abi! Bırakın beni. Abime zarar vermeyin.”

Lilynin konuştuğunu duyunca dişlerimi sıktım ve kendimi yukarıya bakmaya zorladım. Karşımda dört adam gördüm,  biri Lilyi tutuyordu, diğeri hemen yanımda ve kalan ikisi de karşımda bana bakıp sırıtıyordu.

“Haahahha şuna da bakın hele. Burada kimler varmış. 2 tane işe yaramaz velet.” (Adam A)

“Hahahaaha bu doğru şunun durumuna da bakın. Ne kadar yazık.”(Adam B)

“Tch. İşe yaramaz velet.”(Adam C)

“Hahaha en azından burada biraz eğlenceli şeyler var”(Adam D)

“Abi!”(Lily)

“Çek pis ellerini onun üzerinden!” Dişimi o kadar sıktım ki ağrımaya başladı ama umursamadım. Şu anda daha büyük sorunlarım vardı.

“Tch. Kapa çeneni velet.” Adam C yanımdan bana bir tekme daha attı ve inilti çıkarmama neden oldu.

“Onlarla ne yapacağız?”(Adam B)

“Hmmm. Erkeği öldürüp kızı alacağız.”(Adam A)

“Abi yardım et.”(Lily)

“Hahaha abin sana yardım edemez küçük kız. Akşam olana kadar bekle sana abini unutturacağım.”(Adam D)

“hiiii! Çek ellerini üzerimden yardım et abi”(Lily)

Göğsümdeki ağrıyı bastırıp ayağı kalkmaya çalışıyorum ama adam c bunu görünce bir tekme daha atıyor.

“Yerde kal velet. Ne kadar uğraşırsan uğraş boşuna.”(Adam A)

“Vayyy bakın burada neler var. Güzel bir balta değil mi?”(Adam B)

Adam B baltamı aldı ve benden uzaklaştı. Sonra A’nın yanında durup bana bakmaya başladı.

“Neyse işi bitir de gidelim evde biraz oynamak istiyorum”(A)

“Tamam her neyse. Merak etme velet sana hızlı bir ölüm vereceğim”(C)

Cebinden bir bıçak çıkardı ve bana yaklaşmaya başladı. İlk başta şaşırdım çünkü o kadar iddialı konuştular ki ellerinde bir şeyler olduğunu sanmıştım ama dikkatli bir şekilde bakınca ellerindeki tek silahın benden aldıkları balta olduğunu gördüm.

‘Bunlar aptal mı? Bu kadar tehlikeli bir yere silahsız geliyorlar.’ Düşünmeden edemedim.

Adam C bana iyice yaklaştı ve bıçağı boynuma doğru salladı.

“ABİ!”(Lily)

“Hahahah işte kızların yüzündeki bu ifadeye bayılıyorum. Bana daha fazla ifade göstermeni sağlayacağım.”(B)

Lily adamın sözlerini duyamayacak kadar üzüntü ve kedere boğulmuştu. Bu yüzden dayanamadı ve bayıldı.

“her neyse hadi gidelim. Buradan istediklerimizi aldık.”(A)

Dönüp uzaklaşmaya başladılar ama Adam C’nin hareket etmediğini gördüklerinde durup ona baktılar.

“Hey neyi bekliyorsun hadi gidelim.”(A)

“Size gidebileceğinizi söylemedim.”(Leon)

“Ne sen yaşıyor musun? Ama nasıl?”(D)

“Ve sana da pis ellerini onun üzerinden çekmeni söylemiştim.”(Leon)

“Seni küstah velet. Bekle ve sana nel-“ Adama D lafını bitiremeden boğazından kan fışkırdı ve olduğu gibi yere düştü.

...

BİR SÜRE ÖNCE

Adam elindeki bıçağı çocuğun boynuna doğru salladı mutlu bir gülümsemeyle salladı. Ama bir sonraki olan şeyler o kadar ani ve hızlıydı ki ne olduğunu anlamadı.

Çocuk elindeki bıçağı almış ve boynunu kesmişti. Neler olduğunu anlayınca gözleri dehşet içinde büyüdü ve kendi kanı yüzünden boğulduğu için konuşamıyordu.

Kısa bir süre sonra adamın gözlerindeki ışık kayboldu. Çocuk yavaşça ayağa kalktı ve uzaklaşan adamlara bağırdı.

Adamalardan şaşırmış bir tepki geldiğini gördü ama umursamadı ve Lily tutan adama bağırdı.

Adamın bırakmaya niyeti olmadığını görünce tereddüt etmedi ve elindeki bıçağı adama fırlattı. Adam kanlar içinde yere yığıldı.

“Şimdi hesap verme vaktiniz geldi.”(Leon)

“Seni velet. Tek silahını attın bizimle nasıl başa çıkacaksın haa.”(B)

“Hmmm. Küstah seninle başa çıkmak için silaha ihtiyacım olduğunu mu sanıyorsun?”(Leon)

 “Beni sinirlendiriyorsun. Sana küstah olmanın sonunu göstereceğim.”(B)

“Bekle”(A)

Adam A beklemesini söyledi ama Adam B o kadar sinirlenmişti ki hiç bir şeyi umursamadan çocuğa saldırdı.

Adam B baltasını çocuğa salladı ama çocuk birkaç adım geriye atarak saldırısından kurtuldu ve adama sertçe bir yumruk attı.

Adam darbeden dolayı elindeki baltayı düşürdü ve yere yattı. Çocuk yerdeki baltayı alarak yavaşça adama yaklaşmaya başladı.

Adam kafasını salladı ve yukarı baktı çocuğun kendine yaklaştığını görünce vücudu korkuyla titremeye başladı.

Çocuk, soğuk mavi gözler, canavar ve kınsan kanıyla lekelenmiş parlak beyaz saçlarla tam bir ölüm meleğine benziyordu.

Adam hemen hayati için yalvarmaya çalıştı ama bir şey söyleyemeden çocuk kolunu vücudundan ayırdı. Adam acı içinde bir çığlık attı ve ağlamaya başladı. her yalvarmaya çalıştığında çocuk vücudundan bir parça keserek onu susturdu.

Adam acıya daha fazla dayanamayıp bayıldığında çocuk boğazını kesti ve acılarına bir son verdi.

Adam A o kadar şaşırmıştı ki bırakın kaçmayı hareket dahi edemiyordu. Sonunda çocuğun dönüp ona yaklaştığını görünce korkuyla yere düştü ve yalvarmaya başladı.

“Lütfen. Gitmeme izin ver ölmek istemiyorum. Ne istersen yaparım lütfen.”(A)

“Hmmm. Her şeyi mi?” adam sanki bir umut ışığı görmüş gibi yüzü aydınlandı ve gülümsedi.

“O zaman bana saklanma yerinizin nerede olduğunu söylersen seni öldürmeyeceğim. Bu nasıl?”(Leon)

“evet evet çok uzakta değil. Buradan biraz batıya doğru gidersen oradaki en büyük süper market. Orası bizim saklanma yerimiz” Adam umutsuzca açıklamaya çalıştı.

“hmm. Eğer bana yalan söylüyorsan emin ol seni ölümden daha kötü bir kader bekliyor.”(Leon)

“Hayır hayır hayır. Yemin ederim ki doğruyu söylüyorum.”(A)

“İyi. O zaman bizi oraya götür bakalım.”(Leon)

Sonra çocuk bayılmış Lilyi kucağına aldı ve süper markete doğru yola çıktılar.

...

Uzun bir süre yürüdükten sonra gerçekten de büyük bir süper markete varmışlardı. Marketin cam olan kısımları tahtalarla örtülmüş ve güvenliği artırılmıştı.

“hmm. Gerçekten doğruyu söylüyorsun gibi görünüyor.”(Leon)

“İşte seni getirdim lütfen gitmeme izin ver.”(A)

“Tabi ki sözümün eri biriyim gidebilirsin.”(Leon)

Adam rahat bir nefes aldı ve gitmek için döndü. Bir daha asla buraya gelmeyecek ve bu şeytandan olabildiğince uzaklaşacaktı.

Ama çok uzaklaşmadan yüksek bir ses duyuldu. Adam hemen arkasına döndü ve üzerine gelen sürücüsüz bir otomobil gördü. Otomobilin çıkardığı ses etraftaki birkaç zombinin dikkatini çekmişti.

“ne yapıyorsun?”(A)

“Hmm. Ben gitmene izin vereceğimi söyledim ama seni zombilerden koruyacağımı söylemedim. Eğer ölmek istemiyorsan koş ve bir daha geri gelme anladın mı?”(Leon)

Adam üstüne gelen zombileri görünce çığlık attı ve hayatı için koşmaya başladı. Ama çok ilerleyemeden evlerin birinden çıkan zombi adamın üstüne atladı ve parçalamaya başladı. her tarafı acı çığlık doldurdu ve bir süre sonra sustu.

“Hmpf.” çocuk döndü ve bir daha bakmayıp süpermarkete girdi.

İçeride biraz yiyecek, içecek, giysi ve vb. Malzeme bulunca rahat bir nefes aldı. Lilyi sırtından indirdi ve etrafta silah var mı diye baktı ama hiç bir şey bulamadı.

Anlaşılan bu adamlardan önce süpermarketin malzemelerinin çoğu alınmıştı. Biraz daha ararken sonunda bir kilitli bir oda buldu. Hiç tereddüt etmeden balatasıyla kilidi kırdı ve içeri girdi.

İçeride 5-6 tane açlıktan ve yorgunluktan ölmek üzere olan bir kaç kadın bulunca şaşırdı.

‘Bu şerefsizler.’ İçinden küfür etti ve kadınlara yaklaştı. En küçüğü 17li en büyü ise 30lu yaşlarda görünüyordu.

“Hey beni duyuyor musun?” 20 yaşlarında görünen bir kadını kaldırdı ve yüzüne baktı. Kadının yüzü solmuş ve gözlerinde ışık kaybolmuştu. Kadını yavaşça yere yatırdı.

“Hey burada beni duyan biri var mı?” hiç bir cevap gelmeyince iç çekti ve çıkmak için döndü.

“Lütfen yardım et!” zayıf ama net bir ses gelince hızla çocuk hızla sese doğru koştu ve 25 li yaşlarda birinin ona baktığını gördü.

“Lütfen yalvarırım bana biraz yiyecek ve su ver. 2 gündür hiçbir şey yemedim ve çok susadım.” Kadın çocuğun yüzüne baktı ve yalvardı.

Çocuk sırtındaki çantasından yiyecek ve içecek bir şeyler çıkarıp kadını besledi. Bunu gören diğerleri de kalkmaya ve yardım istemeye başladı.

“Artık güvendesiniz. Sizi bu hale getiren adamları çoktan öldürdüm.”(Leon)

Bazı kadınlar adamların öldüğünü duyunca ağlamaya ve teşekkür etmeye başladı. çocuk başını salladı ve onları odadan çıkardı.

“Pekala bundan son-“ lafını bitiremeden kan kustu ve yere çöktü.

“Sen iyi misin? Ne oldu?” kadınlar endişeli bir şekilde seslendi.

“Haaaah. Yaralanmam kötüleşti. Şimdi gitmem gerekiyor lütfen Lilye ve ona iyi bakın” dedi ve bayıldı.


yazar notu: 

arkadaşlar okuduğunuz bölüm hakkında yorum yapmayı unutmayınız. hatalar olabilir zamanla daha iyi yazmaya çalışacağım. okuduğunuz için şimdiden teşekkür ederim.

keyifli okumalar.


twitter hesabımdan benimle iletişime geçebilir veya yeni seriler ve bölümler hakkında bilgi alabilirsiniz

https://twitter.com/BozKurT94567184 


patreonumdan bir sonraki bölümü daha hızlı okuya bilirsiniz.

https://www.patreon.com/user?u=47179871   

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46909 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr