HAYATTA KALMA 4.GÜN
Sabah üzerimde ağır ve rahatsız edici bir şey olduğunu hissedince gözlerimi açtım. Lily’nin kollarımda kıvrılmış ve bana sıkıca sarıldığını görünce nazik bir gülümsemeyle başını okşadım.
‘Akşam benimle yatmak istediğini söylediğinde çok şarmış'tım ama düşününce yaşadığı onca şeyden sonra o kadar da tuhaf değil.’
Lily’i uyandırmak istemeyerek, yavaşça yataktan kalktım ve kahvaltı hazırlamak için mutfağa yöneldim.
Bir süre sonra Lily gözleri yarı açık ve ayıcığıyla birlikte mutfağa geldi.
“günaydın.”(Lily)
“günaydın. Dün iyi uyuyabildin mi?”(Leon)
“unn”(Lily)
“güzel, o zaman elini ve yüzünü yıka da gel, kahvaltıyı hazırladım.”(Leon)
“tamam”(Lily)
Lavaboya giderken hala sallanıyordu onu böyle görünce gülümsedim ve geri gelmesini bekledim. Birlikte karnımızı doyurduk. Bu gün yapmak istediğim şeyler olduğu için birlikte gitmedik. Lily’e evde kalmasını ve beni beklemesini söyledim. Biraz mutsuz olmasına rağmen kabul etti. Onu bırakmak istemesem bile yapacağım şeyi görmesini istemedim.
...
Bu gün uzun süredir merak ettiğim şeyin cevabını öğrenmek için deney yapacaktım. Eve gelen su kullanılabilir mi? Kullanılamaz mı?
Bu deneyi yapmak için canlı ve zombi olmayan bir kaç hayvan yakalamalı ve onları musluk suyuyla beslemeliyim. Ama hayvanları nerde ve nasıl yakalamalıyım?
Biraz düşündükten sonra tuzak kurmanın en iyi ve pratik yol olduğuna karar verince henüz kesilmemiş interneti kullanarak tuzak kurmaya karar verdim. Ama önce nasıl bir tuzak yapmam gerektiğine karar vermeliyim. ‘ ormanda olduğumuz için küçük hayvanları (kuş, sincap, kirpi, vb) yakalamak daha kolay olmalı’ karar verince 4 tane tuzak kuruyor ve bekliyorum.
uzun bir süre bekledikten sonra. Tuzakları kontrol ediyorum.
“işte bu” 4 tuzaktan ikisi boştu ama diğer ikisinden 1 kuş ve 1 fare yakaladım ve deneylere başladım.
...
1 HAFTA SONRA
1 hafta boyunca günlerim aynı şekilde geçti. Lily ile birlikte evde kaldım ve deneylere devam ettim. Deneylere başladıktan 1 hafta sonra bile hayvanlarda bir değişiklik olmadığını görünce suyun güvenli olduğuna karar verdim. Yinede temkinli olmak daha iyidir bu yüzden suyu kaynatarak kullanmaya başladım.
Güzel bir banyo yaptım ve Lily’e de yapmasını söyledim. Mutlu bir şekilde banyoya gitti. Bende kolktuk'ta mutlu bir gülümsemeyle rahat bir nefes alarak uzun süredir özlediğim temizliğin keyfini çıkardım.
“hmmm zombiler ortaya çıkalı neredeyse 2 hafta oldu. Yine de yardıma gelen kimse yok. İnternette bile tek bulabildiğim canavarlar hakkında haberler.”
Bir kaç gün önceden beri internette haberlere bakmıştım. Ama bulabildiğim tek şey en son 1 hafta önce atılan video oldu. Videoda zombilerin dünyanın her yerinde olduğuyla ilgili görüntülerden başka bir şey yoktu. İnsanlarla iletişime geçmeye çalıştım ama kimseyle iletişime geçmeyi başaramadım.
Bu sırada Lily banyodan çıkmış üstüne giymeye odaya gitmişti.
Bende akşam yemeği yapmak için mutfağa gittim. Tam buzdolabının kapağını açtığım anda ışıklar söndü ve dolap çalışmayı bıraktı.
“haaaah demek sonunda gerçekleşti” alaycı bir şekilde gülümsedim.
“abii! Işıklar gitti.”(Lily)
“geliyorum” cebimdeki telefonun ışığını açtım ve Lily’nin yanına gittim.
Odaya girdiğim anda Lily koşup bana sıkıca sarıldı. Dikkatli bir şekilde bakınca gözlerinin köşesindeki yaşları görebiliyordum.
Gülümsedim ve gözlerindeki yaşları sildim. Neyse ki ışıklar gitmeden önce kıyafetlerini giymişti.
“hadi mutfağa gidelim” yavaşça kucaklaşmasından kendimi kurtardım ve mutfağa gittik. Karnımızı doyurduk ve birlikte uyuduk.
...
Sabah yataktan yavaşça kalktım, elimi ve yüzümü yıkayıp mutfağa yöneldim. kahvaltı hazırlamayı bitirince Lily'nin uyanmasını bekliyorum.
Pencereden bir ses geldiği zaman tamda Lily’i uyandırmaya gidiyordum. Pencerede 3 tane karga vardı. İlk bakışta normal görünüyordu ama yakından bakınca vücutlarının parçalanmış ve çürümeye başlamış olduğunu fark ettim. Ama onlar hakkında en korkutucu olanı arkalarında bulunan 20 yada 25 tane daha karga olmasıydı.
Yaşadığım şoktan dolayı bir kaç saniye dondum ve kendime gelince paniklemiş bir şekilde hızla Lily’nin yanına koştum.
“Lily! Uyan! çabuk ol, bir sorunumuz var.”
Sert bir şekilde Lily’i salladım. Gözlerini ovdu ve yataktan kalktı.
“sorun ne abi” uykusundan uyanınca kafasını eğdi ve bana şaşkın bir şekilde baktı.
“Lily şimdi beni dinle. Evin ön tarafını zombiler sardı. Acele etmeliyiz.” Doğrudan gözlerinin içine baktım.
Sonunda işin ciddiyetini anlamış gibiydi, gözleri ve ağzı genişledikçe, vücudu titremeye başladı “nnn-ne yapmalıyız abi? Korkuyorum.”
Bir kaç nefes aldım ve kendimi sakinleştirdim “şimdi olabildiğince sessizce toplayabildiğimiz kadar eşyayı toplamalı ve evden ayrılmalıyız. Neyse ki evin girişi arka tarafa açılıyor.”
Lily’e cevap verdim ve hızla toplanmaya başladık.
Mümkün olduğunca toplansak da alabildiğimiz yiyecek miktarı en fazla 1 hafta yeterliydi. Ama yiyecek bittikten sonra yine gizlice eve dönüp daha fazla alabilirdik.
“Lily hazır mısın?” evin kapısına yaklaşınca soruyorum.
“evet, şimdi nereye gideceğiz abi” bana sulu gözlerle bakıyordu.
Benim gözlerimde de yaşlar vardı sonuçta 15 yıldır yaşadığım evi terk etmem gerekiyordu ‘neden evimi terk etmek zorundayım. Lanet olsun keşke biraz daha güçlü olsaydım. O zaman evimi terk etmek zorunda kalmazdım.’
Tek tesellim daha sonradan evime tekrar gelebilmekti ‘lanet olsun bir gün gelip evimi geri alacağım.’
Gözlerimdeki yaşları siliyorum ve evin kapısını açıyorum. Ama kapıdan çıkmıyorum çünkü karşımda bir çift parlak kırmızı gözlü, siyah saçlı bir kadın ve arkasında da 4-5 tane daha kırmızı gözlü insan direkt olarak bana bakıyordu.
Kapıyı hızla kapatmaya çalıştım ama kolları ve bacaklarıyla engelledikleri için yapamayınca Lily’e bağırdım.
“Lily koş” birlikte hızla yatak odasına kaçtık ve kapıyı kilitledik. Kalbimin sesini duyabiliyordum.
“abi şimdi ne yapmalıyız.” Lily sıkıca bana sarıldı. Vücudu titriyordu ve gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı.
Bende ona sıkıca sarıldım ve başını okşadım “merak etme daha ne kadar kötü olabilir ki bir yolunu bulacağım.”
Ama kaderin başka planları vardı çünkü bu sözler ağzımdan çıkar çıkmaz pencereden sesler gelmeye başladı. Yavaş ve mekanik bir şekilde kafamı pencereye doğru çevirdim.
Pencerede zombi kargaları görünce artık içimde tutamadım ve “lanet olsun! Benim sözlerimi mi bekliyordunuz.” Bağırdım.
‘lanet olsun böyle devam ederse pencere dayanmayacak’ onlarca karga hızlı ve güçlü bir şekilde pencereye çarpıyordu.
Elime baltayı aldım ve sapını sıktım “Lily, beni dinle. Ne olursa olsun arkamdan ayrılma. Tamam mı?”
“unn. Ama neden? Ne yapmayı düşünüyorsun?” kafası karışmış bir şekilde bana baktı.
“haaah çok çılgınca bir şey.” Baltayı elime aldım ve kapının kolunu tuttum. Tekrar nefes aldım ve kararlılığımı sertleştirip kapıyı açtım.,
Hemen önümde bir zombi bana döndü ama başka bir tepki veremeden elimdeki baltayla kafasını yardım. Her tarafa siyah renkli bir sıvı ve beyin parçaları saçıldı. Lily sahneyi görünce arkamdan çığlık attı.
Yaptığımız gürültü yüzünden diğer zombiler de bize doğru gelmeye başladı. Ama bana gelmelerini beklemedim ve üstlerine saldırdım. Ben bundan 1 yıl önce uluslar arası silahlı ve silahsız dövüş sanatlarında birinci geldiğim için dövüşme yeteneğim oldukça yüksekti, bırakın bir kaç zombiyi çoğu yetişkin bile benimle boy ölçülemez.
Önüme çıkan bir kaç zombiyi daha baltamla parçaya ayırdıktan sonra, etrafıma baktım ve mide bulantısı hissettim. Her yerde insan kanı ve organ parçaları vardı.
Midemden gelen rahatsızlığı zorla bastırdım ve Lily’e baktım. Yüzü bembeyaz olmuştu ve bir şeye katlanıyormuş gibi görünüyordu. Onu teselli edemedim çünkü bu bundan sonra bir çok kez karşısına çıkacak bir manzaraydı.
Onun dışında bir şeyi varmış gibi görünmüyordu. Tam rahat bir nefes alacakken arkamdaki pencerenin kırıldığını duydum. Hızla döndüm ve koşmaya başladım.
Kargalar pencereyi kırdı ve kapıya doğru hızla uçmaya başladı, neyse ki kapıyı geçmeyi başaramadan kapattım. Yüzüme kan sıçrayınca bir an şaşırdım, dikkatlice bakınca kargalardan birinin kapıya sıkışıp ikiye ayrıldığını gördüm.
‘bu kapı onları uzun bir süre tutmaz. Dışarı çıkabiliriz ama kargaların peşimizden gelip gelmeyeceğini bilemeyiz’ aklıma çılgın ve gerçekten kaçınmak istediğim bir fikir geldi.
Lily’e baktım ‘onu bir kez daha kaybetmektense’ kararımı verince çalışmaya başladım.
Konserve et yiyeceklerimden bazılarının kapaklarını açtım ve sofranın üstüne koydum. Mutfaktan zeytin yağı , odalardan kolonya, vb. Yanıcı maddeleri aldım ve evin her yerine döktüm.
Kargalar kapının cam olan kısmını kırmayı başarıp evin içine akın etti ama bana doğru gelmediler ve konserveden gelen et kokusu yüzünden konservelere gittiler.
Kargaların başarılı bir şekilde tuzağıma düştüğünü görünce mutlu oldum, ama 15 yıldır yaşadığım evi kaybedeceğim için mutluluğumun yerini hemen üzüntü ve keder aldı.
“hadi gidelim” Lily’nin elini tuttum ve kapıya çektim, kapıyı aralık olana kadar çektim ve son kez evin içine baktım. Elimdeki kibriti yaktım ve halının üzerine attım. Halı bir anda alev aldı ve evin her yerini sardı. Mutfaktan kargaların çığlıkları gelmeye başladı ama dikkat etmedim ve dışarı çıktım.
Eve döndüm ve son bir kez baktım. Gözlerim kızardı ve yanaklarım’dan aşağı yaşlar akmaya başladı. 15 yıldır yaşadığım ev, değerli anıların olduğu ev, ailemle olan anılar, arkadaşlarımla olan anılar, Elena ile olan anılar hepsi şu anda yanıyor, yok oluyordu.
Hissettiğim güvenlik duygusu çatırdayan her sesle birlikte yok oluyordu, evin etrafındaki ateşi gördükçe sanki kalbimde bir şeylerin yanarak yok olduğunu hissediyordum. Beni ben yapan duygular yerini kızgınlık, nefret, üzüntü ve umutsuzluğa bıraktı. Mutlak üzüntü Elena'dan bana son kalan şeyi kaybettiğimde hissettiğim tek şeydi.
Bacaklarım artık vücudumu kaldıramadı bu yüzden diz çöktüm. Nefes alamıyordum kıyafetlerim beni boğuyordu. Göremiyordum çünkü gözyaşları görüşümü kapatıyordu. Bu hisler çok tanıdıktı.
‘en son ne zaman böyle hissetmiştim. Evet, doğru o zaman. Elena’yı kardeşimi kaybettiğim zamandı’ hislerin neden tanıdık geldiğini hatırlayınca keder beni kapladı.
... ... ... .... ... ... ... ...
“merhaba de Leon bu benim kardeşim ve bu benim yeğenim, onlar senin teyzen ve kuzenin” annem bana önümdeki biri annemle yaşıt gibi görünen ve diğeri benden daha küçük olan çocuğu tanıttı.
Teyzemi selamladım ve biraz muhabbetten sonra odama döndüm.
Bir süre sonra kuzenim odama geldi.
“merhaba benim adım Elena. senin ki ne abi?”
Önümde 6 yaşlarında süt gibi olan bembeyaz tenli , parlak siyah saçlı ve mavi gözlü bir çocuk enerjik bir şekilde kendini tanıttı.
‘bir melek’ onun hakkındaki ilk düşüncem oldu.
“benim adım Leon”
“hehehe ne kadar güzel bir ismin varmış abi” masumca güldü ve sohbete devam etti.
..
Bu Elena ile ilk karşılaşmamdı.
..
“neyin var abi mutsuz görünüyorsun” Elena beni boydan boya gözlemledi.
“hiç bir şey, bu gün mutlu görünüyorsun Elene iyi bir şey mi oldu?”(Leon)
“evet! Bu gün ilk okula başladığım gün sonunda seninle aynı okula gideceğim ağbey hehehe” Elena bunu söyledi ve parlak bir şekilde güldü.
Onun gülüşünü görünce bu gün yaptığım dövüş müsabakasını kaybettiğim için olan üzüntüm yerini mutluluğa bıraktı.
“hahaha bu mutlu olmam gereken bir şey mi? Gün boyu bana yapışıp duracaksın.” Güldüm ve onunla biraz dalga geçtim.
“muuu seni kötü ağbey seninle bir daha konuşmayacağım” yanaklarını şişirdi ve arkasını döndü.
“özür dilerim Elene abin hatalıydı. Eğer benle konuşmazsan abinin konuşacak kimsesi kalmaz ve yalnızlıktan ölür.” Gözlerimden timsah gözyaşları dökerken ağlamaklı bir sesle söyledim.
“hayır! Ölemezsin! abey eğer sen ölürsen ben ne yaparım.” Bağırdı, hızla bana yaklaştı ve sarıldı.
İlk aşta şaşırdım ama sonra bende onu sıkıca kucakladım ve ona “merak etme Elena abin sonsuza kadar yanında olacak” yumuşak bir şekilde fısıldadım ve söz verdim.
“unnn. Elena’da sonsuza kadar yanında kalacak” başını salladı ve daha sıkı bir şekilde kucakladı.
...
Bir gün okulda öğlen arasında bir kaç çocuğun Elena'ya zorbalık yaptığını gördüm. Hızla çocuklara koştum ve onlarla kavga ettim. O kadar sinirlenmiştim ki kendimi tutamadım ve çocukları hastanelik ettim.
Ailem okula çağrıldı ve uzaklaştırma aldım elbette Elena'ya zorbalık yapan çocuklar daha kötü cezalandırıldı.
“ağbey iyi misin? Benim yüzümden uzaklaştırıldın.” Elena yüzünü aşağı çevirdi ve üzgün bir sesle konuştu.
“ben iyiyim merak etme. Asıl sen nasılsın. O olaydan sonra sana başka zorbalık yapan oldu mu?”(Leon)
“hayır” dedi Elena kısık bir sesle,
İç çektim ve onu kucağıma çekip başını okşadım.
O da bana sıkıca sarıldı ve gözlerinden akan yaşlar kıyafetimi ıslattı.
“merak etme sana ne kızgınım nede mutsuzum. Aynı şey yine olsa hiç düşünmeden aynı şeyi tekrar yapardım.” Onu sakinleştirmek için yumuşak ve nazik bir şekilde konuştum.
“unn. Bu yüzden en çok seni seviyorum ağbey. Her zaman beni korumak için ordasın.” Başını salladı ve gözyaşlarını sildi. Bana mutlu bir şekilde gülümsedi.
“merak etme sonsuza dek seni koruyacağım. Sonuçta tek ve en sevdiğim kardeşim sensin.” Onu daha sıkı bir şekilde kucakladım.
“unn. merak etme bende sonsuza kadar yanında kalacağım söz veriyorum ve uluslar arası turnuvada seni bizzat destekleyeceğim.” Artık üzüntüsü hiç bir yerde görülemiyordu.
“teşekkürler o günü sabırsızlıkla bekliyorum” ona baktım ve gülümsedim.
...
“özür dilerim ağbey sözümüzü bozmak zorunda kaldım” hasta yatağında gözlerinden yaş akarken bana baktı.
“hayır. Özür dileme Elena. Lütfen pes etme beni bırakma.” Şu anda Elena’ya gözlerimde yaşlarla baktım.
Parlak siyah saçları dökülmüş ve kaybolmuş yerine hiçbir şey kalmamıştı, gözlerindeki parlak mavi bakışlar sönmüş ve sahip olduğu enerjiklik gitmişti şimdi yataktan bile kalkamıyordu.
>1 ay önce Elena'nın kanser olduğunu öğrendiğimde kendimi ilk defa bu kadar umutsuz, kederli ve üzgün hissettim. Hastaneye vardığımızda, onu hasta yatağında yatarken gördüğümde kalbimin bir an durduğunu hissettim.
Hızla ona koşup sıkıca sarıldım ve başını okşamaya başladım.
“ehehe ağbey geldin. Mutluyum” zayıf bir şekilde gülümsedi ve başını koynuma koyup uyumaya başladı. ama uyusa bile onu bırakmadım ve tutmaya devam ettim.
Bir süre sonra ailemden Elena’nın 1 aylık ömrünün kaldığını duyunca neredeyse çöküyordum.
Ve o zamandan beri yanından bir an bile ayrılmadım.<
“ağbey mutluyum çünkü benim için yanımda kaldın.”(Elena)
“saçmala! Söz vermedik mi? Sonsuza dek birlikte olacağız. Seni nasıl yalnız bırakabilirim?”(Leon)
“ama Elena artık senin yanında olamaz. Ağbey bana söz vermeni istiyorum. Ben gittikten sonra gülümsemeye ve hayatını mutlu yaşamaya devam et. Hayalini uluslar arası turnuvayı kazan. Seni gökyüzünden hep izleyeceğim.”(Elena)
“hayır hayır hayır böyle söyleme. Lütfen beni bırakma Elena” ona sıkıca sarıldım sanki bırakırsam kaybolacakmış gibi.
“söz ver ağbey. Bu benim istediğim son şey. Lütfen söz ver”(Elena)
“... söz..söz veriyorum.” Artık kendimi tutamadım ve ağlamaya başladım.
“işte....benim...tanıdığım...ve sevdiğim...ağ...bey” sesi yavaşça kısıldı ve sonra tamemen sustu ve kolları düştü.
“doktor! Doktor! Lütfen kurtar onu lütfen. Ne istersen yaparım lütfen.”
Onun öldüğünü görünce daha yüksek sele ağlamaya ve bağırmaya başladım.
“üzgünüm evlat ama yapabileceğim hiç bir şey yok” doktor bana başını salladı ve odadan dışarı çıktı.
O zaman benim gözüm karardı ve vücudum yere düştü.
...
“doktor neyi var.” Ailemin doktorla konuşmasını duyuyorum.
“merak etmeyin bir şeyi yok sadece üzüntü ve yorgunluktan dolayı bayıldı”(doktor)
“şükürler olsun. Ne zaman taburcu edebiliriz” (ailem)
“ birkaç güne kendine gelir o zaman taburcu edebilirsiniz”(doktor)
“teşekkürler” (ailem)
Doktor başka bir şey söylemedi kafasını salladı ve gitti.
Ondan sonra taburcu oldum ve kendime gelmem bir kaç ayımı aldı. Kendimi dövüş antrenmanlarına verdim ve uluslar arası gençler dövüş müsabakasında 1 inci geldim.
“aldığım bu kupayı aileme ve hayatımdaki en önemli kişiye Elena'ya hitap ediyorum. Başardım Elena, sözümü tuttum. Artık huzurlu bir şekilde dinlenebilirsin.”
... ... ... ... .. .... .... ... .. .. ...
“abi! Abi! İyi misin?” beni anılarımdan endişeli bir ses çıkardı. Sesin geldiği yöne bakınca Elena'yı görünce bilinçsizce onu sıkıca kucakladım.
“lütfen. Lütfen beni bir kez daha terk etme. Artık yokluğuna dayanamam.” Onu kucaklarken bir yandan ağlıyordum.
“merak etme abi seni asla terk etmeyeceğim.” Lily’ye daha sıkı sarıldım sanki bırakırsam bir kez daha beni terk edecekmiş gibi ve ancak sakinleştikten ve aklım yerine geldikten sonra bıraktım.
“haaah şimdi daha iyiyim. Teşekkürler Lily” başını okşadım ve eve son bir kez daha baktım.
“önemli değil. Asıl şimdi ne yapacağız abi?” endişeli bir şekilde bana baktı.
“sanırım başka çaremiz kalmadı. Şehre gidiyoruz.” İç çektim ve yola koyuldum.
yazar notu:
arkadaşlar okuduğunuz bölüm hakkında yorum yapmayı unutmayınız. hatalar olabilir zamanla daha iyi yazmaya çalışacağım. okuduğunuz için şimdiden teşekkür ederim.
keyifli okumalar.
twitter hesabımdan benimle iletişime geçebilir veya yeni seriler ve bölümler hakkında bilgi alabilirsiniz
https://twitter.com/BozKurT94567184
patreonumdan bir sonraki bölümü daha hızlı okuya bilirsiniz.
https://www.patreon.com/user?u=47179871
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..