13.Bölüm
İSYAN!!!!
“Anti bunun işe yarayacağından emin misin?” Leon endişeli bir sesle konuştu.
“Hm elbette. Bir sorun mu var?” Anti her zamanki gibi duygusuz ve soğuk bir sele cevap verdi.
“Hayır, yani um emin değilim. Sonuçta kılık değiştirip içeri sızmak ancak manga veya anime gibi şeylerde işe yarar değil mi?” Leon üstünü inceledi ve Antinin planını kısık bir sesle sorguladı.
Leonun üzerinde, tüm yüzünü kapatacak şekilde siyah bir kapüşonlu hırka ve altına da mavi renkli bir kot pantolon giymiş, yüzüne de ağızını ve burnunu kapatacak şekilde siyah renkli bir maske takmıştı.
“Hey daha iyi bir planın varsa duyalım dahi çocuk.” Anti yine duygusuz bir sesle söylemesine rağmen, bu sefer yüzünde açıkça biraz kızgın bir bakış vardı.
“Neyse, boş ver gitsin. Daha iyi bir planım olduğundan değil.” Leon omuzlarını düşürdü ve pes etti.
“Hmpf iyi. Sana öğrettiğim şeyleri unutmadın değil mi?” Anti Leonun yüzüne bakarak hatırlattı.
“Elbette.” Leon hemen başını salladı. Yine o siyah alanda öğrettiği uzun dersi dinlemek istemedi. Her adımı öğrenen kadar sürekli tekrar etmişlerdi.
“Hm pekâlâ, yine de kısaca üzerinden yeniden geçelim.” Antinin ciddi olduğunu gören Leon ancak pes edebilir ve yüzüne bıkkın bir şekilde bakabilirdi ‘Bu durumdayken kimse onu durduramaz. Lütfen çabuk olsun.’
“Hey piç o bakışta ne var. Burada senin iyiliğin için anlatıyorum tamam mı? ne kadar çok bilirsen o kadar çok yaşarsın. Aynı zamanda bende o kadar çok yaşarım.” Anti Leonun bakışını görünce yüzü duygusuz görünmesine rağmen alnındaki damarı belirgin hale geldi.
“Biliyorum, özür dilerim tamam mı? lütfen anlatmaya devam et.” Leon elini gelişi güzel bir şekilde salladı.
“Hah her neyse, sadece sorularıma cevap ver tamam mı?” Anti Leonun tavrı karşısında uzunca iç çekti ve direkt olarak gözünün içine baktı.
“Anlaşıldı.” Leon bu sefer dikkatli bir şekilde başını salladı.
“Pekâlâ, ilk soru Güç kristali nedir?”
“Güç kristali, insanların ruhunda bulunan ruh güçlerini açığa çıkarmasını sağlayan katalizörlerdir.” Leon sağ elindeki mavi kristale bakarak konuştu.
“Hm iyi cevap, peki ruh gücü nedir?”
“Her insanın ruhunda mühürlü bir şekilde bulunan süper güçlerdir. Her insanda farklı tipte güçler bulunur.”
“Harika! Peki bu güçleri uyandıran asıl olay nedir?”
“Beceri kristali. Ama birden fazla kullanılırsa ruhun yok olmasıyla sonuçlanır.”
“Peki ruh gücünü nasıl artırırız?”
“Güçlerimizi kullanarak ve yendiğimiz düşmanların ruhlarını alarak.”
“Bu iyi her şeyi biliyorsun.” Anti memnuniyetle başını salladı.
“Sana başından beri anlatmaya çalıştığım şeyde buydu zaten.” Leon haksızlığa uğramış mağdur bir bakışla bağırdı.
Leon yüzüne maskesini ve kafasına kapüşonunu takarak yola koyuldu.
…
İsyan başlamadan hemen önce
James ve frank önlerindeki insan kalabalığına baktı ve sertçe bağırdı.
“Bu sefil yerde ne zaman öleceğinizi bilmeden geçirdiğiniz onca zamandan bıkmadınız mı? kardeşim dediğiniz kişilerin zombilerle ölümünü savaştırılarak sonunda öldüğünü görmekten bıkmadınız mı? her gün acı çekmekten, birilerini boğmaktan, savaşmaktan, öldürmekten, başkalarını eğlendirmek için yaptığınız eziyetlerden bıkmadınız mı? bu kadarı yetmedi mi?”
İnsanlar konuşmadı ve başlarını eğdi.
“Siz burada acı ve sefalet içinde yaşarken onlar, güzel kıyafetler içinde, sıcak koltuklarında, lezzetli yemeklerini yerken sizlere bakıp gülüyorlar bunlar sizi de sinirlendirmedi mi? sessiz kalmaktan yorulmadınız mı? şimdi elinize geçen bu fırsatı değerlendirmeyip ölene kadar size gülen insanların altında ezilmek mi? yoksa ayağa kalkıp kardeşiniz dediğiniz kişilerin intikamını almak mı?”
İnsanlar nefesini tuttu ve ikiliye baktı. Kalpleri hafif bir şekilde yanan bir alev ortaya çıktı.
“Bu kadarı yeter, artık ayağa kalkın ve bizlere katılın. Birlikte bu arena denen cehennemi alıp onların cehennemi haline getirelim. Kimler bizimle.”
İnsanların gözleri parlamasına rağmen bir kişi bile ileriye bir adım atmadı.
“Sizler! Bir grup korkak! Peki sizler sadece kokuşmuş mahzenlerinize geri dönün ve başlarını bacaklarınız arasına alın! Biz gerçek erkekler gidip patronu bulacak ve kardeşimizin intikamını alacağız!” Hiç kimsenin hareket etmediğini gören ikili öfkeyle bağırdı ve hakaret etti sonra da dönüp uzaklaşmaya başladı.
“Dur! Bende sizinle geliyorum.” Ama çok uzaklaşmadan arkadan güçlü bir ses onları durmaya zorladı.
Arkalarında hafif uzun boylu kaslı ve yakışıklı bir adamın kararlı bir şekilde onlara baktığını ve yanlarına geldiğini gördüler.
“İşte gerçek bir erkek!”
İkili memnuniyetle başlarını salladılar.
“Sik**r! Beni de bekleyin. Bu b*k çukurunda yeterince vakit geçirdim. Bende geliyorum.”
“Bende kardeşimin intikamını istiyorum.”
“…“
“…”
Bu adamdan sonra insanlar guruplar halinde ileri çıktı ve ikiliyi takip etmeye başladı.
“Hadi gidelim kardeşlerim! İntikam için!”
“İntikam için!”
Güçlü bir ses tüm binayı titretti.
…
“Durum nedir?”
“Patron hiç iyi değil. Bir sürü insan kaybettik. Böyle giderse fazla dayanamayız.”
“Lanet olsun. Destek ne zaman gelecek? “
“En az 3 saat. Patron.”
“Lanet olsun o kadar dayanamayız. Onlara acele etmelerini söyle.”
“Evet!” adam aceleyle odadan çıktı.
“Sen yanına birkaç adam al ve benimle birlikte 5.kata gel.”
“Emredersin patron.”
Patron sinirli bir ifadeyle elindeki tabancayı sıkıca kavrayarak dışarı çıktı.
…
“Durmayın ilerleyin!”
James bir adamın boğazını keserken bağırdı ve ilerlemeye devam etti.
“3.katı başarıyla ele geçirdik. Şimdi 4.kata ilerliyoruz.”
Frank bu haberi duyunca gülümsedi ve hızını arttırdı.
“İnsanların durumu nasıl?”
“Çok kişi kaybettik ama onlar daha çok kaybetti. Bu şekilde devam ederse zafer bizimdir.”
“Hahaha bu çok iyi. Aferin git diğerlerine haber ver hızımızı arttırıyoruz.”
“Ama hızımızı daha da artırırsak ne yazık ki insanlar fazla dayanamaz ve avantajımızı kaybederiz.”
“Eğer hızlanmazsak eminim yardım gelecektir. Yardım gelmeden bu işi halletmezsek bu savaşı kazanma şansımız olmaz.” Frank iç çekti.
“Anlaşıldı, hemen gidiyorum.” Adam başka bir şey söylemedi ve ayrıldı.
“Frank durum nasıl?” tam o sırada James Frank’a yaklaştı.
“James durum şu anlık kontrol altında. Senin orası nasıl?”
“Tamamen temizlendi.”
“Bu iyi senden hemen 4.kata çıkmanı istiyorum.”
“Neden acele ediyorsun? Adamlar çok yorgun biraz dinlenmeleri lazım.”
“Bunu biliyorum ama aldığım bilgilere göre patrona yardıma gelen bir grup varmış. O grup varmadan önce bu binayı ele geçirmemiz lazım.”
“Ne dedin! Merak etme hemen yola çıkıyorum.” James hızla uzaklaştı.
“Hah lanet.” Frank iç çekti ve adamlarını alarak 4.kata çıktı.
…
Yoğun savaş yüzünden binanın, her yerinden dumanlar yükselirken, merdivenlerinden akan kanın ağır kokusu çok uzaktaki zombilerin bile dikkatini çekmişti.
“Roar” kanın kokusunu alan zombi ve canavarlar binaya doğru akın etmeye başladı.
…
Binanın 5.katı helikopter pisti
“Patron helikopter yarım saat sonra ayrılmaya hazır.”
“Bu iyi, durum nasıl?”
“Neredeyse tüm adamlarımızı kaybettik ve düşman 4.katı ele geçirdi.”
“Lanet olsun bir grup böceğe karşı bile kazanamıyorsunuz.” Patron sinirli bir şekilde kükredi ve adamın başını eğmesini sağladı.
“Lanet! Adamları gönder ve ben kaçana kadar zaman kazan.”
“Ama pat-“
“Kapa çeneni ve dediğimi yap!”
“Emredesiniz.”
…
“James durum kötü.” Frank biraz ilerideki Jamese bağırdı.
“Yine ne oldu?” James bu habere iç çekerek bıkkın bir şekilde cevap verdi.
“Aldığım bilgiye göre patron helikopterle kaçamaya çalışıyormuş.” Frank aceleyle bağırdı.
“Ne dedin o piç. Kaçmasına izin veremeyiz. Ne yapmalıyız?” James endişeli bir şekilde bağırdı.
“Burayı adamlara bırakmalı ve ikimiz hemen 5.kata çıkmalıyız.” Frank önerdi.
“Lanet olsun! Başka şansımız yok. Hadi acele edelim.”
İkili hızla merdivenlere koştu.
“İleride 5 kişi var!” (James)
“Gördüm.” (Frank)
Frank ve James ellerindeki baltaları fırlattı ve iki kişiyi anında öldürdü.
2 kişinin aniden ölmesiyle şoka giren diğer üçü zamanında cevap veremedi ve ikili diğer ellerindeki kılıçla 3 kişiyi bıçakladı.
“İşte ordasın seni piç.” (James)
Hızla helikopter pistine ulaşan ikili patronu gördü ve ona doğru koşmaya başladı.
Anı sese şaşıran patron ikiliye baktı.
“Siz? Leonun arkadaşları ha. Siz ikiniz bana ne kadar sorun çıkardığınızı biliyor musunuz? Neyse ki ayağıma kadar geldiniz. Bu sayede ikinizi şahsen öldürebilirim.” İkilinin kim olduğunu anlayan patronun yüzü seğirdi ve öfkeyle ikiliye koştu.
“Geber seni piç.” James bağırdı ve kılıcını patrona salladı.
“Hah sanki beni böyle öldüre bilirmişsin gibi ne şaka.” Patron Jamesin saldırısından sıyrıldı ve yüzüne sağlam bir yumruk attı.
Yumruk yiyen James yere düştü ve birkaç dişle birlikte kan tükürdü.
“Bunu ye!” Frank Patrona arkasından saldırdı ve kılıcı sırtına saplamaya çalıştı.
Patron hızla döndü ve Frankın kafasına döner tekme attı.
Frank havada takla attı ve kötü bir şekilde yere düştü.
“Hah siz iki asalağın beni öldüreceğini düşünmesi ne kadar komik. Ben buralara gelmek için ne kadar uğraştım haberiniz var mı? onlarca yıl dövüştüm, yaraladım, yaralandım ve öldürdüm. Ne için iki kendini bilmez salağın gelip her şeyi mahvetmesi için.” Patron sinirli bir ses tonuyla konuştu “Ne kadar komik. Ama merak etmeyin sizi de o kardeşim dediğiniz Leonun yanına göndereceğim.”
“Seni piç. Seni öldüreceğim.” Patronun sözlerini duyan ikili aynı anda ayağa kalktı ve patrona saldırdı.
“Hmpf iki işe yaramaz salak.” Patron zorlanmadı ve iki kişiye sürekli yumruk ve tekme attı.
“Ama bu son.” Patron belindeki tabancayı çıkardı ve yerde ağır nefes alan ikiliye doğrulttu.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..