Bölüm 167: Ji Ning’in Kılıç Kavrayışı

avatar
4558 53

Desolate Era - Bölüm 167: Ji Ning’in Kılıç Kavrayışı



Bölüm 167: Ji Ning’in Kılıç Kavrayışı

 

Devasa Tao Mücadele Sarayı, dağ tepesinin zirvesinde yer alıyordu ve zirvede birkaç tane figür de seçilebiliyordu.

 

Tao Mücadele Sarayı… Siyah Beyaz Okulu’nun öğrencileri en çok da burada toplanmayı seviyorlardı. Deha öğrenciler olarak kemiklerine işlemiş kibirlerinden sebep, sürekli birbirleriyle mücadele ediyorlardı.

 

“Swoosh!”

 

Tao Mücadele Sarayı’ndan bir ışık hüzmesi fırladı. Bu ışık hüzmesinin hemen ardından, mavi cübbeli bir kadın da fırlamıştı. “Küçük öğrenci kardeşim İkizodun, küçük öğrenci kardeşim İkizodun!” Mavi cübbeli kadın bir çiçek sepetinin üstünde, Mu Kuzeyoğul’u kovalıyordu.

 

“Kıdemli öğrenci kardeşim Kışyağmuru, neden beni takip ediyorsun?” Mavi Ejderha yapısını süren Mu Kuzeyoğul’un suratında öfke dolu bir ifade vardı. “En başından beri bunu planlıyordunuz, değil mi? Hmph!”

 

Mavi cübbeli kadın, Kışyağmuru başını iki yana sallayarak cevapladı. “Küçük öğrenci kardeşim İkizodun, aslında diğer öğrenci kardeşlerini suçlayamazsın. Siyah Beyaz Okulumuz’da… Eskiden beri, ne zaman yeni bir öğrenci katılsa, ona Tao Mücadele Sarayı’nda acı bir ders verilir. Bu gelenek okulun kuralların biri olmasa da yüzyıllardır devam ediyor.”

 

“Yeni öğrencilere ders vermek mi?” Kuzeyoğul kadına bakıyordu. “Eğer sadece ders vermek istiyorsanız, neden en başında bana denk bir güce sahipmiş gibi davrandın?”

 

“Bu sayede dersin daha derin, daha anlamlı olmasını istemiştim. Unutamayacağın bir ders.” Kışyağmuru açıkladı. “Böylece, göklerin arkasında da göklerin olduğunu ve dehalardan daha da deha olanların bulunduğunu anlayacaktın! Aslında, okula ilk girdiğimde ben de aynı şeyle karşı karşıya kalmıştım. Bu her jenerasyonda yaşanan bir durum. Yeni katılan öğrencilerin gururlarını zedelemek için yapılıyor ve okuldaki üstatlarımız da bunu onaylıyor.”

 

Kuzeyoğul bu prensibi anlıyor olsa da henüz on dört yaşındaydı. Ayrıca katıldığı iki Tao Mücadelesi’nde toplamda iki yüz sikke ve on kilogram sıvılaşmış element özü kaybetmişti. Bahis küçük olsa bile kayıplarından sebep üzülmeden edememişti.

 

Kuzeyoğul ellerini birleştirerek konuştu. “Kıdemli öğrenci kardeşim, aslında bana daha önceden uyarıda bulunmuştun. Fazla aceleci ve sabırsız davrandım. Teselli sözleriyle peşimden gelmene gerek yok.”

 

Swoosh! Mavi Ejderha yapısını süren Kuzeyoğul, son hızda bölgeyi terk etti.

 

“Ah.” Kışyağmuru uzaklaşan Kuzeyoğul’u izlerken başını iki yana sallamadan edememişti. Her ne kadar Kuzeyoğul’u davet etmek için gitmiş olsa da aralarındaki ufak konuşmalardan sebep genç kadın, bu küçük öğrenci kardeşini epeyi sevmişti ancak okul geleneği olduğu için araya girmesi hoş karşılanmazdı. Elinden gelen tek şey gizli bir uyarıda bulunmaktı. Şans bu ki, Kuzeyoğul sadece iki mücadele kaybetmişti. Eğer mücadeleye devam etseydi, kayıpları da artacaktı…

 

…….

 

“Göklerin de ötesinde gökler, dehaların da ötesinde dehalar var!” Kuzeyoğul malikanesindeki evlerden birinde, çatının üstünde oturuyor, elindeki şarap şişesinden büyük yudumlar alıyordu.

 

“Öhöm, öhöm.” Kuzeyoğul hızlı içince öksürmeye başlamıştı. “Gelecekte, dikkati elden bırakmamam lazım.” Kuzeyoğul yavaş yavaş sakinleşiyordu. Genç adam on dört yaşındayken Siyah Beyaz Okulu’na girmişti ve küçük yaştan itibaren herhangi bir rakiple karşılaşmamıştı. Farkında olmadan vücuduna ve kemiklerine kazınan bu kibirden sebep, diğer öğrencilerle mücadele etmeye gitmişti. Rakiplerinin güçlü olduğunu biliyordu lakin kendisini de zayıf görmüyordu.

 

………….

 

Karakuzey Tepesi. Taş oda… Ning hala daha [Düşük Beş Element Kılıcı]’na odaklıydı.

 

[Düşük Beş Element Kılıcı] dokuz farklı aşamaya ayrılmıştı: [Metal Elementi], [Tahta Elementi], [Su Elementi], [Ateş Elementi], [Toprak Elementi], [İkilik], [Üçlük], [Dört Sembol], ve [Beş Element].

 

Her aşama kişiye baştan ve temellerden başlayarak derinlere ilerleme fırsatını bahşediyordu. Temel bilgiler “Yağmur Çizgisi” tekniğinden bile daha basitti lakin ilerleme katedildikçe bu kılıç oyunu, Kutsal Ölümsüzler’e yakışır bir tekniğe dönüşüyordu!

 

Ning dikkatle [Su Elementi], [Ateş Elementi] ve [Tahta Elementi]’nin rüzgâr kısımlarına odaklanıyordu. Tao’nun bu üç spesifiği genç adamın en derin kavrayışa sahip olduğu kısımlardı. Metal ve topraksa… Bu iki element konusunda bariz eksiklikleri vardı.

 

“Çiseleyen Yağmur!” Ning kendi kendine konuştu ve kılıç şekline soktuğu sağ eliyle havaya doğru bir hamle yaptı. Havada aniden yağmur damlaları belirmeye başlamıştı. Bu yağmur damlaları meteor gibi taş odanın duvarlarını dövüyordu. Hafif, bulanık bir ışık hüzmesiyle duvardaki sayısız çatlak kaşla göz arasında kapanıyordu.

 

“Başarılı.” Ning’in suratında keyif dolu bir ifade vardı. “Bu yetenek “Yağmur Çizgisi”nden bile daha güçlü.”

 

Yeni teknikler yaratırken, kişi yalnızca kendi kavrayış seviyesindeki bir tekniği yaratabiliyordu ancak farklı bilgiler öğrenildiği esnada geliştirilen teknikler, kişinin kavrayış seviyesinin de üstüne çıkabiliyordu.

 

“Ateş, su, rüzgâr. Toplamda, bu üç kısımdan yedi büyük kılıç duruşu öğrendim. Kendi geliştirdiğim kılıç tekniklerinden daha iyi olsalar da aradaki fark o kadar da fazla değil.” Ning hemen önündeki kitabın kapağını açarak [İkilik] kısmını okumaya başladı. “Farklı Taolar’a dair farklı kavrayışlar birleştirilerek uygulandığı taktirde tek bir saldırının gücü akılalmaz bir artış yaşayabilir.”

 

[İkilik] kısmında toplamda seksen dokuz farklı kılıç duruşu mevcuttu! Örneğin, rüzgârın ve ateşin birleşiminden oluşan iki İkilik duruşu vardı. Aynı şekilde toprak ve ateşin, su ve metalin de farklı farklı duruşları bulunuyordu.

 

Uzun lafın kısası, iki farklı Tao’nun farklı kavrayışlarını birleştiren kısım, [İkilik] kısmıydı.

 

Farklı Taoları birleştirmek gerçekten de kişiye akılalmaz bir güç artışı yaşatabilirdi. Gücün bambaşka bir seviyeye fırlayacağına şüphe yoktu! İşte bu “kılıç sanatları”ydı! Bazı Ki Arıtıcıları kullandıkları akılalmaz kılıç sanatları ve uçan kılıç formasyonlarıyla, aynı seviyedeki ilahi yeteneklere bile sahip olan Habistanrı Vücut Geliştirme Ustaları’nı alt edebiliyordu!

 

Kılıç sanatları muazzam bir seviyeye kadar çalışıldığında, ilahi yeteneklerle başa çıkabilecek duruma gelebiliyordu!

 

 Geçen bir saatin ardından…

 

“Swish!” Ning’in sağ eli bir kez daha havaya doğru atıldı. Aniden ortaya çıkan vahşi bir kılıç formundaki mavi ateş, adeta havayı bile paramparça etmişti. Duvara çakılan mavi ateş bir kez daha o bulanık, parlak ışığı ortaya çıkarmıştı.

 

“Başarı. [Maviateşin İkilik Kılıcı]!” Ning’in suratında keyif dolu bir ifade vardı. [Maviateşin İkilik Kılıcı] Su’yun Gerçek Manası ve Ateş’in Gerçek Manası’nı birleştiren bir teknikti.

 

Bu tekniğin gücü, genç adamın daha önce yarattığı [Çiseleyen Yağmur]’dan bile daha yüksekti. Peki ya Kırlangıç Dağı’ndayken yarattığı [Yağmur Çizgisi]? Bu teknikten bahsetmeye gerek bile yoktu. Yeni tekniğin gücünde iki farklı Tao’nun Gerçek Manası bulunuyordu! Lakin tabii, genç adamın bu tekniği hızlı öğrenmesinin tek sebebi Tao konusundaki yüksek kavrayışıydı. Üstelik, Siyah Beyaz Diyagramı’nı incelerken farklı Taolar’ın nasıl birleştirilebileceğine dair birkaç ipucu da görmüştü.

 

Yani kısaca bu, toplanan tecrübeler sayesinde elde edilen doğal bir sınır aşımıydı!

 

……..

 

 Ning bir kez daha kitabın sayfalarını çevirdi. Bu sefer sıra… [Üçlük] kısmındaydı!

 

 Bu kısımda doksan iki kılıç duruşu mevcuttu. Ateşin, metal ve toprakla; rüzgârın, toprak ve metal ile birleştiği farklı farklı teknikler yer alıyordu.

 

Tabii genç adam yalnızca bu kısımdaki ufak yerleri öğrenebilecek seviyedeydi. Rüzgârın, suyun ve ateşin yarattığı kılıç duruşlarından başka hiçbir şeye yatkın sayılmazdı. Yine de bu üç farklı elementin birleşmesiyle oluşan teknik sayısı da sekizdi.

 

Ning odadan çıktığında hava çoktan kararmıştı. Genç adamın keyfi yerindeydi. “Kırlangıç Dağı’nda on yıldan fazla zaman geçirdim. Yeraltı malikanesindeki Yıldız Salonu’nda Tao’yu kavradım… Lakin gerçek bir kılıç sanatı elde edememiştim. Artık [Düşük Beş Element Kılıcı]’na sahip olduğuma göre gerçekten de kanatlara kavuşan bir kaplan gibiyim.” Ning keyifle gülümsedi. Gerçekten muazzam hissediyordu. Güçlü bir kılıç sanatını öğrenmek insana keyif veriyordu!

 

“[İkilik] kısmındaki iki güçlü kılıç tekniğini öğrendim. [Üçlük] kısmından da bir teknik öğrenmiş durumdayım.” Ning kendi kendine gülümsedi.

 

[Üçlük] kısmında, Tao’nun Gerçek Manası’nı birleştiren üç farklı teknikten bahsediliyordu ve bu teknikler kişiye akılalmaz derecede güç katabilecek tekniklerdi! Şans bu ki, genç adam son zamanlarda, Siyah Beyaz Diyagramı’nda yaptığı meditasyonun ardından Suateş Nilüferi’nde bir sınıra ulaşmıştı. Bu sınırı temel olarak alan genç adam, dört kısa saatte, [Üçlük] kısmının olağanüstü tekniklerden birini öğrenmişti: [Üçlü Nilüfer Kılıcı]!

 

[Üçlü Nilüfer Kılıcı] ve Ning’in Suateş Nilüferi, adeta farklı tondan çalan aynı yetenekteki müzisyenlere benzetilebilirlerdi. Aynı sonuca çıkan iki farklı yaklaşımdı lakin [Üçlü Nilüfer Kılıcı] daha derin ve keskindi! Çünkü genç adam iki tekniğin arasındaki benzerlikleri dikkate alarak, teknikte birkaç geliştirme yapmıştı.

 

“Sanırım kısa bir zamanda kılıç oyunumun ciddi bir gelişim göstermesi mümkün değil.” Ning meseleyi anlıyordu. Sonuçta, genç adam Beş Element’in yalnızca üçüne dair kavrayışa sahipti ve en fazla [Üçlük] kısmındaki bir iki tekniğini öğrenebilecek durumdaydı lakin, [Dört Sembol] ve [Beş Element] kısımlarını öğrenmesine imkân yoktu.

 

……..

 

Kısacık bir günde, Ki Arıtıcılığı’nda alt seviye Zifu’dan, Zifu’nun zirvesine adım atmıştı. Kılıç oyunu kim bilir kaç seviye artmıştı ve [Düşük Beş Element Kılıcı]’ndan [Üçlü Lotus Kılıcı] tekniğini öğrendiğinde, limitine ulaşmıştı. Bu durum genç adamın keyfine keyif katıyordu.

 

“Ning, oğlum.” Beyazsu Tazısı uzaktan ona doğru geliyordu. Zihinsel yoldan konuştu. “Siyah Beyaz Okulu’ndaki resmi öğrencilerden biri seni ziyaret etmeye geldi. Uzun zamandır bekliyor.”

 

“Resmi öğrenci mi? Ziyarete mi geldi?” Ning şaşırmıştı. Hemen kapıya yöneldi zira öğrenci kardeşlerine saygıyla yaklaşması gerekiyordu.

 

Çok geçmeden uzaktan, mavi cübbeli bir adamın gökleri izleyen figürünü görmüştü. Adam Ning’in adımlarını hissedince başını çevirerek gülümsedi. “Küçük öğrenci kardeşim Karakuzey.”

 

“Acaba kim olduğunuzu sorabilir miyim, kıdemli öğrenci kardeşim?” Adamı gören Ning figürünü hemen tanımıştı zira daha önce bu adamla Okul Başkanı’nın Sarayı’nda da karşılaşmıştı.

 

“Adım Bu Ying.” Mavi cübbeli, uzun saçlı adam gülümsedi. “Taoist lakabım ise, Avcıbalık’tır.”

 

“Kıdemli öğrenci kardeşim Bu, neden buraya geldiniz?” Ning sordu. Mavi cübbeli adam geniş bir kahkaha attı. “Okul Başkanı’nın Sarayı’nda ne kadar yetenekli göründüğünü ve ardından da Ölümsüz Diancai’nin öğrencisi olduğunu görünce, yeteneklerinin de olağanüstü olduğunu düşünmüştüm. Bu yüzden, ben ve birkaç öğrenci kardeşim seninle ufak birer mücadele yapmak istiyoruz.”

 

“Mücadele mi?” Ning konuştu. “Tao Mücadele Sarayı’nda mı?”

 

Mavi cübbeli adam gülümsedi. “Evet, aynen öyle. Tao Mücadele Sarayı’nda Tao konuşmak kadar muazzamı yoktur.”

 

Ning merak ediyordu. Siyah beyaz kitapta Tao Mücadele Sarayı’nı okumuştu ve kitapta bu mücadelelerin hiçbir koşulda iki tarafa da zarar veremeyeceği yazıyordu.

 

Lakin… Kuzeydağ Baiwei’nin verdiği raporu okuduğu için Ning bu okulda yeni öğrencilere ders verme adı altında yapılan Tao Mücadeleleri’ni biliyordu. Üstelik, eski öğrenciler bu mücadelelerden keyif alıyorlardı. Bunun ilk sebebi yeni öğrencileri uyandırarak gururlarını budamaktı. Peki ya ikinci sebep?  Geçmişte, kendileride aynı muameleye maruz kalmıştı.

 

“Pekâlâ.” Ning gülümseyerek konuştu. “Ben de öğrenci kardeşlerimle karşılaşmak istiyorum.”

 

“Hahaha...” Mavi cübbeli adam, Bu Ying gülümsemeye başladı. “Gidelim. Tao Mücadele Sarayı’na gidelim.” İkili büyülü hazineleriyle gökyüzüne atılmıştı.

 

………………

 

Ji Ning ve Bu Ying gökyüzünde ilerledikleri esnada, aniden onlara doğru bir ışık hüzmesi fırladı. “Kıdemli öğrenci kardeşim Ji Ning.” Beyaz cübbeli, Mavi Ejderha yapısını süren genç adam onları selamlamıştı.

 

Küçük öğrenci kardeşim Kuzeyoğul?” Ning şaşırmıştı. Kuzeyoğul şarap kokuyordu. Ning’in anlamadığı şeyse… Daha demin Kuzeyoğul’u tavanda otururken görmüştü ancak Kuzeyoğul, Ning ve Ying ikilisini fark eder etmez gökyüzüne atılmıştı.

 

Kuzeyoğul telaşla konuştu. “Kıdemli öğrenci kardeşim Ji Ning, Tao Mücadele Sarayı’na mı davet edildin…”

 

“Küçük öğrenci kardeşim İkizodun!” Mavi cübbeli Bu Ying’in suratı ekşimişti lakin Kuzeyoğul telaşla konuşmaya devam ediyordu. “Onlara inanma. Seni kandırıp sikkelerini ve element özünü alacaklar. Ben kaybettim sen de kaybetme.” Kuzeyoğul epeyi telaşlıydı. Ning’in de kendisi gibi acı çekmesini istemiyordu.

 

Mavi cübbeli adam, Bu Ying kükredi. “Küçük öğrenci kardeşim İkizodun, Tao Mücadele Sarayı’nda mücadele eden taraflar her zaman için ufak bahisler oynamışlardır. Bir taraf kazanır, diğeriyse kaybeder. Acaba kazanan sen olsaydın, her şeyin adil olduğunu mu düşünecektin? Herkes kazansaydı o zaman Tao Mücadele Sarayı’na gitmenin ne anlamı kalırdı.”

 

“Kıdemli öğrenci kardeşim Ning.” Kuzeyoğul epeyi gergindi. “Küçük öğrenci kardeşim Kuzeyoğul.” Ning sakince konuştu. “Daha fazla konuşmana gerek yok. Zaten olan biteni biliyorum. Kaybedersem kimseyi suçlamayacağım lakin yine de kendime olan güvenim epeyi fazladır.”

 

Kuzeyoğul telaşlıydı. “Kıdemli öğrenci kardeşim Ji Ning, sen…!”

 

“Gidelim.” Baiwei’den aldığı raporu okuyan Ning her şeyin farkındaydı.

 

“Ben de geliyorum.” Kuzeyoğul hemen konuştu. En azından Ning’in yanında olduğu takdirde onun fazla kaybetmeyeceğini düşünüyordu.

 

Swoosh! Swoosh! Swoosh!

 

Üçlü, son hız Tao Mücadele Sarayı’na doğru ilerlemeye koyulmuştu…

 

….

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44513 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr