Kang-jun saat 21.50’den 7.00’a kadar markette çalışırdı.
Daha sonra banyo yapıp, biraz uyurdu. Yaklaşık saat 17.00’da kalkar. İşe gitmeden önceki boş zamanını oyun oynamak veya televizyon izlemek için kullanırdı.
Bu sıkıcı rutin, pazartesiden cumaya kadar tekrar ederdi.
Aslında, bir markette yarım zamanlı çalışmak yerine başka bir iş bulsa, çok daha fazla para kazanabilirdi. Biraz güçlüydü ama bir araba kazası yüzünden bir ayağından sakattı. Bu yüzden iş bulmak Kang-jun için kolay değildi.
Gücü, markette çalışmaya anca yetiyordu. Ayrıca, akıl sağlının kötüleşmesi yüzünden saçıda dökülmeye başladı.
Şu an saat 21.40 idi. Kang-jun ramyun’u yemeyi bitirdi ve duş bile aldı.
Şimdi işe gitme zamanıydı.
Bir şapka giydi ve goshiwon’dan ayrıldı. Market, 50 metre uzaklıktaydı.
Ama Kang-jun markete ulaştığında, Marketin önünde bir grup adam koşuşturuyordu.
Bir şey mi olmuştu?
Choi Yuri isimli 20’lerinin başında, güzel bir kız kaşını çatmış köşe başında duruyordu.
‘Ne olduğunu Yuri’ye sormalıyım’
O Anda, Park yerindeki siyah araçtan, beyaz takım elbise giymiş bir kadın indi.
“Oh! Kang-jun geldin mi?”
“Evet, Patron.”
40’larının sonunda ki Bayan, Lee Jeong-sook, 24/7 Marketinin ve aynı zamanda bir çok gayrimenkul sahibiydi. Gangnamdaki toprak fiyatları çok pahalıydı ama Lee Jeong-sook birkaç farklı binaya sahipti. Bu yüzden zor bir kişiliği vardı. Ama Kang-jun’a her zaman nispeten iyi davranırdı.
Tabii ki, Bu Kang-jun sıkı çalıştığı içindi ama bugün ortam bir garipti.
“Kang-jun. Neden buraya oturmuyorsun?”
Lee Jeong-sook Kang-jun’a ciddi bir ifadeyle baktı ve söyledi.
“Meşgulüm o yüzden çabucak söyleyeceğim. Market kapanıyor. Ne yapabilirim? Şimdi başka bir iş bulman gerekecek.”
“Huh?”
“Kang-jun samimi biri o yüzden nereye gidersen git yapabilirsin değil mi? Bu ayın maaşı yarın yatırılacak, o halde ben meşgulüm ve gitmem gerek.”
Lee Jeong-sook konuşmayı böyle bitirdi.
Bang Bang!
Bir araba kornası sesi duyuldu.
“Ah, Tatlım! Ne yapıyorsun? Çocuklar aç. Bende bayağı açım.”
Siyah yabancı bir araç önüme park etti.
“Anladım. İşim şimdi bitti.”
Lee Jeong-sook arabaya doğru yürüdü ve kapıyı açtı.
Takım elbise giyen 50’lerinin başında bir adam sürücü koltuğunu oturuyordu ve arka koltukta 20’lerinde olan bir adam ve kadın vardı. Onlar Lee Jeong-sook’un ailesiydi. Giydikleri kıyafetler onları bir yerlere seyahat ediyormuş gibi gösteriyordu.
Lee Jeong-sook emniyet kemerini taktı ve arkadakilere sordu.
“Çocuklar aç mısınız? Ne yiyelim?”
“Hanwoo Dana pirzola!”
“Bende!”
“Hohoho. Cidden mi? O zaman size bol bol alacağım. Tatlım! Cheondamdong’daki evimize gideceğiz.”
“Olur. Orası 24 saat açık olduğu için mükemmel olur.”
Adam pedala bastı.
Bururung
Kang-jun gözden kaybolan arabaya şaşkın bir ifadeyle baktı.
‘Cheongdamdong’da bir ev?’
Bir porsiyon Hanwoo pirzolasının 80.000 Won’dan (267.43TL) daha fazlaya mal olduğunu duymuştu. Onu yiyen birçok insan vardı ama Kang-jun cesaret edemedi. Bir porsiyonun fiyatı, Kang-jun’un bir günde kazandığından daha fazlaydı.
Para hakkında endişelenmeye gerek duymayan altın kaşıkla doğmuş bu insanlar hayatları boyunca yiyip oynayabilirlerdi.
Ama, şimdi Kang-jun’un bir işi yoktu ve gelecek ay nasıl geçimini sağlayacağı hakkında endişelenmesi gerekiyordu.
“Kang-jun Oppa!” (Oppa, Kadınlar tarafından kendilerinden büyük erkekleri çağırmak için kullanılan saygı ifadesi)
Aniden arkasından bir kadının sesi geldi. Kang-jun arkasını döndü ve Choi Yuri’yi gördü.
“Yuri! Neler oluyor?”
Choi Yuri, Kang-jun’un sorusuna karşın omuzlarını silkti ve içeriyi gösterdi.
“Bilmiyor musun? Bina satıldı. Bütün bina plastik cerrahi kliniğe dönüştürülecek.”
“Ne? Plastik Cerrahi mi?”
“Bunun hakkında pek çok konuşma oldu. Binanın yeni sahipleri, binayı yıkıp klinik inşa edecekler.”
“Gerçekten mi?”
“Bugünler de para plastik cerrahide. Bir gün çok para kazanıp bende bir tane klinik açacağım.”
“Açsan iyi olur.” (Yapamazsın demeye çalışıyor)
Kang-jun kötü hissediyordu.
‘Şimdi bunu yapmanın sırası değil. Yeni bir iş bulmam gerekiyor’
Goshiwon’a döndükten sonra, internet üzerinde yerin bir yarı zamanlı iş arayacaktı.
Goshiwon’unun bulunduğu binaya vardığında biri omzundan tuttu.
“Hey! Topal?”
Kang-jun gerildi ve arkasını döndü.
Kaba görünümlü serseri gibi bir adam gördü.
Cho Sang-jin
Karaoke barında sorun çıkaran gangster grubuna ait bir serseriydi. Kang-jun’a karşı hep kötü davranırdı.
Cho Sang-jin gülerek söyledi.
“Markete git ve bana bir paket sigara getir.”
“Market açık değil.”
“Ne?”
“Market kapandı.”
“Şu piçe bak, Artık bana sigara almaktan nefret mi ediyorsun?”
Kang-jun’un çalıştığı market Chuseok veya Ay yeni yılında bile 24 saat açıktı.(Kore Bayramlarıymış)
“Bana sigara getir, yoksa seni öldürürüm.”
“Git ve kontrol it, market kapalı.”
“O zaman almak için başka bir yere git. Burada sadece bir tanemi market var?”
Kang-jun çıldırmıştı.
Aslında bu birçok kez olmuştu. Karaoke barı Kang-jun’un kaldığı binanın zemin katındaydı bu yüzden onlarla karşılaşmadan eve gidemiyordu.
Bu sırada, Kang-jun sadece gözlerini kapadı ve itaatkâr bir şekilde sigaraları aldı.
O zayıf mıydı? Hayır.
Cho Sang-jin her zaman ona bir iki yumruk atardı. Ama Kang-jun artık bundan sıkılmıştı.
Bu mahallede 250,000 Won(841.67 TL)’ye bir oda bulmak kolay değildi. Ama artık bazı şeyleri tekrardan düşünmesi gerekiyordu. Market kapalıydı ve goshiwon’da kalma şansıda kaybolmuştu.
“Hey! Ne yapıyorsun? Sigara almayacak mısın?”
“Eğer sigara içmek istiyorsan git kendin al.”
Cho Sang-jin Kang-jun’un ani sözlerine karşın dona kaldı.
“Seni piç! Az önce ne dedin?”
“Sağır mısın? Git ve kendin al dedim.”
“Siktir! Senin ölüm arzun olmalı. Git ve al yoksa gerçekten öleceksin…”
Cho Sang-jin elini Kang-jun’a doğru kaldırdı.
Ama aniden garip bir şey oldu. Cho Sang-jin’in beti benzi attı ve sendeledi.
“Ugh…! Neden birden bire başım dönmeye başladı?”
Cho Sang-jin dengesini kaybetti ve yere düştü.
Aynı zamanda Kang-jun’un önünde bir cümle belirdi.
[Kara Büyü Enerjisi 10/100]
[Kara Büyü Enerjisini Doldurmak Boş Rüyalara bir kapı açacak]
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..