Kang-jun sokakları gezip, serseri aramaya devam etti.
Bir süre sonra, Kang-jun bir binanın önünde duran bir grup adam gördü. Bu adamlar sert bir izlenim veriyorlardı, Kang-jun onların kim olduklarını hemen tahmin etti.
‘Gangsterler!’
Özellikle, 30’larının başında kırmızı bir takım elbise giyen adamın gözleri bir bıçak kadar keskindi.
‘Bir Uzman!’
Kang-jun ona bulaşmaması gerektiğini biliyordu. Kırmızı takım elbiseli adamın yetenekli ve tehlikeli olduğunu içgüdüsel olarak söyleyebiliyordu.
‘Hrmm.’
Ama Gangsterlerden korkmak için herhangi bir nedeni yoktu.
Kara büyü yenilmezdi. Eğer kara büyü birinden enerji absorbe ederse, kişi ayakta durmak için bile çok zayıf olurdu. Kang-jun adama baktı ve kara büyüyü direk kullandı.
‘…?’
Ama adam garip bir şekilde hala ayaktaydı.
O anda, bazı kelimeler belirdi.
[Hedef kara büyüye direndi.]
[Kara büyü enerjisi toplanılması başarısız oldu.]
İmkânsız! Nasıl Direnir!
[Üstün zihinsel ve fiziksel yeteneklere sahip kişiler kara büyüye direnebilirler.]
[O zaman hedef ile savaşıp rekabet etmek için savaş alanını açabilirsiniz.]
[Eğer kazanırsanız büyük miktarlarda kara büyü enerjisi toplanabilir. Ama kaybederseniz büyük miktarda kara büyü enerjisi kaybedeceksiniz.]
[Savaş alanını açacak mısınız? Evet/Hayır]
[Savaş alanını açmak 1 kara büyü enerjisi tüketecek]
‘Savaş Alanı?’
Kazanmak, büyük miktarda kara büyü enerjisi kazanmak demekken, kaybetmekse büyük miktarda kaybetmek demekti. O zaman dikkatli olmalıydı.
‘Hayır! O, şuan kazanabileceğim bir rakip değil’
Kaybedeceğin bir savaşı başlatmak çılgınlıktı!
Kang-jun savaş alanını açmamayı seçti.
O anda, garip bir şey hissetti. Kırmızı takım elbiseli adam Kang-jun’a bakıyordu.
‘Yikes!’
Kang-jun hiçbir şey olmamış gibi hızlıca arkasını döndü. Ama adam ona doğru yürümeye başladı.
‘Hey sen oradaki, Bana bak.”
Kang-jun durdu ve kafasını çevirdi.
“Ben mi?”
“Evet.”
Adam bir şey söylemeden önce Kang-jun’u inceledi.
“Üzerinde bir silah var mı diye kontrol edin.”
“Baş üstüne, Hyung-nim.”
Bir grup adam gelip Kang-jun’un kıyafetlerini inceledi ayakkabılarını bile kontrol ettiler.
“Burada hiçbir şey yok Hyung-nim.”
Kırmızı takım elbiseli adam kaşını çattı. Bir şey hakkında şüphelenmiş gibi gözüktü.
“Ne istiyorsun?”
“Ne?”
“Bana neden bakıyordun.”
“Sadece bakınıyordum.”
“O zaman neden bakınıyordun?”
Kırmızı takım elbiseli adam Kang-jun kadar soğuk gözlerle cevapladı.
“Bir ünlü mü olduğunuzu merak etmiştim.”
“Ünlü mü?”
“Kıyafetleriniz göze çarpıyor ve yakışıklı bir yüzünüz var. Eğer sizi kızdırdıysam özür dilerim.”
Adamın yüzünden bu sebebi saçma gördüğü belli oluyordu.
“Gerçekten sebep bu mu?”
“Evet.”
“Sen şanslı bir piçsin. Bırakın onu.”
“Baş üstüne, Hyung-Nim”
Kang-jun’un kollarını tutan adam onu bıraktı.
“Seni Piç! Bugünlük şanslısın.”
“Eğer bunu bir daha yaparsan, gözlerini çıkarırız.”
Kang-jun döndü ve topallayarak yürüdü.
Kırmızı takım elbiseli adam bunu görünce gülmeye başladı. Kang-jun’dan tüyler ürpertici bir şeyler hissetmişti.
‘Bir topal yüzünden endişelendim. Aşırı tepki gösteriyor olmalıyım.’
Bu sırada, Kang-jun bir elini göğsünün üstüne koydu.
Kırmızı takım elbiseli adam kara büyüyü bilmiyordu ama kesinlikle bir şeyler hissetmişti. Bunun sonucunda az daha ölüyordu. Eğer ünlü olmak ile ilgili sözleri söylemese gözleri çıkartılıp üstüne dövülürdü.
‘Bir daha ki sefere kimin üzerinde kara büyü kullandığım hakkında daha dikkatli olmalıyım.’
Bu çok zayıf olduğu için olmuştu.
Boş rüyalara bir kapı açık seviyesini yükseltmesi gerekiyordu. Kırmızı takım elbiseli adama karşı kazanabileceği bir seviyeye ulaşacaktı.
‘Yakında göreceksiniz, Bana sataşmak? Gözlerimi çıkarmak da ne?’
Kang-jun kırmızı takım elbiseli adam ve yandaşlarının yüzlerini hafızasına kazıdı. Onlara gelecekte gösterecekti. Ama bugün onlara dokunmayacaktı.
Bu olaydan sonra, Kang-jun sadece kazanabileceğine güvendiği kişilerde kara büyü kullandı.
Mümkün olduğunca gizli bir şekilde serseri ve zorbaları hedef aldı.
Geceleyin sokakları biraz gezdikten sonra?
[Kara Büyü Enerjisi 100/100]
Daha o anlamadan, kara büyü enerjisi tamamen dolmuştu.
Kang-jun’un önünde yeni mesajlar belirdi.
[Boş Rüyalara kapı açmak için yeterli kara büyü enerjisi toplandı.]
[Boş Rüyalara kapı siz uyuduğunuzda açılacak.]
‘Huh?’
Kang-jun bu beklenmedik kelimelerin ortaya çıkmasıyla şaşırmıştı. Uyuduğunda açılacak ile ne ifade ediyordu?
Uyumak Boş Rüyalara bir kapı açacaktı. Ama açılması için neden uyumalıydı?
‘Bir düşününce!’
Boş Rüyalar!
Kang-jun aceleyle goshiwon’una gitti. Banyo yapıp direk yatağına yattı.
Ama uyuyamadı.
Saat 3.00’dı, normalde 9.00’da uyurdu.
‘Kendimi uyumaya zorlamak kolay bir şey değil. Belki de uyku ilacı almalıyım.’
Uyku ilacı belki de uyumasına yardımcı olabilirdi ama bu kadar erken saatte ilaç alabilecek hiç bir yer yoktu.
‘Gözlerimi kapatacağım, zamanla uyurum herhalde.’
Saat 5.00 olana kadar uyumaya çalıştı.
[Boş Rüyalara Kapı açıldı]
[Görev 1 tamamlandı]
Boş Rüyalara bir kapı açılmıştı ve görev 1 de tamamlanmıştı.
Kang-jun sesi duyduğunda şaşırmıştı.
Bu bir rüya mıydı?
‘O zaman burası…?’
Kang-jun’un içgüdüleri goshiwon’unda olduğunu söylüyordu.
Sıkışık bir odaydı ama bomboştu. Gizemli kıyafetler dokunduğunda kaba bir his veriyordu.
‘Bu da ne? Bir rüya mı?’
Elbette rüyalarda umulmadık şeyler olabilirdi.
[Boş Rüyaların dünyasına girdiniz]
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..