Savaşçının Kılıcı
Değer: Nadir
Özellikleri: Toprak
-Kolayca kırılmayan dayanıklı yapısıyla uzun bir kılıç
- Toprak özü ile kullanılırsa, becerinin sağladığı fiziksel savunma önemli ölçüde artar.
-Kıyafet Kısıtlamaları: Güç 15
‘Toprak özelliğine sahip bir kılıç mı?’
Toprak özü, fiziksel savunmaya yönelik bir beceriydi. Ancak bu becerinin kullanılması, becerinin fiziksel savunmasını daha da arttırmıştı. Toprak özünü en son Keirun ile savaşırken kullanmıştı. Keirun’un hançerinden gelen ciddi hasar sadece hafif bir çiziğe neden oldu. Yine de şimdi, fiziksel savunması daha da mı yükselecek? Vücudu demir gibi mi olacak? Şimdi belki de Kang-jun Dev’in gücüne karşı savunabilir.
‘Giyecek kişi için kısıtlamaları var. Güç 15?’
Neyse ki, Kang-Jun’un şu anda 16 güç puanı vardı. Kılıcı kullanabilirdi.
‘Neyse, bu kılıcın kolayca kırılmayacak oluşuna memnun oldum.’
Elbette, Dev Germuz’u kırık kılıç ile püskürtmeyi başarabilmişti fakat gelecekte böylesi bir şansın tekrarlanacağının bir garantisi yoktu.
‘Zaman yok. Onu şimdi yenmeliyim.’
Dev Germuz yaralanarak kurtulmuştu. Diğer yandan, Kang-Jun bir seviye atlamıştı ve canı tekrardan en yüksek seviyeye onarılmıştı. Ayrıca, şimdi elinde ‘Savaşçı’nın Kılıcı’ olarak bilinen çok daha güçlü bir silah vardı. Savunma üzerine etkili olsa dahi saldırı gücü hala demir kılıcınkinden fazlaydı.
‘Ogre! Onu astım yapabilirsem benim için oldukça yararlı olur.’
Bunun mümkün olup olmadığını bilmiyordu çünkü Ogre’nin gökyüzünü delen bir egosu vardı.
"Keirun, üs tamamlandı mı?"
Diye sordu Kang-Jun askeri danışmanına, Dain binasına doğru koşarken.
"Evet, lordum. Üs hala güvende. Lordumuz iyiler mi?"
Telepatik yoldan gelen Keirun’un sesi oldukça rahattı.
"Tabii ki. Üssü buraya güvenli bir şekilde kurdum. Eco binası meşguldü. O zaman çalışmaya devam."
"Evet, lordum. Bu taraf için endişelenmeyin."
Jung Kwang-Hyeon Dafeng binasına saldırmış olmalıydı. Keirun, onu bu kadar çabuk mu engellemişti?
Kang-Jun meraklanmıştı fakat detayları sonra dinlerdi.
‘Güvenli.’
Kang-Jun’un üs hakkındaki endişeleri, Keirun’un rahatlatıcı sesini duyar duymaz kaybolmuştu.
Böylesi yetenekli bir askeri danışmana sahip olmak güzeldi.
Kang-Jun daha da güçlenmeye odaklanabilirdi çünkü üssün korunduğunu biliyordu.
[Komşu Bina Dain, Dev Germuz’un bölgesidir. Giriş yapmak ister misiniz? Evet/Hayır]
“Evet! Gir.”
Ardından, Kang-Jun’un önünde yeni bir görev belirdi.
[Görev 8] Dain Binasını işgal edip Dev Germuz’u yenin ve egemen simge olan Rüzgar’ın Pelerini’ni kazananın.
-Deneyim, 1,500 Node, 5 tane Rüzgar’ın Özü
Beklediği gibi, bu bir görevdi.
‘Rüzgar’ın Pelerini. Nasıl bir güce sahip acaba?’
Kang-Jun cebindeki en düşük kalite kara büyü yenileme iksirini içti. 40 puan kara büyü enerjisi yenilendi.
Kara Büyü Enerjisi: 85/320
Germuz ile yüzleşirken iksir içecek fırsatı bulamayabilirdi. İksirler nadir bulunan şeyler değildi yani şu anlık biriktirmeye gerek yoktu.
Dududududu
O sırada, yer sarsıldı ve Kang-Jun’un önünde bir bariyer oluştu.
[Dain Binası’nın Bariyeri: %100]
Geçen sefer, Sungkwang Binası’nın çevresinde oluşan bariyerden çok daha zor görünüyordu. O zaman yanında yardım etmek için Ratiger’ler de vardı fakat şimdi yalnızdı. Yıkabilir miydi?
Pak!
Kang-Jun Savaşçı’nın Kılıcı ile bariyere vurdu.
[Dain Binası’nın Bariyeri: %97]
%3 azaldı. Binanın bariyeri dayanıklılık özelliğine sahipti. Ancak bir vuruşla %3 azaldı.
‘Harika! Kendi başıma kolayca yıkabilirim.’
Bunun nedeni Kang-Jun’un seviyesindeki artış olduğu gibi Cennet’in kanlı kılıcı yeteneğinin onun gücünü arttırmasıydı.
Savaşçı’nın Kılıcı’nın yıkıcı gücü ile birlikte daha yüksek yetenekler sergileyebilirdi.
Ama o anda.
Ping! Syuok!
Bariyerin üzerinden oklar uçuyordu.
Kang-Jun kafası fare gövdesi maymun olan canavarları görebildi. Ona oldukça tanıdık geldiler.
‘Ratian okçuları?’
Ratianlar Dev Germuz’un astı mıydı?
“Kikiki! Düşman.”
“Rooaarr! Düşmanla savaş!”
Ratian piyadesi bariyere doğru koştu. Ayrıca Dev Ratianlar da belirdiler.
Kang-Jun’un yüzünde bir gülümseme belirdi.
Ratianlara karşı saldırı gücünde %10 artış vardı. Üstelik %5 de eşya edinme şansı vardı!
Edinmiş olduğu bilgi sayesinde, sıçanlara karşı mücadele etmek çok kolaydı.
Kang-Jun oklardan kaçındı ve ilk Dev Ratianlara doğru yöneldi.
Sukeok! Sukeok!
Göz açıp kapayıncaya kadar iki Dev Ratian’ın gırtlakları kesilmişti bile. Ratian cesetlerinin sayısı kılıcı her parladığında artıyordu.
[2 Node kazanıldı.]
[1 Node kazanıldı.]
[Bir kalitesiz sağlık iksiri elde edildi.]
[12 Node kazanıldı.]
Deneyimin yanı sıra para ve japtem (çeşitli öğeler) düşmeye devam etti.
Ardından bir parşömen keşfetti.
Parlak parşömen bir Dev Ratian’ın cesedinden düşmüştü.
Kang-Jun hızlıca açtı.
[Bir Dev Ratian silah olarak balta kullanırken cesaret ile dolar. Düşmanın öncülerini ortadan kaldırma kapasiteleri vardır...]
Göz alıcı harfler Kang-Jun’un kafasının etrafında dönerek emildiler.
[Dev Ratian hakkında orta düzey bilgi edinildi.]
Oh! Orta düzey bilgi?
Eğer canavarlarla dövüşmeye devam ederse onlar hakkında gelişmiş bilgiye ulaşması muhtemeldi.
[Dev Ratian’a karşı saldırı gücü %20 arttı. %10 eşya düşürme olasılığı vardır.]
Bunların sayesinde saldırı gücü ve eşya edinme şansı artmıştı.
[Bundan böyle, bir Dev Ratian Savaşçısı kışladan çağırılabilir.]
[Dev Ratian Savaşçısı]
-Kaynaklar: 80 Node
-Eğer 2 karizma puanınız varsa çağırabilirsiniz.
Kang-Jun için hoş bir sürprizdi.
‘Dev Ratian Savaşçısı?’
Tam o anda.
"Wuhahaha! Lordum! Bu muhteşem. Dev Ratian hakkında orta düzey bilgi edindiniz."
Bilgi, kışlada güncellenmişti yani Keirun zaten biliyordu.
"Huhu, Lordumun artık Herod’un birliklerinden korkmasına gerek kalmadı. Dev Ratian Savaşçısının icabına bir iki ork ile kolayca bakılabilir."
Golem Ratiger’ları onun en güçlü askerleriydi fakat çağrılmaları kolay değildi çünkü nadir bir eşya olan toprak özütünü kullanmasını gerektiriyordu. Oysaki Dev Ratian Savaşçısı için sadece para kullanması yeterliydi.
"Kışlaların kapasitesi için bir sınırlama yok muydu?"
"Kışlayı 3.seviyeye yükseltmeyi karşılayabilirsiniz. Ek olarak, bugün az miktarda birlik kaybettik bu yüzden orayı Dev Ratian Savaşçıları ile doldurabiliriz."
"Yakında bu üsse de bir kışla inşa edeceğim."
"Sorun sermaye, birinci üssün fonları tükenmek üzere."
"Parayı dert etme. Burada 1,500 Node’um var."
Şu anda Eco Stüdyo Apartmanı'nın 307 numaralı odasında 1,580 Node yığılmış durumda.
Kang-Jun her öldürdüğü canavardan para kazanmıştı. Sonrasında 1,000 Node da görevden almıştı.
Keirun oldukça şaşkın bir sesle yanıt verdi.
"1,500 Node? O kadar parayı ne zaman kazandınız? Bu sırada bir görev tamamladığınızı söylemeyin sakın?"
"Her neyse, meşgulüm yani icabına bak."
"O halde ikinci üssün işlemini bana bırakın Lordum."
"Tamam."
Kang-Jun kolayca kabul etti.
[Keirun, Eco Stüdyo Dairesinde 307 numaralı odada bulunan ikinci üssün askeri danışmanlığına atandı.]
Bu tür şeylere delege atamak kolaydı. Asker çağırmak için para harcamak onun başını ağrıttı.
Kang-Jun dışarı çıkıp birkaç canavar avlamayı tercih ederdi.
[Dain Binasının bariyeri yok edildi.]
Kang-Jun, Keirun ile konuşurken savaşmayı kesmemişti. Hem bariyeri hem de Ratian Okçuları ortadan kaldırmıştı. Anında birinci katı ele geçirdi. Sıradaki bodrum katıydı, sonra ikinci kat ve çatıya kadar.
Düşmanın oldukça güçlü bir direnişi vardı.
Ratian ve Dev Ratian’lar her yönden Kang-Jun’a hedeflendiler.
[3 Node kazanıldı.]
[12 Node kazanıldı.]
[Bir kalitesiz sağlık iksiri elde edildi.]
[23 Node kazanıldı.]
[Bir adet katı demir kılıç elde edildi.]
[2 Node kazanıldı.]
Kang-jun sakin bir şekilde çatıya doğru ilerledi. Eşya edinme olasılığının artması ile bir sürü japtem bulabildi. İki tane düşük sınıf kara büyü enerji iksiri oluşu onu 80 puan geri onardı.
[Seviyeniz yükseldi.]
Kang-Jun, ayrıca yedinci kattaki canavarları temizlerken bir seviye atlamıştı. Dain Binasındaki canavarları yenerken kazandığı deneyim birikmişti.
Seviye 14 (Deneyim: %00.12)
[Savaş Kabiliyeti] Acemi
Can: 350/350
Kara Büyü Enerjisi: 85/330
Güç:17
Çeviklik: 18
Zeka: 15
Şans: 6
Karizma: 8 (+4)
[Ek Etkiler]
-Askeri Atama: Çarpışma gücü% 10 oranında arttı.
-Birinci Seviye Çarpışma Araştırmaları: Savaş gücü% 10 arttı.
‘Onunla tekrardan savaşacağım.’
Kang-Jun çatı kapısını yok etti. Dev Germuz nedense sessizdi. Önceki yaralanması yüzünden miydi? Eğer öyleyse işini bitirmesi daha kolay olacaktı.
Kwaang!
Çatının kapısı sonunda kırıldı ve geniş, boş bir alan ortaya çıktı. Çatının ortasında Germuz vardı.
“Kuwaaaaah! Buraya gelmeye nasıl cüret edersin? Ölmeye karar verdin!”
Şaşırtıcı biçimde, Germuz iyi durumdaydı.
Bu arada can iksiri almış olmalıydı çünkü gözleri normaldi ve boynundaki kesik kaybolmuştu.
“Kukakakat! Geber, seni küçük hükümdar! Yine o kadar şanslı olacağını mı sanıyorsun?”
Germuz yerden bir şey aldı.
Bu büyük bir kasktı.
Aynı şeyin bir daha olmaması için mi kafasını korumaya çalışıyordu?
Ayrıca iki elinde de eldiven vardı.
Görünüşe göre Kang-Jun’un icabına bakmaya hazırlanmıştı.
“Kuwaaaah! Hazır mısın?”
Germuz, kaskı ve eldivenleri giyer giymez hızlıca Kang-Jun’a doğru koşmaya başladı. Kang-Jun Savaşçı’nın Kılıcını kaldırdı ve bir yetenek kullandı.
‘Toprağın Özü!’
Öncekinin aksine Kang-Jun bu sefer fiziksel savunmayı arttırmaya karar verdi.
‘Huup!’
Bu gerçekten farklıydı. Açık kahverengi bir zar bütün vücudunu sarmaladı. Bu, Toprağın Özünü geçen sefer kullandığında gözükmemişti.
“Kukakakat! Geber!”
Bu sırada, Germuz ona ulaşmış ve yumruk atmak üzereydi. Kang-Jun onu engellemeye çalışmadı ve kılıcını savurdu.
Kaaang!
Eldiven ve kılıç çarpışmıştı.
‘Ugh!’
Onu engellemişti. Kolu şok nedeniyle titrese bile geri adım atmadı.
Germuz, bu beklenmeyen sonuç üzerine şaşırmıştı.
Chwaack!
Tam o anda, Kang-Jun’un kılıcı Germuz’un yan tarafını kesmişti.
“Kuaak!”
Derin bir kesik! Germuz, acıdan şok geçiriyordu. Ancak, kısa sürede gülümsedi.
“Kukuk! Silahını mı değiştirdin? En sonunda hiçbir şey değişmeyecek.”
Germuz, fırtınasını bir kez daha hücum etti.
Sswiing! Sswing! Hwwing hwing hwing!
Kang! Kakang!
Eldiven ve Savaşçı’nın kılıcı çarpışmaya devam etti. Kang-Jun rüzgarın özünü kullanmamasına karşın hızında bir yavaşlama olmamıştı.
Küçük çarpışmaları kullanarak ve Germuz’un zayıflıklarına dikkat ederek karşı atağa geçebildi.
Tabi ki, karşı atakların çoğu Germuz’u etkilemedi. Bunun nedeni onun Kang-Jun’un savurduğu kılıcın nereyi hedeflediğini önceden tahmin edip kaçınmasıydı.
Yine de arada bir ona darbe vurabilmişti.
Germuz’un vücudu her kesildiğinde, derin oluklar oluştu.
Zamanla, Germuz’un koca vücudu kan gölüne döndü.
“Kuwaaaahh! Gebert! Seni geberteceğim!”
Oldukça çok kan vardı. Germuz’un hareketi yavaşlamadı.
Ancak,koşullar zaten Kang-Jun’un lehineydi. Germuz’un gücü hala yerindeydi fakat hareketleri yavaşlıyordu.
Chwack! Chwack!
Kang-Jun’un kılıcı iki kere savruldu. Vuruşlar Germuz’un göğsünde çarpı şekli oluşturdu ve kan fışkırdı.
“Keoook!”
Germuz göğsünü tuttu ve sendeledi. Pat diye dizlerinin üzerine düştü.
Seuk.
Kang-Jun kılıcını Germuz’un boynuna doğrulttu ve konuştu soğukça.
“Daha başka bir şey denecek misin?”
Bu arada, Kang-Jun’un da kan kaybetmişti.
Savaşçının Kılıcı ve Toprağın Özü’nün güçlü fiziksel savunması sayesinde Kang-jun'un Germuz'la eşit koşullarda savaşması mümkün olmuştu. Buna rağmen, zarar görmesi kaçınılmazdı.
Her vuruşunda birkaç HP puanı uçtu. Bir kere birikti mi, hasar göz ardı edilemezdi.
Bir sürü morluğu vardı ve alnındaki kesikten kan damlıyordu. Kandan dolayı yüzü kırmızıya bulanmıştı.
Fakat gözleri ışıl ışıl parlıyordu.
"Güçlü astlara ihtiyacım var. Yeterli becerilere sahipsin, benim astım olursan seni öldürmeyeceğim."
“……!”
Germuz’un gözleri kaskının altından vahşice titredi.
Sessizlik.
Henüz reddetmediği gerçeği, bunun üzerinde düşünüyor olması demekti.
Kang-jun iki tane can iksirini çıkardı ve Germuz'un yaraları üzerine döktü.
“Yaralarını tedavi edeceğim yoksa öleceksin.”
Germuz’dan farklı olarak Kang-Jun’un yaraları seviye atlar atlamaz yaraları iyileşti.
Ama şimdi Germuz hakkında endişeliydi. Sorun, göğsündeki yaralar o kadar derin ki bir karar vermeden önce ölebilirdi!
Bu nedenle Kang-Jun iksirleri yaraların üzerine döktü. Germuz’un vücudu sarsıldı. Kang-Jun kasktan dolayı yüzünü göremiyordu fakat Germuz şok geçiriyor gibiydi.
Aniden Germuz’un bedeni öne doğruldu.
Kung!
Yer titredi. Ölmüş müydü?
Sadece bu da değil; Germuz başını yere çarpmıştı.
“Lordum!”
Germuz hemen başını kaldırdı. Boynundaki pelerinini çözdü ve Kang-Jun’a uzattı.
“Kukuk! Benim lordum olmayı hak ettin. Bu benim ihtiyaç duymadığım bir şey yani umarım lordum bunu kabul ederler.”
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..