Bölüm 81: Gelişme ve Sürpriz Teklif

avatar
432 4

Düşmüş Perinin Yükselişi - Bölüm 81: Gelişme ve Sürpriz Teklif


Üç derin nefes, ardından da bir kısa nefes alıp vererek oluşturduğu ritmini devam ettirdi ve odağını korudu. Kararlılık haline ulaşabildiğinde resmetme işlemine gerçek anlamda başlamış oldu.

Bu sefer çember daha basit görünüyordu ancak Alastair görünüşe aldanmaması gerektiğinin farkına varmıştı. İlk çember çiziminin kendisine sebep olduğu zorlulukları düşününce ciddiyetini elden bırakmaması gerektiğinin farkındaydı.

Dış çizgisi ince, iç çizgisi kalın olan çemberin bu iki çizgisinin arasında birbirini tamamlayan ve çapraz şekilde dizilmiş, birbirlerine paralel olan çizgiler bulunuyordu. Bu çizgilerin arasında da işaretler yer alıyordu.

Çemberin ortasında ise büyük bir beşgen bulunuyordu. Beşgen ile çemberin kalın çizgisinin arasındaki boşluklarda da aynı şekilde işaretler yerlerini almışlardı ama bunlar farklıydı, hepsi birbirini tamamlayacak şekildeydi ve bir tür uyum yakalamış gibi görünüyorlardı.

Beşgenin içinde de baş aşağı duran büyük, içi boş bir üçgen bulunuyordu. Üçgen ile beşgenin arasındaki boşluklar kıvrımlı çizgiler ile doldurulmuştu, sanki birbirilerine sıkıca sarılmış iki çiftin kırılamaz bağına bir referansmış gibi duruyorlardı.

---

Alastair’in sürece başlamasından beri üç saat geçti ancak buna rağmen Alastair duruşunu hiç bozmamış, milim dahi hareket etmemişti. Vücudunun bitkin durumuna meydan okuyarak sabit bir şekilde kalmayı başarabilmişti. Oldukça iyi dayanıyordu, kararlılığının göstergesiydi bu.

Resmetme işleminin yarısından çoğunu bitirmişti. Bu Alastair gibi dört yıldız yatkınlığa sahip biri için muazzam ötesi bir gelişmeye işaret ediyordu. Normal bir durumda böyle bir gelişme sadece beş yıldızlık yatkınlığa sahip biri tarafından gösterilebilirdi ancak Alastair’in kararlılığı yeterli gelmişti bunu başarmak için.

İşte bu yüzden sadece yatkınlık tek başına bir işe yaramıyordu büyücülük konusunda. Kişinin kararlı olması ve kendisini adamış olması gelişim konusundaki en büyük etkenlerden biriydi.

Nihayetinde büyücülükte kolay yol diye bir şey yoktu, kişi zorluklara göğüs germeliydi ki büyüyüp gelişebilsin.

“Ah! Huh… Huh… Hu… Ah!”

Alastair resmetme işleminin sonuna yaklaşmışken vücudu titremeye başladı. Oluşturduğu ritmik nefes alışverişi tamamen bozulmaya başladı, ağzının için kan ve kusmuk dolmaya başladı ancak durmadı. Alastair inatla ilerlemeye devam etti.

‘DAYAN! DAYAN! DAYAN! DAYAN!’

Bir imparatormuşçasına kendi bedenine emirle yağdırdı. Vücudu binlere iğneye ev sahipliği yapan bir tabutun içine canlı canlı atılmış gibiydi. Yine de acıya katlandı, ileriki seviyeye ulaşmak onun için her şeyden daha önemliydi şu anda.

Bir buçuk saatlik bir sürenin ardından vücudu duruldu, soğumaya başladı. Onca acı kendisini cehennemin en dibinde kavurucu alev çukurlarının içindeymiş gibi hissettirmişti ama kurtulmuştu artık.

Artık Acemi 2. Seviye bir büyücü idi!

Alastair çemberi tek seferde çizebilmiş olmasının hemen ardından kendiyle gurur duyarak ayağa kalkmayı denedi ancak yapamamıştı. Vücudu, bu ani değişikliğe ayak uydurmaya çalışıyordu ve bu da Alastair’in ağzında kusmuk ve kanın birleşimi bir iğrençlikle yatakta mahsur kalmasına sebep olmuştu.

Kısa bir sürenin ardından vücudunu rahatça tekrar kullanabilme yetisini kazandığı anda ayağa kalktı ve yıldırım hızında banyoya ilerledi. Ağzındaki bütün pislikleri atarken kaç kere öğürdüğünü hatırlamıyordu, sadece bitmek bilmeyen kusma isteğini ve ağzına bıraktığı kekremsi acı tadı hatırlıyordu.

Kendine geldikten sonra yıkandı ve temizlendi, ağzındaki tattan kurtulmak için çok uğraştı ama başardı. Tekrar yatağına çöktü. Yorgundu. Vücudunun çektiği acı yok olmuştu ancak zihni için aynısını söylenemezdi, zihnen tamamen tükenmişti fakat mutluydu.

Titrek ancak derin bir nefes aldı, büyü enerjisini etrafında dolaştırıp hissettirmeye ve ne kadar değiştiğini anlamaya çalıştı.

Zhii! Zhii! Zhii!

Büyü enerjisi etrafında dolaşırken oldukça rahat ve güçlü hissettiriyordu, sanki bir sığınak gibiydi. Kendisine battaniyeye sarılmış, soğukta ısınmaya uğraşan bir çocuğun yatağındaki rahatlığını yaşatıyordu.

Acemi 1. Seviyedeyken hissettiği büyü enerjisi sertti ve kullanımı konusunda rahatsız hissettiriyordu ancak şu anki daha rahattı ve esnekti. Sanki dünyalar arasında yolculuk yapmış gibi hissediyordu.

“Muazzam!” dedi heyecanla, büyülenmiş bir şekilde büyü enerjisini hissetmeye ve anlamaya çalışırken ancak bu deneyimi kısa sürdü.

Tap! Tap! Tap!

Sertçe çalınan kapısı kendisini alıkoyarken yüzünde mutsuz bir ifade oluştu. Kendisini bölünmüş olması keyfini kaçırmıştı ancak elden bir şey gelmezdi. Yavaşça ayağa kalktı ve kendi üstüne çekidüzen verdikten sonra kapıyı açtı.

Karşısında masum bakışlarıyla kendisini tepeden tırnağa inceleyen Paisley vardı. Onun odasına gelmesini hiç beklemiyordu ve ona odasının nerede olduğunu da söylediğini hatırlamıyordu ancak şu anlık bunu sorgulayacak değildi, neden gelmiş olduğunu öğrenmek istiyordu.

“Merhaba,” diyerek Alastair’e selam verdi ve utangaç bir şekilde gülümsedi, sanki yaptığı hareketin yanlış olduğunun farkında olan ama yine de yapan küçük bir çocuk gibiydi.

“Merhaba.”

“Gecenin bu vaktinde seni rahatsız ettiğim için lütfen kusura bakma. Sadece… Sadece senden bir şey istemek için buraya geldim.”

Alastair’in tek kaşı kalktı, ardından yüzüne gülümsemesini yerleştirdi. Yorgun olmasına rağmen nazikçe kenara çekildi ve Paisley’nin içeri girmesine izin verdi. O sırada Paisley’nin seviyesini anlamak için büyü enerjisi dalgalarını incelemeye başladı.

‘Acemi 2. Seviye!’

Alastair’in zihni öğrenmiş olduğu bu bilgiyle birlikte anlık olarak donakaldı. Önündeki kız hakkındaki düşüncelerini tekrar gözden geçirmesi gerektiğini kendine not etti.

‘Düşündüğümün aksine gerçekten de elinden geleni yapan birisi ya da başka bir şeyler dönüyor.'

“Kusura bakma,” diyerek konuşmanın başlangıcını yaptı Alastair, o sırada kapıyı kapatıp Paisley’e yatağını işaret ettikten sonra. “Maalesef ki ikram edebileceğim ne bir içecek ne de atıştırmalığım var. Şu son zamanlarda derslere yetişmek ve profesörün görevlerini yapmaya çalışmaktan odamda vakit geçiremez oldum. Tekrardan kusura bakma.”

“Yok, yok! Hayır, hiç önemli değil. Zaten… Ben de pek uzun kalacak değilim. Senden küçük bir istekte bulunmak istiyorum sadece. O kadar, başka bir işim yok.”

‘Çıkar bakayım ağzındaki baklayı,’ diye geçirdi içinden Alastair.

“Tabii, tabii! Eğer elimdeki gücün ve imkânların dahilindeyse elimden geldiğince başka bir büyücü yolda yardım etmekten zevk duyarım. Ayrıca aynı zamanlarda geldik. Bize bizden başka yardım edebilecek kim var, değil mi?”

Paisley duyduğu sözcüklerin karşısında gülümsüyordu fakat içten içe o da farkındaydı ki karşısındaki çocuk öyle kolayca bir şey yapmazdı. Tam olarak ne olduğunu bilmiyordu ancak akademiye ulaştıklarından beri Alastair’in davranışlarında bir değişiklik vardı. Bundan dolayı onu anlamakta bazen güçlük çekiyordu, ikamet alanındaki gibi davranmıyordu burada.

“Ben ve birkaç arkadaşım… Senden bize özel hocalık yapmanı istiyoruz!”

‘Oh?

Alastair kaşları ilk önce şaşkınlıkla kalktı, ardından da kaşları çatıldı. Ela gözleri Paisley’nin üstündeydi ve bu, onun telaş yapıp hızlıca açıklama yapmasına sebep oldu.

“Ben ve arkadaşlarım derslere bu hafta içi katılacağız ama derslerde aşırı geride kaldığımız için senden yardım istiyoruz! O derslere tek başımıza yetişmemiz hiç de kolay değil! Ama sen bunu başarabilmiş birisisin! Lütfen bize yardımcı ol! Temel Büyü dersi ve İllüzyon konusunda yardımına ihtiyacım var! Arkadaşlarım, eğer onların dersleri hakkında da bir bilgin varsa, onlar da senden yardım istiyor!”

“Hmm… Sana ve arkadaşlarına tabii ki de yardım edebilirim! Bu konu hakkında şüpheniz olmasın. Eğer konularınız benim aldığım derslerle uyuşuyorsa kesinlikle size yardımcı olabileceğimden emin olabilirsiniz!” diye karşılık verdi gülümseyerek ama gülümseme yavaşça soğuk bir hâl aldı. “Böylesi bir isteğin sana ve arkadaşlarına ne kadar mâl olabileceğinin farkında mısın? Böylesi zorlu bir isteği yerine getirebilmem için benim de bazı şeylere ihtiyacım var sonuçta. Ek olarak size yardımcı olsam bile bir ayın üstünde yaşanan bir boşluktan bahsediyoruz. Bunu iyice düşündüğünüzü farz ediyor oluşum hiç de yanlış bir şey olmaz, değil mi?”

Paisley yüzündeki ifadeyi korumaya çalışsa da içten içe Alastair’e lanetler yağdırıyor ve onun bariz isteğini düşünüp duruyordu.

Alastair’in soğuk ve tehditkâr ela gözlerini bakarken içinde bir korku yükselmeye başlamış ve kendisini tereddütte düşürmeye başlamıştı.

Bir kız ile bir erkek… Yalnız başlarına bir odada olması pek de hayra alameti çağıran bir olayın ikilisi olmazdı ve Paisley de böyle düşünüyordu. Ancak Alastair burada karşılaştığı erkekler gibi değildi. Diğerlerinin gözlerinde böylesine uygun bir ortamda yapılacak hamle belliydi ama o sadece kendisinin gözlerinin içine bakıyor, kendisinin sıradaki yapacağı hamleyi bekliyordu.

Paisley, Alastair’in duruşuna karşılık olarak derin bir nefes aldı kendisini toparlamak için.

“Sana saatlik olarak bir büyü kristali vereceğiz!” diye teklifini dile getirdi anında. Gülümsemesini korumaya devam ediyordu.

“Saatlik bir büyü kristali…” diye tekrarladı Alastair. “Pekâlâ size bu konuda kesinlikle yardım edeceğim ama saatleri kendim ayarlayacağım.”

Paisley saatler konusunda itiraz etmeyi düşündü ama Alastair şu anlık elindeki tek şanstı.

“O zaman senin dediğin gibi olsun. Ancak bizim de kendi vakitlerimizi düşünmen lazım. Ayarlamadan önce sana boş bulunduğumuz saatleri önceden belirteceğim.”

“Tabii ki de!”

Paisley yüzündeki gülümsemeyi korumaya çalışarak ayağa kalkmış, Alastair de onu takip etmişti.

Paisley kapıyı açmış ama çıkmadan önce Alastair’e son bir bakış atmış ve ardından hızlı ve sert adımlarla odadan çıkmıştı.

Onu arkasından izleyen Alastair gözlerini devirmiş ve ardından kafasının iki yana sallayarak Paisley’nin haline acımıştı.

Birkaç dakika daha kapı açık bir şekilde koridora bakmaya devam etmiş ve ardından gerinerek odasına girmişti.

“Hoot?”

Baykuş’un kendi varlığını tekrar belirtmesiyle birlikte Alastair’in bakışları ona doğru yöneldi. Yüzündeki gülümsemeyi korumaya devam ederek onun yanına gitmiş ve başını okşamaya başlamıştı.

“Bugün oldukça şanslı bir gündeyiz.”






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 47022 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr