Kovalamacanın avcı kısmını oluşturan karşı taraflar karşı karşıya geldi, ikisi de aralarından kaçabilmiş olan avlarının farkındalardı ancak kendilerine rakip çıkan bir başka avcının varlığı dikkatlerinin dağılmasını sağladı.
İki tarafında gözleri dikkatli bir şekilde birbirlerinin üstünde geziniyor, bir sonraki anda yaşanacak olayları kararlaştırmaya çalışıyorlarmış gibiydi.
Bir tarafta dört tane kızılkurt avcı grubu ve onlara eşlik etmekte olan sürü lideri bulunuyordu.
Grubun önceki karşılaştığı avcı kurtlara kıyasla bu seferkiler daha güçlü ve kuvvetliydi.
İki metre boyutlarındaki kurtların bacak kasları daha şişkindi ve gövdeleri daha genişti. Bir kurttan daha çok boğaya benziyor gibiydiler. Dişleri daha keskin olmakla birlikte daha uzunlardı ve gözlerindeki ölümcül kuvvet daha güçlü ve keskindi.
Liderlik görevini üstlenen liderin boyutu da diğerleriyle aynıydı ancak kasları daha gelişmiş olup daha güçlüydü. Keskin dişleri daha uzundu ve iki tarafı keskin kılıçlardan farksızdı, rakiplerine saplanıp onları parçalamak için sabırsız bir şekilde bekliyor gibi görünüyordu. Kürkünde kızıl rengin dışında, karnından başlayıp kuyruğuna kadar düz bir hat halinde ilerleyen siyah bir çizgi bulunuyordu.
Sürü liderinin doğduğu andan itibaren gururla taşıdığı simgesiydi.
Kendisi gibi siyah çizgiyle doğmuş olan diğer kurtların arasında savaşıp gücünü ortaya koyarak galibiyetini onurlu bir şekilde alıp kendisini kanıtlamış, sürünün liderliği görevine layık olduğunu göstermişti.
Öteki tarafta ise sarmaşıklar ve köklerle birbirine bağlanan ve gövdesinde neredeyse ölü durumda olan bir insan bulunduran bitkimsi bir yaratık bulunuyordu. Uzun kolları, geniş bacakları bulunan kafasız bir yaratıktı.
“Hrrr!”
Öndeki kurtlardan biri eğildi ve yaratığa karşı hırladı, önündeki garip yaratığın üstüne atlamaya hazırlanıyordu.
“HGAAA!”
Yaratık da onların bu davranışına aynı vahşilikle dolu haykırışıyla karşılık verdi.
“Hrrrr!”
Lider hırladı ve sağ ön ayağını yere sürttü birkaç kere. Aynı şekilde hemen arkasında bulunan kurtlar da hareketi tekrarladı ve önlerindeki yaratığa sert bir şekilde hırlayarak pozisyonlarını aldılar.
“HGAA!”
Tekrar haykıran yaratık da kollarını öne uzattı ve savaşa hazır olduğunu gösterdi. Çiçekten yayılan kökler daha da parıldadı, ardından yaratık duruşunu sağlamlaştırdı ve yönünü yandaki kurtlardan liderlerine çevirdi.
İki taraf birbirlerini süzmeye bir süre daha devam etti ancak bunun devamı, kurtlardan birinin aniden atlaması yüzünden gelmedi.
“HAAA!”
Öfkeyle harmanlanmış çığlığın ardından yaratık kollarını salladı ve kendisine doğru atlayan kurdu başarılı bir şekilde yakaladı. Mızraktan farksız olan parmakları kurdunun kafatasının içinden geçerek aniden ölümüne sebep oldu.
Oldukça hızlı ve kesin bir ölüm, kurt hanesinin evine yakıcı bir mağlubiyet ile düştü fakat pes edecek değillerdi elbette.
“HRRR!”
“AUUU!”
Yoldaşlarının ölümü liderli haricinde diğer üç kurdun hışımla ileri atılmasını sağladı, hedefleri yaratığın kolları ve bacaklarıydı. Isırmaya ve pençelemeye çalışıyorlar, yoldaşlarının tecrübe ettiğini yaratığa yaşatmaya uğraşıyorlardı.
Yaratık, ilk kurdu yakalayıp öldürmeyi başarmıştı ancak ardından takip eden üç kurt hızlıca geri çekilmelerde bulunarak kendisinden kaçabiliyor ve ardından tekrar kendisinin üstüne atlayarak saldırılarının devamını getiriyorlardı.
Üçlünün yaptığı bu takım çalışması, kendisi için oldukça zorlu ve sıkıntı yaratan bir durumdu.
Crack!
Yaratığın uzun kollarından biri, nihayetinde kurtlardan birinin keskin ve güçlü dişlerinin kurbanı olmuş ve ağaç dalının kırılışı gibi kırılmış, sökülerek kendisinin ulaşamayacağı uzak bir noktaya atılmıştı.
Bunun hemen ardından acı bir çığlık attı ve dehşet ile geri çekilmeye çalışırken göğsünde yer alan çiçek kör edici bir ışık yaydı, kurtlar bundan son anda kaçınabildi.
Bunun hemen ardından yaratık yeşil renkte bir ışık yaymaya başladı.
Kurtlar, hemen gururla dikilen ve her şeyi gözlemlemekte olan liderlerinin yanlarına çekildi ve ilgiyle yaratığa bakmaya başladılar.
Işık yavaşça söndü ve sarmaşıklarının loş bir şekilde parıldamaya başladı. Yaratığın görüntüsü daha şeytani bir hâl alırken göğsünde bulunan Jonah’ın cesetten farksız yüzünde iğrenç ve uğursuz bir gülümseme oluştu.
Yaratık çığlık attı ve koşup kurtların üzerlerine atladı, artık saldırıya geçme sırası ondaydı.
Yaratığın artan fiziksel gücünü hisseden kurtlar hırladı ve iki tanesi direkt öne atıldı.
Öğlen güneşinin altında ışıltılı hâl alan dişleri ve pençelerinin ölümcüllüğü iyi dövülmüş kılıçlardan farksız bir şekilde gözüküyordu ancak yaratık geri adım atmadı, aksine daha da özgüvenli bir şekilde ilerledi. Kolu beklenmedik bir hızla kurtlardan birini yakaladı ve elinde bir sünger sıkıyormuş gibi kurdu sıktı, acı içinde ancak anında ölümüne kavuşmasını sağladı.
Gözlerinin önünde gerçekleşen olay sırasında diğer kurt, dikkati kendisinden çekilmiş olan yaratığın gövdesine kadar zıpladı ve ceset görünümünü taşıyan Jonah’ın sağ kıç tarafını dişleriyle yakalayıp acımadan sert bir şekilde çekerek iğrenç bir kan gölünün oluşmasını sağladı.
“HGAAAA!”
Yaratık acı dolu bir çığlık attı ve ölü kurdu refleks olarak ağzında insan parçasını tutmakta olan kurda fırlattı ancak niyetlendiği sonuca ulaşamadı, kurt rahatlıkla kaçtı.
İkiye ayrılan Jonah garip bir şekilde hâlâ hayattaydı, inanılmaz derecede acı çekiyor ve her şeyi olabildiğince hissedebiliyordu fakat bundan daha fazla bir şey yapamıyordu. Acıdan dolayı şoka girip bilincini bile kaybedemiyordu, çiçek elinden geldiğince hem onu hayatta tutuyor hem de kendisinin ayakta kalmasını sağlıyordu.
Jonah’ın bedeninden garip, balçığa benzeyen yeşil renkte bir madde akıyor ve toprağa düşüyordu.
Cıss! Cısss!
Sıvı, döküldüğü toprağın kararmasına ve çimenlerin de grileşip solmasına sebep oluyordu.
Uğursuz ve gayet de tehdit edici bir maddeydi.
Kurtların lideri düşük tonda hırladı ve ağzında parçayla durmaya devam eden kurda dikti öfkeyle dolu gözlerini. Sonraki anda kurt bunu fark etmiş, ağzındaki parçayı yere bırakmış ve hâlâ acısıyla haykırmakta olan yaratığın dikkatini kendisine çekmeden liderinin yanına çekilmişti.
Yaratık tek koluyla gövdesindeki asılı bedenden akmaya devam kanamayı durdurmaya çalışıyordu. Çaresizce denemesine rağmen açıkçası bunu başaramıyor ve bu da onun sinirlenmesine sebep oluyordu.
“HGAAA!”
Yaratık o andan itibaren yarasını artık umursamamaya başladı ve ileri atıldı. Bedenindeki parıltılar da artmaya başladı.
Lider yüksek tonda hırladı, bu kurtlar ve kendisi için bir işaret etti. Hepsi ileri atıldı.
Yaratık hızlı bir şekilde kolunu savurdu ve parmaklarından ikisi anında fırlayıp avcıların üzerine doğru kilitli bir şekilde ilerledi.
“Au!” “Hrrr!”
Biri öfkeyle hissettiği acıdan dolayı hırlarken diğeri de acı dolu bir uluma sundu. Fırlatılan parmak uçlarından biri öfkeyle hırlayanın sol ön bacağına saplanırken diğerinin başına isabet ederek acı içinde yavaş bir ölümle sonuçlanmasını sağladı.
Yaratık durmadı. Lidere kalın bacağıyla tekme savurdu ancak beklenilenin aksine bir sonuç elde etti; lider rahatça bundan kaçabildi. Lâkin yaratık bununla yetinmedi ve parmaklarıyla ayakta kalan avcının boynunu hedefledi, hızlı ve net bir ölüm buldu kurdu.
“HGAA!”
Yaratık güçlü bir şekilde haykırdı ve vücudunu, kendisine öfke ve vahşilikle parlayan gözlerle bakan lider kurda çevirdi.
Lider kurt haklı bir öfkeyi taşıyordu. Yanında getirmiş olduğu kurtlar sürüsünün genç ve kuvvetli kurtlarındandı ve şimdi, hepsi önündeki anlaşılmaz, nereden geldiği belirsiz olan yaratık tarafından en ufak merhamet gösterilmeden vahşice katledilmişti.
“AUUU!”
Lider kurt hüzünle karışık öfkeyle uludu, ardından vücudu genişlemeye ve gözleri kan çanağına dönmeye başladı. Üç metreye ulaşan boyu ve şişkin kaslarıyla dehşet verici durumu, daha da korkutucu bir hâl almıştı.
“HGAA!”
Yaratık haykırdı ve hiç beklemeden saldırıya geçti, büyümeye başlayan kurda savurdu kolunu.
Kurt da hiç beklemeden ileri atıldı, koldan kurtuldu ve hızlıca bacaklarından birine ulaştı. Yaratığın daha ne olduğunu anlayacak vakte sahip bile olamadan bacağını koparıp fırlattı.
Yaratığa daha fazla vakit kazandırmamak için üstüne atıldı ve dişlerini gövdedeki bedenin üst yarısına geçirmeye çalıştı ama hâlâ canını kaybetmekten uzak olan ve acı içinde çaresiz bir şekilde debelenmeye devam eden yaratığın eli tarafından boğazından yakalandı.
“HGAA!”
“HRRR!”
Yaratık bağırıyor, kurt da hırlıyordu. İkisi de birbirine o şekilde bakmaya devam etti bir süre ama yaratığın bir anda şiddetli bir şekilde daha da ışıltılı bir hâl almasıyla birlikte kurt da aynı çaresizlik debelenmeye başladı.
Bir faydası yoktu, pençelerin saldırısına rağmen yaratık onu tutmaya devam etti.
BOOM!
Sağır edici gürültüyle birlikte yapraklar sallandı, topraklarda çatlaklar oluştu.
Yaratık, kurdun canını almak için garip bir şekilde kendi canını da ederek savaşı sonuçlandırmayı seçmişti. İlk başta kovalamakta olduğu avları tamamen unutmuş, kendisini önündeki kurtlara adamıştı.
---
Yapılan savaşa heyecanla karışık korkuyla tanık olurken hepsinin nefesi tutulmuş, yaşananları sindirmeye çalışıyorlardı.
Kurdun değişiminden dolayı onun kazanacağını düşünmüşlerdi ancak yaratığın gerçekleştirmiş olduğu bu hareket hepsinin şok olmasına ve donakalmalarına sebep olmuştu.
Eğer yaratığa yem olmuş olsalardı, diye bir düşünce belirdi hepsinin zihninde ancak devamını getirmeye cüret edemediler.
Gözleri sessizce önlerinde yaşanan ateşli savaşın sonunda oluşan kaosun üzerinde, hayatta olduklarına şükretmekteydiler.
“Kendinize gelin! Eşyalarımızı alıp buradan hızlıca uzaklaşmamız lazım. Diğer yırtıcıların gelmesi an meselesi,” diyerek herkesin donakalmış durumlarını bozdu ve gerçek dünyaya dönmelerini sağladı.
“Ha-haklısın!” diyen Paisley onu takip etti, ardında da diğer ikisi onun arkasından ilerledi ancak şok içindeydiler ve sadece kafalarını sallayarak onaylamakla yetinebilmişlerdi.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..