Bölüm-13 Sonu Gelmeyen Köpek Sürüsü

avatar
802 8

Ejderha İmparator - Bölüm-13 Sonu Gelmeyen Köpek Sürüsü


Ejder, köpeklerin arasına dalar dalmaz yüzlerce köpek gökyüzüne savrulmuş ve havada parçalara ayrılmıştı.


Öyleki Ejder'in aralarına dalmasından yaklaşık 37 saniye sonra 900 civarında köpek ölmüştü.


Artık Rose'de kendisine bir şey demeyeceği için Ejder kendisini hiç tutmadan tüm gücüyle saldırıyordu.


Sürekli olarak gözden kayboluyor ve farklı yerlerde belirip yeniden gözden kayboluyordu. Kyriel bile çoğu zaman Ejder'i görmekte zorlanıyordu.


Ejder gerçektende insanlık dışı bir hıza sahipti. Sanki ışınlanıyormuşcasına yer değiştirebilecek kadar hızlıydı.


Bunların hepsi bir yana Ejder ciddi anlamda aşırı bir kana susamışlık saçıyordu. Bugüne kadar içinde tuttuğu bütün kana susamışlığı tek bir seferde dışarı salıyordu ve bu durum herkesin nefes alırken zorlanmasına neden oluyordu.


Ara sıra ise psikopatça kahkahalar yükseliyordu.


(Rose)-Umarım bunu yaparak iyi bir şey yapmışımdır.


Ejder köpekleri parçalarına ayırmakla meşgulken Rose iç çekerek bu sözleri söylemişti.


Çünkü Ejder'in asıl kişiliğini serbest bırakmasına izin vererek nasıl bir şey yaptığını düşünüyordu.


Ejder tam olarak bir deli sayılabileceği için kendide dahil olmak üzere herkesi tehlikeye atıyor olabilirdi. Ama diğer bir yandan ise Ejder'in artık kendisini kontrol edip edemediğini görmek istiyordu ve şu anda bunu öğrenebilirdi. Eğer Ejder kendisini kontrol edemez ve onlara saldırmayı seçerse güvenebilecekleri tek kişi Kyriel olurdu.


Kyriel'de onlara yardım etmek istemezse sadece ölmeyi bekleyebilirlerdi ancak Rose, Ejder'e güveniyordu. Daha doğrusu güvenmek istiyordu. Ejder'in geçmişte yaptığı şeyleri en ufak ayrıntısına kadar bildiği için Ejder'in onlar için herhangi bir tehlike oluşturup oluşturmayacağını tahmin edebilirdi.


Ejder tüm köpekleri öldürmeyi başarırsa, ki bu hızla devam ederse en fazla 10 saat sonra 500 bin köpek tamamen yok olmuş olacaktı.


Asıl olayda oradan sonra başlayacaktı.


Asıl olay ise Ejder'in kendisini kontrol edip edemeyeceğiydi.


Bakalım Ejder diğerlerine de saldıracak mıydı yoksa sakin bir şekilde yanlarında mı duracaktı.


Rose'nin aklı bu vr bunun gibi düşüncelerle doluyken Ejder tüm gücünü kullanmanın verdiği zevkle kendinden geçiyordu.


Üstüne aynı anda 20 köpek bile zıplasa tek hareketle neredeyse hepsini ikiye bölüyordu.


Attığı tek bir yumruk bile devasa hava patlamalarına yol açıyor ve köpekleri uzaklara savuruyordu.


Metrelerce yükseklikten yere çakılan köpekler acıyla inliyor ve birkaç saniye sonra ya kafaları ezilerek ya da kemikleri parçalanarak ölüyorlardı.


Ejder gerçektende daha önce görülmemiş türde bir vahşiliğe sahipti.


Kafasına atlayan bir köpeği ağzının iki tarafından tutmuş ve tek hareketle ortadan ikiye ayırarak fırlatmıştı.


Başka bir köpeği karnından yumruklayarak yumruğunu karnına geçirmiş ve kaburgalarını çıkartıp başka bir köpeğin kafasına saplamıştı.


Bu delice vahşetten inanılmaz derecede bir zevk alıyordu.


Yıllarca Rose'nin istekleri yüzünden bastırdığı kişiliğini dışarıya salmanın verdiği rahatlıkla gerçekten acımasızca şeyler yapıyordu.


Ejder'in hareketleri oldukça fevri olduğu için her yeri kanlar içinde kalmıştı. Gümüş saçları neredeyse tamamen kanla kaplanmıştı.


***


(Kyriel)-Şaşırtıcı derecede güçlü.


"Ama bu hala ruhunu ve zihnini neden okuyamadığımı açıklamıyor."


(Rose)-Hep böyleydi.


(Kyriel)-Anlamadım.


Kyriel kendi kendine mırıldandığı için dikkati Ejder'deydi ve Rose'nin aniden bir şeyler söylemesiyle birlikte Rose'ye döndü.


(Rose)-Ejder her zaman böyle güçlüydü. Daha doğrusu her anlamda harikaydı. Güçlüydü, zekiydi, yakışıklıydı. Ejder her zaman her şeyde en iyi olmayı başarmış birisiydi.


(Kyriel)-Birisiydi?


(Rose)-Abisi ve ailesi öldükten sonra yoldan çıktı ve şu anki haline geldi. Az önceye kadar onu bir şekilde bastırabilmiştim ama, onu zaten kabul ettiğimi söyledim ve kendisini serbest bırakmasına izin verdim. Artık ona güvenmekten başka seçeneğim yok. Akılsız bir canavar gibi davranmayacağına güvenmeliyim.


(Kyriel)-Anlıyorum.


Rose, Ejder'e güveniyordu aslında ama endişeleri güvenine baskın geliyordu. Belli etmemeye çalışıyordu ama gözlerine bakıldığı zaman o endişeyi net bir şekilde görebilirdiniz.


Herkes hala Ejder'i izlerken Ejder aniden gözden kayboldu ve Rose'nin yanında belirdi.


Ejder'in aniden yanında belirmesiyle birlikte Rose korkuyla geri çekildi ve...


(Rose)-Ödümü koparttın Ejder!


(Ejder)-Ha. Ah. Pardon pardon.


(Rose)-Ne oldu? Yoruldun mu?


Korkmasının ardından hızlıca kendisini toparladı.


(Ejder)-Yorulmak mı? Hah. Daha ısınmadım bile.


Rose, Ejder'e iyice dikkat edince neredeyse tamamen kanla kaplandığını gördü.


(Rose)-Üstündeki kanlar seni rahatsız etmiyor mu?


(Ejder)-Pek sayılmaz neden ki?


(Rose)-Bilmem. Yani, her yerin kanla kaplı sonuçta. Bir rahatsızlık hissetmen gerekmez mi?


(Ejder)-Normal bir insan olsaydım dediğin doğruydu. Ama değilim.


(Rose)-Ama değilsin. Evet biliyorum. Aynı evde yaşadığım, aynı masada yemek yediğim delinin tekisin.


(Ejder)-Beni iyi tanıyorsun.


(Rose)-Ya ne demezsin.


(Ejder)-Her şey bir kenara, Kyriel, kaç köpek kaldı?


Ejder, Rose'yle olan konuşmasını bölerek Kyriel'e döndü ve bu soruyu sordu çünkü 1 saatte kaç köpek öldürdüğünü merak ediyordu.


(Kyriel)-480 bin köpek var. Yani sadece 20 bin köpeği öldürdün.


Ejder'in beklediği cevap elbette ki bu değildi ama elinden gelen bir şey yoktu.


(Ejder)-Tch. Bu hızla gidersem 10 saatte hepsini öldürürüm diyordum ama
olmayacak gibi.


(Sayk)-Yardım etmemizi ister misin?


Ejder kendi kendine konuşurken arkadan Sayk'ın sesi duyuldu.


(Ejder)-Hayır hayır siz keyfinize bakın.


Ejder arkasına bile bakmadan bunları söylemişti.


(Sayk)-Ama Ejder...


Ejder aniden gözlerini kocaman açarak arkasını döndü ve...


(Ejder)-Sakın lafımı ikilettirme bana!


Aniden Ejder'in korkutucu gözleriyle karşılaşan Sayk sustu ve geri adım attı.


(Ejder)-İşleri biraz hızlandırma zamanı.


Bu kelimeleri söyleyen Ejder, Rose'ye döndü saçlarına uzandı.


Rose'nin saçlarını kaldırdıktan sonra tokasını çıkardı.


Rose'nin saçlarını bıraktı ve kafasını sallayarak saçındaki kanları bir nebzede olsa azalttı.


Ardından da Rose'nin tokasıyla kendi saçlarını bağladı.


-Bu neydi şimdi!?


Herkesin aklındaki tek düşünce şu anda buydu.


Rose, Ejder'in elleri yüzünden saçları kanlanmasına rağmen sakindi.


Sonuçta o da bir sürü savaşa girmiş ve çok kan dökmüştü.


Ejder'in yarısı kadar bile dökmemiş olsada.


(Rose)-Başka toka getirmedim ki ben buraya ya. Amaaan.


(Scarlet)-Gerçekten, şu anda tek derdin bu mu?


Ejder saçlarını bağladıktan sonra ellerini bileklerinden birleştirdi ve Dia'ya saldıracağı zamanki gibi pozisyon aldı.


Bileklerinden birleştirdiği elleri kırmızı bir ışık eşliğinde parlamaya başladı.


(Rose)-İşte geliyor.


(Ejder)-Kızıl Gök Ejderi!!!


Ejder'in haykırmasıyla birlikte kırmızı ışık patladı ve Ejder'i kolları hem aşağı hemde yukarı doğru savruldu.


Patlayan kırmızı ışık ise 5 metre yüksekliğinde kızıl bir ejderha silüetine dönüştü ve kocaman ağzını açarak köpeklerin arasına daldı.


Bu ejderhanın yoğun aurası etrafındaki köpekleri bile ezip geçiyordu.


Diğer bir yandan ise yerde kocaman bir yarık açarak ilerliyordu. Etrafı devasa bir toz bulutuna gömen ve kulakları sağır edecek derecede güçlü bir kükreme saçan bu ejderha tam olarak...


(Kyriel)-İnanamıyorum! Tek seferde 100 bin köpeği öldürdü!


Kyriel ağzı açık bir şekilde olanları izliyordu.


(Scarlet, Dia, Sayk)-KAÇ BİN!?!?!?


Herkes doğal olarak şaşırmıştı. Ejder 1 saatte sadece 20 bin köpek öldürebilmişken Kızıl Gök Ejderi'ni kullanarak birkaç saniyede 100 bin köpeği öldüemeyi başarmıştı.


Bu tamamiyle abartı bir şeydi. Bir insan evladının nasıl bu kadar çok gücü olabilirdi ki!?


(Ejder)-Kaldı 380 bin.


Ejder yüzünde kocaman bir gülümsemeyle kalan köpeklere bakıyordu.


(Ejder)-2 Gök Ejderi daha ve ardından geri kalanını parçalayabilirim.


(Rose)-Ee, tüm gücünü salmak iyi hissettirdi mi?


Ejder kendi kendisine konuşurken Rose yavaşça yanına geldi.


(Ejder)-Harika hissettirdi. Ama, yanıldığın bir yer var.


(Rose)-Ha? Yanıldığım bir yer mi?


(Ejder)-Evet. Yanıldığın bir yer.


(Rose)-Neymiş bakalım benim yanıldığım yer?


(Ejder)-Hala tüm gücümü görmediniz. Hatta, tüm gücümün yanından bile geçmedim.


(Rose)-Ha?


Rose şaşırmıştı. Çünkü az önceki yıkımdan sonra Ejder'in tüm gücünü kullandığından kesinlikle emindi. Yani, o öyle zannediyordu ancak Ejder tüm gücünü kullanmadığını hatta tüm gücünün yanından bile geçmediğini söylemişti.


Ama Ejder, ne kadar güç saklıyor olabilirdi ki?


Bu kadar yıkıcı olmasına rağmen bu hala tam gücü değilse Ejder gerçekten ne kadar güçlüydü? Ya da gücünün herhangi bir sınırı var mıydı?


Muhtemelen vardı ancak tek ve en önemli soru, bu sınırın ne kadar yüksekte olduğuydu.


(Rose)-N-ne demek tüm gücümün yanından bile geçmedim?


(Ejder)-Ne demekse o demek Rose. Gayet net bir şekilde söylediğimi düşünüyorum. Herneyse şimdi.


Ejder, Rose'ye daha fazla açıklama yapmakla uğraşmak istemedi ve ellerini yeniden bileklerinden birleştirdi.


Elleri öncekinden daha kırmızı bir ışıkla parlamaya başladı ve...


(Ejder)-Kızıl Gök Ejderi!!! 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46894 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr